Kriter > Dış Politika |

Türkiye'nin Yerli ve Milli Çip Üretimi Atılımı


Teknoloji hızla ilerledikçe ve stratejik önemi arttıkça, devletler bu kritik aracı diğer ulusların eline bırakmak konusunda giderek daha isteksiz hale gelmekte ve gelecekteki politik etkilerinden korkmaktadırlar. Dolayısıyla, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülke, dış aktörlere olan bağımlılığı azaltmayı hedefleyerek, kendi çiplerini tasarlamak ve üretmek için adımlar atmaktadır.

Türkiye'nin Yerli ve Milli Çip Üretimi Atılımı

Çipler, uzun süredir teknolojik ilerlemenin temel unsuru olmuştur. Ancak, teknolojik gelişmeler yıldırım hızıyla ilerledikçe çiplerin stratejik önemi günümüzde daha da belirgin hale gelmiştir. Basitçe ifade etmek gerekirse, çipler günlük hayatta kullandığımız akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlardan arabalara kadar temel elektronik cihazları çalıştırırken aynı zamanda kritik askeri amaçlara da hizmet etmekte ve askeri varlıkların aktifliğini de etkilemektedir. Yaygın kullanımları değerlendirildiğinde, en basit çipler dahi tüm endüstrileri ve devletlerin güç dinamiklerini etkileyebilir.

1985'ten 1997'ye kadar süren kısa dönem dışında, ABD küresel yarı iletken pazarına sürekli olarak hakim olmuştur. Bu süre zarfında Japonya, pazar payında ABD'yi geride bırakmış ve ABD Japon yarı iletkenlerine yüzde 100 vergi uygularken aynı zamanda Toshiba ürünlerini üç yıl boyunca yasaklamıştı. Bu gibi korumacı politikalara ek olarak, ABD dönem sonunda Japonya'dan teknoloji paylaşımı da talep etmiş ve ulusal çip ihtiyacını milli kaynaklardan karşılamak için sektörel How-to eksikliğini gidermeyi hedeflemişti. Bu önlemler, ABD'nin birkaç yıl içinde liderlik konumunu yeniden kazanmasına yardımcı oldu. 2023 itibarıyla ABD, küresel yarı iletken pazarının yüzde 50'sine sahip ve ardından Güney Kore yüzde 13.8 ve AB yüzde 12.7’lik oranlarla küresel sıralamanın üst sıralarında yer almakta. Aynı pazar içinde Japonya yüzde 9'luk bir orana sahipken Tayvan ve Çin yaklaşık yüzde 7’şer paya sahip.

Günümüzde ABD küresel yarı iletken pazarında hakim bir konumda olsa da yarı iletken sektörü tek bir ülkeye bağımlı değildir. Bunun yerine, yarı iletken değer zinciri, her biri zincirin farklı bölümlerinde uzmanlaşmış çeşitli devletler-bölgeler arasında bölüşülmüştür ve sistem aktörlerin coğrafi uzmanlaşması çerçevesinde işlemektedir. Bu uzmanlaşma, zincirdeki aktörler arasında önemli bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi oluşturmuştur.

Coğrafi uzmanlaşma, geçen son on yıllarda etkili olduğunu kanıtlamış olsa da son dönemlerde uluslararası sistemdeki önemli değişiklikler ve devam eden teknolojik ilerlemeler nedeniyle etkinliğini ve geçerliliğini yitirmekte ve sorgulanır hale gelmektedir. Ayrıca, COVID-19'un neden olduğu yarı iletken kıtlığı, "çip milliyetçiliği" ve "teknoloji egemenliği" gibi yeni siyasi, ekonomik eğilimleri tetiklemiştir. Bu eğilimler, hükümetlerin yabancı tedarik zincirlerine bağımlılığı azaltmak için yarı iletken üretimini kendi ülkelerinde gerçekleştirme veya tedarik zincirlerini politik olarak müttefik ülkeler içinde kurma çabalarını yansıtmaktadır.

Bu çerçevede, çeşitli önde gelen devletler, çip milliyetçiliği çabalarını desteklemek için iddialı hedefler ve girişimler açıkladı. Örneğin, ABD yarı iletken tedarik zincirinde dirençlilik elde etmek için “CHIPS and Science Act” ve “100-Day Supply Chain Review” gibi politikalar geliştirdi. Çin, 2025’e kadar konu bağlamında yüzde 70 ulusal yeterlilik sağlamayı amaçlamakta ve AB 2030’a kadar küresel pazarın yüzde 20'sini güvence altına almayı hedeflemekte.

Sonuç olarak, teknoloji hızla ilerledikçe ve stratejik önemi büyüdükçe, devletler bu kritik aracı diğer ulusların eline bırakmak konusunda giderek daha isteksiz hale gelmekte ve gelecekteki politik etkilerinden korkmaktadırlar. Dolayısıyla, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülke, dış aktörlere olan bağımlılığı azaltmayı hedefleyerek, kendi çiplerini tasarlamak ve üretmek için adımlar atmaktadır.

ODTÜ Mikro-Elektromekanik Sistemler (MEMS) araştırmacıları, otomotiv sektöründe olumsuz etkilerin yoğun hissedildiği "çipkrizine yerli ve milli çare bulmak amacıyla bilimsel çalışmalar yürütüyor. (Didem Mente / AA, 27 Temmuz 2023)

 

Çip Milliyetçiliğinin Yükselişinin Nedenleri

Daha önce de belirtildiği gibi, COVID-19 çip milliyetçiliği trendinin önemli bir itici gücü oldu. Ancak, tek neden bu değildir. Devam eden ABD-Çin teknoloji rekabeti, bu rekabetten kaynaklanan potansiyel krizler, bağımlılık riskleri ve ekonomik etkiler de çip milliyetçiliğinin yükselmesinde kritik rol oynamaktadır.

Detaylara inmek gerekirse, COVID-19 pandemisi yarı iletken endüstrisini önemli ölçüde kesintiye uğratarak, fabrikaların kapanması, lojistik zorluklar ve iş gücü eksiklikleri nedeniyle büyük tedarik zinciri aksamalarına neden oldu. Aynı zamanda, uzaktan çalışma ve dijital eğlencenin yaygınlaşmasıyla elektronik araçlara dönük talepte de bir artış yaşandı. Bu kesintiler ve talep değişiklikleri, üretim gecikmelerine, arz eksikliğine ve artan fiyatlara yol açtı. Pandeminin küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığını gözler önüne serdiği bu dönemlerde, hükümetler ve şirketler yerli üretime yatırım yapmaya ve kaynaklarını çeşitlendirmeye yöneldi. Böylece çip milliyetçiliğini körükledi.

Çip milliyetçiliğinin ikinci önemli itici gücü, günümüzün teknoloji gelişiminde kilit bir olay olan yoğun ABD-Çin teknoloji rekabetidir. Bu rekabet, küresel yarı iletken dinamiklerini dramatik bir düzeyde yeniden şekillendirdi. ABD küresel teknolojik üstünlüğünü sürdürmek için Çin teknoloji şirketlerine yaptırımlar ve ihracat sınırlamaları uygulamış ve Çinli rakiplerinin gelişmiş yarı iletkenlere erişimini sınırlandırmıştı. Eş zamanlı olarak ABD, Çin menşeili yarı iletken üretimine dönük bağımlılığını kısmak amacıyla 2022 CHIPS and Science Act gibi politikalar uyguladı. Buna karşılık, Çin ABD'yi teknoloji lideri olarak geçmeyi amaçlayarak, özellikle çip tasarım-geliştirme alanına odaklanarak yarı iletkenlerde ulusal yeterliliğini sağlama çalışmalarını hızlandırdı. Bu jeopolitik gerilim, diğer ülkelerin yarı iletken bağımlılıklarını yeniden değerlendirmelerine ve ulusal veya müttefik/ortak üretim stratejilerini benimsemelerine yol açtı.

Tam bu noktada, teknoloji rekabeti son zamanlarda küresel jeopolitiği belirleyen faktör oldu ve teknolojik egemenlik arayışını ön plana çıkardı. Özellikle sınırlı sayıda yabancı yarı iletken tedarikçisine büyük ölçüde güvenmenin stratejik riskler taşıdığı ortaya çıktı. Kritik teknoloji bileşenleri için dış kaynaklara bağımlı olan ülkeler jeopolitik çatışmalar, ticaret savaşları veya diğer uluslararası gerilimler nedeniyle potansiyel tedarik zinciri kesintileriyle karşı karşıya kalıyor. Bu riskleri azaltma arzusu, ulusları, yerli yarı iletken üretimine yatırım yapmaya teşvik ederek, ulusal güvenlik ve ekonomik istikrarı güvence altına almaya yönlendiriyor.

Son olarak, yarı iletken kıtlığının ekonomik etkileri derin şekilde hissedilmiştir. Otomotivden tüketici elektroniğine kadar birçok endüstri, çip kıtlıkları nedeniyle üretim gecikmeleri ve artan maliyetlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, küresel tedarik zinciri kesintileriyle ilişkili ekonomik kırılganlıkları ortaya çıkarmıştır. Ekonomilerini korumak için, ülkeler, kurumlarını yerel yarı iletken endüstrilerini geliştirmeye özendirmekte, uluslararası piyasalara bağımlılığı azaltmakta ve ekonomik dayanıklılıklarını artırmaktadır.

 

Türkiye’nin Milli ve Yerli Çiplerinin Gelişimi

Türkiye, milli ve yerli çip tasarımı ve üretiminde yetkinlik kazanmaya yönelik önemli adımlar atarken, teknolojik ilerlemelerin yüksek risklerini göz önünde bulundurmaktadır. Çipler, Türkiye'nin akıllı telefonları, otomotiv endüstrisi, savunma sektörü ve sağlık hizmetlerinde kritik öneme sahiptir.

Örneğin, Türkiye yerli üretilen akıllı aracı TOGG'da, yerli geliştirilen Anka ve Kızılelma gibi insansız hava araçlarında (İHA) ve jetlerde çipler kullanmaktadır. Çiplerin geniş uygulama alanları, özellikle ulusal çıkarlar ve güvenlik konularında, Türkiye'yi yerli ve milli çiplerin tasarımı ve üretimi konusunda daha yoğun çaba sarf etmeye yönlendirmiştir.

Türkiye'de çiplerin millileştirilmesinde öncü kurumlar arasında TÜBİTAK Bilgem, Yarı İletken Teknolojileri Araştırma Laboratuvarı (YİTAL) ve Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE), ASELSAN, çeşitli üniversite araştırma merkezleri, laboratuvarları ile YONGATEK ve Electra IC gibi özel şirketler bulunmaktadır.

En önemli gelişmelerden biri, Türkiye'nin ilk yerli işlemcisi Çakıl’ın geliştirilmesidir. TÜBİTAK Bilgem ve ASELSAN tarafından tasarlanan 65 nm işlemci, yerli olarak tasarlanmış ve Malezya'da üretilmiştir. Şu anda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, "Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri-Entegre Devre Tasarımı Projeleri Çağrısı" gibi projeler başlatarak Türkiye'de yerli çip üretimini mümkün kılmayı hedeflemektedir.

Çakıl, savunma uygulamalarında, yangın kontrolü, İHA'lar, kılavuzluk, otopilot, uçuş kontrolü, radar, sonar ve sinyal işleme ve görev yönetimi gibi alanlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Çakıl Projesi'nin tamamlanmasının ardından, TÜBİTAK BİLGEM tarafından YONCA Projesi başlatılmıştır. Bu proje, orijinal bir çekirdek tasarlamayı, milli bir işlemci geliştirmeyi, çevresel arayüzleri yerelleştirmeyi ve çip sektör ekosistemini genişletmeyi amaçlamaktadır. Bu projeden elde edilen uzmanlık sayesinde, Türkiye 16 nm FinFET teknolojisi kullanarak çip üretebilme kapasitesine ulaşmış ve daha ileri üretim teknolojilerine (< 7 nm) de geçmeyi hedeflemektedir.

Askeri sektörde, ASELSAN, yerli çiplerin tasarımı ve üretiminde öncü bir aktördür. MKR-IC ve TÜYAR gibi iştirakleri ve Bilkent Üniversitesi gibi kurumlarla iş birlikleri ile ASELSAN, radarlar ve elektronik harp için çipler üretmeye odaklanmaktadır. 2024’te, ASELSAN, bu çiplerin seri üretimine başlayarak savunma sanayiinin bağımsızlaştırılması yolunda önemli bir adım atmıştır.

Ayrıca, ASELSAN yüzde 100 yerli ve milli kaynaklarla, çip seviyesinden son sistem entegrasyonuna kadar üretilen milli AESA (Aktif Elektronik Taramalı Dizi) radar teknolojisini başarıyla üretti. Bu teknoloji, F-16 ÖZGÜR platformuyla ilk uçuşunu gerçekleştirerek, Türkiye'nin bu kritik alandaki büyüyen yeteneklerini göstermiştir.

Bu çerçevede, hızlı teknolojik gelişmeler ve yarı iletkenlerin artan stratejik önemi, Türkiye'yi yerli çip tasarımı ve üretiminde yeterlilik kazanmaya yönlendirmiştir. Ülkenin girişimleri, ulusal güvenliği, ekonomik dayanıklılığı ve teknolojik egemenliği sağlama ihtiyacı ile yönlendirilmektedir. COVID-19 pandemisi ve devam eden ABD-Çin teknolojik rekabeti, küresel tedarik zincirine bağımlılıkla ilgili kırılganlıkları ve riskleri gözler önüne sermiş ve Türkiye'yi yerli yarı iletken üretimine büyük yatırım yapmaya teşvik etmiştir.

Türkiye'nin çip milliyetçiliği konusundaki kararlı çabaları, stratejik riskleri azaltmak, ekonomik istikrarı sağlamak ve teknolojik egemenliği elde etmek için hayati öneme sahiptir. Türkiye, yarı iletken teknolojisinde ilerlemeye devam ettikçe, yabancı tedarik zincirlerine bağımlılığını azaltmaya ve küresel teknoloji ekosistemindeki konumunu güçlendirmeye yönelik önemli adımlar atmaktadır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası