Kriter > Dosya > Dosya / Filistin 2 |

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Filistin Sorununa Yönelik Yaklaşımı ve Küresel Düzenin Geleceği


İsrail-Filistin meselesi, yeni dünyanın lideri olmaya aday olan Çin için oldukça kritik bir sınav niteliği taşıyor. İran-Suudi Arabistan uzlaşısı ile diplomatik etkisini güçlendiren Çin’in, Filistin’de yaşananlara yönelik atacağı adımlar, yalnızca bölgede yaşanan gerilimi değil aynı zamanda Çin’in küresel sistemdeki pozisyonunu da etkileyecek.

Çin Halk Cumhuriyeti nin Filistin Sorununa Yönelik Yaklaşımı ve Küresel
Akbar Nugroho Gumay/AA, 15 Kasım 2022

İsrail ile HAMAS arasında 7 Ekim’de başlayan savaş, kısa süre içerisinde Filistinli sivillere yönelik toplu katletme ve bölgeden göçe zorlama kampanyasına dönerken, dünyanın gözleri önünde yaşanan gelişmeler karşısında küresel aktörlerin alacağı pozisyon, dikkatle takip edilen hususların başında geliyor. Filistin’de yaşanan gelişmeler, başta ABD olmak üzere mevcut küresel düzenin savunuculuğunu yürüten ülkeler için bir sınavken, aynı zamanda küresel sistemin değişimine yönelik yüksek perdeden söylemlerde bulunan ve bunun paralelinde stratejiler yürüten ülkeler için de ayrı bir sınav niteliği gösteriyor. İkinci grubu temsil eden ülkelerin, gerilimin yumuşamasına ve insani krizin durdurulmasına yönelik getireceği çözüm önerileri, yaşanan çatışmalarda hangi tarafı destekleyecekleri, uluslararası toplumu ve kendi vatandaşlarını hangi yönde etkilemek üzere açıklamalarda bulunacakları, özellikle çatışmaların ilk döneminden itibaren dikkatle takip edilen konuların başında geliyor. İşte bu ülkelerden biri olan Çin Halk Cumhuriyeti, dünyanın gün geçtikçe ayrıştığı İsrail-Filistin meselesinde kendine özgü bir yol haritası çizen ve bunu da kendi uluslararası ilişkiler anlatısı ile birleştirerek, uluslararası topluma aktarmaya çalışan bir aktör olarak ön plana çıkıyor.

 

Ortadoğu’da Çin Yüzyılı

Çin’in Filistin’de yaşananlar karşısında aldığı pozisyonu analiz etmeden önce İsrail-HAMAS arasında başlayan gerilimin Çin’i ne derecede etkilediğini görmek önemli olacaktır. Zira, gerilimin işaret fişeğinin atıldığı tarihten hemen önce Ortadoğu’nun içinde bulunduğu atmosfere bakılırsa, bunda Çin’in etkisi oldukça yüksek olmuştur. “Ortadoğu açılımı” olarak tanımlanan ve 2022’nin son çeyreği ile başlayan bu süreçte Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş ve bölgedeki pek çok liderle görüşmeler gerçekleştirerek, Çin anlatılarını birebir aktarma fırsatı bulmuştur. Bu sürecin ardından, tüm dünyanın dikkat kesildiği İran-Suudi Arabistan uzlaşısı sağlanmış ve bu gelişme, Çin’in arabuluculuk imajını parlatarak, diplomasi hanesine artı puan ekletmiştir. Bunun paralelinde, Çin tarafından küresel sistemin yönetişimine yönelik hazırlanan reçetelerin, başta Afganistan ve İsrail-Filistin sorunu olmak üzere, Ortadoğu’daki uyuşmazlıklar için düzenlenmiş versiyonları, Çin dışişleri tarafından uluslararası toplumun ilgisine sunulmuştur. Bölge ülkeleri, kendilerine yaklaşmakta olan Çin yüzyılına kollarını açarak; teknoloji, ticaret, yapay zekâ, yeşil dönüşüm başta olmak üzere pek çok alanda Çin ile anlaşmalar imzalamak amacıyla sıraya girip, Çin’e ziyaretler düzenlerken, yumuşayan atmosferin paralelinde bölge ülkelerinin aralarındaki uyuşmazlıkları dondurmaları, Çin-İsrail arasındaki ilişkileri de olumlu yönde etkilemiş ve yansıtılan nispeten istikrarlı Ortadoğu portresi, Çin’in Kuşak-Yol yatırımlarında da bölgeye yönelik planlamalar içerisine girmesini sağlamıştır. Hem Çin’in hem de Ortadoğu ülkelerinin genelinin stratejik çıkarına hizmet eden bu gelişmeler, HAMAS’ın Aksa Tufanı operasyonu ile yerini bambaşka bir çerçeveye taşımıştır. Bu süreçten itibaren küresel sistemdeki tüm aktörler gibi bölge ülkeleri ve Çin de gelişmeleri dikkatle takip eden bir pozisyona geçmiştir.

 

Filistin Sorununda Çin’in Pozisyonu

Çin’in İsrail-HAMAS arasında başlayan gerilimin ilk safhalarında tarafları itidale davet eden ve nispeten geri planda duran bir pozisyona büründüğü görülmektedir. Bu duruşuyla Çin, taraflar arasında bir seçim yapmaktan imtina ederek, uyuşmazlıkların barışçıl yolla çözülmesinin gerekliliğini ve sivilleri hedef alan her türlü faaliyetin karşısında olduğunu beyan eden bir duruş benimsemiştir. Bu noktada Çin’in geçmişten itibaren İsrail-Filistin sorununa yönelik üç maddelik çözüm önerisine sahip olduğunu eklemek önemlidir. Bu öneriler, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın Haziran 2023’te Çin’e yaptığı ziyaret esnasında Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından bizzat dile getirilmiştir ve aşağıdaki maddeleri içermektedir;

  1. Filistin sorununun temel çözümü, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, tam egemenliğe sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasında yatmaktadır.
  2. Filistin'in ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması ve uluslararası toplumun Filistin'e yönelik kalkınma ve insani yardımları artırması elzemdir.
  3. Barış görüşmelerinin doğru yönde ilerlemesi önemlidir. Kudüs'teki kutsal mekanların tarihi statükosuna saygı gösterilmeli, aşırı-kışkırtıcı söz ve eylemlerden kaçınılmalıdır.

…Barış görüşmelerinin yeniden başlatılması için gerekli koşulları oluşturmak ve Filistin ile İsrail'in barış içinde yaşamasına yardımcı olmak için somut çabalara katkıda bulunmak üzere, daha büyük ölçekli, daha yetkili ve daha etkili bir uluslararası barış konferansı toplanmalıdır. Çin, Filistin'in iç uzlaşmaya ulaşmasında ve barış görüşmelerini teşvik etmede olumlu bir rol oynamaya hazırdır.

Çin’in Filistin meselesine yönelik temel duruşu, yukarıdaki üç madde etrafında şekillenmektedir. Bu kapsamda özellikle İsrail’in saldırılarının şiddetlendiği süreçte, Çin Halk Cumhuriyeti de bölgedeki krizin çözümünde rol almak amacıyla diplomatik bir atağa girişmiştir. Bu doğrultuda BM’de düzenlenen Filistin oturumlu toplantılara aktif katılım göstermiş, dönem başkanlığı koltuğuna oturmasının ardından ise Filistin ve küresel sistemin barışçıl yönetişimini konu alan “Ortak Kalkınma Kalıcı Barışı Teşvik Eder” başlıklı BM oturumunu organize etmiştir. Benzer şekilde, 15 Kasım’da BM çatısı altında düzenlenen Filistin-İsrail sorununa ilişkin 2712 sayılı kararın onaylanmasına katkıda bulunarak, gerilimin yükseldiği Ekim ayından beri Güvenlik Konseyi’nden geçen ilk kararın paydaşlarından biri olmuştur. Kasım ayında APEC zirvesi kapsamında ABD Başkanı Biden ile bir zirve gerçekleştiren Şi Cinping, hem ikili görüşmede hem de APEC zirvesinde Filistin meselesine ajandasında yer vermiştir.

BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesinin Çin ziyareti
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın ve Arap Birliği'nin, üye devletler adına İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının sona erdirilmesi için diplomatik görüşmeler yürütmek üzere görevlendirdiği olağanüstü Bakanlar Komitesi, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi 5 ülkeye ziyaretlerinin ilkini Çin'e yaptı. (Emre Aytekin/AA, 21 Kasım 2023)

 

Şi Cinping’in APEC’in gerçekleştiği San Francisco’dan ülkesine dönmesinin hemen ardından Çin Dışişleri Bakanlığı; Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan bin Abdullah el Suud, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad Maliki ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha’nın da aralarında bulunduğu bir heyetin küresel arabuluculuk görüşmelerinin ilk durağı olarak 20-21 Kasım tarihlerinde Çin’i ziyaret edeceğini duyurmuştur. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile Arap Birliğinin, Gazze için diplomatik görüşmeler yürütmek üzere görevlendirdiği bu olağanüstü Bakanlar Komitesinin, BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesine planladıkları ziyaretlerinin ilkini Çin’e yapması ise Pekin tarafından kendilerinin tarafsız tutumuna duyulan güvenin bir kanıtı şeklinde uluslararası topluma lanse edilmiştir. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşme gerçekleştiren heyet, özellikle Gazze’deki insani yıkımın sonlandırılması ve iki devletli çözüm noktasında Çin ile görüş birliği olduğunu yerinde gözlemleme fırsatı bulmuştur.

