Kriter > Kitaplık |

Büyük Bir Yazara Ziyadesiyle Kişisel Bir Veda…


Biraz ortalık sakinleşince Yavuz Bahadıroğlu’na yaklaştık. Heybetli bir adamdı. Sanki Sunguroğlu ile Rumeli’de akınlara çıkmış, Çaka Bey’le denizlere açılmış, Endülüs’e veda etmemek için çok çabalamıştı. Eski Osmanlı beyefendilerini andırıyordu. Heyecanla Sunguroğlu’nun devamını ne zaman yazacağını sormuştum.

Büyük Bir Yazara Ziyadesiyle Kişisel Bir Veda
Yavuz Bahadıroğlu (Hasan Namlı/AA)

Yayınevinin de bulunduğu şirketler grubunun sokağa bakan küçük bir otoparkı vardı. Otopark değildi aslında, Bilge Sokak ile şirket binasının saçak altı birleşmiş ve böylece arabaların dikine park edebileceği bir boşluk ortaya çıkmıştı. Aynı anda danışma, bekçilik, santral ve valelik görevlerini yapan abilerimizden biri biraz daha acemiydi. Bu yüzden mümkün olduğu kadar lüks otomobillerin direksiyonuna geçmezdi. Lüks araba dediysem de Audi, Mercedes ve BMW dolu bir garaj aklınıza gelmesin. Genel müdürün ve bir yazarımızın arabası çizgi üzerindeydi. Diğer arabaların bazısının askerlik yaşı gelmiş bazısı ergenliğe yeni girmişti. Bazen sadece bir aracın çekilmesiyle açılacak sıkışıklık sırf o abimiz risk almak istemediği için üç-dört arabanın yerinin değiştirilmesiyle çözülürdü. İlginç bir biçimde denk gelirse eğer bu birkaç iyi arabanın yerini değiştirmemizi bizden isterdi. Bir defasında piyango bana vurmuştu. Benden geniş Amerikan arabasını çekmemi istemişti. Heyecanla aldım anahtarı ve oturdum şoför koltuğuna. Biraz da tedirgindim. Araba yayınevinin en güçlü yazarınındı. Ezkaza küçük bir hata yapsam başım derde girerdi. Belki de bu yüzden hazır yayla gibi arabaya binmişken bir sokak ileriden dönüp gelmediğime hala hayıflanırım. Amerika’da ekseriyetle Meksikalıların tercih ettiği ama burada ancak ince zevk sahibi ve bu ağırlığı kaldırabileceklerin binebileceği bir arabaydı. Yavuz Bahadıroğlu’nun arabasıydı. Bahadıroğlu iyi arabaya biner, kaliteli giyinir, görünüşüne dikkat eder, yazarlığın izzetini korurdu. Ne eksik ne fazla...

 

Çaka Bey, Sunguroğlu…

İstanbul’a yeni taşındığımız dönemdi. Babam elimden tutmuş kitap fuarına götürmüştü. Ramazan ayıydı. Hatırladığım kadarıyla Sultan Ahmet Camii’nin avlusundaydı fuar. O zamanlar yayınevlerimiz Ramazan kitap fuarında belki de altı ayda satacakları kitabı satar, meşhur yazarların bulunduğu stantlara yaklaşmak mümkün olmazdı. Biraz ortalık sakinleşince Yavuz Bahadıroğlu’na yaklaştık. Heybetli bir adamdı. Sanki Sunguroğlu ile Rumeli’de akınlara çıkmış, Çaka Bey’le denizlere açılmış, Endülüs’e veda etmemek için çok çabalamıştı. Eski Osmanlı beyefendilerini andırıyordu. Heyecanla Sunguroğlu’nun devamını ne zaman yazacağını sormuştum. O da zamanı geldi yazmak lazım mealinde cevap vermişti. Keşke yazabilseydi. Ama o yıllardan sonra maalesef çok fazla eser veremedi. Günlük köşe yazıları, radyo programları ve yaptığı konuşmalar çok meşgul ediyordu. Bir de tabii verilen idari görevler mesaisini dolduruyor, bereketli bir kalem gün geçtikçe uzun uzun yazmaktan soğuyordu.

Yavuz Bahadıroğlu, Kafkas Kartalı Şeyh Şamil, Nesil Yayınları, 2021

Kitapları Elden Ele Gezerdi

Güngören Anadolu İmam Hatip Lisesi’ndeyiz –Allah hayırlı uzun ömürler versin– Nebahat hoca edebiyat dersimize giriyor. Hepimizin iki haftada en az bir kitap okuyup özet çıkarması mecburi. Ben Yavuz Bahadıroğlu’nun okumadığım kitaplarından başlıyorum. Sınıftakiler de haberdar bu yazardan. Bazen birkaç kişi birden aynı kitabı okuyor. Bahadıroğlu’nun romanları derslerden heyecanlı. Bir noktadan sonra iş kontrolden çıkıyor. Sınıfın benim gibi birkaç Yavuz Bahadıroğlu kitapları tedarikçisi var. Herkes okuyor, elden ele, evden eve dolaşıyor kitaplar. Kapakları ağaç kabukları gibi çizgi çizgi çatlıyor. Neyse ki en azından babamın kim bilir ne zaman aldığı ilk baskılardan bazı kitapları muhafaza ediyorum. Bir kısmının kapağı kopmuş ve ciltleri dağılmış…

 

Rekor Baskı Sayıları

Yavuz Bahadıroğlu meşhur bir yazardı. Allah rahmet eylesin asıl adı Niyazi Birinci idi. Bunun yanında Şeref Baysal, Veysel Akpınar, Bahadır Alp ve Nurcan Sevinç gibi mahlaslar kullanmıştı. Yoklukta tek başına bütün bir dergiyi dolduracak yazıları yazdığını fakat farklı isimlerle bunların yayımlandığını sık sık dinlemiştim. Çok başka alanlarda kalem oynatmıştı. Roman, tarih üzerine araştırma-inceleme, hikaye, fıkra ve çocuk kitapları kaleme almıştı. Kitapları yüz binlerce satmıştı. Bugün çok az yazarın kitabının üzerinde görebileceğimiz baskı sayılarına ulaşmıştı. Hatta Bahadıroğlu’nun bazı kitap kapaklarındaki baskı sayısını gören yeni nesiller, acaba kaç adet bastıklarını mı kapağa yazmışlar diye düşünebilir. Forbes dergisinin en çok kazanan yazarlar listesine girmeyi de başarmıştı. Bunun yanında Yavuz Bahadıroğlu’nun eserleri hakkında akademik tezler yazıldı hatta bunlardan kitaba dönüştürülenler de oldu.

 

Kimseye Eyvallahı Yoktu

Yavuz Bahadıroğlu’nun hitabeti ve sesi de oldukça iyiydi. Belki de ilerleyen yaşında biraz bu yüzden uzun metinler yazmaya vakit bulamadı. Moral FM’de sabahları “Dostlar” diye başlayan günün yorumları insana en zor zamanda moral verirdi. 28 Şubat’ın zor günlerinde, radyoya kapatma cezası verildiğinde, AK Parti’ye kapatma davası açıldığında, 367 kararı gibi olaylarda buradayız ve bir yere kıpırdamıyoruz güvenini verirdi. Memlekete sevdalıydı. Üstadı gibi kiracı değil, ev sahibi gibi davranırdı. Kimseye eyvallahı yoktu.

 

FETÖ İle Mücadeleye Katkısı

Evet, tarihi, okumayı sevdiren adamdı Yavuz Bahadıroğlu pek çokları için olduğu gibi benim için de. Ve ilginç bir şekilde eserleriyle üniversiteden emekli olmuş profesörün de henüz lise okuyan gencin hayatında da iz bırakmıştı. Üniversite yıllarında biraz uzaklaştığım bu usul özellikle tarih ve edebiyat ilişkisine dair bazı okumalar yaptıkça benim için Bahadıroğlu’nun kıymeti daha da artacaktı. Siyasi anlamda daha yakından takip ettiğim FETÖ’nün meşru siyasi aktörlere savaş açtığı 2012 sonrası dönemde de Yavuz Bahadıroğlu gayrı meşru müdahalelere karşı net bir şekilde tavır sergiledi. Nurcuların bu ölçüde parçalanmadığı dönemlerden itibaren kalemiyle bilinmesi ve cemaatler dışında da bütün muhafazakar çevrelerde etkili olması şüphesiz önemliydi. Bu belki de FETÖ ile mücadeleye paha biçilemez bir katkıda bulundu. Tabii ak koyunla kara koyunun anlaşılmasına da yardımcı oldu. Mekanı cennet olsun yiğit adamın.

 Mücahit Küçükyılmaz, Yavuz: Adaletin Kılıcı, Turkuvaz, 2021 Trish Hall, İkna Etmek İçin Yazmak (Çevirmen: Murat Sır), Orenda, 2020

Yeni Çıkanlar

Yavuz Bahadıroğlu, Kafkas Kartalı Şeyh Şamil, Nesil Yayınları, 2021.

Mücahit Küçükyılmaz, Yavuz: Adaletin Kılıcı, Turkuvaz, 2021.

Trish Hall, İkna Etmek İçin Yazmak (Çevirmen: Murat Sır), Orenda, 2020.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası