Kriter > Dosya > Dosya / Belediyeciliğin Yeni Kodları |

İzmir’in CHP Belediyeciliği ile İmtihanı


İzmir’de seçmenlerin oy verme davranışı hizmet ve belediyecilikten kopuk, AK Parti karşıtlığından besleniyor. AK Parti karşıtlığı da yaşam tarzına müdahale korkusu üzerinden yönlendiriliyor.

İzmir in CHP Belediyeciliği ile İmtihanı
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, katıldığı “Gazimer ilçesi Aktepe-Emrez Mahalleleri'ndeki Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi” tanıtım toplantısı sonrasında İzmirlilerle sohbet etti, 17 Ocak 2019

Yerel seçimler yaklaşıyor. Seçmenler adaylar arasından kendilerine en yakın gördükleri isimleri belediye başkanı seçecek. Vatandaş doğal olarak seçtiği adaydan belediyecilik hizmeti talep edecek. Adayın sunduğu projeler ve vaatler, bu vaatlerin hayata geçirilme olasılığı vatandaş nezdinde önemli bir kriter olacak. Bu noktada CHP adaylarının karnesi çok zayıf durumda.

CHP’nin hizmet siyaseti ve vizyonuyla ilgili genelleştirilebilen veya süreklilik arz eden politikalarını bulmak zor. CHP’nin yerel yönetim geleneğiyle ilgili oluşan algı da genellikle İzmir gibi başarısız belediyeler üzerinden gelişiyor ve 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde oluşan bu algı üzerinden halkın karşısına çıkacak.

Bu noktada bunca soruna rağmen neden CHP İzmir’de ısrarla seçilmeye devam ediyor sorusu en çok tartışılan konuların başında geliyor. Bu soruyu anlamlandırabilmek için geçmiş dönemlerdeki CHP belediyeciliğini incelemek, sonrasında da İzmir özelinde bir belediyecilik performansı analizi yapmak yararlı olacaktır.

CHP Belediyecilik Geleneği

CHP belediyecilik geleneğini anlamak için 70’leri incelemek gerekir. 1973 yerel seçimlerinde CHP ilk dört büyük kent (İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana) dahil toplamda 32 il merkezinde belediye başkanlıklarını aldı. Birçoğu Adalet Partisi’nde (AP) olan illerde CHP’ye yönelişin nedenlerinden biri seçmende AP’ye karşı oluşan tepkiydi. CHP’nin önde bitirmesinin önemli bir nedeni de partide yaşanan genel başkan değişimiydi. Bülent Ecevit partinin başına geçmiş ve söylemleriyle seçmeni heyecanlandırmıştı.

1973’te hem genel hem de yerel seçimler yapıldı. İki seçim arasında da sadece iki ay vardı. Bu nedenle MSP dışında hiçbir parti yerel yönetimlere özel bir beyanname hazırlamazken yerel seçimlere yönelik söylemlerini hazırladıkları beyannamelere eklediler. Böylece yerel seçimler genel seçim havasında geçmiş, seçim sonuçları genel seçim sonuçlarının doğrulaması olmuştu. Bu şartlar altında İzmir’de CHP adayı İhsan Alyanak belediye başkanı seçildi.

CHP’nin seçmende uyandırdığı genel heyecan 1977’de de devam etti. 73’te olduğu gibi hem genel hem de yerel seçime peş peşe gidildi. CHP genel seçimde yakaladığı başarıyı yerel seçimde devam ettirmek üzere iki seçimde de aynı söylemle kampanya yürüttü. Bülent Ecevit’in eleştirilerinin odağında Milliyetçi Cephe hükümeti vardı ve yerel seçimlerde belediyecilikle ilgili söylemlere çok başvurmadı. 77 seçimlerinin sonuçları da 73 seçimlerine benziyordu. İzmir’de de durum aynıydı ve CHP’li mevcut başkan hizmetlerinden ziyade CHP rüzgarının yardımıyla belediye başkanı seçiliyordu.

Bazı akademisyenlerin CHP belediyeciliğinin “asrısaadeti” olarak gördükleri bu dönem 12 Eylül’le birlikte sona erdi. Ancak vatandaş nezdinde yaşam kalitelerini artıran somut bir hizmetin olmadığı bu dönem için bahaneler hazırdı. “Belediyecilik” anlamında gerçekte herhangi bir başarının olmaması belediyelerin hızlı kentsel gelişmeyi karşılayabilecek yetki ve kaynağa sahip olmamasına bağlandı. İki seçim sonucunun da ortaya koyduğu durum seçmenin bir “CHP belediyecilik başarısı”na yönelmesinden çok Türkiye genel siyasetini dikkate alan bir oy verme davranışına sahip olmasıydı.

1984 yerel seçimlerinde üç büyükşehirde yeni kurulan Anavatan Partisi (ANAP) adayları ipi göğüslerken partinin üç ilde aldığı oy oranı yüzde 50’yi buluyordu. İzmir seçmeni de daha önceki seçimlerde olduğu gibi genel siyasi saiklerle oy vermeye devam ediyordu. İzmir’de ANAP adayı Burhan Özfatura seçildi.

1989 yerel seçimlerine damgasını vuran parti ise Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) oldu. 89 yerel seçimleri ANAP’ın düşüşe geçtiği bir seçimdi. Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve hayat pahalılığı gibi sorunlar seçmeni yeni arayışlara itiyordu. Yine bu şartlar altında 1989 yerel seçimleri de belediyecilik hizmetlerinden öte genel siyasetin göz önünde olduğu bir seçim oldu. SHP adayları üç büyükşehirde seçimleri kazandı ve İzmir’de Yüksel Çakmur belediye başkanı seçildi.

SHP 1985’te hazırlanan parti programında 1973-80 dönemine atıfla “geçmişteki başarılı belediyecilik örneklerinden esinlendikleri” ifadeleri yer alıyordu. Ancak 1989 seçimlerinde önemli bir fırsat yakalayan SHP’li belediye başkanları herhangi bir başarı hikayesi sunmuyordu. Daha çok bitiremedikleri projeler ve yolsuzluk iddialarıyla gündeme geliyor ve bu da vatandaş nezdinde itibar kaybetmelerine neden oluyordu. İSKİ’de yaşanan yolsuzluk skandalı SHP için düşüşü hızlandırdı.

1994 yerel seçimlerine AK Parti belediyeciliğinin de temellerini oluşturan gelenek damgasını vurdu. Refah Partisi (RP) büyük bir teveccüh görürken İstanbul ve Ankara’da RP’li adaylar belediye başkanlığını kazanmış, İzmir’de bu kez Doğru Yol Partisi’nden (DYP) aday olan Burhan Özfatura bir dönem aradan sonra tekrar belediye başkanı seçilmişti. İzmir tekrar genel siyasi atmosfere uygun bir yönelime girerek merkez sağdan bir belediye başkanı seçmişti. Seçimlerde Baykal önderliğinde yeniden kurulmuş CHP’nin, Bülent Ecevit tarafından kurulan Demokratik Sol Parti’nin (DSP) ve SHP’nin yerel seçimlerde başarılı olamaması ise bu partilerin merkez solun oylarını bölmesine bağlandı. Oyların bölünmesi başarısız partilerce bir bahane olarak sunulurken gündeme gelen yolsuzluk iddiaları ve başarısız belediyecilik de vatandaş nezdinde bir cezalandırma motivasyonu idi.

Yağmur suyu sistemine sahip olmayan İzmir’de ani yağışlar şehri yaşanmaz hale getiriyor, 12 Ocak 2019

 

CHP’nin İzmir Belediyeciliği

1999’da genel ve yerel seçimler aynı günde yapıldı. Türkiye siyasetinde dağınıklığın en yüksek olduğu dönemde, 28 Şubat darbesinin hemen ertesinde gerçekleşen seçimlerde RP belediye seçimlerinde 94’te yakaladığı başarıyı devam ettirdi. Türkiye siyasetine benzer bir yönelime sahip olan İzmir 1999 yerel seçimleriyle merkez sol partilerin belediye yönetiminde yer aldığı bir döneme girdi ve DSP adayı Ahmet Piriştina başkan seçildi. 2004 yerel seçimlerinde CHP’den aday gösterilen Piriştina yeniden belediye başkanı seçildi. Vefat eden Piriştina’nın yerine getirilen Aziz Kocaoğlu’nun da 2009 ve 2014 seçimlerinde CHP’den belediye başkanlığına seçilmesiyle birlikte İzmir uzun yıllardır bir CHP geleneğine ev sahipliği yapmakta. Ancak bu gelenek içerisinde İzmirlilerin belediyecilikle ilgili şikayetleriyse günden güne artıyor.

İzmir’de merkez sola yönelişin nedenlerine değinmeden önce belediyecilik alanında yaşanan sorunlara göz atmakta yarar var: İzmirlinin günlük hayatını zorlaştıran belediyecilik sorunlarının başında toplu ulaşım geliyor. 4 milyon 200 bin insanın yaşadığı şehirde kısa mesafe giden bir metro dışında Büyükşehir Belediyesinin herhangi bir ciddi yatırımı yok. Son yıllarda yapımı devam eden tramvay çalışması da daha başından itibaren vatandaşın tepkisini çekiyor. İnşaatının neden olduğu trafik yoğunluğu tramvay açıldığında da devam edeceğe benziyor. Yer üstünde araç trafiğiyle birlikte yol alan tramvayın sorunu çözmekten ziyade yapmış görünmek için gerçekleştirildiği eleştirisi var. Güzergahı da zaten en fazla eleştirilen bir konu.

İzmirli için araç trafiği ve buna neden olan yollar önemli şikayet konularından. Diğer toplu taşıma araçlarının güzergahları da eleştiriler arasında. İzmir’de bir yerden bir yere tek vasıtayla gidebilen kimse neredeyse yok. Mutlaka aktarma yapılması gerekiyor. Bundan dolayı olacak ki Büyükşehir Belediyesi “90 Dakika” uygulamasını büyük bir hizmet, büyük bir kolaylık olarak kentlisine sunabiliyor. Şehir içi deniz ulaşımını alternatif bir yol olarak tercih edenler için sefer sayılarının azlığı en fazla şikayet edilen konular arasında. Toplu ulaşım konusunda takdir edilecek tek nokta ise toplu ulaşım araçlarının engelli vatandaşların kullanımına uygun hale getirilmesi.

Çarpık bir kentleşme örneği sunan İzmir’de kentsel üstyapıda olduğu gibi altyapı sistemlerinde de sorunlar devam ediyor. Körfezin meşhur koku sorununa kesin bir çözüm bulunamadığı gibi yağmur suyu sistemine sahip olmayan şehirde ani yağışlarda Büyükşehir kanalizasyon sularıyla birlikte yağmur sularını körfeze basma yolunu tercih ediyor. İZSU yeterli hizmet sunamazken şehir hala günlerce susuz kalabiliyor. Türkiye’nin üçüncü büyükşehri İzmir’in çöp depolama alanı sıkıntısı sürüyor. Türkiye’nin birçok kenti bu sorunu çözmekle kalmayıp atıklarından milyonlarca kilovatsaat elektrik enerjisi üretirken İzmir’de çöp depolama alanı için yer bile bulunamıyor.

İzmir ve Seçmen Algısı

İzmir’deki belediyecilik sorunlarına rağmen CHP geleneği neden sürüyor ve ısrarla aynı isimler belediye başkanı seçiliyor sorusunun cevabı büyük ölçüde yaşam tarzına müdahale korkusu üzerinden şekilleniyor. İzmir’de merkez sol geleneği 28 Şubat’la daha fazla konsolide olmuş durumda. Belediye başkanları hizmetlerinden dolayı değil “irtica korkusu” üzerinden oluşan algının yardımıyla seçiliyor. 2007’de düzenlenen “Cumhuriyet mitingleri”ne en fazla katılımın olduğu il İzmir’di.

İzmir’de seçmenlerin oy verme davranışı hizmet ve belediyecilikten kopuk, AK Parti karşıtlığından besleniyor. AK Parti karşıtlığı da yaşam tarzına müdahale korkusu üzerinden şekilleniyor. Örneğin polislerin eğlence mekanlarının olduğu Alsancak çıkışında araçları durdurup şoförlere alkol kontrolü yapması dahi hayat tarzına müdahale olarak algılanıyor.

Bu şartlar altında CHP’nin İzmir’de yeniden belediye başkanlığını kazanması çok sürpriz değil. Bu yüzden olacak ki CHP’li başkanların seçim kaybetme riskini düşük görerek hizmet siyaseti yerine algı yönetimi gerçekleştirmesi olağan. Algılar yönetildiği müddetçe İzmir’de genel olarak CHP adına “ceketimi koysam alırım” havası hakim.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası