Barış Pınarı Harekatı ile Türkiye bir kez daha siyasi, diplomatik ve askeri alanlar başta olmak üzere “kurumsal kapasitesinin” gücünü gösterdi. İç siyasetteki başarısı ile Türkiye siyasi tarihine geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı konusunda gösterdiği başarıyla da dünya siyaset tarihine mal olmuş bir siyasetçi olarak tarihe geçti. Kazanan Türkiye oldu. Fakat Türkiye’nin terörle mücadelede gösterdiği başarıyı sindiremeyenler de vardı. Savaştan değil barıştan yana olduklarını ağızlarına sakız eden fakat söz konusu “barışın” nasıl ve kiminle sağlanacağı konusunda tek bir fikri olmayan siyasiler ve sanatçılar gibi birtakım medya organları da terör medyasını aratmayacak bir yayın performansı sergilediler. Türkiye teröristleri vurdukça ses onlardan geldi. Barıştan yana oldukları iddiasının ardına sığınarak, Türkiye’nin teröre karşı yürüttüğü mücadeleyi engellemek için çığırtkanlık yapmaktan geri durmadılar.
Harekat başladıktan yaklaşık yarım saat sonra BirGün gazetesi “SDF: Türk savaş uçakları sivil bölgelere hava saldırısı düzenlemeye başladı” tweetini attı. Gazete, harekat başladıktan sonraki ilk gün “Karanlık Yolda İlk Adım Atıldı” manşetiyle çıktı. BirGün gazetesi açık şekilde; Türkiye’nin, Suriye’de sivilleri öldürdüğünü, Suriye’nin toprak bütünlüğünü hiçe saydığını, uluslararası arenada diğer dünya devletlerinin sözlerine kulak tıkadığını, sonu olmayan karanlık bir yola girdiğini iddia etti.
BirGün’ün ortaya attığı algıyı Evrensel gazetesi bir “tık” üste taşıdı. Evrensel köşe yazarı Mehmet Özyazanlar, Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadeleyi destekleyenleri kategorize ederek ayrıştırdı ve teröre karşı mücadelede ülkesini destekleyenleri savaştan yana olmakla suçladı. BirGün ve Evrensel gazetelerinde oluşturulmaya çalışılan radikal algı, Erdoğan karşıtlığıyla maruf gazeteler tarafından da desteklendi. 17 Ekim’de Türk heyeti ile ABD heyeti arasında yapılan toplantı sonrası varılan mutabakatı Amerikan medyası dahi açık şekilde “Türkiye’nin zaferi” olarak değerlendirirken, Türk medyasının önemli iki yayın organı Cumhuriyet ve Sözcü kulak ardı etti. Cumhuriyet, harekatın Türkiye için değil Erdoğan için bir kazanım olduğu endişesine kapıldı. 20 Ekim 2019’daki sayısında Cumhuriyet “Derdi oy olan AKP MUTLU” manşetine yer verdi. Cumhuriyet, AK Parti’nin kendi çıkarı için Barış Pınarı Harekatı’nı başlattığı iddiasını ön plana çıkardı. Cumhuriyet, Barış Pınarı Harekatı ile AK Parti’nin, ekonomide yaşanan çalkantıları ve yerel seçimlerde İstanbul’un kaybedilmesini halka unutturduğunu iddia etti. Terör örgütü PKK’ya vurulan ağır darbeyi görmezden gelen Cumhuriyet, Türkiye üst başlığına geçip muhalefetine bir manşetlik bile ara vermeyerek yaşadığı zehirlenmeyi gizleyemedi. Sözcü ise Erdoğan’ın başarısını gölgelemek için çırpındı durdu.
Sol Haber Portalı, Türkiye’nin dini ve kültürel kodlarından duyduğu rahatsızlığı attığı bir tweet ile ortaya koydu. Harekata destek vermek için bulundukları konumun imkanları veçhesinde adım atanlardan biri de Diyanet İşleri Başkanlığı oldu. Barış Pınarı Harekatı’nda Türk ordusunun muzaffer olması için sabah namazında tüm camilerde Fetih Suresi okunması kararı alan Diyanet, Sol Haber Portalı tarafından eleştirildi. Atılan tweette “Diyanet de savaşa girdi” ifadesine yer verildi. Tweet, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Kadir Mısıroğlu’nun bir arada olduğu bir fotoğraf ile servis edildi. Sol Haber Portalı, attığı tweet ile Türkiye’nin haklı terörle mücadelesini ‘savaş’ olarak nitelendirirken ‘Fetih Suresi’ vurgusuyla da operasyonun Suriye topraklarını fetih etme amacı taşıdığı algısı oluşturmayı amaçlıyordu. Kemalist tabanın harekata karşı olan desteğini azaltmak için ise tweette Kadir Mısıroğlu’nun fotoğrafını kullanıyordu. Bir taşla iki kuş vurmak isteyen Sol Haber Portalı’nın unuttuğu ise; Türk milletinin “vatan” söz konusu olduğunda dirilen seferberlik ruhu idi.
Fake News’e Sarıldılar
Türk medyasının içindeki Truva atlarının yanı sıra terör örgütüne ait farklı sosyal medya profillerinden Türkiye’yi karalamaya yönelik çok sayıda yalan haber paylaşımı yapıldı. PKK basını yalan haberlerde özellikle çocuk görselleri kullandı. Türkiye kimyasal silah kullanarak çocukları, kadınları, sivilleri öldürüyor yalanını yaymaya ve bu yolla harekatı durdurmaya çalıştı. Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatlarında olduğu gibi gerek geleneksel Batı medyası gerekse de sosyal medya hesaplarından birçok gerçek dışı haber servis edildi. “Savethekurds”, “trumpbetrayedthekurds”, “KurdishGenocide”, “turkish”, “syria”, “iraq”, “Kurdistan” gibi etiketler kullanılarak Türkiye’nin Kürtlere soykırım yaptığı iddiası işlendi. Soykırım iddiaları 2017’de Esed rejiminin saldırıları sonrası çekilen görüntüler kullanılarak Türk ordusunun kimyasal silah kullandığı yönündeki yalan haberler üzerinden dolaşıma sokuldu. 2014’te Halep’te çekilen fotoğraf terör örgütü hesaplarından “çocuk katili Türkiye” ifadelerine yer verilerek servis edildi. Sosyal medyanın yanı sıra ABC televizyonu da 2017’ye ait bir videoyu Barış Pınarı Harekatı’nda çekilmiş bir görüntü gibi paylaşarak fake news (yalan haberler) zokasını yutanlar arasına adını yazdırdı. Terör medyasının ucuz tiyatrosu yerli ve milli ulusal basının gayretleri ile ifşa edildi.
İletişim Başkanlığı’nın Başarılı Medya Diplomasisi
Öte yandan Twitter, TRT World’ün resmi hesabına adeta sansür uyguladı. TRT World’ün bazı içerikleri “Bu tweet hassas içeriklere sahiptir” mesajıyla sınırlandırıldı. Terör örgütü propagandası yapan, Türk ordusunu karalayan, Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na karşı hakaretler paylaşan hesaplara dokunulmazken, TRT World hesabına sınırlama getirildi. Tüm bunlara rağmen, Türkiye üst başlığında bir araya gelen, vatan, millet ve devletin istikbali söz konusu olunca tüm farklılıkları bir kenara bırakarak, birlik olma erdemini gösterenler, gerekli cevabı verdi. Türkiye, yedisinden yetmişine, sivilinden bürokratına kadar siyasi iradenin aldığı kararın arkasında, devletinin yanında bir duruş sergiledi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, sürecin temel yönlendirici aktörü olarak TRT ve Anadolu Ajansı ile Türkiye’nin haklı mücadelesini dünyaya duyurma noktasında ve yalan haberler başta olmak üzere Türkiye aleyhine yapılan kara propagandaya karşı anlık bir diplomasi yürüttü. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un resmi Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlar, Türkiye’nin toprak bütünlüğü başta olmak üzere istiklal ve istikbali söz konusu olunca neler yapabileceğinin en somut göstergesi oldu. Senatör Graham’ın resmi Twitter hesabından paylaştığı “Türk hükümetine, Suriye’nin kuzeyine girmek için yeşil ışık yakılmadı” açıklamasına İletişim Başkanı Altun cevap verdi: “Senatör, sizi buradan bilgilendirmek için yazıyorum. Türkiye ve Suriye Milli Ordusu, bugün Barış Pınarı Harekatı’nı başlattı. Kırmızı ışıkta geçtiğimizi duydum. O acil bir durumdu. Vatandaşlarımızı tehdit eden PKK ve DEAŞ teröristlerini cehenneme göndermek için acelemiz vardı.” Altun Twitter mecrasındaki paylaşımları dışında yerli ve yabancı medya yöneticileri ile de bir araya gelerek kamuoyunu bilgilendirdi.
Harekatla İlgili En Çok Okunan Haberler
Barış Pınarı Harekatı, başladığı ilk andan itibaren medyanın ana gündemi haline geldi. Harekatın başladığı 9 Ekim 2019’dan, 22 Ekim 2019’daki Soçi Mutabakatı’na kadar geçen sürede internet üzerinden Türkçe yayın yapan haber sitelerinde harekatla ilgili 61 bin 378 haber yayımlandı. Bu haberlerin 7 bin 331’i sitelerin ana sayfalarında toplamda 83 bin 738 saat yer aldı. Harekatla ilgili haberler toplamda 251 milyon 287 bin 31 okunma sayısına ulaştı. En çok okunan haber 89 sitede manşet olarak verilen ve toplamda 5 milyon 188 bin 378 okunma sayısına ulaşan “Türkiye ve Rusya’dan 10 Maddelik Ortak Açıklama” başlıklı haber oldu. En çok okunan haberlerin konuları, terör örgütünün servis ettiği yalan haberlerin ifşası ve Türkiye’nin Amerika ile Rusya başta olmak üzere yürüttüğü diplomatik görüşmelerdi.