AK Parti İstanbul İl Başkanlığına yeni bir isim seçildi; Osman Nuri Kabaktepe. Kongrede yaptığı konuşmada İstanbul Büyükşehir Belediyesini yeniden kazanma sözü veren Kabaktepe, pek çok açıdan medyanın ilgi odağında. AK Parti İstanbul teşkilatına kendine özgü bir dinamizm kazandırma konusunda iddialı olan Kabaktepe ile planlarını, İstanbullular için yapacaklarını ve merak edilenleri konuştuk.
SÖYLEŞİ: YUSUF ÖZKIR
FOTOĞRAF: İLHAMİ YILDIRIM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, size AK Parti İl Başkanlığı’nı teklif ettiğinde ne hissettiniz? AK Parti İstanbul İl Başkanı olmak nasıl bir duygu?
Yani hakikaten insanın hayatında yaşadığı, ama ifade etmekte zorlandığı anlar olur. Bu, bazen kendi başınıza gelen bir şeydir, bazen içinde bulunduğunuz bir mekan, içinde bulunduğunuz bir olay size bunu sunabilir. Bazen duyduğunuz bir haber sizi bu hale sokar. Yani Cumhurbaşkanımız, bana AK Parti İl Başkanlığı görevini tevdi ettiği cümleyi kurduğu zaman, ben de böyle bir an yaşadım. Bahsettiğim, tarif ettiğim gibi bir an yaşadım. İfade etmekte, kelimeye dökmekte zorlandığım ama zihnimde ve kalbimde anlamakta zorlanmadığım bir duygu yaşadım. Mutlu oldum. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın göz bebeği olan bir kentin il başkanı olmak önemli. Çünkü sadece Türkiye’de 20 yılda sessiz devrim yapmış değil, dünyada da çok büyük bir örneklik teşkil etmiş bir liderin partisinin il başkanı olabilmek, kalben bir huzuru yaşattı. Ama aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Bunu da gönlümde yaşadım. Çünkü Cumhurbaşkanımızın bağrından çıktığı bir kent, onun aşık olduğu bir kent burası. Hem milletimizin hem Cumhurbaşkanımızın İstanbul’a dair umutları, beklentileri var. Onu karşılayabilmenin ağırlığını da hissettim. O da sorumluluğumun daha çok arttığını bana hissettirdi. Buradan da aklımla ve zihnimle, birtakım çözümlemelerle nasıl yol haritası, nasıl bir süreç belirleriz diye de o günden beri ekibimle birlikte düşünüyoruz ve aynı zamanda da yapıyoruz.
ZAMAN, MEKAN, İNSAN SEÇMİYORUZ
Yaklaşık bir ay oldu ve çok yoğun, hareketli bir süreç geçirdiğiniz görülüyor. Parti teşkilatları içerisindeki görüşmeler veya sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler bağlamında. Bu bir ayı nasıl değerlendiriyorsunuz, kendiniz açısından?
Bizim en temelde, AK Parti İstanbul İl Teşkilatı olarak yapmaya çalıştığımız, yaptığımız ve bundan sonra da yapmaya çalışacağımız şeyi zaman, mekan ve insan başlıklarında vurgulayabilirim. Yani zaman ayrımımız yok, mekan farklılığı gözetmiyoruz, insanı da hiçbir şekilde ayırt etmiyoruz; düşünce, zihin ve etnik köken olarak. Dolayısıyla gece 2’de de, sabah 5’te de iş yapacağız, gündüz 12’de de iş yapacağız. Mekan dediğim sadece cisimsel mekanları kastetmiyoruz, sanal dünyayı da kastediyorum, her yerde olacağız. Arkadaşlarımızın, bu üç şeyi temel felsefe edinerek, iş yapmadığı bir zamanın, dokunmadığı bir mekanın ve kendisiyle göz göze gelmediği bir insanın kalmayacağı şekilde bir taslak çalışıldı. Şimdi, hem bunun planlamasını yapıyoruz ama aynı zamanda çalışıyoruz. Yani iki işi birlikte yapıyoruz. Siyasetin hızı, İstanbul’un büyüklüğü de bize bunu zorunlu kılıyor. Hani öyle üç ay oturalım, bir plan yapalım, çıkaralım, ondan sonra çalışalım, böyle bir şey yok. Hem planımızı yapıyoruz hem çalışıyoruz. Zaten AK Parti bu anlamda, Türkiye’nin en deneyimli partisi. Nasıl çalışılacağını hem teşkilat kültürü olarak hem çalışma stratejileri, planları, prensipleri, teşkilatın sahayla irtibatı olarak biliyoruz; yani nasıl diyelim, malum bizim piyasanın tabiriyle, bunun kitabını yazacak halde zaten AK Parti.
Sivil toplum kuruluşlarıyla da yoğun bir ilişki süreciniz oldu. Buna dair de birkaç cümle söyleyebilir misiniz?
Türkiye’nin geleceğe dair umutlarını yeşertmeye çalışan ve 2053 ve 2071 hedefleri olan bir liderin partisi, AK Parti. Dolayısıyla 2071’i hedefleyen bir parti, Türkiye’nin dönüşümü ve 2071’de dünyanın ilk on ülkesinden biri değil belki birinci ve ikinci ülke olması hedefini Türkiye gerçekleştirecekse, bunu biz toplumun tüm paydaşlarıyla beraber yapabiliriz. Ve İstanbul’un da en büyük paydaşlarından biri, sivil toplum kuruluşlarıdır. Hemşeri derneklerinden, birtakım meslek örgütlerine, bazı spesifik sektörel ve konu derneklerine, STK’larına kadar; vakfı, derneği, platformu, federasyonu-konfederasyonu, İstanbul’un yaklaşık yüzde 75’i bir şekilde bunlarla irtibatlı. Hem İstanbulluyla iletişim kurabilmek hem de dediğim gibi büyük hedefleri gerçekleştireceksek, yani bunu söylememin nedeni şu; 2023’teki hedefimiz ve 2024 açısından bir sıkıntı görmüyoruz. Türkiye olarak da bir sıkıntı görmüyoruz inşallah, ama 2071’de Türkiye’yi dünyanın bir numaralı, iki numaralı ülkesi yapacaksak, ki olacağına da inanıyoruz, biz bunu sivil toplumumuz ile beraber yapabiliriz. Yani genç nüfusun dinamizmini, genç nüfusun geleceğe hazırlanmasını, toplumumuzun eğitim, bilim, sanat, ekonomi alanındaki dönüşümlerinin sağlanmasını, sosyolojiyi yönetmek dediğimiz, yani bu hedefe uygun bir toplumsal yapının, bir toplumsal sosyolojinin, böyle bir inancın, böyle bir bakış açısının ortaya çıkması, bizim sivil toplum kuruluşlarıyla kurabileceğimiz ilişkiye bağlı. İlişkiye geçtiğimizde, size şu cümleyi ya da şu soruyu sormak için geldik, bunun için konuşuyoruz, diyoruz: Biz, sivil toplum kuruluşları olarak sizin, çalışmalarınızın öznesi kıldığınız konu neyse gençlik, engelliler, teknolojik gelişmeler, girişimcilik, çalışanlarla ilgili konular, neyse o, biz size bu özne kıldığınız konuyla ilgili nasıl yardımcı olabiliriz? Sivil toplum kuruluşlarımızın bu çalışmalarına destek olacak bir anlayışta bizim kitlemiz. Bunu daha da hareketlendirelim istiyoruz.
İSTANBUL MAALESEF HİZMET BELEDİYECİLİĞİNİ KAYBEDİYOR
Şu anda İstanbul’un en temel sorunları neler?
İstanbul büyük bir kent. Baktığınızda birçok ülkeden daha büyük bir nüfusa sahip. Fakat İstanbul’da, şehrin yönetimi açısından, İstanbul vizyonuna layık, İstanbul halkının alıştığı hizmet kalitesini götürebilecek ve sürdürebilecek ve İstanbul’u bu derinliğiyle ve bu renkliliğiyle kuşatacak bir yerel yönetim anlayışının olmadığını görüyorum. Bunu da sorun olarak görmemin nedeni, şu an AK Parti belediyeciliğinin 20 yılda yaptığı hizmetlerin devamı, birtakım lokal sorunların ortaya çıkmamasının temel nedeni. Ama 2 yıldır bu söylediğim hizmeti devam ettiremeyen CHP anlayışı yüzünden, yakında eğitimden, sağlıktan, birtakım ulaşım yatırımlarından, metrodan, çevre düzenlemelerinden İstanbul’un estetik güzelliğinden, İstanbul’un değerlerine ve eserlerine sahip çıkmaya kadar bazı sorunları yaşamaya başlayacağız. Onu hissediyorum ve görüyorum. Yani hizmet belediyeciliğinde devrim yapmış bir kentten, ajans belediyeciliğine kaymış iki yıllık süreç var.
Cumhuriyet Halk Partisi yerel yönetimi neden çözemiyor bu sorunları sizce? Sorunlar mı büyük o yüzden mi çözülemiyor?
