Kriter > Dosya > Dosya / 5. Yılında 15 Temmuz |

Eski Türkiye ve FETÖ’nün İstismar Zemini


FETÖ’nün tarihsel sürecinin analizinde, bütüncül bir bakış açısıyla örgütü önce var eden, sonra onun gelişimine zemin sağlayan koşullara odaklanmak gerekir. Bunların başında devlete egemen olan jakoben anlayışın, toplumun değerleriyle çetin bir mücadele içine girerek onu dönüştürmeye çalışması ve bunun sonucu olarak, halkın devletle arasında istismara açık bir mesafenin oluşmasıdır. Bundan en fazla mütedeyyin kesimler etkilenmiştir ki FETÖ ve benzeri oluşumların hedeflediği sosyal tabaka da budur.

Eski Türkiye ve FETÖ nün İstismar Zemini
(Burak Kara/Getty Images)

Türkiye, yüz yıla ulaşan Cumhuriyet tarihi boyunca anarşi ve tedhiş eylemlerinden siyasi ve ekonomik krizlere, dış güvenlik risklerinden askeri darbelere varıncaya kadar pek çok meydan okumayla karşılaştı. Ancak kanaatimizce bunların içinde Fetullahçı yapılanmanın arz ettiği tehdit, pek çok yönden diğerlerinin önünde yer alır. Öncelikle Fetullahçı Terör Örgütü’nden (FETÖ) söz ederken konjonktürel bir tehlikeden değil, uzun bir zaman dilimine yayılmış bir organizasyondan söz ediyoruz. Örgüte dair ortaya konulan bulgu ve bilgiler, bize bu yapının anayasal düzenin ilgasına yönelik emellerinin on yıllar öncesine dayandığını gösteriyor. Son ana kadar uyguladığı gelişmiş gizlilik tedbirleri, sofistike teşkilatlanma biçimi, eylem yöntemleri, insan kaynağı yönetimi ve uluslararası ilişkileri göz önüne alındığında FETÖ; diğer terör örgütlerinden, askeri cuntalardan ve organize suç teşekküllerinden ayrılmaktadır. Ya da bir başka ifadeyle aslında bunların çoğuna ait hususiyetleri bünyesinde barındırır. Yani hem bir terör örgütü ve cunta yapılanması hem de çeşitli yönleriyle bir dış güvenlik tehdididir.

Hal böyleyken çeşitli çevrelerin Türkiye ve iktidar düşmanlığıyla FETÖ’yü sıkça karikatürize etmesi son derece sakıncalıdır. Her şeyden önce bu yaklaşım, örgütle ve örgütü doğuran sebeplerle etkin şekilde mücadele edilmesini engeller. Ortada bu kadar yıkıcı bir tehdit varken, bunu bir takım politik hesaplarla küçümseme gafletinde bulunmak, telafisi güç zararlara yol açar. Ders çıkarılmayan tarihin tekerrür edeceği aşikardır. Dolayısıyla gündelik siyasi mülahazalardan uzak nesnel bir FETÖ muhasebesi yapmak Türkiye’nin istikbalini emniyete almak için elzemdir.

Bu muhasebenin üç boyutu vardır. Birincisi örgütü ortaya çıkaran tarihsel sürecin ve sebeplerin analiz edilmesidir. İkinci olarak örgütle mücadelenin güvenlik, hukuk devleti, dış politika, kamu diplomasisi ve sosyal yönleri itibarıyla tartışılması gerekir. Sonuncusu ise örgütü doğuran yapısal sorunları tasfiye edecek bir stratejinin ortaya konulup uygulanmasıdır ki bir daha benzer tehditlerle karşılaşılmasın. Bu yazıda ele alacağımız husus ise yalnızca örgütü ortaya çıkaran tarihsel koşullar olacaktır. Diğer iki konu ise ancak başka bir çalışmanın konusu olabilir.

 

İdeolojik Gerilim ve Sosyoekonomik Yoksunluklar

Tarihsel sürecin analizinde bütüncül bir bakış açısıyla örgütü önce var eden, sonra onun gelişimine zemin sağlayan koşullara odaklanmak gerekir. Bu koşulların büyük kısmı Türkiye’nin son elli yılını şekillendiren yapısal sorunlardan oluşmaktadır. Bunların başında FETÖ’nün temellerinin atıldığı 1960 ve 1970’ler Türkiye’sinde devlet ve millet arasındaki derin sosyal ve ideolojik uçurum gelmektedir. Devlete egemen olan jakoben anlayışın, toplumun değerleriyle çetin bir mücadele içine girerek onu dönüştürmeye çalışması, halkın devletle arasında istismara açık bir mesafenin oluşmasına sebep olmuştur. Bundan en fazla mütedeyyin kesimler etkilenmiştir ki FETÖ ve benzeri oluşumların hedeflediği sosyal tabaka da budur. Devlet aygıtına hükmedenlerin sistematik hak ihlalleriyle pekiştirdiği bu iktidar-toplum gerilimini istismar eden bir başka yapı da terör örgütü PKK olmuştur.

Bu ideolojik çatışma, geniş toplumsal kesimlerin kültürel ve manevi değerlerinin elitist bir bakışla kamusal hayattan dışlanmasıyla pekiştirilmiştir. Başörtüsü yasağı, din ve ibadet özgürlüğünün baskılanması, ifade hürriyetine getirilen kısıtlamalar, bu dışlamanın somutlaştığı başlıklardan sadece birkaçıdır. Öte yandan bunlara Türkiye’nin 1950’lerden itibaren karşı karşıya kaldığı yoğun iç göç olgusu da eklenmiştir. Devletin ekonomik ve idari kapasitesinin çok üstünde düzensiz bir köyden kente göç dalgasıyla karşılaşması, bir dizi sosyal problem meydana getirmiştir.

Türkiye varoş gerçeğiyle tanışırken kent çeperlerinde biriken insanların barınma, eğitim ve sağlık gibi en temel ihtiyaçlarının “sosyal devlet” tarafından karşılanamaması, illegal örgütlenmelere başka bir istismar kapısı açmıştır. FETÖ, toplumla devlet arasındaki bu sorunları kendi yapılanması için başarılı bir şekilde kullanmıştır. Bir yandan ötekileştirilen kitlelere dini değer ve simgelerle yaklaşırken diğer yandan kurs, yurt, burs, öğrenci evleri, etüt merkezleri, dershane ve okul gibi kurum ve uygulamalar geliştirmiş ve devletin bıraktığı boşluğu doldurmaya başlamıştır.

 

Sivil ve Meşru Siyasetin Kısıtlanması

FETÖ’yü ortaya çıkaran ikinci yapısal problem sivil siyasetin gördüğü baskı ve itibar kaybıdır. Bu başlık altındaki ilk sırayı yine devletin toplum nezdindeki güvenirliğini sarsan bir etken olarak askeri vesayet ve darbeler alır. Oy vererek iktidara getirdiği hükümetlerin, ordu ve yargı unsurlarıyla bloke edilmesi, halkın demokratik düzene duyduğu güveni sarsmış, sisteme yabancılaşmasına neden olmuştur. Bu durum kayıt dışı siyaset yürüten odakların talep görmesini kolaylaştıran bir faktördür.

FETÖ gibi örgütlenmelere ivme kazandıran bir diğer husus ise özellikle 2000’ler öncesi Türkiye’de siyasi partilerin yaşadığı itibar kaybıdır. Siyasetçilerin -kısmen gerçek olaylara dayansa da- sık sık yolsuzluklar ve nepotizmle anılması ve bürokratik seçkinlerin sorunların sebebi olarak her fırsatta sivil siyaseti göstermesi, giderek bütün bir siyaset kurumunun itibarsızlaşmasına yol açmıştır. Buna siyasi partilerin kurumsallaşamaması, siyasetin finansmanındaki problemler, sivil siyasetin hareket alanının atanmışlar lehine kısıtlanmış olması, parti içi demokrasinin eksikliği ve nihayet Türk siyasetinin parçalanmaya ve oynaklığa yatkın yapısı da eklenince, demokrasinin halk nezdindeki meşruiyeti zarar görmüştür. Çağdaş demokrasilerden partileri çıkardıktan sonra geriye neredeyse hiçbir şey kalmayacağı izahtan varestedir. Şüphesiz bundan en büyük faydayı yine alternatif arayışlar peşinde koşan yasa dışı hareketler görmüştür. Toplumun büyük bir kesiminin ötekileştirilmesi ve siyasi tercihlerinin etkisizleştirilmesi yer altı yapılanmaları için adeta bir katalizör işlevi görmüştür.

 

FETÖ’ye Yol Açan Zemin

Nihayet devlet aygıtının hukukun denetimine kapalı yapısı ve demokrasiden uzak işleyişi ile siyaset ve sivil toplum kurumları gibi şeffaf yapıların zayıflığı örgütün gelişimine ve özellikle paralel devlet yapılanmasına zemin hazırlamıştır. Örneğin silahlı kuvvetlerde personel teminine yaşam tarzı üzerinden getirilen kısıtlamalar, orduyla toplum arasındaki mesafeyi açarken, örgüt için kolayca aşılabilen şekli kriterler olmaktan öteye gidememiştir. Ya da anayasal düzeninin çarpık yapısı, ordu ve yargı gibi kurumların siyasi iktidarı kontrol etmesine imkan tanıdığı için bir kez bu kurumlara hakim olan odakların, daha sonra bütünüyle devleti yönetir hale gelmesine sebep olmuştur.

FETÖ’nün son elli yılı analiz edildiğinde, örgütün devlet ve toplum hayatındaki “gri bölgelerden” ziyadesiyle istifade ettiği görülecektir. Yargıdaki usulsüzlüklerden, silahlı kuvvetlerdeki demokratik kontrolün zayıflığına, ekonomideki kayıt dışılığa kadar uzanan bir dizi “gri bölge” örgüte elverişli bir yaşam alanı sunmuştur. Sonuç olarak Türkiye’nin benzer tehlikelerle karşılaşmaması için 2000’lerde AK Parti iktidarıyla elde ettiği; sivil siyasetin çözüm mercii olması, devletin jakobenizmden uzaklaşarak toplumla barışması ve sosyal devlet anlayışındaki iyileşmeler gibi kazanımlarını koruması gerekir. Diğer taraftan demokratik hukuk devletinde sonuna kadar ısrar edilmesi, kamu kurumlarını verimlilik ve etkililik temelinde güçlendirilmesi, hak ve özgürlüklerin bağımsız yargı güvencesiyle geliştirilmesi ile özgür ve çok sesli medyanın teşvik edilmesi de hayati derecede önemlidir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası