Kriter > Kitaplık |

2017 ve Yine Yeniden Kültürel Hegemonya


2016 Türkiye’nin en uzun yılı oldu. FETÖ’nün haince giriştiği darbe, milletin sokakları ve meydanları kahramanca doldurarak bu girişimi püskürtmesi, PKK ve DEAŞ’ın eylemleri, Fırat Kalkanı Harekatı… Bu da olmaz artık denen her şey başımıza geldi.

2017 ve Yine Yeniden Kültürel Hegemonya

2016 Türkiye’nin en uzun yılı oldu. FETÖ’nün haince giriştiği darbe, milletin sokakları ve meydanları kahramanca doldurarak bu girişimi püskürtmesi, PKK ve DEAŞ’ın eylemleri, Fırat Kalkanı Harekatı… Bu da olmaz artık denen her şey başımıza geldi. Olsun, olanda hayır vardır. Türkiye daha güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor, ağırlıklarından kurtuluyor.

Peki bu hengameli yılda yayıncılık sektöründe neler oldu?

2016’da yayıncılığa baktığımızda yurt içindeki fuar organizasyonlarının devam ettiğini görüyoruz. İstanbul’daki iki büyük fuar TÜYAP ve CNR bu seneyi de yoğun katılımcıyla tamamladılar. Bu sene de belli yayınevleri TÜYAP Kitap Fuarı’nda kendilerine yer bulamazken diğer bazıları da CNR’deki kitap fuarını görmezden gelmeyi tercih etti. Her yıl bir yazarı onur konuğu yapan TÜYAP kitap fuarı bu yıl yine bizi şaşırtmadı. Bundan önceki yıllar gibi muhafazakar kimliğiyle maruf bir isim yine onur konuğu olmadı.

Yurt dışındaki önemli kitap fuarlarında Türkiye’deki yayıncılar yer aldı. Uluslararasılaşma noktasında çok önemli olan bu fuarlara katılım artık Türk yayınevleri için sıradanlaştı. Birçok telif alışverişinin yapıldığı fuarlar önemli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.

Henüz tam rakamlar ortaya çıkmadı ama muhtemelen bandrol sayısının 2015’e göre arttığı ve daha çok kitabın basıldığı bir yılı geride bıraktık. Bunun yanında basılan kitapların da ağırlıklı bir kısmını yine eğitim kitapları oluşturdu. Yine binlerce kitap basıldı ama pek azı kendisine raflarda, kitap eklerinde ve televizyonlarda yer bulabildi.

2016’nın hiç tartışmasız en önemli olayı 15 Temmuz’du. 15 Temmuz’u konu alan kitaplara birkaç kez burada değindik. Gelinen noktada 15 Temmuz’la ilgili fazlaca “çöp” kitabın çıkmaması meselenin mecrasından uzaklaşmaması için önemliydi. Ancak hala 15 Temmuz’la ilgili referans verilebilecek, belli bir metot çerçevesinde bakabilen kitapların olmaması önemli bir eksiklik. Bunun da ötesinde 15 Temmuz, 17-25 Aralık ve 7 Şubat gibi önemli kırılma noktaları atlatılmasına rağmen elimizde sıkı bir FETÖ kitabının olmamasının hiçbir izahı yok. Burada üzerlerine büyük görev düşen yayıncılarımızın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde sarf ettiği, “Kültür sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin, gerçek manada bağımsız olabilmesi, en azından bağımsızlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Sadece yeni değerler yetiştirmek noktasında değil Son yıllarda medya üzerine yayımlanan kitapların büyük bölümü yurt dışına konuşan ve Türkiye’de medyanın ne kadar büyük bir baskı altında olduğunu göstererek otoriterleşme tezlerine destek arayışında olan yayınlar... sahip olduğumuz kıymetleri küresel düzeyde anlatma ve büyük kitlelerin onları tanımalarını, onlardan etkilenmelerini temin konusunda da kat etmemiz gereken çok mesafe var” cümlelerinin başına "maalesef" koyarak paylaşmaları açıkçası oldukça tuhaf.

Öte yandan 15 Temmuz ile ilgili edebi eserleri bir kenara bırakacak olursak en kapsamlı çalışmaların Doğan Kitap’tan çıkması da ilgi çekici. Aynı Doğan Kitap Gezi Parkı Şiddet Eylemleri sonrasında da bu dönemi romantize eden pek çok kitap yayınlamıştı. Burada meselenin temelinin kültürel hegemonya ya da kutuplaşma tartışmalarından daha ötede bir yerde olduğu ortaya çıkıyor. Konjonktürün değişmesi, ticari kaygılar gibi açıklamalar durumu biraz açıklığa kavuşturmakla birlikte tek başlarına yeterli değil.

Sonunda büyük resme baktığımızda aslında yayıncılığın 2016 karnesi bize mevcut statükonun devam ettiğini gösteriyor. Açıkçası bu durum 2017’de de kolay kolay değişecek gibi görünmüyor. Kayyum atanan NT’lerin daha etkin bir şekilde faaliyet yapması, devlet kurumları ve belediyelerin kalıcı eserler bırakma noktasında biraz daha fazla özen göstermeleri yine alternatif kitap fuarlarının güçlendirilmesi mevcut düzenin değişmesinde katkıları olabilecek adımlardır.

Medya Kitapları

Son yıllarda medya üzerine pek çok kitap çıktı. Mümkün olduğu kadar bu kitapları takip etmeye çalışıyorum. Aslında bu kitapların büyük bölümü yurt dışına konuşan ve Türkiye’de medyanın ne kadar büyük bir baskı altında olduğunu göstererek otoriterleşme tezlerine destek arayışında olan yayınlar. Ve bir de tabii çoğulculaşan medyada kendileri gibi olmayan, Türkiye aleyhine olabilecek her haberi yaymayan, bunları abartmayan ve gerçek değilse bile uydurmayan medya organlarını tahkir eden kitaplar. Son dönemde Can Kozanoğlu’nun Yalan Yıllar’ını, Ümit Alan’ın Türkiye’de Gazetecilik Masalı’nı ve Burcu Karakaş’ın Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın kitaplarını okudum. Bu kitaplarda Türkiye’de on yıllardır köşeleri tutmuş, sözüm ona “ana akım” medyanın 12 Eylül’den 28 Şubat’a, AK Parti’nin kapatılma davasından Ahmet Kaya’nın linç edilmesine ve 6-7 Eylül Olayları’ndan 90’lara kadar aldığı tavırla düştüğü konum net bir şekilde görünüyor. Açıkçası “yandaş medya” ne yaparsa yapsın bu duruma düşemez. Elbette alınacak mesafe var. Ama bunun için ümitsizliğe düşmeye, “Bu iş bunlarla olmaz” demeye hiç gerek yok.

Bu minvalde Türkiye’de medya için mevcut ezberler yerine yapısal sorunlara dikkat çeken bir çalışma olarak Türkiye’de Basın Özgürlüğü: Mitler ve Gerçekler kitabından bahsedebiliriz.

2016 Bitti Kitaplar Bitmedi

2016 yılında çıkan, büyük merakla aldığım ve henüz bitiremediğim çalışmaların başında Asım Cüneyd Köksal’ın Fıkıh ve Siyaset isimli çalışması geliyor. Yine Cem Emrence’nin Osmanlı Ortadoğu’sunu Yeniden Düşünmek, çok yazarlı Eleştiri Seküler midir? kitabı, Marc David Baer imzalı Atmeydanı’nda Ölüm ve Weiss ve Hassan’ın DEAŞ’la ilgili kitaplarının çevirisi ilk “okunacaklar listesi”nde sıralarını bekliyorlar.

Yeni Kitap

Murat Yeşiltaş, Türkiye’de Ordu ve Jeopolitik Zihniyet, Kadim Yayınları, 2016

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş’ın yeni kitabı Kadim Yayınları’ndan çıktı. Alanla ilgilenenlerin mutlaka edinmesi gereken çalışma Yeşiltaş’ın doktora tezinin kitaplaştırılmış hali. Akademik bir çalışma olmasına rağmen tam da Türkiye’nin dünya siyasetindeki yerini yeniden konuştuğumuz dönemde önemli bir boşluğu dolduruyor.

Okuma Listesi

2016 yılında Yusuf Kaplan’ın bir okuma listesi yayınlaması çokça tartışıldı. Özellikle sosyal medyada çokça paylaşıldı bu liste. Diğer yandan kitaplarla haşır neşir olanlar hem bu listenin eksiklerine hem de başlı başına bir liste üzerinden okuma yapmanın sıkıntılarına dikkat çektiler. Okuma alışkanlığı olanların listeler üzerinden sırayla okuma yapabileceklerini pek düşünmüyorum açıkçası. Mutlaka okudukları kitaplardaki bir dipnot ya da bir kavram onları farklı okumalara yönlendirecektir. Belki de bir kitabı çok beğenip aynı yazarın başka çalışmalarını okuyacaklardır. Kitaplarda kriterim bu şekilde. Başka bir kitap okumaya yönlendiriyor mu yoksa yönlendirmiyor mu? İlk sıradaki bütün kitaplar okunur ve önemlidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası