Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler, başta Ege denizine ilişkin sorunlar olmak üzere çözülemeyen ikili problemlerin gölgesinde kaldı. Bu sorunlara son yıllarda Doğu Akdeniz’de deniz sınırlarına ilişkin problemler de eklendi ve iki ülke arasında ilişkileri dostane tutmak daha da zorlaştı. Özellikle 2016 sonrasında bir kez daha kötüleşen ilişkilerde, sorunların çözümüne dair 2021 başlarında bir diyalog süreci daha başladı ancak bu süreç, kısa bir süre sonra karşılıklı sert açıklamalarla bir kez daha sekteye uğradı.
İlişkilerde Yakın Dönemdeki Gelişmeler
6 Şubat 2023’te Türkiye'nin güneyinde meydana gelen yıkıcı depremler, iki ülke arasında biraz da beklenmedik bir şekilde dostane bir ortamın oluşmasına vesile oldu. Yunanistan’ın depremle ilgili destek açıklamaları ve yardımları, Ankara'dan müspet karşılık bulurken dönemin dışişleri bakanı Dendias’ın Türkiye ziyareti, dostane ilişikler ortamının daha da güçlenmesine katkı sağladı. Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou ve Başbakan Kiryakos Miçotakis doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak taziyelerini iletti, arama kurtarma ekipleri de gönderildi. Depremin ardından Dendias'ın, ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptıkları ortak açıklamada, "Türkiye ve Yunanistan, ilişkilerini yumuşatmak için yeni bir depremi beklememeli" ifadesi, ikili ilişkilerde bir yumuşama döneminin de başlangıcını teşkil etti.
Sonraki aylarda iki tarafın yaptığı resmi açıklamalar, çoğunlukla ılımlı olmuş, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis, 11-12 Temmuz 2023'te Litvanya'nın Vilnius kentinde düzenlenen NATO Zirvesi'nde bir toplantı bile gerçekleştirmişti.
Bir diğer olumlu siyasi gelişme de çeşitli uluslararası platformlarda birbirlerine verilen karşılıklı destek olmuştur. Türkiye, Yunanistan'ın 2025-2026 BM Güvenlik Konseyi daimi olmayan üyeliğine adaylığını desteklerken, Yunanistan da Türkiye'nin Uluslararası Denizcilik Örgütü Genel Sekreteri adaylığını destekleyeceğini açıkladı.
Bu ılımlı dönemdeki olumlu gelişmelerin önemli bir unsuru da ekonomi temelli diplomasi girişimleri olmuştur. Nisan 2021'de dışişleri bakanları Çavuşoğlu ile Dendias arasında Ankara'da varılan anlaşmayla başlayan “Pozitif Gündem” toplantıları, ilerleme kaydederek ticari bağlamda yeni iş birliği alanlarının önünü açtı. Söz konusu toplantının 4. Turu 22 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirildi. Yunanistan ile Türkiye arasındaki "Pozitif Gündem" kapsamında, sonuncusu Bakan Yardımcısı K. Fragogiannis ile Türk mevkidaşı Akçapar arasında 16 Ekim 2023'te Atina'da olmak üzere toplam 5 toplantı gerçekleştirildi. Daha önceki toplantılar Kavala (29 Mayıs 2021), Antalya (16 Haziran 2021), Atina (21 Şubat 2022) ve Ankara'da (22 Mart 2023) yapılmıştı.
Bu süreç boyunca iki ülke arasında üst düzey resmi ziyaretler de yoğunlaştı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis, 5 Eylül 2023’te Türkiye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya geldi. Hemen akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Miçotakis, BM Genel Kurul toplantılarına katıldıkları New York'taki Türkevi'nde 20 Eylül'deki NATO-Vilnius zirvesinden bu yana ilk kez bir araya geldiler.
New York’taki görüşmeden sonra yaşanan önemli gelişme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Atina’ya yaptığı ziyaretle, uzun süredir yapılamayan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantılarını yeniden başlatması oldu. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi süreci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan sıfatıyla 14 Mayıs 2010 tarihinde Atina'ya yaptığı ziyaret sırasında başlatılmıştı. Konsey’in ikinci ayağı 4 Mart 2013 tarihinde İstanbul'da, üçüncüsü 5-6 Aralık 2014'te Atina'da ve dördüncüsü de 8 Mart 2016'da İzmir'de gerçekleştirilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Aralık 2023’te Atina’ya gerçekleştirdiği ziyaret ile Konsey toplantısının beşincisi yapılmış oldu. Bu ziyaret, Başbakan Kyriakos Mitsotakis ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Dostça İlişkiler ve İyi Komşuluk Atina Bildirgesi'nin imzalanmasıyla sonuçlandı. Aynı zamanda, iki ülkenin bakanlıkları ve diğer kamu ve özel kuruluşları arasında turizm, yatırımlar, spor, mesleki eğitim, tarım, bilim ve teknoloji, altyapı ve sosyal hizmetler alanlarında 15 anlaşma ya da ortak tutum açıklaması yapıldı. Göçten sorumlu bakanlar, yasa dışı kaçakçılık ağlarıyla mücadele ve düzensiz göç akışlarının önlenmesi amacıyla iş birliğinin artırılması konusunda görüşmelerde bulundular. Doğu Ege Denizi'ndeki 10 Yunan adasına giriş noktasında Türk vatandaşlarına yedi günlük vize verilmesine ilişkin eski pilot programın yıl boyunca yeniden etkinleştirilmesi ve genişletilmesine dair bir açıklama da yapıldı.
Bu olumlu süreç çerçevesinde iki tarafın silahlı kuvvetleri arasında ilk kez 2010’da düzenlenen ve sonuncusu 2021’de gerçekleştirilmiş Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) toplantısı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde 13 Kasım 2023 tarihinde Ankara'da yapıldı. Toplantıda her iki taraf da daha önce mutabakata varılan GAO'ları 2024 boyunca yeniden uygulama kararı aldılar. Bu sürecin sonraki adımı 22 Nisan 2024'te Yunanistan Milli Savunma Bakanlığı'nın ev sahipliğinde büyükelçiler ve üst düzey askeri yetkililerin katılımı ile Atina'da hayata geçirilen toplantı oldu. Toplantıda 2024 boyunca daha önce üzerinde mutabakata varılan güven artırıcı tedbirler yeniden değerlendirilirken, 2025 uygulama planı da görüşülmüştü. Açıklamada bir sonraki toplantıya Türk tarafının ev sahipliği yapacağı belirtilmişti.
Miçotakis’in Türkiye Ziyareti
Miçotakis’in 14 Mayıs 2024’teki Türkiye ziyareti, yukarıda özetlenen olumlu bir atmosferde gerçekleşti. Ziyaret her şeyden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz yıl Aralık’ta Atina’ya yaptığı ziyarete karşılık bir iadei ziyaret niteliğine sahipti. Ancak Miçotakis’in ziyaretinden yine de bazı somut beklentiler bulunulmaktaydı. Öncelikle beklentilerin neler olduğu üzerinde durmak bu ziyaretin yansımalarını anlayabilmek açısından önem taşımaktadır.
Miçotakis’in ziyareti, her şeyden önce bir iadeiziyaret ya da nezaket ziyaretinin ötesinde somut bazı ilerlemeler de oluşturması beklenen bir ziyaretti. Devam eden olumlu ilişkilerin bir adım daha ilerletilmesi ve böylelikle hem ikili ilişkilerin her alanda daha da geliştirilmesi hem de sorunların çözümüne dair daha uygun bir ortam oluşturulması açısından dostane ilişkilerin güçlendirilmesi beklentisi bulunmaktaydı.
Bu bağlamda beklenti, iki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da güçlenmesini sağlayacak yeni adımlardı. Uzun yıllar önce kurulmuş ve yakın zamanda Türkiye tarafından aktif hale getirilen Türkiye-Yunanistan İş Konseyi’nin daha da ilerletilerek iki ülke arasında ortak bir iş konseyi kurulması beklenmekteydi. Bunun yanı sıra iş birliğinin artırılacağı ortak yatırım ve ticari alanların tespiti ve teşviki de önem arz etmekteydi.
Ancak Miçotakis’in ziyareti daha başlamadan önce Yunanistan’da anlaşmazlık konularının gündeme getirilmeye ve Miçotakis’in baskı altında bırakılmaya çalışıldığı görüldü. Kariye Camii’nin Mayıs 2024 başında ibadete açılması kararı karşısında Miçotakis’in Türkiye ziyaretini iptal etme çağrıları dahi yapılmaktaydı. Bilindiği gibi Batı Trakya'daki Müslüman-Türk azınlık, Ege Denizi’ne dair sorunlar, Kıbrıs Sorunu ve Ayasofya'dan sonra en son Kariye’nin ibadete açılması gündeme getirilebilecek sorunlardı.
Ancak bu aşamada önemli olan husus, sorunların gündem getirilmemesi olacaktı. Zira, ilişkilerin ve ortamın daha da güçlendirilebilmesi için sorunların değil ilişkilerin daha nasıl ileri götürülebileceğinin gündemde olması gerekirdi. Bu bağlamda özellikle ekonomi, ticaret, turizm, eğitim ve kültür gibi alanlarda iki devlet ve iki toplum arasında ilişkilerin nasıl geliştirilebileceğinin konuşulması ve bu yönde adımların atılması gerekirdi.
Bu bağlamda Miçotakis’in ziyareti, bazı beklentileri karşılar nitelikte olmuştur. Bunlar arasında en önemlisi Türkiye-Yunanistan ortak iş konseyi oluşturulması kararıdır. Günümüze kadar her iki tarafta da iş konseyleri oluşturulmuş ancak ortak bir iş adamları yapılandırılması gerçekleştirilememişti. Bu adımla beraber, ortaklaşa düşünen ve ekonomik-ticari ilişkileri ve yatırımları beraber değerlendirip harekete geçen bir Türk-Yunan iş adamları yapılanması olmuş olacaktır.
Ayrıca, sonraki görüşmelerden de bahsedilmiş olması, olumlu sürecin devamına dair beklentiler açısından müspet olmuştur. Bu görüşmelerden ilkinin 9-11 Temmuz'da Washington'da yapılacak NATO Zirvesi'nin oturum aralarında gerçekleşeceği, ikincisinin de Eylül’de New York'taki BM Genel Kurulu'nun oturum aralarında yapılacağı anlaşılmaktadır. Liderler, Yunanistan-Türkiye Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin yıl sonuna doğru yapılacak bir sonraki toplantısının bu kez Ankara'da olması konusunda mutabık kaldıkları görülmektedir.
Ancak, özellikle Miçotakis basın toplantısında hem kendi kamuoyuna hem de Batı kamuoyuna Türkiye’yi rahatsız edebilecek bazı mesajlar vermeyi tercih etmiştir. Bu yaklaşım, esasen zamanın ruhuna yani ikili ilişkilerde oluşturulan pozitif sürece de pek uygun düşmemiştir. Yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle içeride siyasi kaygıları olan Miçotakis, Türkiye konusunda daima hassas olan Yunan kamuoyuna mesaj verme adına hem Batı Trakya meselesini hem de Kariye meselesini açıkça dile getirmiştir. Batı Trakya’daki Müslüman-Türk azınlık için yalnızca Müslüman kavramını kullanan Miçotakis, Kariye’nin ibadete açılmasına da karşı olduklarını belirterek bir nevi Türkiye’nin kendi iç işleri sayılan bir konuya da açıkça müdahale etmiş oldu.
Miçotakis’in Batı kamuoyuna mesaj vermek için başvurduğu konu ise HAMAS olmuştur. HAMAS’ı “terör örgütü” olarak gördüklerini vurgulayarak esasen Türkiye’nin ve daha özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hassasiyetlerini pek de dikkate almadan Batı’ya mesaj vermeyi öncelemiş gözükmüştür. Miçotakis’in Rusya-Ukrayna meselesini de basın toplantısında gündeme getirmesini de mesaj verme kaygısına bağlamak mümkündür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise oldukça dikkatli bir üslup kullanıp iki ülke arasında gerilim doğuracak konulardan kaçınırken, bütün sorunların görüşülebileceği, çözülemeyecek sorunların bulunmadığı vurgusunu yaptı. Erdoğan’ın HAMAS ve Filistin konusunda detaylı hususlara girmesi bir nevi Miçotakis’e cevap verme ihtiyacından doğmuştur denilebilir.
Ziyaretin sonraki günlerinde Miçotakis’in Türkiye’nin itirazlarına konu olan Ege Denizi’nde deniz parkları ilanına ilişkin ısrarını ifade eden açıklamaları da sürecin ruhuna aykırı olmuştur denebilir. Ayrıca, Miçotakis “tek farkımız MEB ve kıta sahanlığının sınırlandırılması” ifadesini yineleyerek Yunanistan’ın bilinen ve sorunların çözümünü tıkayan “tek sorun” yaklaşımına da vurgu yapmış oldu. Bu açıklama da zamanın ruhuna uygun düşmeyen bir başka açıklama olmuştur.
Nihayetinde ziyaretin bizatihi kendisi, yani gerçekleşmiş olması ikili ilişkilerin gelişimine önemli bir katkı olmuştur. Ayrıca bazı beklentilere de hitap edilmiştir. Ancak, gerilimin Türk ve Yunan ekonomilerine maliyeti ve sorunların çözümsüz kalmasına yol açabilecek olmasına rağmen Miçotakis’in gerilime yol açabilecek ifadeleri akıllarda kalan kısımlar olmuştur denebilir. Umulur ki bu yılın sonlarına doğru yapılacağı anlaşılan Yüksek Düzeyli İstişare Toplantısı’nın gündemi yalnızca pozitif hususlar odaklı kalır.