Kriter > Dış Politika |

İran Seçimleri ve Bölgesel Etkileri


İran’da 19 Mayıs 2017’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve belediye seçimleri hem ülke hem de bölge için kritik bir zamanda gerçekleşti. Bu seçimde de cumhurbaşkanlarının ikinci dönemi kazanma geleneği bozulmayarak Hasan Ruhani seçimlerden galip çıktı.

İran Seçimleri ve Bölgesel Etkileri

İran’da 19 Mayıs 2017’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve belediye seçimleri hem ülke hem de bölge için kritik bir zamanda gerçekleşti. Bu seçimde de cumhurbaşkanlarının ikinci dönemi kazanma geleneği bozulmayarak Hasan Ruhani seçimlerden galip çıktı.

Belediye seçimlerinde etnik ve dini azınlıklar daha fazla etkinlik gösterebilmektedir. Çünkü parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri kadar katı bir eleme süreci işletilmemektedir. Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından değil de Belediye Meclisi Seçimleri Denetim Heyetleri tarafından değerlendirilen adaylar daha geniş bir siyasi yelpazeden gelebildiği için siyasi ve toplumsal katılım için bir nefes alma fırsatı bulmaktadır. Özellikle azınlık gruplar siyasi süreçlere katılım için zemin bulabilmektedir. Bu durumdan şikayetçi olan muhafazakar siyasetçiler belediye adaylarının devrim ilkelerine uzak olmasından rahatsızlıklarını dile getirmişlerdir.

Ahmedinejad Seçime Katılamadı

Adaylık sürecinin başlaması ile 1.636 kişi Cumhurbaşkanlığı seçimleri için başvurmuştur. Anayasayı Koruma Konseyi ise bunların içinden sadece altı adayı seçerek propaganda sürecini başlatmıştır. İran rejimi cumhurbaşkanlığına aday olacakları çok ciddi elemeden geçirmektedir. Örneğin eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad muhafazakar olmasına rağmen Hamenei’nin aday olmaması yönündeki telkinlerine rağmen aday olmuş ama veto edilmiştir.

Onaylanan adayların yarısı reformcu ve yarısı da muhafazakar olarak sahneye çıkmıştır. Muhafazakar kanadın adayları eski Başsavcı İbrahim Reisi, Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ve İslami Koalisyon Partisi MKYK Başkanı Mustafa Mir Selim; reformcu kanadın adayları ise Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, onun birinci yardımcısı İshak Cihangiri ve eski cumhurbaşkanı yardımcılarından Mustafa Haşimi Taba olmuştur. Son haftaya girilince muhafazakar kanattan Kalibaf ve reformculardan Cihangiri kendi kampının adayları lehine çekilerek birinci adaylarının şansını artırmaya çalışmıştır.

Seçim propagandalarında ekonomik konular, etnik ve mezhepsel haklar ile dış politika, siyasi ve sosyal konular gündeme gelmiştir. Ekonomik alanda Ruhani hükümeti enflasyonu yüzde 35-40’lardan yüzde 8’e düşürmüş ve büyümeyi eksiden artıya taşımasıyla kendisine avantaj sağlamıştır. Ancak genel iyileşmenin birey düzeyine çok fazla yansımamasını ve yolsuzluk söylentilerini muhalifler hükümete karşı sıkça kullanmışlardır. Özellikle bir türlü düşürülemeyen işsizlik konusuki halen ülke genelinde ortalama yüzde 12 iken eğitimli kesimde yüzde 40 ve genç nüfus arasında yüzde 30’lar oranında devam etmektedir ana tartışma konularından birisi olmuştur.

Başkan adayları arasında 12 Mayıs’ta yapılan televizyon tartışmasında da özellikle bazı bürokratların aldığı astronomik maaşlar, ekonomiyi çeşitlendirme ve kaçakçılık konuları gündeme gelmiştir. Ruhani ana rakibi Reisi’yi, yönettiği İmam Rıza Türbesi Vakfı ve devlet kurumlarını kendi seçim kampanyalarında kullanmasından dolayı eleştirmiştir. Reisi ise Ruhani hükümetine nükleer anlaşmanın ekonomik fayda getirmediği ve ekonomik sorunları düzeltmediği eleştirilerini getirmiştir. Reisi, yoksul kesimlerin desteğini almak amacıyla sübvansiyonlar ve işsizlikle mücadele konularında popülist vaatlerde bulunmuştur.

Ruhani, ABD ile Yapılan Anlaşmayı Seçim Sürecinde Kullandı

Dış politika konusunda bölge krizleri ve nükleer anlaşma sıkça tartışılmıştır. Muhafazakarlar daha şahin ve tek taraflı politikaları savunurken reformcular dünyaya açılmayı ve komşularla iyi geçinmeyi gündeme getirmektedir. Ruhani hükümeti nükleer anlaşmayı uluslararası alanda İran’ın ekonomik ve siyasi izolasyonunun kaldırılması açısından başarı olarak sunmuştur. Diğer taraftan muhafazakar adaylar nükleer anlaşmayı hem bağımsızlıktan taviz olarak görmüşler hem de hiçbir somut sonuç elde edememekle suçlamışlardır. Bu konu İran siyasetinin önemli bir mücadele alanı olmaya devam edecektir.

Mezhep ve etnik sorunlar Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemli tartışmalarından birisi olmuştur. Bu konuda reformcular muhafazakarların önünde gitmektedir. Ruhani 2013 seçiminde de Anayasa’da yer alan mezhep ve etnik azınlıklar hakkındaki maddelerin hayata geçirilmesi konusunda niyet beyanında bulunmuştur. Buna göre Kürtçe, Azeri Türkçesi ve Arapça gibi yerel dillerin öğretilmesi ve farklı mezheplere mensup vatandaşların da ülke yönetiminde etkin rol alması gerektiğini savunmuştur. Ancak ilk dönemde bu konuda fazla yol alamamışsa da ikinci döneminde daha rahat ve talepkar olacağı açıktır.

Seçime katılım yüzde 73 ile İran standartlarına göre oldukça yüksektir. Reformcu kanadın adayı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani oyların yaklaşık yüzde 58’ini alarak birinci turda seçimi kazanmış oldu. Reisi ise yaklaşık yüzde 38 oy alabildi. Belki de dini liderlik için hazırlanan Reisi, Kalibaf çekilmeseydi çok daha düşük oy alarak mahcup olabilirdi ve muhafazakarlar için daha moral bozucu olurdu. Her halükarda Ruhani’nin önceki seçimlere göre oyunu yedi puan artırması ülke siyaseti ve hatta rejimin geleceği hakkında ciddi işaretler taşımaktadır.

Seçim Sonuçlarının Etkileri

Seçim sonuçları iç ve dış politikadaki etkileri açısından önem taşımaktadır. Reformcu kanadın adayı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin kazanması, toplumun demokratikleşme ve dünyaya açılma konusunda ciddi bir irade beyanı olarak okunabilir. Reformcular genç ve azınlık gruplarla çok daha yakın temasta bulunabilmektedir. Diğer taraftan İslam Devrimi’nin meşruiyeti üzerinden siyaset ürettiğini söyleyen muhafazakar kanat ise genç ve kentli kesimlerin beklentileri karşısında zorlanmaktadır. Ülkenin yaklaşık yarısının Farisi gruplardan oluştuğu dikkate alındığında diğer grupların bulunduğu illerde reformcular ciddi oy toplamışlardır.

Ülke siyasetinde yeni dönemde Ruhani hükümetinin eli biraz daha güçlenecektir. Dış politika, güvenlik ve ekonomi politikalarında daha fazla söz sahibi olmak isteyecektir. Güvenlik politikalarını etkilemesi zor olsa da rejimin kontrolünde olan dış politikayı hükümetin geri alma ihtimali vardır. Ekonomi alanında da ciddi mücadele yaşanacaktır. Çünkü Devrim Muhafızları Ordusu şirketleri ve doğrudan Dini Lider’e bağlı olan vakıfları çok büyük fonlara hükmetmektedir. Bunların kayıt ve kontrol altına alınması sert bir mücadeleye de yol açabileceği için dikkatle ilerlenecektir.

Dış politikada nükleer anlaşma ile başlayan ekonomik ve siyasi açılım daha güçlü bir irade ile devam edecektir. Trump’ın Körfez ve İsrail politikaları da bu süreci yakından ilgilendirmektedir. Ancak İran tarafında dünyaya açılım ve izolasyonların kaldırılması yönünde ciddi bir mesaj olduğunu söyleyebiliriz. Kendi geleceğini dış düşman üzerine inşa eden İran rejimi, bu politikalar başarıya uğradığında ciddi bir dönüşüm sürecine girecektir. Reformcuların özellikle Suriye ve Yemen savaşlarında fazla şahin tutum takınılmasına sıcak bakmadığını dikkate alırsak, ikinci döneminde Ruhani’nin muktedir olması ve sistemi zorlama kapasitesi hem ülke hem de bölge için ciddi değişimlere yol açabilecektir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası