Kriter > Dosya > Dosya / CHP İttifakının Bileşenleri |

CHP-HDP İttifakı


Türk siyasetinde muhalefeti yönlendiren CHP’nin stratejik aklı gibi görünse de bugün günü kurtaran HDP’nin taktık aklıdır. HDP siyasi aklı soğukkanlı davranmakta ve İYİ Parti şımarıklığına da göz yummaktadır.

CHP-HDP İttifakı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkan Serpil Kemalbay

Başkanlık sistemi Türk siyasetinde bilinen ezberleri altüst etmiştir. Parlamenter sistem bir parti demokrasisidir. Bu nedenle çoğu zaman partiler halinde bölünmeler siyaseti yönetilemez hale getirse de siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmüştür. Toplumsal talepler siyasetin diline partiler aracılığıyla dönüştürülmüştür. Bugün iki bağlamda parti siyaseti zayıflamaktadır: Birincisi siyasetin gerçek insanlara dokunan bir faaliyetten imaj ve hiper gerçeklik alanlarından beslenen bir içeriğe dönüşmesi siyasetçilerin partilere ihtiyacını azaltmaktadır. Siyasetçiler gelişen teknoloji çağında toplumla bağlarını direkt kurmakta zorlanmamaktadır. Hatta çoğu zaman taşradaki parti teşkilatları merkezde üretilen siyaseti anlamakta zorlandıklarından siyasetçilerin partiden beklediği performans düşük kalmaktadır. İkincisi de başarılı olmak isteyen partileri zorlayan seçmenlerin yarısından fazlasına ulaşma çabasıdır. Bu nedenle siyasi partiler kendi politik konseptlerini zorlayan ittifaklara mahkum olmaktadır. Bu konuda en zorlu yola Millet İttifakı sahiptir. Zira uzun zamandır altın çağını 1930’larda arayan Kemalistler ile altın çağı 1970’lerin nostaljisinde bulan sosyal demokratlar arasında zaten yarılmış olan CHP, ittifak oluşturmaya çalışmaktadır.

Bir siyasi ittifak oluşturmak için ya siyasi görüşleri size yakın partilerle iş birliği yapacaksınız ya da yeni sosyal yapıları partinize entegre edeceksiniz. Kendi içinde birbirine zıt mesajlar vermenizi gerektiren bu hamleler sonunda bu farklı parçaları küstürmemeniz ve onların istifalarına engel olmanız gerekmektedir. Bu işi başarıp bütünlüğünüzü korumanız da yeterli gelmezse bir de rakiplerinizin küskünlerine kucak açmanız şart olacaktır. CHP açısından en zorlu halkayı HDP gibi terörle arasına mesafe koyamadığı için demokratik-etik üstünlüğünü yitiren bir partiyle yakınlaşmak oluşturmaktadır. Bu nedenle CHP, HDP’yi parlamento seçimlerinde ancak “her evden bir oy”la el altından destekleyebilmiştir. Zira HDP’nin seçim barajının altında kalması AK Parti için parlamentoda da muhtaç olmadığı bir üstünlük demektir.

Cumhur İttifakı’nın sağlamlığı karşısında hayal kırıklığı yaşansa da CHP için parlamento seçimleri ufaktan bir zaferdi. Yerel seçimler daha büyük bir zafer olmalıydı. Bu nedenle ittifak görüşmeleri yeniden zorunluluk oldu. Fakat Millet İttifakı’nın önündeki engel artık sadece HDP ile İYİ Parti’nin olamaz gibi görünen birlikteliği değildi. Bizatihi CHP’nin kendi içindeki Kemalistler/ sosyal demokratlar bölünmesine Kılıçdaroğlu’na yakın duran yeni Kemalistler eklendi. Zira siyasi iktidara uzak kalan CHP için siyaseti finanse etme kaynağı belediyelerdi. Kılıçdaroğlu da belediyelerde kendi siyasetini finanse edecek ve liderliğini daim kılacak adaylar istemekteydi.

HDP parti sözcüsü Saruhan Oluç “Bizden talepte bulunan demokrasi güçleri CHP adaylarının ihtiyaca cevap olacağını düşünür ve desteğimizi isterse biz de destekleriz” açıklamasında bulundu, 20 Eylül 2018

 

Seküler Derin Kökler

Bütün açmazlarına rağmen HDP’nin sabırlı ve realist siyaseti CHP için büyük bir fırsattır. Batıdaki büyük kentlerde kazanma şansı olmayan HDP sınır parti olmanın fırsatlarını CHP’ye açık çek halinde sunmaktadır. Tabii ki çekin üzerine yazılacak miktardan da siyaseten hoşnut kalmak şartıyla. İlk başlarda Mersin gibi hatırı sayılır oylarının olduğu bölgelerde beklenti içine girse de HDP bu tür taleplerinden çabuk vazgeçmiştir. Bölgesel homojenitesini koruduğu güneydoğu kentleri HDP’nin zayıflayan varlığını koruması açısından önemlidir. HDP açısından CHP’yi desteklemek de zor değildir zira birçok anket göstermektedir ki özellikle batıdaki HDP seçmeninin ikinci partisi CHP’dir. Bu zihinsel yakınlığı taktik birliktelikle açıklamak mümkün değildir. CHP ile HDP arasındaki yakınlığın daha derin kökleri bulunmaktadır.

CHP-HDP ittifakının derinliğinin dip noktasında –son yıllarda her iki partinin de dindarlara yaklaşma taktiği içinde olmasından dolayı artık görünmeyen– sekülerlik bulunmaktadır. CHP’nin Cumhuriyet’in kuruluşunda dini ilerlemenin karşısına dikilmesine ve kamusal hayatın dinden arındırılması çabasına HDP de özentiyle bakmaktadır. 1960’ların sol Kemalistlerinin dışladığı etnik siyaset 1970’lerin popüler solunda karşılık bulduğunda Kürt siyasetinin iki temsilcisi ortaya çıkmıştır: DHKP-C ve PKK. Biri Alevi/Kürt solu diğeri ise seküler Kürt soludur. Her iki toplumsal kesim de Kemalistler tarafından ötekileştirilmiş, sol Kemalistler tarafından da görmezden gelinmiştir. Onca ötekileştirmeye rağmen özellikle kurucusu Mülkiyede okuyan PKK’nın çizgisi Cumhuriyet’i kuranları örnek almıştır. Cumhuriyet’in seküler/ devletçi elitlerini yetiştiren Mülkiye Mektebi PKK’nın kurucusunun da zihni kodlarının inşa edildiği yerdir. 28 Şubat’ın bin yıl sürmeyeceği belli olduktan sonra her iki siyasi yapı yani CHP ve PKK ile aynı lidere sahip HDP de seküler zihinlerini dindar taraftarlarla taktik olarak örtmeye çalışmaktadır. Bir zamanlar dindarlığın özel, sekülerliğin kamusal olduğu CHP ve HDP siyasetinde bugün sekülerlik özel, dindarlık kamusaldır. Yani her iki partinin de mahremiyet alanı sekülerliktir. Bu yakınlık iki siyasi yapının taraftarlarını da birbirine yakın tutmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de HDP seçmeni CHP adayı Muharrem İnce’yi desteklemişti. (Muharrem İnce, Diyarbakır Mitingi), 11 Haziran 2018

 

Körü Körüne Batıcılık

Taktik olarak gizlendiği için fark edilemeyen bir başka nokta da her iki siyasi yapının da küresel siyasi iktidarla uyumlu çizgileridir. Her ne kadar amaçları farklı olsa da küresel muktedirler her iki siyasi yapının da koruyucusudur. Nihayetinde CHP’nin körü körüne Batıcılığı, Batı’nın Kürt siyaseti üzerinden yapmak istediklerine de kör kalmasına neden olmaktadır. CHP içindeki hırslı ve AK Parti’ye karşı hınç dolu olanlar ise gördüklerini görmezden gelmektedir. CHP küresel muktedirlerin desteğiyle iktidarı devralacağını hayal etmekteyken HDP ise aynı muktedirlerin Kürt siyasi varlığının garantisi olduğunu düşünmektedir. Küresel desteğin Avrupa ya da Amerika’dan hatta bölgesel güç olan İsrail’den gelmesinin her iki siyasi yapı için bir farkı yoktur. Muhtemelen CHP gibi kimliğini Arap İslamı’na karşı kuran bir siyasi yapı Suudi Arabistan ve BAE’den gelen desteği de hüsnükabulle karşılayacaktır.

Her iki siyasi yapının da demokratik mücadeleden anladığı küresel desteklere açık olmaktır, antiemperyalizm değildir. Sadece CHP ve HDP yapıları değil Türkiye’deki sol liberallerin bile Venezuela krizi gibi konularda AK Parti karşıtlığından dolayı ABD taraftarlığına evrilmelerini şaşkınlıkla karşılamamak gerekmektedir. 1960 ve 70’lerde her iki siyasi yapıyı da birleştiren demokratik mücadelenin küresel uzantısı antiemperyalizmdir. Bugün ise demokratik mücadeleden anladıkları küresel muktedirlerin Türkiye’deki iktidarı hizaya getirmesidir. Bu konuda her iki siyasi yapı da hiçbir fırsatı kaçırmamaktadır. Hatta bu konu İYİ Parti ile HDP’nin bile uzlaşabildiği bir konudur.

 

Şiddet ve Kimlik Siyaseti

CHP ve HDP siyasetlerini birbirine yaklaştıran bir diğer olgu da toplumla kurdukları bağla alakalıdır. Her iki parti de serbest bırakılan bir toplumla iktidar olamayacağının farkındadır. Bu nedenle farklı taktikler geliştirmişlerdir. CHP uzun yıllar orduyla arasını iyi tutarak kendisi olmasa da zihniyetinin iktidarda kalmasını sağlamıştır. Yani şiddet gösterilmediğinde toplumun yoldan çıkacağını düşünmüştür. HDP de bu konuda farklı değildir. Ona göre de şiddet başka bir bağlamda siyasetinin temel direğidir. PKK eliyle şiddet tekeline sahip olduğunda güçlendiğinin farkında olan HDP silahın arkasına saklanarak siyaset yapmaktadır. CHP de ordunun elindeki legal şiddet tekelini darbelerle illegal olarak kullanmasından pek rahatsız olmamıştır. Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz darbe girişimindeki rahat tavırları CHP siyasi geleneğinde aslında olağan bir durumdur. Bu nedenle demokrasi denince küresel müdahaleyi anlayan her iki siyasi yapı da ahalinin desteğine güvenmemektedir.

İki partiyi yaklaştıran bir başka konu da ekonomik tabanlı siyaset yapmamalarıdır. Her iki parti de muhalif güçlerini kimlik siyaseti üzerinden korumaya çalışmaktadır. Zira ekonomik olarak iktidarın yaptıklarından farklı bir yola girmek demek havalimanı, köprü, yol ya da hastane yapmayacağım demekle eş değerdir. Zaman zaman bu yola da sapsalar hatta HDP siyaseti PKK’nın etkili geçiş güzergahlarını kapatacak diye baraj inşaatlarına karşı da olsa “yaptırmam” siyasetinin ahalide olumlu bir karşılığı yoktur. Bu nedenle her iki siyasi yapı da yapılanlar üzerinden iktidarı yıpratma çabasındadır. CHP için büyük projeler bile bir değer ifade etmezken HDP için de ne hendek siyasetinin yıktığı kentlerin yeniden imarı ne de hastane, yol ve okul inşası bir değer ifade etmemektedir. Çöplerini toplamak yerine hendek kazan belediye araçları gururlarını okşamaktadır. CHP’li belediyelerin ise belediye faaliyetleri yerine heykel dikmeleri daha “mübarek” bir görevdir. Dahası bu tür faaliyet zaafları her iki siyasi hareket için de handikap değildir. Zira destekçileri kültürel varoluşlarını korumak için onlara oy vermektedir, hizmet için değil. Ekonomik proje odaklı siyasetin her iki siyasi tabanda da bir karşılığı yoktur. Tek ekonomik beklentileri iktidarı sarsacak bir ekonomik krizdir.

HDP siyasetinin teröre rağmen legallik kazanmasında CHP siyasi yapısının rolü büyüktür. 1991 seçimlerinde baraj altında kalacağı için seçime SHP saflarından giren Kürt siyasetçiler meclise taşınarak siyasi yumuşama beklentisi hasıl olmuştu. Fakat PKK bağlamındaki Kürt siyasetinin gayesi yumuşama değil terörle başarılamayan bir legalleşmeydi. Bugün devlet kanalında da yayın dili olan Kürtçeye uygulanan yasaklar, Kürt kimliğinin bastırılması gibi hususlardan dolayı demokratik-etik üstünlük yakalayan Kürt siyasetini legalleştirmek SHP’nin sosyal demokrat vizyonuyla örtüşmekteydi. Kısa zamanda PKK bağlamındaki Kürt siyasetinin şiddetten vazgeçmeyeceği anlaşılınca SHP de mesafe koymuştu. Fakat CHP siyasetinin sosyal demokrat kanadı Kürt sorununu nasıl çözeceği konusundan hiç uzaklaşmadı. 90’ların demokratik anlayışına da uygun olan bu çözüm çabalarını sekteye uğratan AK Parti’nin açılım politikaları olmuştu. Fakat SHP’den de önce Özal ile başlayan çözüm çabaları PKK’nın silahlı mücadeleye son vermesiyle sonuçlanmadı. Dahası çözüm çabaları HDP’lilerde “Ne kazandıysak silahla kazandık” inancını pekiştirdi.

İktidar “açılım politikaları”ndan “alana hakimiyet politikası”na geçiş yapsa da muhalefetteki CHP’nin siyasi planları açısından alandaki hakimiyet pek de hayırlı olmayacaktır. Zira küçülen HDP iki kutuplu bir başkanlık siyasetinde muhalefetin küçülmesi demektir. Fakat aynı kutupta yer alsalar da HDP’nin diğer ana ortak İYİ Parti ile anlaşması zordur. CHP için sorun olan bu konu şimdilik HDP’nin tavizleriyle yumuşatılmaktadır. Parlamento seçimlerinde başının çaresine bakan HDP başkanlık seçiminde açıkça CHP adayını desteklemiştir. İYİ Parti ise HDP desteklediği için değil kendi desteklese de kazanamayacağı için CHP adayını desteklememiş ve kendi adayında diretmiştir. Herkesin bildiği bütün bu sırlar taktik siyasetle gizlenmeye çalışılmaktadır.

Taktiklerin ilki CHP’nin HDP adaylarına destek açıklaması olmamasına rağmen HDP’nin kendiliğindenmiş gibi batıda CHP adaylarını destekleyeceğini açıklamasıdır. Böylece CHP kendi Kemalist/milliyetçi seçmenini HDP’nin desteğiyle ürkütmemeye çalışmaktadır. CHP’liler destek söylemi konusunda yakalansalar da HDP bu konuda daha soğukkanlı kalmaktadır. Hatta son günlerde CHP’nin HDP’nin güçlü olduğu yerlerde zaten bir anlam ifade etmeyen adaylar çıkarması istenmektedir. Apaçık olan stratejik ittifak taktik siyasetle gizlenmek istenmektedir.

İkinci taktik İYİ Parti’nin HDP’nin de eş değer güce sahip olduğu yerlerde öne çıkmaya çalışmasıdır. Bu konuda da HDP siyasi aklı soğukkanlı davranmakta ve İYİ Parti şımarıklığına göz yummaktadır. SP’nin neresinde durduğu muamma olan bu ittifakın siyasi aklının ise CHP’den ziyade HDP’de olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Zira HDP’nin güçlü olduğu yerlerde bile taktik geri çekilişleri olmasa bu ittifakın yürümesi sadece İYİ Parti için değil CHP içindeki Kemalist/milliyetçiler için de zordur. Fakat bütün taktik geri çekilişlerin stratejik ortaklıkları gizlemesi de mümkün görünmemektedir. Türk siyasetinde muhalefeti yönlendiren CHP’nin stratejik aklı gibi görünse de bugün günü kurtaran HDP’nin taktik aklıdır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası