10 Ekim 2021’de yapılan Irak Parlamento seçimlerinin ardından ülkeyi 4 yıl yönetmesi beklenen hükümetin kurulmasına ilişkin süreçte ciddi bir tıkanıklık yaşanıyor. Nitekim seçimin yapılmasından bu yana yaklaşık 7 ay geçmesine rağmen henüz cumhurbaşkanının seçiminde dahi uzlaşılamadı. Zira Irak’ta hükümetin kurulabilmesi için anayasal takvime göre önce Cumhurbaşkanının seçilmesi, ardından seçilen cumhurbaşkanının başbakan adayını hükümet kurmakla yetkilendirmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı seçimi için süreç başlatılmış olsa da adaylara ilişkin anlaşmazlıklar, süreçte tıkanıklıklara yol açıyor. Nitekim 2003’ten bu zamana kadar oluşan siyasi teamülde cumhurbaşkanlığı makamını Kürtler, başbakanlığı Şii Araplar, parlamento başkanlığını da Sünni Araplar üstlendi. Ancak son iki seçimdir Kürtler arasından ortak bir aday çıkarılması konusunda sorunlar yaşanıyor.
2018 seçimlerinde de tek cumhurbaşkanı adayı üzerinde anlaşamayan Irak’taki Kürt siyasetinin iki yürütücü gücü Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), 2021 seçimlerinden sonra da tek aday üzerine anlaşamadı. KYB, mevcut Cumhurbaşkanı Berham Salih’i aday gösterirken, KDP, daha önce de olduğu gibi, Berham Salih’i desteklemedi ve başka bir aday gösterdi. Nitekim Hoşyar Zebari’nin adaylığının Irak Federal Yüksek Mahkemesi (IFYM) tarafından iptal edilmesinin ardından geri adım atmayan KDP, Rebar Ahmet’i yeni cumhurbaşkanı adayı olarak çıkardı. IFYM’nin Zebari’nin cumhurbaşkanı adaylığını iptal etmesinin ardından, Irak Parlamentosu 5 Mart’ta yaptığı özel oturumda, cumhurbaşkanı aday başvuru sürecini yeniden başlattı. 26 Mart’ta Irak Parlamentosu, cumhurbaşkanının seçilmesi için ilk toplantısını yapmış olsa da seçim yapılacak yeter sayıya ulaşılamadı.
Toplantıdan hemen önce 10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerin galibi olarak 73 milletvekili elde eden Mukteda es-Sadr, KDP ve Sünnilerin oluşturduğu Egemenlik Bloku tarafından kurulan Ülkenin Kurtuluşu Koalisyonu, cumhurbaşkanlığı için Rebar Ahmed’i, başbakanlık için ise Mukteda es-Sadr’ın kuzeni olan ve Irak’ın İngiltere Büyükelçiliği görevini yürüten Cafer es-Sadr’ı aday göstermişti.
Sadr’ın Hamleleri Sonuç Getirmedi
26 Mart toplantısında, Ülkenin Kurtuluşu Koalisyonu ancak 202 milletvekilini parlamento oturumuna sokabilmiş ve gerekli olan 220 milletvekiline ulaşılamamıştır. İran’a yakın Şii milis grupların desteklediği Fetih Koalisyonu ile Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu öncülüğündeki Şii Koordinasyon Çerçevesi ve 2003’ten bugüne kadar cumhurbaşkanlığı makamını elinde bulunduran Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) toplantıyı boykot ederek katılmadı. 30 Mart 2022’ye ertelenen oturum yine yetersiz katılım sebebiyle gerçekleştirilemedi.
Bunun üzerine Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne, Sadr Hareketi olmadan hükümet kurma çağrısı yaptı. En büyük ulusal bloku (Vatanı Kurtarma İttifakı) oluşturmayı başaran ilk kişi olduğunu söyleyen Sadr, Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne hükümeti kurmak için 40 günlük süre verdiğini de açıkladı. Sadr’ın bu hamlesiyle hükümet kurma süreci başa dönmüş gibi görünüyor ancak burada bir de anayasal bir problem var. Irak Parlamentosu, 5 Mart’ta yaptığı özel oturumda, cumhurbaşkanı aday başvuru sürecini yeniden başlatmıştı. Irak Anayasası’na göre söz konusu tarihten itibaren 1 ay içerisinde cumhurbaşkanının seçilmesi gerekirken seçilmemiştir. Ancak Sadr’ın “40 gün” açıklamasıyla, da çok büyük bir sürpriz olmazsa, bu süre zarfında cumhurbaşkanının seçilmesi ve yeni bir hükümetin kurulması zordur.
Diğer taraftan hükümet kurma müzakerelerini eline alan İran’a yakın grupların oluşturduğu Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin çoğunluğu sağlama ihtimali son derece düşük görünüyor. Nitekim Sadr’ın hükümet kurma müzakerelerinden çekildikten sonra Sadr ile Vatanı Kurtarma İttifakı içerisinde yer alan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Sünni grupların oluşturduğu Egemenlik Bloku, Sadr ile oluşturulan ittifaka bağlı kalacakları yönünde bir açıklama yaptı. Böylece, Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin öncülüğünü yapan İran'a yakın Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri’nin müttefikleri ile yaptığı toplantının ardından "Sadr Hareketi, Egemenlik Bloku ve KDP’den oluşan parlamentodaki "üçlü ittifakla" uzlaşmak için kapılarının ve gönüllerinin açık olduğunu duyurmasına rağmen anlaşma kapıları kapanmış oldu.
Bu noktada Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin, hükümet görüşmelerine başlasa bile cumhurbaşkanını seçmek ve hükümeti kurmak için yeterli sayıya ulaşması zor görünüyor. Zira cumhurbaşkanı seçimi için yapılan ilk parlamento oturumuna bakıldığında, Vatanı Kurtarma İttifakını destekleyen en az 200 milletvekili bulunuyor. Bu durum da Irak’ta yeni hükümeti kurma çalışmalarını çıkmaza sürüklüyor. Bu noktada Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin daha önce de birlikte hükümet kurdukları, diğer gruplara nazaran daha kolay anlaşabileceği Sadr Hareketini önceleyeceğini söylemek mümkün. Zira Irak Parlamentosunda 73 sandalyeye sahip Sadr’ın ikna edilmesi durumunda yeter sayıya ulaşmak daha kolay olabileceği gibi Vatanı Kurtarma İttifakı’nın direnç noktasının kırılması ve hükümet kurmanın yolunun açılması muhtemeldir. Ancak bu kez Sadr’ın ikna olması zor gibi.
Siyasetteki Belirsizlik ve Güvenlik Problemleri
Nitekim cumhurbaşkanı seçilemediği için IFYM mevcut Cumhurbaşkanı Berham Salih’in görev süresini uzattı. Mevcut durum itibarıyla yeni cumhurbaşkanının seçilememesi ve hükümetin kurulamaması durumunda parlamentonun feshi gündeme gelebilir. Ancak bu durum mevcut siyasilerin büyük bölümünün istemediği bir durum olacak. Zira bu noktada IFYM’nin de sorumluluktan kaçtığı ve sorumluluğu parlamentoya attığı görülüyor. Bu durumun Irak’taki süreci daha da karmaşık hale getirmesi ihtimal dahilindedir.
Siyasetteki belirsizlik güvenlik problemleri de ortaya çıkarıyor. Özellikle Irak’ta milis grupların halen son derece etkin olması, kontrol edilememeleri ve siyasi süreçteki müdahil pozisyonları güvenlik risklerini beraberinde getiriyor. Nitekim KDP’nin Bağdat bürosuna yapılan saldırı bu durumun açık bir göstergesi. Saldırı sonrası KDP Bağdat Ofisi’ni kapatmak zorunda kaldı. Ardından Sadr Hareketi ve Egemenlik Koalisyonu milletvekillerine de suikast girişiminde bulunuldu. Ayrıca Muhammed Halbusi’nin liderliğini yaptığı Takaddum Koalisyonu'nun Anbar ofisine bombalı saldırı yapılması ve evinin bulunduğu mahalleye roket saldırısında bulunulması sonrasında gözler Şii milis gruplara çevrildi. Ocak’ta Sünni Araplar ve Kürtler, Kanun Devleti Koalisyonu’na bağlı bir yetkili tarafından “Şiilerin arasını açmak” ile suçlanmış ve Ketaib Hizbullah grubunun sözcüsü Ebu Ali el-Askeri, bu durumun Irak’ta ortaya çıkaracağı zor günlerde herkesin zarar görebileceği uyarısında bulunmuştu.
Irak’ta Kaotik Ortam Yeniden Gelebilir
Bu doğrultuda sadece Halbusi’nin değil, Sadr Hareketi ile ittifak içerisinde olan tüm siyasi oluşumların İran destekli Şii milis gruplar tarafından hem askeri hem de siyasi olarak hedef alındığını söylemek mümkündür. Nitekim Egemenlik Bloku içerisinde yer alan ve 2021 seçimlerinde Halbusi’nin Takaddum Partisi ile birlikte Sünniler adına en fazla milletvekili çıkaran Hamis Hançer’in liderliğindeki Azim Koalisyonu üzerinde de büyük bir baskı olduğu söylenebilir. Zira Halbusi’nin parlamento başkanlığı seçimi sürecinde Azim Koalisyonu ile birlikte yer alan bazı milletvekillerinin Halbusi’ye oy vermediği ve oturumu boykot ettiği biliniyor. Bununla birlikte Azim Koalisyonu içerisindeki bir kesim milletvekilinin de Şii Koordinasyon Çerçevesi ile birlikte hareket etme kararı aldıkları konuşuluyor. Bu noktada Irak’taki Sünni siyaseti üzerindeki baskının arttığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Önümüzdeki süreçte Sünniler arasındaki çatlakların derinleşmesi, Sünni güçler üzerindeki baskının artmasının yanı sıra, Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin, Sadr Hareketi ile ortak bir zeminde buluşamaması, Sadr ve İran destekli bu Şii oluşumlar arasındaki gerilimi arttıracağı gibi mezhepsel ve etnik çatışma dinamiklerinin de tekrar ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu noktada Irak’taki hükümetsizliğin devam etmesi durumunda ortaya çıkacak siyasi gerginliğin güvenlik alanına yansıması ve bu yansımanın diğer bölgelere de yayılması, Irak’ı büyük bir kaotik ortama sürükleyebilir.