Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşma, Mavi Marmara sonrası kesilen ilişkilerde diplomatik normalleşme olarak tanımlanabilir. Bu anlaşma Türkiye’nin -Başbakan Binali Yıldırım’ın da ifade ettiği- “daha fazla dost, daha az düşman” yaklaşımının bir uzantısı olarak okunabilir. Hem İsrail hem de Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesi adımı şu an Türk dış politikası için önceliğin sorunlu alanları çözüme kavuşturmak olduğunu gösteriyor. Bir de İsrail ile yaşanan gerginlikten etkilenen birtakım dış politika başlıkları vardı. Mesela Türkiye bir süredir Filistin-İsrail meselesinde, Filistinli gruplar arasındaki uzlaşı çabaları hariç çok etkili bir pozisyonda değildi. Şimdi Türk dış politikası bu meselede daha aktif olacağı bir döneme giriyor.
Anlaşmanın Kazanımları
Bu anlaşma için hem Türkiye hem de İsrail’in çeşitli motivasyon kaynakları var. İsrail açısından baktığımızda enerji başta olmak üzere ekonomi ve güvenlik anlamında bir motivasyon olduğunu görüyoruz. Bunu İsrail Başbakanı Netanyahu Roma’da açıklama yaparken net bir şekilde ifade etti. İsrail’in bu anlaşmadan en fazla ekonomi ve güvenlik açısından beklentileri olduğunu vurgulayan Netanyahu, “Biz denizden doğalgazı çıkarıp Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlamak istiyoruz. Aynı zamanda Türkiye bizim doğalgazımız için iyi bir pazar” dedi. İsrail kendi kamuoyunu da bu iddia üzerinden ikna etmeye çalışıyor. Netanyahu kendi kamuoyuna ayrıca, “Ortadoğu’nun kriz, çatışma ve terör yumağı içinde bulunduğu bir ortamda Türkiye gibi bir ülke ile işbirliği yapmamız milli çıkarlarımızın da gereğidir” dedi.
Türkiye açısından bakıldığında da bu anlaşmanın farklı motivasyonları bulunuyor. Mesela doğalgaz konusu Türkiye için de önemli. Yani İsrail doğalgazının bizim üzerimizden Avrupa’ya pazarlanmasının önemli getirileri olacaktır. Türkiye aynı zamanda doğalgaz kaynaklarını çeşitlendirme çabası içinde. İsrail ile varılan anlaşma bunun için de kullanılabilir. Ayrıca terör bu kadar had safhadayken, birçok noktada kriz varken İsrail gibi özellikle istihbarat ve güvenlik alanında Ortadoğu’da güçlü olan bir ülke ile işbirliğini artırmanın da kazanımları olacaktır. Bunun dışında Türkiye bir süredir Gazze’ye yardım etmek istiyordu ama İsrail ile ilişkilerin kopuk olması sebebiyle bu gerçekleşemiyordu. Şimdi bu anlaşma ile Türkiye özelde Gazze’ye, genelde Filistin’e yardım edebilecek ve Gazze’nin yeniden yapılandırılmasında inisiyatif sahibi olacak.
Türkiye İçin Diplomatik Başarı
Böylesi bir anlaşmada tarafların ne kadar kazandığı ya da ne kadar kaybettiği kıyaslanabilecek şeyler değil. Ama burada şu söylenebilir: Türkiye ortaya koyduğu şartları farklı formlarda da olsa İsrail’den elde etti. Birincisi İsrail gibi bir ülkeye resmi olarak özür diletti. Bu çok büyük bir diplomatik başarıdır. İkincisi İsrail’e tazminat ödeterek onun Mavi Marmara’daki suçunu da tasdik ettirmiş oldu. Bu açıdan baktığımızda miktarından bağımsız olarak tazminat ödetilmesi de başlı başına bir başarıdır. Üçüncüsü Türkiye bu anlaşma ile Gazze ablukasını fiili olarak kaldırtıyor. Bir anlamda Gazze ablukasının devam ettirilmesini anlamsızlaştırıyor. Bu meselenin diğer bir boyutu olan Mısır tarafının da ablukayı gevşetmesi sağlanabilirse bir süre sonra abluka iyice anlamsız hale gelecek. Dolayısıyla Türkiye, İsrail üzerindeki manivela kuvvetini artırdıkça bu özelde Gazzelilerin, genelde ise Filistinlilerin hayatına olumlu yansıyacak. Diğer meseleleri bir kenara bırakalım, Türkiye’nin bu yaptığı şey insani açıdan da büyük bir başarıdır.
Kamuoyu Ne Diyor?
İsrail kamuoyunda şu an büyük bir mağlubiyet hissi hakim. Netanyahu’nun Likud Partisi’nde bile bu anlaşmayı “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şartlarını Netanyahu’ya kabul ettirmesi” olarak yorumlayanlar var. Bir taraf da “Netanyahu’nun doğalgaz satmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teslim olduğunu” söylüyor. Yani İsrail kamuoyu çok büyük oranda bu anlaşmaya özünde karşı. Çünkü soyut bir kavram olarak görülse de İsrail gibi bir ülkeye özür diletmek ciddi karşılığı olan bir durum. Bunun dışında tazminat verilmesi suçun tasdiki manasına gelir. İsrail halkı bunları içselleştiremedi. Ancak İsrail’de anlaşmanın maddeleri kabul edilemez hatta onur kırıcı bulunsa da, “Türkiye üzerinden doğalgazımızın satılması İsrail ekonomisi için önemli. Güvenlik alanında işbirliği de milli çıkarlarımız için kritik” diyerek meseleye rasyonel yaklaşan bir kesim de var.
Türkiye’de ise Gazze ablukasının tamamen kaldırılıp kaldırılmadığı üzerinden anlamsız bir tartışma yürütülüyor. Gönül ister ki sadece abluka değil Filistin topraklarının işgali de tamamen kalksın. Bu tartışma şu açıdan anlamsız: Mavi Marmara inisiyatifi de Gazze ablukasını delmek için yola çıkmıştı. Peki, ablukayı kaldırdı mı? Hayır. Ama bunun için bir çaba ortaya koydu. Türkiye şu anda yaptıklarıyla ablukayı fiili olarak kaldırtıyor ve Mavi Marmara’nın hacminden kat kat fazla bir yardımı Gazze’ye ulaştırıyor. Bu haddizatında değerli bir girişimdir ve bunun tartışılması bile abesle iştigaldir. Nihayetinde su ve elektriği olmayan, insani yardıma muhtaç yaşayan ve temel ihtiyaçlarını karşılayamayan bir Gazze halkı ve ona yardım etmeye çalışan bir Türkiye var. Bu çaba her türlü takdiri hak etmektedir.