Bir mevzuyu çözmek için belki onu işinizin öznesi kılmanız lazım. Temel mesele olarak onu görüp, ona dair çözüm üretmeniz lazım. CHP, belediyeciliği, halka hizmeti ve kente hizmeti, belki özne kılamıyor, belki de parti kültürleri yetersiz, ya da işleri nasıl yapacaklarına dair birtakım eksiklikleri var, belki de başka nedenler var. Ama neticede neden yapamadıklarını bulmak, birinci derecede onların temel sorunu. Ama nasıl yapabileceklerini merak ederlerse, biz o konuda yardımcı olabiliriz.
2023 HEDEFİMİZ YÜZDE 60+1
Osman Bey, İstanbul Türkiye’nin özeti konumunda. Atılan adımların kelebek etkisi, Türkiye çapında hatta belki coğrafyamız bazında olabiliyor. İstanbul’da AK Parti’nin oy aldığı bir seçmen kitlesi, daha önce AK Parti’ye oy vermiş ama artık oy vermeyen bir seçmen kitlesi ve AK Parti’ye hiçbir zaman oy vermemiş muhalif bir seçmen kitlesi var. Bu üç kategori için de soruyorum. Ayrı ayrı baktığımızda, siz nasıl bir formül ortaya koyacaksınız, nasıl bir strateji izlemeyi düşünüyorsunuz?
Bizim Türkiye geneli açısından baktığımızda şöyle bir tespitimiz var. Sorunun cevabını vermeye oradan başlayalım. Yani AK Parti’ye en az bir kere oy vermiş seçmenimizin yüzdelik ortalaması yaklaşık yüzde 70. Dolayısıyla diyoruz ki, AK Parti’nin oy potansiyeli yüzde 70. Bir kere böyle bakıyoruz. Oy veren, daha önce vermiş ama şimdi vermeyen ve hiç vermeyen. Ortadaki rakam bu aslında. Biz 2023 seçiminde bunun yüzde 60’ını hedef olarak belirledik. Yani İstanbul’da yüzde 60 artı 1 oy alacağız 2023 seçiminde. Yani AK Parti’ye en az 1 kere oy vermiş yüzde 70’in, yüzde 60’ını.
İddialı bir yaklaşım…
Yok, mütevazi bence. Çünkü seçmenimizin bu oranda olduğunu biliyoruz. Buna inanıyorum. Bu oranı rahatlıkla elde edebileceğimize inanıyoruz. Felsefi olarak da düşünsel olarak da zemine temel koyduğumuz, üzerinde yürüyeceğimiz anlayış şu; neden bizim bugünümüz, dünümüz gibi olmasın? Yani dün bize oy veren arkadaşımız, bugün niçin bize oy vermesin? Bu soruyu sorarken hem bunu yapabileceğimizi hem bunun realize olabileceğini hem de buna dönük atmamız gereken adımları tespit edip, gerekli eylemleri planlamamız gerektiğini ve bunları yapacağımızı söylüyoruz.
YİRMİ YILDIR GELEN BİRİKİMİ YARINA TAŞIYACAĞIZ
Şu ana kadar hiç somut bir cevap buldunuz mu?
Evet, o cevapları edinmeye başladık. Edindiğimiz cevapları da eskilerin tabiriyle ikmal ettiğimizde, tamamladığımızda, onun analizlerini yapıp kamuoyuyla da paylaşacağız. Şimdi onları peyderpey bulma, onlara yönelik eylemler gerçekleştirme safhasındayız. Birincisi şu, biz İstanbul’da seçim kaybetmedik, İstanbul’u kaybetmedik. Bir seçim kaybettik, diyorum ben. İstanbul’da genel seçim sonuçlarını, belediye meclis sonuçlarını ve ilçe ve büyükşehir belediye başkanlığı oylarının sonuçlarını aldığımızda, bu benim dediğimin gerçeklik olduğunu, herkes tablolardan ve istatistiklerden görebilir. Burada biz, kendi seçmenimizi de “bize nasıl olsa oy verir” bir kitle olarak görmüyoruz. Biz “kendi seçmenimizin de bize gösterdiği sadakatin karşılığını daha çok nasıl verebiliriz?” diye sorusunu soruyoruz. Yani şöyle bir anlayışımız yok, bazı siyasi partiler gibi, “biz ne yaparsak yapalım bizim zaten yüzde 30 oyumuz var. Yüzde 40 oyumuz var.” Hayır. Biz İstanbul’da AK Parti’ye her zaman oy veren seçmenimizin de bu sadakatinin karşılığını en üst düzeyde nasıl verebiliriz? Sorusunun cevaplarını üretip, ona göre davranış geliştiriyoruz. Bu, partimizin bugün yaptığı bir şey değil, Türkiye’de bunu en iyi yapabilen lider Tayyip Erdoğan olduğu için, biz zaten 20 yıldır seçim kazanıyoruz. Bunu en iyi okuyabilen ve yönetebilen lider Tayyip Erdoğan olduğu için 20 yıldır seçim kazanıyor. Teşkilatıyla birlikte kazanıyor. Dolayısıyla biz bu noktada antrenmanlıyız, tecrübeliyiz, birikimliyiz. Yirmi yıldır gelen birikimimizi de önümüzdeki günlere taşıyacağız.
Şimdi biz hizmet şampiyonuyuz. Şunu ben geçen bir yerde kullandım; Kadir Topbaş’ı hatta AK Parti belediyeciliğini çıkarın yani yerine koyun CHP belediyeciliğini, İstanbul kalmıyor ortada. Yok yani kent yok. Şu an bizden CHP’ye, CHP’den bize gelen belediyeler oluyor Türkiye ve İstanbul’da. İstanbul’un bir ilçesi var, geçen gittim Maltepe’ye. Biz orayı 4 sene yönetmişiz 232’nin üzerinde eser yapmışız, bizden sonra 10 yıldır CHP yönetiyor, bilmiyorum 150 tane eser yaptı mı? Yani biz 232 tane yaptıysak onların şu an bin 200 tane falan yapmış olmaları lazımdı. Ama biz, tüm bu söylediğim ilkelerden hareket ederek, bize oy vermeyi düşünmeyen seçmenlerimize de bu söylediğim perspektiften hareketle diyeceğiz ki; AK Parti’yi seçmek ya da AK Parti’ye oy vermeniz ya da 2023’te Cumhurbaşkanımıza oy vermeniz sizin duruşunuzu ya da dünya görüşünüzü etkileyen bir şey değil. Ama Türkiye’nin geleceğini etkileyen bir şey. Dolayısıyla onlardan da bunu talep edeceğiz. İstanbullu hemşerilerimizi bu noktada hem seviyoruz hem de güveniyoruz.
İstanbullulara erişme noktasında kafanızda belirli bir plan var mı?
Var, hatta bir şey değil, çok şey var. Çok şey olduğu için ne kadarını paylaşabilirim, bilmiyorum. Yani söylememek için değil kategorize ederken. Öncelikle şunu söyleyeyim, mekansal ayrım yapmamak derken tam da kastım bu sorunuzun cevabıydı. Şimdi bir, bizim İstanbul’da sandığa ve mahalleye kadar uzanan bir teşkilat örgütlenmemiz var. Yani her sandıktan, her mahalleden. Biz bir kere bunları yaygınlaştıracağız, daha kılcala doğru, ihtiyaç varsa sitelere doğru, apartmanlara doğru bunlar kayacak. İkincisi, daha kılcala doğru kayan bu teşkilatlarımız, kendi muhatap oldukları seçmen kitlemizle iletişim kurma strateji ve planlarını geliştirecekler. Bunu gerçekleştirirken ev ziyareti olacak, esnafın yanına gitmek olacak, kaldırımda sohbet etmek olacak, sosyal medya olacak ve konvansiyonel medya olacak. Yani bunların tamamı olacak. İstediğimiz şu; diyoruz ki sen kendi muhatabın olan 400 seçmenle nasıl iletişim kurabiliyorsun, Facebook ile. Onunla kuracaksın. Nasıl kurabiliyorsun, Clubhouse’la. Onunla iletişim kuracaksın. Nasıl iletişim kurabiliyorsun? Evine giderek. O şekilde iletişim kuracaksın. Burada iletişim metodu olarak bir önceliğimiz yok. Tek önceliğimiz hangi metot gerekiyorsa onu arayıp bulmak, onu öğrenmek, onun en iyisini yapabilir hale gelmek ve o metotla da karşımızdaki muhatabımızla, İstanbullu hemşerimizle konuşmak.
BİRİNCİ GÜNDEMİMİZ HALKIN GÜNDEMİDİR
Koronavirüs salgını devam ediyor. Belediyeler ve teşkilatlar ama bilhassa ilçe belediyelerini kastederek soruyorum, sizce bu yeni güncel duruma uyum sağlayacak şekilde, vatandaşa dokunacak, bir yardımlaşma dayanışma duygusu ortaya çıkaracak daha fazla ne yapılabilir, ne yapılmalı? Sizin bu konuda söyleyeceğiniz şeylerin belediyeler tarafından yakından takip edileceğini düşündüğüm için soruyorum.
Burada ikili bir şey var, sorunun çözümünü üretmek açısından. Belediye başkanlarımızla da konuşuyoruz, paylaşıyoruz. Bizim AK Partili belediyelerimiz de bu noktada sürekli kendilerini yeniliyorlar. İkili dediğim şu; salgın dolayısıyla tam kapatmadan yarım açılmaya kadar dönemsel şeyler geçirdik. Bu sürede istihdam ve iş dünyası açısından kapanan ya da zorlanan sektörler, kurumlar var: eğitim, esnaf, iş yerleri, okullar, yurtlar, restoranlar, atölyeler, imalathaneler, birtakım fabrikalar. Belediyelere diyoruz ki ilgili muhataplarınızla da görüşerek sektör sektör, kurum kurum, bölge bölge, ihtiyaçları bizzat yerinde ve kendilerinden tespit ederek onları karşılamak için ellerinizden gelen gayreti gösterin. Mesela eğitimle ilgili çocuklarımız uzaktan diyelim online eğitime tabi oluyorlar ama işte bin adedinde çocuğumuzun tabletle ilgili bir sorunu var. Gidin onu çözün. İşte bunları yapıyoruz. Ya da işte bir dönem lokantalar kapalı, oradaki esnafın birtakım sıkıntıları var. Hükümetimiz bununla ilgili zaten pek çok destek yaptı. Yani işte, işçilerin maaşının ödenmesinden, kamuya ait yerlerde kiranın alınmamasına kadar ama siz de bunun dışında paket servisti, vesaireydi birtakım hizmetler var, oralarda esnafımızın birtakım kampanyalarla, kendi iş ve işlemlerinde nasıl destekleyebilirsiniz, bunun çözümünü arayın. Artı bu süreç sadece ekonomik bir süreç değil psikolojik bir süreç. İşin psikolojisini de üretmek için hem ailelerin hem öğrencilerin hem esnafımızın hem de vatandaşımıza psikolojik destek anlamında da neler yapabilirsiniz, onları da geliştirin. Zihninizde oluşturduğunuz kalıplara göre bir çözüm üretmeyin, yerinde görün.
Hem hükümetimiz hem de belediyelerimiz pandemi sürecini de acil eylem afet planı şeklinde görüp ona göre de bu planlamaları revize ettiler yeniden. Çünkü sağlık tarafı var, ekonomi tarafı var, eğitim tarafı var, yaşlı tarafı var, erişim tarafı var, vefa grupları var. Hükümetimizin oluşturduğu gruplar gibi belediyelerimiz de böyle küçük gruplar oluşturdular. İhtiyacı olan insanların gıda ihtiyacından birtakım ekonomik ihtiyaçlarına kadar herkesi görüp evinde, mahallesinde ulaşmaya çalıştılar, evde bakım hizmetlerini geliştirdiler ama bu yaptıklarımızı yeterli görmeden daha da geliştirmeye çalışacağız.
Çünkü AK Partimizin birinci gündemi, halkın birinci gündemi neyse odur. İstanbul’un birinci gündemi neyse bizim birinci gündemimiz odur. İstanbullu bir şeyi dert edinmişse, ben AK Parti İstanbul İl Başkanı olarak, o benim ikinci gündemim olmaz, olamaz. Benim birinci gündemim odur ve o olmalıdır. Dolayısıyla salgın sürecinin oluşturduğu ortam psikolojiyle, ekonomisiyle ve eğitimiyle İstanbul’un birinci gündemi ise bu AK Parti İl Başkanının da birinci gündemidir. Hem kendi teşkilatlarında hem sosyal çalışmalarında hem belediye ile ilgili yaptığı çalışmalarda bunu birinci gündem yapar, öyle de hareket eder, genel anlayışımız da budur.
BU ALGI BELEDİYECİLİĞİ GİBİ, OLUŞTURULMUŞ BİR BALON
2023 seçiminde 6 milyon civarında ilk kez oy kullanacak bir genç nüfus var. İstanbul da en fazla genç nüfusun olduğu şehir; gençlerin taleplerine ve beklentilerine nasıl bakıyorsunuz?
Sorunuzun cevabını vermeden önce bir şehir efsanesinin sanal ateşini söndürelim. Şöyle bir şehir efsanesi var; AK Parti’nin gençlerle ilişkisi yetersiz ve gençlerden oy alıyor veya almıyor tartışması var. Bu şehir efsanesi de değil bu mağara istiaresi gibi bir şey. Niye böyle, çünkü biz yirmi yıldır iktidardayız, yirmi yıldır AK Parti Türkiye’nin hep birinci partisi oluyor ve seçim kazanıyor. Yirmi yılda genç nüfus olarak toplam katılan seçmen sayısı kaçtır? Bu sürede yaklaşık 20 milyon yeni şeçmen dahil oldu sisteme ve AK Parti hep birinci parti oldu. Bir kere bunun altını çizelim. Oy alamıyorsak, yeni seçmen bize oy vermiyorsa, biz nereden alıyoruz bu kadar oyu? Herhalde uzaylılar gelip oy kullanmıyor yani.
İLKEMİZ GENÇLERİ ANLAMAK DEĞİL ONLARLA BİRLİKTE YAŞAMAK
Genç nüfustan en fazla oy alan parti AK Parti mi diyorsunuz?
Evet. İddiada bulunmuyorum, gerçeği söylüyorum. Bizim iktidara geldiğimizden bugüne kadar yirmi yıl geçti. Ortalama kuşak yaş nüfusu 1.2 milyon. Bu kadar yeni seçmen kime oy veriyor? Gençler bize oy veriyor. Bir kere bu şehir efsanesi, Yunan mitolojisindeki Zeus’un fırlattığı bir meşale; o meşaleler bize işlemez. Bu, tamamen uydurma bir şeydir. Ama şunu da söyleyelim, biz gençleri anlamaya çalışmayacağız, biz gençlerle birlikte yaşayacağız. Bizim temel mottomuz bu.
GENÇLERİN ÖNÜNDE ENGEL OLMAYI BIRAKACAĞIZ
Nasıl olacak bu?
Bu şöyle olacak; önce gençler için oluşturduğunuz eğitim biçimi, yaşam biçimi, sosyal medya biçimi, siyaset biçimini terk edeceksiniz, bunu gençlerin kendisinin yapmasına bırakacaksınız. Bizim İstanbul’da mahallelere kadar gençlik kollarımız var. Ben şimdi onlarla oturuyorum, görüşüyorum. Başkanım diyorlar, şunu nasıl yapalım? Bana niye soruyorsunuz diyorum. Ben size 1970’te doğan 1990’larda gençliğini yaşayan bir abiniz olarak söylerim. Ben size birtakım temel ilkeler söylerim ama bugünkü kendi ihtiyacınızı ve yönteminizi kendiniz bulacaksınız. Biz ise yeteneğinizi geliştirecek, kabiliyetinizi ortaya çıkaracak ve kendinizi inşa edecek imkanlar noktasında destek vereceğiz ve önünüzde engel olmayı bırakacağız. Siz kendinizi kendiniz inşa edeceksiniz, bunu yaparken yanlış yaparsınız, vazgeçersiniz, belki bazı eksikleriniz olur, biz onları tamamlarız. Gençlerimize fırsat vereceğiz ve gençlerimize güveniyoruz. AK Parti gençlere en çok fırsat veren, gençleri en çok değerlendiren bir partidir, buna istatiksel olarak da bakabilirsiniz.
AK PARTİ KÜRTLERİN EN FAZLA OY VERDİĞİ PARTİ
AK Parti, İstanbul’daki Kürt seçmenden daha fazla oy nasıl alabilir? Genel siyasetin gidişatını bir kenara not edersek bu konuda sizin nasıl bir stratejiniz olacak?
Türkiye’nin genelini değerlendirdiğimizde 81 ile dağılmış Kürt kardeşlerimizin, Kürt seçmenlerimizin, Kürt kökenli kardeşlerimizin parti tercihlerine ve oy tercihlerine baktığımızda AK Partimiz birinci parti, bunu görüyoruz. 81 ili ortalama olarak aldığımızda Kürt seçmeninden en çok oyu alan parti, biziz. Dolayısıyla doğu ve güneydoğu Anadolu ile İstanbul arasındaki farkı da doğru şekilde değerlendirip, biz 2023 ve 24’te biraz önceki söylediğim tanımlamaya uygun şekilde İstanbul’da da en çok oyu alan parti olacağız. Bunun için partimizin bugüne kadar doğuda, güneydoğuda ve İstanbul’daki Kürt seçmenlerimizle uyguladığı iletişim bağı aynı şekilde tekrarlamaya devam ederken, İstanbul’daki Kürt kökenli seçmenlerimizin de beklentilerini, onlarla konuşarak daha fazla anlamaya ve ona göre de kendi politikalarımızı ve stratejilerimizi geliştirmeye gayret edeceğiz. Önümüzdeki yaklaşık üç yıllık süre içerisinde bu noktada en ciddi, en güzel adımları ve en güzel planları şu an hazırlıyoruz. Bununla ilgili temaslarımızı yapıyoruz, görüşmelerimize başladık ve bunu çok hızlı ve çok kolay şekilde atlatacağız. Çünkü, Türkiye’de hem ruh bağı olarak, hem coğrafi bağ olarak, hem gönül bağı olarak yıllardır bir seçim veya iki seçim için Kürt seçmenimizle bağ kuran parti ve gelenek değiliz biz, onlarca seçimdir bu bağı kurmuş ve alabilmiş bir partiyiz. Bunu önümüzdeki seçim sürecinde tekrarlayacağız. İstanbul’un sorunu sizce nedir, dediğinizde verdiğim cevaptaki gibi, halkımız ne diyorsa odur demiştim, burada da aynı yöntemle hareket edeceğiz. Bizim tanımlamalarımızdan çok, oturacağız kardeşlerimizle konuşacağız zaten bizim şu an, oranını bilmiyorum ama AK Parti teşkilatlarımızda Türkiye’nin 81 ilinden kardeşlerimiz var, doğudan var, güneydoğudan var, Kürtler var, Araplar var, Lazlar var, Türkler var. Dolayısıyla hem teşkilatımız içerisindeki hem dışardaki seçmenlerimizle görüşerek, doğru yolu ya da beklenen politikayı izleyeceğiz ve onu da daha fazla geliştireceğiz.
Cumhur İttifakı içerisinde AK Parti ve MHP güçlü bir şekilde devam ediyor, siz nasıl değerlendiriyorsunuz süreci?
Şu an Cumhur İttifakı içerisindeyiz. Cumhurbaşkanımız pek çok konuşmasında buna vurgu yapıyor ve 2023’e Cumhur İttifakı daha güçlü bir şekilde girecek diyor. Bununla beraber ittifakımızı ve seçmenlerle olan bağımızı geliştirebilmemiz açısından önümüzde bir sınırımız yok, seçmenle olan bağ açısından söylüyorum siyasal parti ittifakı açısından söylemiyorum. Dolayısıyla başta onu söyledim insan ayrımımız yok yani Osman Nuri Kabaktepe a, b, c, d partisiyle yakındı, uzaktı tartışmaları çok anlamlı bir tartışma değil. Osman Nuri Kabaktepe AK Parti İl Başkanı olarak İstanbul’da hiçbir seçmen ayrımı parti ayrımı yapmadan herkesle bu iletişimi kuracak ve herkesin AK Parti’ye oy vermesi için en yüksek eforu gösterecek ve bunu da teşkilatımızla beraber yapacağız ben buna inanıyorum.
ALGI OPERASYONLARINA KARŞI ACİL MÜDAHALE EKİPLERİ
Bazı konularda AK Parti, tam aksini yapmış olmasına rağmen, algı operasyonuna maruz kaldığı yönünde bir durum var. Böylesi durumlarda algıyı değiştirmek konusunda nasıl bir tutum takınacaksınız?
Burada ikili bir yöntem izleyeceğiz. Birincisi biz bir kere siyasetin ve siyasi süreçlerin yalandan temizlenmesini, yalan üzerine kurulu bir reklama dayalı siyasal mücadelenin ve yöntemin yanlış olduğunu yıllardır söylüyoruz, bunun tekrar altını çizeceğiz. Yalanla bir yere varamazsınız, sandığa kadar gidersiniz, belki üç oy fazla alırsınız ama üç sene sonra hem sizi sandığa gömerler hem de vatandaşın kalbinden silinirsiniz. Bunun Türk siyasi tarihinde çok fazla örnekleri var, bunu hatırlatacağız. Hem bunu uygulayan siyasetçilere hatırlatacağız hem vatandaşımıza hatırlatacağız. Olmayan bir şeyin olmuş gibi gösterilmesi, olan bir şeyin eksik aktarılması, fotoğrafın ters gösterilmesi, mesela çevreydi, tarihi eserlerdi, birtakım hizmet alanları, kadın konusu bunlarla ilgili yalanların üretilerek, işte Amerika’dan gelen bir fotoğrafı Türkiye’deki gibi paylaşmak, Afrika’daki çekilen bir görüntüyü Türkiye’de olduğunu söyleyerek paylaşmak, bunları yaşadık, yaşıyoruz. Bunların yanlışlığını bunların hem siyasetin kalitesini, hem toplumumuzun yaşam kalitesini, hem de insan ilişkilerini zedeleyen en kötü davranış biçimlerinden biri olduğunu ve siyaset aktörlerinin bundan vazgeçmesi gerektiğinin altını çize çize çize anlatacağız. İki, bu algılar olduğunda da acil müdahale ekibi vardır, birçok ekipte acil müdahale ekiplerimiz hemen harekete geçecekler. Olayın aslını, gerçeğini ortaya koyacaklar, halkımıza algının yayıldığı mecra ve merkez neresiyse, aynı mecra ve merkezden acil müdahale ekiplerimiz olaya müdahale edecek.
KADIN ELİNİ İSTANBUL’DAN ÇEKMESİN, İSTANBUL GÜZELLEŞSİN
İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye çekildi, bu konuda birtakım tartışmalar var siz nasıl yaklaşıyorsunuz?
Bu çekilme iradesi AK Partimizin bir iradesi, Cumhurbaşkanımızın bir iradesi. İstanbul Sözleşmesi'nin kadına dönük tarafı ile ilgili Cumhurbaşkanımız sözleşmeden çekildikten sonraki açıklamalarında bizim kadına olan tavrımızın tekrar altını çizdi. Kadının yeri, kadının statüsü, kadının rolü, kadına dönük şiddet, kadına dönük negatif ayrımcılık, bu noktalarda AK Parti yirmi yıldır gösterdiği mücadeleyi, gösterdiği kırmızı çizgiyi, kadına karşı şiddet de sosyal alanlarda, ekonomik alanlarda, siyasette görülmesi rol almasıyla ilgili yerlerde biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı pozisyonumuzu güçlendirerek devam ettireceğiz. Türkiye’de siyasette kadının görünür olması, ekonomide görünür olması AK Parti döneminin devrimleridir. Güvenlik birimlerinden, kamudaki diğer birimlerden eğitime kadar kadınlarımızın istatiksel oranları da kalite oranları da nitelikleri de çok fazla arttı. Bu da AK Partimizin bir başarısıdır. Biz şöyle bakıyoruz; diyoruz ki, kadın elini İstanbul’dan çekmesin, İstanbul güzelleşsin, kadın elini Türkiye’nin üzerinden çekmesin, Türkiye güzelleşsin, dolayısıyla temel bakışımız bu. Kadına şiddete dönük yasal düzenlemeler bizim hükümetlerimiz döneminde sertleştirildi. İhtiyaç duyulursa en güçlü şekilde yeniden ikmal edilir, bunu Cumhurbaşkanımız da ifade ettiler. Onun da ciddi bir şekilde arkasında duracağız.
İSTANBUL İL TEŞKİLATI TERİNİ SOĞUTMADAN ÇALIŞACAK
Sayın Başkan son soru olarak şunu sorayım önümüzdeki süreçte gerek İstanbul siyasetinde gerek Türk siyasetinde nasıl bir Osman Nuri Kabaktepe, nasıl bir AK Parti göreceğiz?
İstanbul Büyükşehir Belediyemizin meclisinde biz zaten birinci gurubuz, yani en büyük gurubuz. İstanbul’u kaybetmedik derken kastettiğim birçok şey var, bu da onlardan birisi. Dolayısıyla belediye çalışmalarının tamamı bizim meclis grubumuz tarafından titizlikle takip ediliyor ve bu devam edecek. birtakım naylon karakterler göstererek, birtakım cilalanmış mizansenler düzenleyerek, birtakım ajans faaliyetleriyle yanlış yaptıklarını doğru göstermeye çalışıp, baskı oluşturup bizi de yaptıkları yanlışa alet edemeyecekler, bunun karşısında duracağız.
İki yıllık bir zaman geçmiş başta da ifade ettim rahmetli Kadir Topbaş’ın yaptığı bitirmeye yaklaştığı işleri tamamlamayı beceremiyorlar, proje yapmayı beceremiyorlar. 2 bin küsur yataklı yapılan pandemi hastanesinin üç kilometrelik yolunu yapamıyorlar ama yollardaki köprülere “İstanbulluyu seviyoruz” diye yazıyorlar. Hatta bir gün dedim ki o açtığınız pankartların parası üç kilometrelik yolun parasına eşitti, keşke oraya döktüğünüz parayla yol yapsaydınız. Gerçekten İstanbulluyu da sevdiğinizi göstermiş olurdunuz. Bu pandemide hastanenin yolunu yapma erdemine de erişmiş olurdunuz dedim. Ama onu yine bize bırakmış oldular. Çok şükür biz yaptık AK Parti olarak.
Önümüzdeki süreçte partimizin yirmi yıldır gösterdiği başarıları en temelde devam ettirmeyi amaçlayan ve hedef edinen bir İstanbul il başkanlığı göreceksiniz. İstanbul il teşkilatı, Cumhurbaşkanımızın içinden çıktığı ve şekillendirdiği bir teşkilat olarak, bundan sonra da daha fazla böyle dergilerimizde yer alacak işlere Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde imza atacak, bunu göreceksiniz diyorum. İstanbul il teşkilatı terini soğutmadan çalışacak.