Diğer taraftan Küresel Güney’in sesini duyurduğu platformlardan biri olan BRICS ise yine Kasım ayında “Filistin-İsrail Sorunu Özel Zirvesi”ni düzenlemiş ve buraya Hindistan haricindeki tüm üyeler devlet başkanı düzeyinde katılım göstermiştir. Zirvede “Ateşkesi Gerçekleştirmek, Kalıcı Barış ve Güvenliği Sağlamak” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Şi Cinping, (1) tarafların çatışmaları ivedilikle durdurması, (2) insani yardımların güvenli ve sorunsuz geçişinin sağlanması, (3) çatışmanın tırmanmasını engellenmesinin sağlanması, olmak üzere üç maddelik güncel bir öneri listesi sıralamış ve konuşmasında Filistin ile İsrail arasındaki çatışma döngüsünün kırılmasında temel çözümün “İki Devletli Çözüm”ün uygulanması olduğunu tekrar beyan etmiştir. Aynı konuşmada dikkat çeken ifadelerin başında Şi Cinping’in, “Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu’da sürdürülebilir barış ve güvenlik olmayacaktır” vurgusu yer alırken, kendisi daha önce toplanan barış konferansının düşük etkisine atıf yaparak ivedilikle daha etkin ve yetkili bir Uluslararası Barış Konferansı’nın toplanmasının gerekliliğinin altını çizmiştir. Çin’in Filistin’de yaşanan gelişmelere yönelik attığı diplomatik adımların yanı sıra özellikle bölgedeki insani krizin etkilerinin azaltılmasına yönelik ekonomik destekler verdiği de görülmektedir. BRICS’de gerçekleştirdiği konuşmada açıklanan verilere göre Çin’in Gazze'deki insani krizin hafifletilmesine yardımcı olmak için çeşitli yardımları bulunmaktadır. Bu yardımlar, Filistin Ulusal Yönetimi ve BM kuruluşları aracılığıyla sağlanan 2 milyon ABD dolarını ve Mısır'ın yardımıyla Gazze Şeridi'ne gıda ve ilaç gibi 15 milyon RMB (yaklaşık 2 milyon ABD doları) değerinde acil insani yardım malzemesini içermektedir.

 

Sonuç

İçinde bulunduğumuz an itibariyle İsrail’in Gazze saldırısıyla insani bir yıkıma dönen Filistin meselesi, yaşanan gerilimin küresel sisteme olan etkisi ve yıkıcılığı açısından tarihin önemli kırılma anlarından birini oluşturmaktadır. Bu süreçte, uluslararası sistemde yer alan aktörlerin tarihin hangi tarafında yer alacakları sorusu, arkasında ciddi sınamaları ve gelecek nesillere aktarılacak potansiyel etkileri barındırmaktadır. Bu aktörlerden biri olan Çin Halk Cumhuriyeti, ABD liderliğindeki mevcut küresel düzenin en ateşli eleştirmenleri arasında yer alırken aynı zamanda uluslararası topluma; eşitlik, kazan-kazan, barış içinde bir arada yaşama, ortak gelecek tarzında bütünleştirici etkileri içeren çok kutuplu bir dünya portresini hedeflediğini aktarmaktadır. Çin tarzı dünya düzeni, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin daha adil bir dünyaya kavuşmak ümidiyle destek verdiği söylemler arasında gün geçtikçe etkisini arttırmaktadır. Şüphesiz ki, Latin Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya doğru yayılım gösteren bu Çin tarzı küresel düzene yönelik ilgi, yalnızca felsefi bir ideal değil, bu tarz söylemlerin etrafını dolduran altyapı yatırımları, ekonomik sübvansiyonlar ve çok yönlü kalkınma teşvikleriyle aynı zamanda ekonomik bir can simididir.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin küresel güney adı verilen az gelişmiş ve gelişmekte olan dünyada gün geçtikçe artan olumlu imajı ve büyük güç mücadelesi olarak adlandırılan küresel rekabette ABD’nin rakibi olarak konumlanması, ona yeni dünya düzeninin potansiyel kutuplarından biri olma kostümünün biçilmesini de beraberinde getirmiştir. Uluslararası toplum, tıpkı hemen hemen her sorunda ABD’den beklediği gibi, artık küresel sistemde ortaya çıkan krizlerde Çin’den de bir davranış kuralları beklemekte, en azından çözüm önerisini duymayı talep etmektedir. Bu kapsamda İsrail-Filistin meselesi, yeni dünyanın lideri olmaya aday olan Çin için oldukça kritik bir sınav niteliği taşımaktadır. İran-Suudi Arabistan uzlaşısı ile uluslararası toplumun takdirini kazanan ve diplomatik etkisini güçlendiren Çin’in Filistin’de yaşananlara yönelik atacağı adımlar, yalnızca bölgede yaşanan gerilimi değil aynı zamanda Çin’in küresel sistemdeki pozisyonunu da etkileyecektir. Bu kapsamda diplomatik ve ekonomik hamlelerle ilerleyen Çin Halk Cumhuriyeti’nin, halihazırda temsil etmek istediği kitle ile paralel biçimde söylemler geliştirdiği görülmekte olup, sorunun çözümüne yönelik ilerleyen aşamalarda atacağı adımlar dikkatle takip edilecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası