Kriter > Dosya > Dosya / Türkiye'de ve Dünyada İstihbarat |

İran’ın İstihbarat Vizyonu, Kudüs Gücü ve Bölgesel Öncelikler


Potansiyel karşı devrim hareketlerini dengelemek amacıyla oluşturulan Devrim Muhafızları Ordusu, SAVAK’ın yerine ihdas edilen SAVAMA ve ardından VEVAK teşkilatı, polis teşkilatına bağlı istihbarat birimlerinin görev, yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi, devrim sonrası süreçte güvenlik ve istihbarat alanında yaşanan dönüşümlerin kurumsal yansımaları ve karşılıkları olmuşlardır.

İran ın İstihbarat Vizyonu Kudüs Gücü ve Bölgesel Öncelikler
(Rouzbeh Fouladi/Getty Images)

1979 İslam Devrimi sonrasında, siyasi ve idari alanlarda önemli değişimler yaşanan İran’da, doktriner ve kurumsal bağlamda ciddi dönüştürücü etkiler gözlemlenmiştir. Söz konusu dönüştürücü etkilerin en yoğun biçimde kendisini gösterdiği alanlar ise güvenlik ve istihbarat olmuştur. Bu dönemde, Şah rejiminin en önemli iki aracı ve dayanağı olarak nitelendirilen ordu (Arteş) ve istihbarat teşkilatından oluşan güvenlik ve istihbarat yapılanması (SAVAK), köklü bir değişim ve yeniden yapılanma sürecinin odak noktası haline gelmiştir. Bu çerçevede, potansiyel karşı devrim hareketlerini dengelemek amacıyla oluşturulan Devrim Muhafızları Ordusu, SAVAK’ın yerine ihdas edilen SAVAMA ve ardından VEVAK teşkilatı, polis teşkilatına bağlı istihbarat birimlerinin görev, yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi, devrim sonrası süreçte güvenlik ve istihbarat alanında yaşanan dönüşümlerin kurumsal yansımaları ve karşılıkları olmuşlardır.

Söz konusu kurumsal dönüşümler, aynı zamanda bu alanlarda kendisini gösteren önemli bir vizyon değişimine de işaret etmiş; kurumsal doktrinler, varlık zeminleri ve hareket çerçeveleri bu bağlamda yeniden belirlenmiştir. Buna göre, İran’daki güvenlik ve istihbarat kurumları, varoluşsal sebep, işlev ve nitelik boyutlarında, karşı devrimci hareketler başta olmak üzere ideolojik veya etnik temelli tüm muhalif hareketlerin önlenmesi, ABD-İsrail-Suudi Arabistan üçlüsünde somutlaştırılan tehdit algısı doğrultusunda istihbarata karşı koyma (İKK) faaliyetlerinin yoğunlaştırılması gibi bir dizi sorumluluk sahasına sahip olmaya başlamışlardır. Bu çerçevede VEVAK, Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı istihbarat birimi ve polis teşkilatının istihbarat birimleri, savunmacı karaktere sahip olan ve iç güvenlik odaklı bu anlayış düzleminde faaliyet göstermeye başlamışlardır. Bununla birlikte, Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı istisnai bir birim olan Besic teşkilatı da toplumsal alanda, rejime ve iç güvenliğe yönelik tehdit oluşturabilecek olan hareketlerin tespiti ve takibi sorumluluğuna sahip olan bir diğer birim olarak belirlenmiştir. Buna ek olarak Besic teşkilatı, istihbaratın ikincil işlevleri ve rolleri arasında yer alan işlevleri de icra ederek, devrim ideolojisinin toplumsal alanda konsolide olmasını ve sağlanan konsolidasyonun korunmasını da temin etmeye çalışmaktadır. Besic teşkilatı özelinde ortaya konan bu konsept, Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü birimi tarafından, ülke dışında ve özellikle bölgesel çerçevede uygulanan istihbarat faaliyetlerinin doktriner zeminini de ifade etmektedir.

İran Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı General Emir Ali Hacızade
İran Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı General Emir Ali Hacızade’nin 9 Ocak 2020’de yaptığı basın açıklamasından bir kare (Kaynak: Press TV, Twitter, https://twitter.com/PressTV/status/1215268453717856257)

 

Bölgesel Öncelikler, Taktik ve Stratejiler

İran’ın, İslam Devrimi sonrasında oluşturduğu istihbarat yapılanması içerisinde kritik bir yere sahip olan Kudüs Gücü, özellikle bölgesel düzeyde gerçekleştirilen istihbarat faaliyetlerine öncülük eden ana birim niteliğindedir. Kudüs Gücü, askeri bir yapıya/silahlı kuvvetler yapısına bağlı bir birim olarak resmi bir statüye sahip ve bu yönüyle askeri istihbarat faaliyetlerine odaklanması beklenen birim olmasına rağmen işlev, görev ve sorumlulukları açısından bu statüsünün çok ötesine geçen bir organdır. Bu bağlamda, Kudüs Gücü’nün, klasik anlamda, bir istihbarat teşkilatının dış istihbarat ve dış operasyonlar biriminin sahip olduğu niteliği ortaya koyduğunu söylemek mümkündür.

Bu nitelik ve işlev çerçevesinde Kudüs Gücü, Devrim Muhafızları Ordusu istihbarat birimi ile de koordineli bir biçimde, İran’ın istihbarat vizyonunda yer alan bölgesel önceliklerin yerine getirilmesi amacıyla faaliyet yürütmektedir. Söz konusu bölgesel öncelikler, İran’ın devrim sonrasında ortaya koyduğu ana strateji olan devrim ihracından, Arap Baharı ve Suriye krizi süreci ile birlikte yöneldiği milis ve vekil güçler aracılığıyla bölgesel yayılmacılık stratejisine kadar geniş bir zaman diliminde kalıplaşan öğeleri ifade etmektedir. Bu öğeler, uluslararası ve bölgesel konjonktür, imkan ve kabiliyetler açılarından zaman zaman dönüşüme uğrayabilmiş olsalar da, devrim ihracından bölgesel yayılmacılık stratejisine kadar uzanan stratejik anlayışın vazgeçilmez ve değişmez unsurları olmuşlardır. Bu unsurlar taktik boyutta ele alındığında, İran’ın bölgesel istihbarat vizyonuna ve önceliklerine ilişkin olarak şu alt açılımlar kendisini göstermektedir:

  • İran’da faaliyet gösteren silahlı grupların veya muhalif hareketlerin takibi, bölge ülkeleri ve söz konusu grup veya hareketler arasındaki ilişkilerin takibi, ofansif İKK tedbirlerinin uygulanması
  • Etki alanlarının genişletilmesine yönelik strateji kapsamında, bölge ülkelerinde sosyolojik ve “sosyo-politik zemin etütleri” gerçekleştirmek, ilgili toplumların İran’a yönelik tutumlarını saptamak (ABD, İsrail veya Suudi Arabistan karşıtlığı da dahil olmak üzere) ve olumlu tutum inşasının zemin ve imkanını tespit etmek
  • Bölge ülkelerinde, İran’a yönelik olarak organik biçimde (dini, mezhepsel ve ideolojik motivasyonlar doğrultusunda) olumlu tutumlara sahip olan toplumsal kesimler ile ABD, İsrail veya Suudi Arabistan karşıtlığının güçlü olduğu toplumsal kesimleri etkilemek ve hatta angaje hale getirebilmek
  • İlgili toplumsal kesimlere yönelik olan dini örgütlenmeler ve sivil toplum organizasyonları oluşturmak
  • Bölge ülkelerinde İran’a müzahir biçimde faaliyet gösterecek olan silahlı yapılanmalar teşkil etmek, mevcut silahlı yapılanmaları İran’a müzahir hale getirmek veya bu yapılanmaların üst ve orta kademelerinde İran’a müzahir klikler oluşturmak
  • Silahlı yapılanmaların, faaliyet gösterdikleri ülkelerde siyasal, idari ve toplumsal etkinlik elde etmesini sağlamak, bu grupları birincil veya yerel istihbarat, İKK ve örtülü operasyon aracı haline getirmek

Bu doğrultuda, Kudüs Gücü’nün ilgili alt birimleri, söz konusu anlayışa uygun biçimde farklı alanlarda roller üstlenmektedir. Örneğin, “Birim 400” olarak da anılan dış operasyonlar dairesi, Kudüs Gücü’nün görev alanına giren coğrafyalarda, espiyonaj faaliyetlerinin yürütülmesini, Kudüs Gücü hücrelerinin yerel insan kaynağı angajmanları gerçekleştirmesini sağlarken, lojistik ve finansman birimi olan “Birim 190”, Kudüs gücünün faaliyet alanlarındaki mali ve teknik ihtiyaçların karşılanmasını temin etmektedir. Bununla birlikte, örtülü operasyonlar birimi olan “Birim 840”, farklı ülkelerde, İran çıkarlarına uygun biçimde, sabotaj eylemleri, provokasyonlar, dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetleri gerçekleştirme işlevlerini üstlenmektedir. Birim, ayrıca diğer ülkelerdeki dini, mezhepsel, etnik veya siyasi grup ve topluluklar aracılığıyla gayri nizami harp uygulamalarını da gerçekleştirebilmektedir. Son olarak, Askeri-Teknik ve Eğitim birimi olan “Birim 340”, İran destekli silahlı gruplara yönelik silah kullanımı, patlayıcı yapımı, roket ve füze imalatı gibi teknik alanlarda destek sunmak ve eğitim vermektedir.

 

Hedef Ülkeler ve Faaliyetler

İran’ın istihbarat vizyonunun bölge ülkelerine ilişkin öncelikleri doğrultusunda, birtakım ülkeler ön plana çıkmaktadır. Söz konusu ülkelerden ilk ikisi Suriye ve Irak olarak kendisini göstermektedir. Bu ülkeler İran’ın, etki alanı genişletme, kendisine müzahir silahlı gruplar ihdas etme ve bu gruplar aracılığıyla siyasi, idari veya toplumsal etkinlik sağlama arayışlarına yönelik faaliyetlerin gözlemlendiği en önemli örnekler arasındadır. Bununla birlikte Lübnan da 1980’lerin başlarından itibaren Hizbullah aracılığıyla söz konusu stratejiyi uygulamaktadır.

Diğer yandan, Afganistan ve Pakistan, özellikle sahip oldukları Şii nüfus ve toplumsal kesimler dolayısıyla İran’ın bölgesel stratejisinde önemli yere sahip olan ülkeler arasındadır. Afganistan’daki Şii Hazara toplumunu Fatimiyyun, Pakistan Şii toplumunu ise Zeynebiyyun isimli silahlı yapılanmalar doğrultusunda angaje hale getirmeye çalışan İran, Suriye krizinde bölgeye sevk ettiği yabancı savaşçılarla bu noktadaki etkinliğini göstermiştir. Bu noktada Afganistan kısa bir zaman öncesine kadar, İran’ın, mevcut silahlı gruplar içerisinde İran’a müzahir klikler oluşturma taktiğinin bir alanı olmuş; Taliban içerisinde İran’a müzahir “Meşhed ekolü” gündeme gelmiştir.

Diğer yandan Azerbaycan ise Kafkasya bölgesinde, Şii nüfusa sahip bir ülke olması sebebiyle 1990’ların başından itibaren İran’ın istihbarat faaliyetlerini yoğunlaştırdığı bir bölge olmuştur. İran bu amaçla ülkede dini örgütlenmeler aracılığıyla Şii nüfusu İran’a angaje hale getirme hedefiyle çalışmalar yürütmüştür. Bu süreçte İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından, Türkiye-Azerbaycan-Pakistan ortaklığında düzenlenen 3 Kardeş tatbikatı sonrasında oluşan İran-Azerbaycan gerilimi sürecinde 2021’de ofisi kapatılan Ocaq Nejad, Veliyi Fakih Azerbaycan temsilcisi olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Bununla birlikte İran, 2000’lerin ikinci yarısından itibaren ise silahlı bir yapılanma olan “Hüseyinciler” grubunu teşkil etmeye çalışmıştır. Bu grup diğer dini örgütlenmelerle birlikte özellikle 2015’teki Nardaran olaylarında etkinlik göstermiştir. Hüseyinciler grubu aynı zamanda, bazı Azerbaycanlıların Suriye’de rejim ve İran saflarında savaşmak üzere bu bölgeye sevk edilmesinde de aktif bir rol oynamıştır.

Son olarak İran istihbarat vizyonu ve öncelikleri açısından önemli bir yere sahip bölgeler olan Körfez ve Yemen, neredeyse tüm taktiklerin gözlemlenebileceği sahalar olmuştur. Yemen’de kendisine bağlı silahlı Ensarullah hareketini destekleyen İran aynı zamanda Bahreyn başta olmak üzere Körfez ülkelerinde yaşayan Şii toplulukların İran’a angaje hale gelmeleri ve silahlı hareketler oluşturmalarına yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Bu durum, İran’ın Suudi Arabistan ile bölgesel rekabetinde son derece önem atfettiği bir taktik hamle olmasına rağmen Yemen’de sağlanan başarı durumundan uzak bir görünüm ortaya çıkarmaktadır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası