2001’de mevcut siyasi partilere alternatif olacak bir programla kurulan ve girdiği ilk seçimde halkın teveccühüyle iktidar olan, sonrasında da her seçimden birinci çıkmayı başaran Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) 20 yıllık iktidarında fark oluşturduğu alanların başında sosyal politikalar ve kadın politikaları geliyor.
Her iki alanda da “insan odaklı” ve “hak temelli” anlayışı hayata geçirmeyi başardı AK Parti. Hizmet alanlarının hassasiyetine ve genişliğine, hizmet kalemlerinin çokluğuna uygun olarak mevcut kurumları yenileyerek, yeni organizasyonlar, yeni mevzuatlar üreterek yaptı bunu.
Fikrin, projenin, politikanın hayata geçebilmesi, organizasyonun fasılasız, kesintisiz ve adilane biçimde işleyebilmesi için büyük bir bütçenin de sosyal politikalara ayrılması gerekiyordu. Bunu da yaptı AK Parti. İstikrarlı bir ekonomik büyüme sağlarken devletin gelir kaynaklarını sosyoekonomik açıdan desteklenmesi gereken toplum kesimlerine aktarmayı ve eşitsizlik makasını kapamayı amaç edindi.
Sosyal Devlet İlkesi Hayata Geçti
Siyaset yapma gerekçesini “insana hizmet” olarak açıklayan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, kurduğu hükümetlere “insanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesiyle başkanlık etti. Bu sayede hem medeniyetimizin hem modern disiplinlerin ortak değeri olan “hak temelli” yaklaşım sosyal hizmet anlayışının temeline yerleşti. Böylece anayasal bir tanım olan “sosyal devlet” ilkesi de Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak en geniş manada hayata geçebildi.
Devlet işleyişinde ve toplumsal zihniyette esasen sessiz bir değişim yaşandı. “Kimsesizlerin kimsesi”, “sessiz yığınların sesi”, “korkma, ben varım” mottolarıyla 2002 öncesinde unutulan ya da hasbelkader, düzensiz bir ilgiye mazhar olan kadınlar ve dezavantajlı kesimler sorunlarına çözüm, taleplerine muhatap buldu; hakkı olanı aldı.
Sosyal politikalar alanında yirmi yılda yapılan onca şeyi bu makalenin dar alanına sığdırabilmek mümkün değil ama kısaca bir çerçeveye oturtmaya çalışacağım. Önce kadınlar ve çocuklar...
Kadın Sorunu = Demokrasi Sorunu
AK Parti kadın meselesini hep bir demokrasi sorunu olarak gördü ve kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan dezavantajlı durumdaki konumlarını avantaja çevirmek için mevzuatta ve uygulamada pek çok değişikliğe gitti.
Kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği bahsinde ilk icraatı Anayasasının 41. maddesindeki “Aile Türk toplumunun temelidir” ifadesine “ve eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmünü eklemek oldu.
2004’te ise Anayasanın “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin 2. fıkrasına “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” ibaresini ekleyerek devleti bu işle vazifelendirdi.
2011’de Başbakanlığa bağlı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı kaldırılarak yerine “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” adıyla müstakil bir bakanlık kuruldu. Kadına yönelik politikaların geliştirilmesi, hizmetlerin vatandaşa götürülmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve tüm bunların kamu politikalarına aksettirilmesi Bakanlığın başlıca görevi oldu.
Kamusal Alan Kadınlara Açıldı
AK Parti’nin kafası kadın politikaları konusunda hep netti. Başından itibaren partinin tüm yazılı kaynaklarında “kadının kamusal ve siyasal alanda görünür ve aktif olması” hedefi vardır.
Başı açık olmayı norm/normal kabul eden yanlış zihniyetin aşılması, kadınların kanunlar önünde eşit olması, başörtülülerin de hak ve özgürlüklerini özgürce kullanabilmesi için mücadele etti. Tanımlı, nesneleştirilen kadını siyasal özne kılmak için yirmi yıl boyunca verilen mücadelenin sonunda bugün Türk kadını dilerse başörtüsüyle milletvekili, vali, kaymakam, rektör, büyükelçi de olabilmekte.
Kadının Siyasi Temsili Arttı
Türkiye’de kadınlar seçme hakkını 1934’te elde etmiş olsa da bazı kadınlar -başörtülü kadınlar- seçilme hakkına ancak 2014’te AK Parti’nin ödediği bedeller, verdiği zorlu demokrasi mücadelesi sayesinde kavuşabildi.
2002’de Meclise 24 kadın milletvekiliyle giren AK Parti, 2018 seçimlerinde 54 kadın milletvekiline ulaştı. 20 yılda yüzde 100’lük bir artış olsa da eşit temsil bakımından (AK Parti’nin Meclisteki erkek milletvekili sayısı 232’dir) olması gerekenin çok gerisinde olunduğu açıktır. Diğer partilerde durum daha da geride. Halihazırda Meclis’teki 600 milletvekilinin 104’ü kadın.
Başörtüsü Özgürlüğünü AK Parti Getirdi
AK Parti kadın hakları, kadın-erkek eşitliği, kadınların eğitime, iş hayatına ve karar mekanizmalarına eşit ve etkin katılımı, istihdamı, sosyal güvenliğinin ve siyasi temsilinin güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi gibi başlıklarda sayısız hukuki reform gerçekleştirdi.
Ama en zorlandığı işlerin başında herhalde başörtüsü yasaklarını buharlaştırmak vardı. Zira anayasa ve yasalar indinde yasak olmayan, yasakçı zihniyetlerin kaleminden çıkan birkaç zorlama yönetmelik ve fiili zorbalıklarla gasp edilen hakları sahibine teslim etmek için epey mücadele verdi.
Kapatma davası açılması, ödeneğinin kesilmesi, başörtüsü özgürlüğünü savunduğu için hakir görülmek, başörtülü siyasetçi eşlerine saygısızlık, yasakçı medyanın utanç manşetleri bu yolun aşılması gereken taşlarıydı. Sonunda başardı. Bugün Türkiye dileyenin başını özgürce örttüğü, dileyenin örtmediği, başörtülü milletvekilleri, büyükelçileri, valileri, rektörleri, askeri, polisi, doktoru da olan bir demokrasi ülkesi olduysa AK Parti sayesindedir.
Yasakçı CHP Bile Islah Oldu
AK Parti başı açık, başı örtülü ayrımını hukuken ve fiilen kaldırırken savunduğu doğrular ve uyguladığı politikayla yasakçıları bile ıslah etti. Bunun bir insan hakkı olduğu gerçeğini CHP ve benzerlerinin -en azından insan içinde- itiraz edemeyeceği genel bir kabul haline getirdi.
O kadar ki daha düne kadar başörtülü kızları, kadınları sınıftan, Meclis’ten, görev yerinden kovan, parti tarihi de şahsi tarihi de yasak savunusuyla dolu olanlar bugün özgürlükten bahsediyor. Öyle ki yasağın kaynağı parti, dünün unutulduğunu zannederek başarıdan pay çıkarmaya kalkıyor.
Okullaşma Oranlarını Katladı
AK Parti kız çocuklarının okullaşma oranını artırmak, okuma yazma bilmeyen veya bir nedenle eğitimini yarıda bırakan kadınların okula dönmesi için coğrafi bölgelere, yaş gruplarına ve ihtiyaca göre pek çok farklı politika üretip hayata geçirdi. Bu sayede 2002'de yüzde 79 olan kadın okur yazarlık oranını yüzde 95,3’e çıkarmayı başardı.
Kızların okullaşma oranlarını artırmak için “Haydi Kızlar Okula”, “Baba Beni Okula Gönder”, “Kardelenler”, “7 Çok Geç” gibi pek çok kampanya düzenledi. Sadece “Haydi Kızlar Okula!” kampanyası sayesinde bile 300 binden fazla kız çocuğu okullu oldu.
2002’de kızların okullaşma oranı yüzde 39 iken şu anda yüzde 88. Yükseköğretimde daha büyük bir artış var. Kadınların 2002’de yükseköğretim oranı yüzde 11 iken şimdi 48,5. Kadınların okullaşma oranı erkekleri geçmiş vaziyette.
Yetmez Ama Evet: İş, Aş, İstihdam
Kadın istihdam oranlarında da aynı başarı var. 2002’de yüzde 20’lerde olan kadın istihdam oranı yüzde 34’e ulaştı. 6 milyon olan kadın çalışan sayısı ise 10 milyona yükseldi. 2021 itibarıyla 24 milyonu aşkın sigortalı çalışanın yüzde 30,34'ünü kadınlar oluşturuyor. Kamuda çalışan kadın oranı da 40,3.
Beyaz yakalıdan mavi yakalıya, kırdan kente, fabrika işçisinden ev kadınlarına kadar tüm kadınların emeği kıymetlendi son 20 yılda. Alınan tedbirlerle kadın istihdamını artırarak, kadınların sosyo-ekonomik konumlarını güçlendirip eşit işe eşit ücreti yaygınlaştırarak kadına karşı ekonomik alanda uygulanan adaletsizliklerin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Bu nedenle kamuda işe girişlerde cinsiyete dayalı ayrımcılığın yapılmayacağı, kadın-erkek fırsat eşitliğinin gözetilmesi genelgeye bağlandı. İş hayatındaki düzenlemeler gibi ev içi emeğe de saygınlık ve güvence getirdi AK Parti.
Kadınlar Patron Olsun Diye…
Kadın girişimciliğini teşvik etmek ve desteklemek için son 20 yılda kredi destek programları, eğitim faaliyetleri, koordinasyon ve dayanışma faaliyetleri yapıldı. Devletin çeşitli kurumları, bakanlıklar kadın girişimcileri geri ödemesiz ya da düşük faizli kredilerle destekledi. Bu sayede 2021’de KOSGEB desteklerinin yüzde 41’i kadın girişimcilere (210 milyonu aşan bir ödenek) verildi.
Bugüne kadar İleri Girişimci Desteği ile 18 bin işletmeye 1,5 milyar TL destek sağladı KOSGEB, kadınların oranı yüzde 25 oldu. Geleneksel Girişimci Desteğinde ise 42 bin işletmeye 335 milyon TL destek verildi ve kadınların oranı yüzde 42 olarak gerçekleşti. 50 bin lira olan kredi faiz desteği girişimcinin kadın olması durumunda 70 bin liraya çıkıyor. Aynı şekilde Tarım Bakanlığı da 57 bin kadın çiftçiyi destekledi, sadece 2021’de. Bu sayede kadınlar hayvancılık, seracılık, fidecilik yaptı, kendi işinin patronu oldu. AK Parti Kadın Kolları da halihazırda “Kadının Emeği, Türkiye’nin İstikbali” başlığıyla Türkiye'yi dolaşarak kadın emeğini, girişimci kadın sayısını artırmaya çalışıyor.
İş Kanunu Kadın Lehine İşledi
Kadınların iş hayatına katılımını artırmak, maruz kaldığı ayrımcılığı ortadan kaldırmak için AK Parti’nin önemeli icraatlarından bir diğeri 2003 tarihli İş Kanunu’dur.
Doğum öncesi ve sonrası yasal izinlerin artırılması, bazı hususlarda mazeret ya da ücretsiz izin hakkı tanınması, çalışma saatlerinin tayini, eşit işe eşit ücret bir dizi yasal değişiklik kadın lehine olacak şekilde düzenlendi.
Aile Mahkemeleri Kuruldu
AK Parti’nin kadınların hukuki olarak güçlendirilmesi için attığı önemli adımlardan biri de iktidara gelir gelmez 2003’te kurulan Aile Mahkemeleri’dir. Aile Mahkemeleri ihtisas mahkemeleridir. Bu sayede boşanma davası, evliliğin iptali ve butlanı, boşanma sonrası nafaka, iddet müddeti, velayet, mal paylaşımı veya evlat edinme gibi aile hukukunu ilgilendiren davalarda kadın ve çocuklar açısından daha sağlıklı kararlar alınması sağlandı.
Aile Mahkemeleri ayrıca şiddet mağduru veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, diğer aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin engellenmesi maksadıyla tedbir kararlarını veren mahkemelerdir.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı
İlk seçim beyannamesinde kadına yönelik şiddete karşı politikalar üreteceğini ilan ederek siyasete giren AK Parti kararlılığını “şiddete sıfır tolerans” ilkesiyle sürdürüyor. 2004’te ve 2010’da Anayasada iki kez değişiklik yapılarak mücadele hukuken güçlü bir zemine oturtuldu. Mecliste Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurularak Yasama organının meseleye sahip çıkması sağlandı. Farklı bakanlıklar kendi görev alanlarıyla ilgili olarak önemli reformlar hayata geçirdi.
2005’te yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu, kadın cinayetlerine verilen cezaları ciddi oranda artırdı. 2012’de çıkartılan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi kanunuyla ilk defa “şiddet”, “ev içi şiddet”, “kadına yönelik şiddet” gibi kavramlar tanımlanarak, hayatın her alanında kadının korunması sağlandı. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) yaygınlaştırılarak kadınlara rehberlik hizmeti verildi. Son 10 yılda kadın konukevlerinde 325 bin kadın ve 190 bin çocuk misafir edildi.
Kısa adı KADES olan Kadın Acil Destek Uygulamasıyla şiddet mağduru kadınlara tek tuşla emniyet teşkilatına ulaşma ve hızlı müdahale imkanı sağlandı. 5 ayrı dile çevrilen uygulama sayesinde Türkiye’deki yabancı uyruklu kadınların da hizmetten faydalanması sağlandı. Uygulamayı indiren kişi sayısı 3,5 milyonu, ihbarda bulunan kişi sayısı 360 bini geçti.
Vicdanımıza Bakan Bakanlık
AK Parti’nin en yüz akı icraatlarının başında gelir sosyal politikalar. Hem medeniyetimizin temel esaslarından birini devam ettirirken paradigmayı değiştirdiği hem de geniş bir alanda büyük bütçelerle kesintisiz ve istikrarlı hizmetler üretebildiği için takdire şayan bir iş çıkarmıştır.
Anayasada ifadesini bulan sosyal devlet ilkesi gereği vatandaşa “kamu hizmeti” sunulmakta, hizmetlerin çoğu da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca (ASPB) verilmektedir.
2011’de müstakil olarak ihdas edilen Bakanlık Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü (GM), Çocuk Hizmetleri GM, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri GM, Kadının Statüsü GM, Şehit Yakınları ve Gaziler GM, Sosyal Yardımlar gibi genel müdürlükleriyle toplumun en hassas, hürmetle, şefkatle, itinayla dokunulması gereken kesimlerine hizmet veriyor. Kestirmeden söylersek vicdanımıza bakıyor.
“Sosyal Devlet” İlkesi İhya Edildi
Türkiye’de sosyal koruma sisteminin üç ayağı var: Sosyal Güvenlik, Sosyal Yardım ve Sosyal Hizmet. 2002’den bu yana yapılan reformlar sayesinde farklı kamu kurumlarınca yapılan sosyal yardımlar ASHB çatısı altında toplanarak bu üç hizmet alanı birbiriyle uyumlandırıldı. Bu sayede sosyal yardım hizmeti alan ailelerin ihtiyaç halinde sosyal hizmet ve istihdam gibi kamu hizmetlerine yönlendirilmeleri sağlandı. Bakanlık bu hizmetleri merkez teşkilatında 18 birimde ve taşra teşkilatında 49 bin 307 personelle, 375 sosyal hizmet merkezi üzerinden veriyor.
Sosyal Yardım Bütçesi 100 Kat Büyüdü
Türkiye’de sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynak 2002’de 1,37 milyar TL iken 104,2 milyar liraya ulaştı. Bu tutar 2022 bütçesinin yüzde 6'sını oluşturuyor. Bütçe şu kalemleri içeriyor: Ödeme gücü olmayan vatandaşların sağlık primi giderleri için 23,4 milyar lira, 65 yaş üstü yaşlılar, engelli vatandaşlar ve yakınlarına bağlanan aylıklar için 15,6 milyar lira, engelli vatandaşların evde bakımına destek için 13,2 milyar lira, yoksul ailelere elektrik desteği için 2,4 milyar lira, ekonomik yoksunluk içinde olan çocuk ve gençlerin aileleri yanında yetişmeleri için 2,5 milyar lira, engelli eğitim taşıma giderleri için 1,3 milyar lira, asker ailelerine yardım için 161 milyon lira.
2002 Öncesinde Muhtaç Mağdur Ediliyordu
2002 öncesinde yardım kuyrukları vardı. Muhtaç vatandaşlar sosyal ve psikolojik olarak da eziliyordu. AK Parti meseleye “hak temelli” baktı, sosyal yardımların sunumunu “insan odaklı” hale getirdi. Bu amaçla 2 milyon vatandaşa verilen Sosyal Yardım Kartı (banka kartı) ile kişinin istediği zaman parasını çekebilmesine imkan tanınıyor. E-Devlet entegrasyonu sayesinde vatandaşa sosyal yardım ödemeleri hakkında bilgiler şeffaf şekilde aktarılıyor. Çeşitli nedenlerle bankaya gidemeyen hak sahiplerinin ödemeleri ise evlerine ulaştırılıyor.
Yaşlı ve Engelliler İçin Evde Bakım Desteği
Yaşlı ve engelli bakımında da sessiz ve esaslı bir devrim yaşandı. Yapılan çok sayıda yardım ve uygulama var ama “evde bakım yardımı” özellikle not edilmeli.
2006’dan bu yana devlet evde bakım yardımı vererek bakıma ihtiyaç duyan ağır engelli vatandaşlarını ve yakınlarını destekliyor. Engelli yakınının bakımını üstlenen hak sahiplerine aylık 2 bin 354 TL ödeme yapıyor. ASPB Derya Yanık’ın açıklamasına göre Bakanlık Haziran 2022 itibariyle 547 bin vatandaşına 1 milyar 289 milyon TL “evde bakım yardımı” ulaştırdı.
Çocuklar Aşkına; Çocuğun Üstün Yararına!
2002 öncesinde devlet koruma ve bakımındaki çocuklar ağır koşullarda yaşıyordu. Koğuş sisteminde 30-40-50 çocuk ranzalarda yatıyor, bir örnek giyinerek, kendi işini yaparak, büyük yemekhanelerde sağlıksız ortamda beslenerek, sevgi ve ilgiden yoksun kalarak, bazen de şiddete maruz kalarak büyüyordu. 18 yaşını doldurup “yurttan” çıktığında ise hiç tanımadığı hayatın içinde korumasız kollamasız kayboluyordu.
AK Parti hükümetleri çocuğun üstün yararını gözeterek bakım modelinde değişikliğe gitti. Devlet bakımındaki çocuklar için, ev olgusunu, düzenini tecrübe etmelerini sağlayacak şekilde sevgi evleri ve sevgi siteleri modeline geçildi. 2021 verilerine göre Türkiye genelinde 13 binden fazla çocuk devlet bakımında.
Onlar için evlat edindirme dışında “koruyucu aile modeli” de bir seçenek. Bu modelde çocuklar kurumun tespit edip yetkilendirdiği gönüllüler yanına yerleştiriliyor ve hakları olan bakım ve sevgiyi yeni ailelerinin yanında alarak, değerli olduklarını hissedip çocuk gelişiminde çok önemli olan “güvenli bağı” kurarak büyüyor.
Koruyucu Aile Modeli 2012’de Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yaygınlaştı. 2002’de koruyucu aile yanındaki çocuk sayısı 515, modelin hayata geçirildiği 2012’de bin 492 iken 2021 sonu itibarıyla bu sayı 8 bin 440 olmuş durumda. Devletimiz 2022’de 144 bin çocuğu da ailesinin yanında büyümesi için ekonomik olarak destekliyor.
Muhalefet Bidon Kafa Diye Aşağılarken…
2002 öncesinde siyasi ve ekonomik açıdan yaşanan istikrarsızlar, sık değişen hükümetler, kısıtlı bütçeler ve yoksulluğun kanıksanması gibi sebeplerle sosyal hizmetler eşitsizliğin azaltılmasından ziyade görünmemesi için yapılmış. 2002 sonrasında ise eşitsizliğin giderilmesi için bir açılım oldu. Sessiz bir devrim yaşandı.
İktidarın ihtiyaç sahiplerine ulaştırdığı yardımlar muhalefet tarafından makarna ve kömüre indirgendi. AK Parti’yi iktidara getiren seçmen kitleleri bidon kafalı, kıllı ve çarpık bacaklı diye aşağılandı.
AK Parti 2001’de “zorda kalan vatandaşımıza kimsesizliği yaşatmayacağız” diyerek yola çıkmıştı. Gereğini de yaptı. Sosyal yardımları “insan hakkı” olarak kodladı. Son 20 yılda sosyal yardımlar vazgeçilemez, ötelenemez bir hak olarak hem devlet sistematiğine hem de toplumun hakkaniyet duygusuna işledi. En büyük kazanç budur.