Kriter > Siyaset |

Kemalist Nostaljiden Popüler Kemalizm’e CHP’nin Yeni Ağları


Saadet Partisi ile İslamcı uçlar, İYİ Parti ile Türk milliyetçisi uçlar ve HDP ile Kürt milliyetçisi uçlar CHP ağlarıyla “çatısız” bir şekilde birbirine bağlandı. Siyaset aynasının sırlı karanlık yüzünde kalmayı tercih eden SP ve İYİ Parti ise CHP-HDP ortaklığını görmüyormuş gibi davranabildi.

Kemalist Nostaljiden Popüler Kemalizm e CHP nin Yeni Ağları

Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) son zamanlarda en huzursuz eden vızıltılar tabandaki “emekli öğretmen” tiplemesinden gelen eleştirilermiş. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da yeni açılımlardan en çok rahatsız olanların onlar olduğunu bir röportajında açıkça anlatmıştı. Kimdir bu emekli öğretmen hassasiyetlerine sahip CHP tabanı? Bir kısmı taşralı olan ama çoğu Kadıköy-Bakırköy-Çankaya hattının seçmeni olan bu tabanın en önemli niteliği “yaşlı” olmalarıdır. CHP’nin “herkesi yakala partisine” dönüşümüne en çok içerleyenler onlardır. Uzun süreli birlikteliklerini bir türlü sonlandırmaya kıyamayan ama bir birlerinden de çoktan kopan yaşlı çiftler gibiler. Bir zamanlar yüzde 25’lik partinin yüzde 10’nu oluşturuyorlardı. En son nostaljilerini 28 Şubat’ta yaşayanlar artık CHP’den kopamayacak kadar yaşlandıklarından kimse onları ciddiye almıyor. Onlar artık eski Kemalist anlayışın kalıntılarıdır. Bugün popülerleşen siyasette onların yerini gençlerin “popüler Kemalizm’i” alıyor. Yani 28 Şubatçı elitlerin Kemalizm nostaljisinden popüler Kemalizm’e geçiş süreci yaşanıyor.

Aslında bu geçişin ilk işaretleri Kemalist ailelerin vicdanlı çocuklarından oluşan 68 Kuşağı’nın yerini 70’lerde varoş çocukları almaya başladığında görülmüştü. Birbirlerinden pek de hoşlanmayan Nazım Hikmet ile Mustafa Kemal karışımının kıvamını onlar oluşturmuştu.

 

Üçüncü Yol’cular

Fakat 80’lerin neoliberalizmi onları da terbiye etmiş ve çoğu “üçüncü yol” politikasının sosyal demokrat açılımlarına inanmaya başlamıştı. 28 Şubat’ın düşmanlaştırdığı heyulalar olan “bölücü ve gericilere” inanan son nesil, 1999 seçimlerinde milliyetçi solun kalesi Demokratik Sol Parti’de (DSP) buluşmuştu. Siyasi anlamda son nefeslerini de “kaç kişi olduklarını” anlamaya çalıştıkları “Cumhuriyet Mitinglerinde” tüketmişlerdi. Deniz Baykal’ın yıkılışı onların da partinin etkili konumlarından tasfiyelerini hızlandırmıştır. Halen Kemalist ideolojinin ahlaki değerlerine inanların içinde yaşayan Baykal’ı bir “kaset” ile yıkmak zor olmamıştı. Bugünün genç popüler Kemalistleri için artık anlaşılması zor olan bir “alınganlıktır” Baykal’ınki.

Baykal, üçüncü yolu merkez sağ ve sol arasında bir yol olarak tahayyül etmişti. Bu nedenle çarşaflılara rozet taksa da İlhan Kesici gibi siyasetçilerle de iş tutmaktaydı. Oysa Kılıçdaroğlu, merkezin mutedil dilinin AK Parti politikalarından ne kadar memnun olduğunun farkındaydı. Bu nedenle merkezi değil siyasetin uçlarını yakalamaya başladı. Neoliberal dilin “herkesi yakala partisini” kimsenin gezinmediği ve gitmek de istemediği uçlara taşıdı. İlhan Kesici’nin yerini, Has Parti hayal kırıklığından sonra Mehmet Bekaroğlu ya da Sezai Temelli kadar Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) gidecek cesareti olmayan Canan Kaftancıoğlu almış oldu. Eğer kendisinde bir parti kurma cesareti bulamasaydı Meral Akşener de CHP’li olabilirdi. Kılıçdaroğlu’nun ilk beş yılında yani 2015’e kadar pişirilen uçlarla AK Parti’yi çerçeveleme politikası, 7 Haziran’da hedefine yaklaşsa da 1 Kasım’da savuşturulmuştu.

İkinci beş yılda ise uçlarla buluşma kurumsallaştı. Sadece aktörler üzerinden değil Saadet Partisi (SP) ile İslamcı uçlar, İYİ Parti ile Türk milliyetçisi uçlar ve HDP ile Kürt milliyetçisi uçlar kurumsal olarak CHP ağlarıyla “çatısız” bir şekilde birbirine bağlandı. Çatısızlık bağlantıları kurumsallıktan uzak gibi gösterse de kimsenin ipleri bırakmaya niyeti olmadığını 2019’daki yerel seçimler ve sonrasında belediyelerdeki rant paylaşımları göstermiştir. 2020’ye ağlarını güçlendirerek giren CHP, yeni safhaya geçmiş ve bu ağları gevşetmeden merkeze doğru yürümeye başlamıştır. Kılıçdaroğlu’nun merkez seçmenlerin çoğunlukta olduğu kentlere çıkarma yapması yeni safhanın işaretlerini taşımaktadır.

 

İki Tarz Siyaset

Bu arada 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında merkezle daha çok bütünleşen AK Parti, siyasal mücadelesinin yanına merkezin milliyetçilerini temsil eden Milliyetçi Hareket Partisi’ni (MHP) de katmıştır. Toplumun merkezine sıkışan “Cumhur İttifakı”, adeta “Eski Ahit” mitolojilerinden beri bilinen “Behamont/kara canavarı” gibi onu “demokratik ülkelerdeki” destekleriyle birlikte toplumun uçlarından, kıyılarından sıkıştıran Millet İttifakı’nın Leviathan’ına/deniz canavarına” karşı savaşmaktadır.

İki tarz siyaset arasındaki en önemli fark birinin “lider” ve “güç odaklı” direkt olmasına karşı diğerinin “zayıf liderlikle” güç odaklarını birleştiren dolayımsal niteliğe sahip olmasıdır. Biri masküler ise diğeri feminel siyasettir. Biri el enseyle denge bozup tuşa dönük siyasetse diğeri mücadeleyi er meydanında yeni zuhur eden puan güreşine götürmeye çalışmaktadır. İkincisi bıktırıcı ve uzun nefesli bir stratejidir. Kısa sürede sonuç alıp memleket meselesine yoğunlaşmaya izin vermeyen taktiklere sahiptir. Sistemin “başkanlık” olması dolayımsal siyaseti dumura uğratmaktadır. Bu nedenle Türk siyasetinde parlamenter sisteme geri dönüşten kim bahsediyorsa siyaseti puan güreşine çekmek isteyen dolayımsalcılardandır.

On yıllık bir tecrübe sonrasında yeni CHP, artık siyasette gündemi belirleme yeteneği kazanmıştır. Buralara gelirken yolda harcadığı “emekli öğretmenlere” yeni kitleleri de katmayı başarmıştır. Bu başarısındaki kilometre taşlarından biri Suriye’den Türkiye’ye yönelen göçlerdir. İslamcı bir geçmişten gelen AK Parti siyaseti, herkesin demokratikliğinden zannettiği “açılım politikalarını” aslında nasıl kendi vicdanından çıkardıysa savaştan ve zulümden kaçan insanlara karşı da aynı derecede merhametli olmuştu. Bu merhamet, aslında en çok zararı kendisi gören hükümete karşı “anti DEAŞ’cılık” bağlamında popüler bir koalisyon oluşturmaya yetmiştir. Toplumun korkularına oynayan popüler dışlayıcı politikaları savunan CHP, SP, İYİ Parti ve HDP farklı motivasyonlarla aynı safa düşebilmiştir.

Türk siyasetinde AK Partililerin merhametinden doğan kırılma siyaset aynasında her şeyi farklı göstermeye başlamıştır. Hendeklerle korumaya çalıştıkları PKK şiddeti tarafından ayakta tutulan KCK’nın korku kaleleri yerle bir olunca hükümetin şiddeti devam ettirmek istediğine taraftarlarını inandıran HDP, daha güçlü bir mücadele için Kürt halkını peşine takmaya çalışmaktadır. Siyasetin diliyle Türkiyelileşme projesi, gücün diliyle popüler mobilizasyona dönüşmüştür. 2019 yerel seçimlerinde büyükşehirlerdeki taraftarlarını mobilize ederek CHP’yi destekleyen HDP, siyasetin kırılan aynasında İmralı-AK Parti birlikteliği yanılsamasını da yaratabilmiştir. Siyaset aynasının sırlı karanlık yüzünde kalmayı tercih eden SP ve İYİ Parti ise CHP-HDP ortaklığını görmüyormuş gibi davranabilmiştir.

Türk siyasetinde 2010 sonrası yeni bir oyun tarzının kurulduğu ortadadır. Bu yeni tarzın taşıyıcısı da CHP’dir. Bu nedenle CHP, yeni siyaset biçimi olarak popülizme en fazla ayak uydurmuş yapıdır. Yabancı düşmanlığından beslenen “kültürel popülizm”, zahirde aydınlanmacı-evrensel dili kullanan CHP’de “Arap düşmanlığı” olarak tezahür edebiliyor. 28 Şubat’tan çıkarılan dersle kendi dindarlarını “gerici” olarak damgalayamayan CHP, “ötekileri” dinlerini gözeterek dışlayabiliyor. Politik anlamda bir elit ideolojisi olan Kemalizm, kendini masumlaştırarak elitlerin adresinin “israf” söylemi üzerinden değişmesini sağlamaya çalışıyor. ABD’nin en zenginlerinden olan Trump’ın elit düşmanlığı ile İmamoğlu’nun “antrikot” düşmanlığı aynı “politik popülizm” kapısına çıkmaktadır. Popülizmin diğer yüzünü de “Refah Devleti Milliyetçiliği” oluşturmaktadır. Bu tür Milliyetçilik, yardım edelim ama sadece bizden olana verelim anlayışıdır. Yani burs verelim ya da işe alalım ama listeleri parti teşkilatları hazırlasın mantığıdır.

Popülist Kemalizm, CHP’ye hareketli ve sempatik yeni bir yüz kazandırmaktadır. Fakat halen CHP’nin radikallerle birlikteliği yerel anlamda başarılı olsa da ulusal bağlamda gerekli çoğunluğu oluşturamamaktadır. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun zayıf liderliğinin merkezdeki küskünler için dayanılmaz cazibesi yeni fırsat alanları oluşturmaktadır. 2023’de CHP’nin merkez sağdaki muhafazakar seçmenler için kendilerine mahkum olduğunu zanneden küskünler hayal kırıklığı yaşayabilirler. CHP radikallerle kurduğu ittifak ağlarının sağlamlığından emin olmalı ki, artık muhafazakar seçmene bizzat ulaşmaya çalışmaktadır. Payını genişletmeye çalıştığı alan yeni parti kuranların alanıdır. Başarırsa yeni partileri de sağlam bir çıpayla ağına dahil eder, başaramazsa ağı yeni partilerle pazarlık gücü olarak kullanır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası