Rusya merkezli özel bir askeri şirket olan Wagner Grubu, 2014’ten günümüze dek küresel sistemde adından sıkça söz ettiriyor. Giderek etkisini artıran ve dikkat çeken Wagner’in, sadece Rusya’da değil aynı zamanda Ortadoğu, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde varlığı söz konusu. Nitekim Wagner Grubu, Libya, Suriye, Ukrayna, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali dahil olmak üzere dünyanın çeşitli sıcak çatışma bölgelerinde önemli bir aktör olarak yer alıyor.
Rusya’nın çıkarları doğrultusunda gerekli personel, eğitim ve lojistik ihtiyaçları sağlama konularında askeri hizmetler sağlayan Wagner’in dünyada en az 15 ülkede operasyon sahası olduğu ve bu ülkelerin en az 10’unun Afrika’da yer aldığı görülüyor. Ancak bu noktada net bir şekilde ifade etmek gerekir ki Wagner’in özel bir askeri şirket olarak faaliyet gösterdiği ve faaliyetlerinin Rusya hükümeti tarafından ulusal çıkarlar doğrultusunda yürütüldüğüne ilişkin bir açıklama, krizden öncesine kadar bulunmamaktaydı.
Rusya’da Vladimir Putin ile yakın ilişkilere sahip olduğu ifade edilen Wagner Grubu’nun 23 Haziran’da başlayan ancak oldukça kısa süren başkaldırısı, Rusya’yı derinden etkiledi. Ayrıca özellikle son yıllarda Afrika’daki etki alanının giderek genişlemesi, bulunduğu bölgelerdeki kaynaklar üzerindeki tesiri ve küresel güvenlik nedenleriyle Wagner önemli bir gündem haline gelmişti. Bu nedenle Wagner’in başkaldırısı, Rusya’nın iç siyaseti ve güvenlik dinamiklerinin yanı sıra küresel politikalarının geleceğine yönelik soru işaretlerini de tartışmaya açmış durumda. Bu bağlamda, Putin’e yakınlığı ile bilinen ve Yevgeni Prigojin’in lideri olduğu Wagner’in Afrika’daki varlığı, her ne kadar farklı ülkelerde iç savaşlar, çatışmalar ve güvenlik sorunlarıyla ilişkilendirilse de asıl dikkat çeken nokta, zengin kaynakların bulunduğu bölgelerde doğal kaynaklar ve madencilik faaliyetleri olarak öne çıkıyor.
Afrika’da Etki Aracı Olarak Wagner
Kremlin ile yakın ilişkilere sahip olan Wagner’in Rusya’daki rolü, küresel ve bölgesel tansiyonun yüksek olduğu bölgelerde ve kriz bölgelerinde aktif bir aktör olarak yer almasıyla kendisini gösteriyor. Nitekim Afrika’da Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali, Sudan ve Libya gibi ülkelerde Wagner’in ses getiren operasyonları söz konusu. Dolayısıyla Wagner, Rusya’nın Afrika’da aktif bir şekilde yer almasına yardımcı olma amacıyla stratejik bölgelerde varlık göstermesine olanak sağlıyor. Wagner’in Afrika’da; Moritanya, Cezayir, Burkina Faso, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Angola, Botswana, Zimbabwe, Madagaskar ve Mozambik’te bulunduğu biliniyor. Ancak, 23 Haziran’daki başkaldırısı, bu şirketin, Rusya’nın Afrika’daki hem siyasi hem de ekonomik çıkarlarını etkileme potansiyeline sahip.
Rusya’nın Afrika’da jeopolitik ve stratejik hedeflerine ulaşma konusunda Wagner üzerinden izlediği politikalar, nüfuzunu artırmasına yardımcı olmuştu. Ancak 23 Haziran’da Prigojin liderliğinde yaşanan Wagner’in başkaldırısı, bu politikanın rasyonalitesinin sorgulanmasına yol açtı. Wagner, her ne kadar Afrika’da Rusya’nın ortaklıklar kurmasına ya da siyasi etki alanının genişlemesine yol açsa da günün sonunda Rusya’nın Afrika’daki hedeflerine ulaşma konusunda istikrarsızlık ve belirsizliklerin ortaya çıkmasına neden olan bir sürecin yaşanmasına sebep oldu.
Wagner’in Afrika’daki Stratejik Hedefleri: Siyasi İstikrarsızlık ve Maden İşletmeciliği
Afrika’nın doğal kaynakları ve rezervleri, geçmişte olduğu gibi günümüzde de birçok aktör için stratejik öneme sahip. Yani bu kaynaklar, aynı zamanda küresel aktörlerin jeopolitik çıkarlarını etkileme ve bölgesel ve küresel güç dengelerini şekillendirme potansiyeline de sahip. Wagner’in Rusya’daki başkaldırısı, sadece Rusya’nın iç siyasetinde ya da Afrika politikalarında değil tüm küresel politikalarda büyük etkiye yol açacaktır. Çünkü Wagner, Afrika ülkelerinde sadece askeri hizmetler ve eğitimler sağlamıyor, bu askeri hizmetlerinin çok ötesinde kazançlı ekonomik çıkarları bulunuyor ve Afrika ülkeleriyle emtia ticareti yapıyordu.
Nitekim ekonomik açıdan bakıldığında Wagner’in madencilik sektöründe etkin rol oynadığı bilinen bir gerçek. Özellikle altın, elmas ve kobalt gibi doğal kaynakların bulunduğu ülkelerde faaliyetlerde bulunması, Rusya’nın ekonomik çıkarları bağlamında da hareket ettiği algısını güçlendiriyor. Wagner’in Rusya’nın ihtiyaç duyduğu kaynakları, Afrika’dan sağlama ve kaynak arz güvenliği oluşturma amacıyla hareket ettiğine yönelik algı, bu bağlamda güçleniyor. Bununla birlikte özel bir askeri şirket olan Wagner’in maden işletmeciliğinden ekonomik kazanç sağladığı da biliniyor. Wagner’in elde ettiği ekonomik kazancın verileri net bir şekilde ortaya konulamasa da kontrolünde olan bölgelerde yer alan rezervlerden büyük bir gelir elde ettiğine şüphe yok.
Wagner’in başkaldırısının muhakkak Afrika’ya yansıması ve etkisi kaçınılmaz olacaktır. Afrika’da Wagner üzerinden varlığını konsolide eden Rusya, bu süreçten sonra farklı yöntemler ve senaryolar üzerinden Afrika politikasını gözden geçirecektir. Dolayısıyla Rusya’nın Afrika’ya yönelik siyasetinde Wagner’in rolü kademeli olarak ortadan kaldırılarak yerine farklı bir özel askeri şirketin getirilmesi, Prigojin’in denklem dışı bırakılarak yerine farklı birinin getirilmesi, Wagner’in Savunma Bakanlığı’na bağlı bir konuma getirilerek varlığını sürdürmesi ve bu yöntemle Putin’in Wagner üzerinden doğrudan kontrol sağlayabilmesi muhtemel senaryolar arasında yer alıyor.
Afrika’da Wagner’in Geleceğine İlişkin Senaryolar
Afrika’da kontrol ettiği bölgelerdeki doğal kaynaklar üzerinden elde ettiği ekonomik kazanç düşünüldüğünde, Wagner’in kolayca bu bölgelerden geri çekilmek istemeyeceği bekleniyor. Bu nedenle Rusya’nın öncelikle Wagner içinde bir “temizlik operasyonu” gerçekleştirmesi muhtemel bir durum. Bu kapsamda, Wagner’in Afrika’da bulunduğu ülkeler nezdinde farklı toplumsal yapılar ile uzun yıllardır kurduğu ilişkilerin de dikkate alınması gerekiyor.
Afrika gibi farklı kültürlerin ve toplumsal yapıların yer aldığı coğrafyalarda, özel bir askeri şirketin, ekonomik çıkarlarını gerçekleştirebilmesi için madenlerin bulunduğu bölgelerdeki halk ile iş birliği içinde olması gerekir. Örneğin Sudan’da Kordofan ve Darfur; Mali’de Kidal ve Sikasso ile Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Bambari-Bria hattını kapsayan ve ülkenin Batı sınırı bölgelerinde altın madenleri ve işletmeciliklerinin oldukça yoğun olduğu biliniyor. Bu bölgelerde yer alan bazı etnik unsurların, geçmişte devlet otoritesine karşı isyan girişimlerinin olduğu dikkate alındığında, Wagner’in bu grupları ve genel olarak ülke içindeki hükümet karşıtı grupları, mevcut yönetimlere karşı kullanabilecek bir araç olarak değerlendirmesi muhtemel.
Nitekim Wagner’in söz konusu bölgelerde, bu gruplar içinde yer alan potansiyel unsurları bünyesine dahil ederek ya da askeri açıdan güçlendirerek, kontrolü altındaki yerleri korumak istemesi olasıdır. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi, mevcut hükümetlere bir tehdit oluşturarak iç siyasi dengeleri bozabilir. Dolayısıyla bu durum, Afrika’da istikrarsızlığın ve çatışma alanlarının daha fazla artmasına ve bölgesel gerilimler ile küresel rekabetin daha yoğun bir şekilde artmasına yol açabilir.
Bununla birlikte Wagner’in Afrika ülkelerindeki madencilik faaliyetleri, aynı zamanda çeşitli bölgelerde istihdam olanakları sağlamakta. Ancak bu durum hükümet karşıtı grupların kontrolünde olan bölgelerde gerçekleşiyor ve istihdamın ülke ekonomisine katkısı tartışmalı hale geliyor. Örneğin Nisan 2023’ten günümüze bir kriz içinde olan Sudan’da Wagner, Sudan eski Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı olan Hamdan Dagalo ile ortaklık yapıyor. Dagalo’ya bağlı olan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) güçlerinin Sudan ordusundaki askerlerden daha fazla maaş alması da söz konusu. İşte bu noktada Wagner’in Dagalo’ya sağlamış olduğu bu durum, HDK’ye ekonomik avantaj da sağlayarak krizin uzamasına neden olurken, risk unsurlarını da beraberinde getiriyor.
Öte yandan Wagner’in Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlanarak hükümetin kontrolünde bir güç unsuru haline dönüştürülmesi de muhtemel senaryolar arasında yer almakta. Bu durum Rusya’nın, kontrolün daha kolay sağlanacak olduğu bir yapı ile Afrika’daki uygulamaları daha merkezi bir şekilde yönetme ve çıkarlarını daha etkin şekilde korumasını mümkün kılabilir. Ancak böyle bir yapının Rusya ve Afrika ülkeleri için bazı dezavantajları da söz konusu. Zira böylesi bir yapı, Sudan’daki Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) yapısını andırmaktadır. Ve HDK’nin Sudan’da Nisan 2023’ten günümüze dek sebep olduğu sorunlar dikkate alındığında Wagner’in böylesi bir dönüşüme girmesinin ne derece rasyonel olduğu tartışmalarını da beraberinde getirir. Dolayısıyla resmi olarak kontrol altında tutulabilecek bir yapı olmadığı sürece bu tarz yapıların hem ulusal güvenlik hem de bölgesel ve küresel güvenlik açısından büyük sorunlar oluşturması, her zaman beklenebilir olmalıdır.
Farklı bir senaryo ise Wagner’i rehabilite etmekle birlikte farklı alternatif özel askeri şirketleri de Afrika’da kullanmak olarak öne çıkmaktadır. Son yıllarda Afrika’da yaşanan güç mücadelesi çerçevesinde, Rusya, Fransa’dan boşalan güç boşluklarını Wagner ile doldurmaktaydı. Bu bağlamda özellikle Mali, Burkina Faso gibi Batı Afrika ülkelerinde Rusya’nın gücünü gösterme amacıyla Wagner’i kullanması dikkat çekmişti. Ancak Wagner’in başkaldırısı sonrasında, Rusya’nın Afrika politikasında farklı alternatif şirketleri kullanma ya da Wagner’i rehabilite ve restore etme gibi opsiyonları da bulunuyor. Zira Wagner’i bir anda tasfiye etmek Wagner’in bulunduğu Afrika ülkelerinin daha fazla çatışma ve istikrarsızlıkla karşı karşıya kalmasına yol açabilir. Böylesi bir durum, bölgesel güvenlik sorunlarının daha fazla artmasına ve terör örgütlerinin potansiyel istikrarsızlık alanları ve güç boşluklarından faydalanarak, etkilerini artırmasına neden olabilir. Bu nedenle, Rusya’nın Wagner’i kontrollü bir şekilde kademeli olarak yeniden yapılandırması gerekiyor. Bu sayede, Wagner’in neden olabileceği olası risklerin minimalize edilmesi mümkün olabilir. Alternatif olarak daha düşük profilli ve kontrol altında tutulabilecek yeni bir özel askeri şirketin Afrika’da varlık göstermesi söz konusu olabilir. Bu alternatif yöntemle, Rusya’nın Afrika’daki varlığı ve çıkarları, mevcut süreçten alınan dersle birlikte daha kontrollü bir şekilde ilerleme şansına sahip. Ancak unutulmaması gereken, Afrika'nın zengin kaynaklarını çıkaracak şirketler, devlet kontrolünde olsa bile, büyük miktarda kaynak ve ekonomik getirisi nedeniyle güç zehirlenmesine ve devlete karşı isyan hareketlerine yol açma potansiyeline her zaman sahip olacaktır. Bu kapsamda yapılması gereken ise gücün ve şiddetin kullanım tekelinin sadece devlette olmasına özen gösterilmesidir.