Kriter > Siyaset |

Sosyal Sorun Halini Alan Başıboş Köpekler İçin Çözüm Adımları


Başıboş sokak köpekleri sorununun çözümünde, tarihsel ve mevcut tecrübeler ışığında, insanlardan uzak tutma, sahiplenme ve bakım, uyutma, kısırlaştırma ve itlaf yöntemlerinin uygulandığı görülmektedir. Bunlardan başıboş sokak köpeklerini insanlardan uzak tutma stratejisinin pek işe yaramadığı söylenebilir.

Sosyal Sorun Halini Alan Başıboş Köpekler İçin Çözüm Adımları
(Gökhan Balcı/AA)

İnsanoğlu tek başına yaşayan bir varlık değil, başkaları ile hatta başka canlılar ile hayatını sürdüren bir varlıktır. Bu nedenle insan, aynı zamanda sosyal varlıktır. Bununla birlikte insanın sosyal yönü içerisinde muhatap olduğu bazı meseleler, “sorun” halini alabilmektedir. Bu meselelerden biri de başıboş sokak köpekleri meselesidir. Başıboş sokak köpekleri meselesi yine Türkiye’nin gündemine gelmiştir, daha doğrusu gündemden düşmeyen bir mesele olarak yeniden ısınmıştır.

 

Meseleyi “Sosyal Sorun” Olarak Kabul Etmek

Hal böyle olunca meselenin adını koymak gerekmektedir. Mesele, hayvan sevgisi üzerinden ele alınamayacak kadar “sosyal sorun” halini almış gözükmektedir. Böyle olduğu içindir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan da başıboş sokak hayvanları sorunu hakkında şikayetlerin geldiğini açıkça ifade etmektedir.

Erdoğan’ın da açıkça ifade ettiği “sorun”, özellikle 2000’lerden bu yana artarak devam etmektedir. “Hayvansever kadını beslediği sokak köpekleri parçaladı”, “Liseli Mehmet, köpek saldırısı sonucu hayatını kaybetti”, “Şanlıurfa’da köpeklerin saldırdığı 6 çocuktan acı haber geldi; aralarından iki yaşındaki bir çocuk 11 günlük tedavi sonrası öldü”, “Başıboş köpek terörü bir can daha aldı; beyin kanaması geçiren kişi öldü”, “Köpek saldırısında yaralanan yaşlı adam yaşamını yitirdi” gibi onlarca haberi bir arama motoru taramasında bir çırpıda bulmak mümkündür.

Öte yandan, dünyada her yıl yaklaşık 35 bin insanın başıboş sokak köpekleri saldırı sonucunda öldüğü rapor edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, sadece kuduz kaynaklı ölümlerin sayısının ise 40-70 bin arasında olduğunu tahmin etmektedir. Açıkça ölümcül yönü de olan başıboş sokak köpeklerinin dünyadaki durumu böyle iken, sadece 2022’de Türkiye’de başıboş sokak köpeği saldırısı sonrasında 30’a yakın can kaybı basına yansımıştır. Bu rakama basına yansıyamayan örnekleri de ilave edince, tablo biraz da sorunlu hal almaktadır. Açıklanan başıboş sokak köpekleri sayısı (güncel/Aralık, 2023) 2,8 milyon olmakla birlikte, İzmir Veteriner Hekimleri Odası’nın 2017’deki açıklamasına göre sadece o tarihte İzmir’de 500 bin başıboş sokak köpeği olduğundan hareketle 10 milyon başıboş sokak köpeği olduğu tahmin edilmektedir.

İster 2,8 ister 10 milyon olsun Türkiye’de “sosyal sorun” halini alan bir başıboş sokak köpeği gerçeğinin varlığı açıktır. Bu durum, yapılan son araştırmalar ile de teyit edilmiş durumundadır. Ekim 2023’te Türkiye’nin 19 ilinde yapılan saha çalışması (ARGETUS tarafından yapılan araştırma kapsamında Türkiye İBBS Düzey 3-19 ilde 18 yaş ve üzeri toplam 32 bin 848 kişi ile görüşülmüştür) başıboş sokak köpeklerinin bir “sosyal sorun” haline geldiğini ortaya koymaktadır. Araştırmaya katılanların yüzde 83’ü başıboş sokak köpeği tehdidinin var olduğunu beyan etmektedir, bunların yüzde 38,2’si de “çok fazla” tehdit olduğunu ifade etmektedir. Bu “tehdit”, İstanbul’da yüzde 87,2 ve Ankara’da yüzde 90,5 olarak kabul edilmektedir.

 

Sorunun Boyutlarını Kavramak

Böyle bir sorun, elbette sonuçları itibariyle sorundur. Bu sonuçlar sağlık alanında olduğu kadar başıboş sokak köpeklerinin özelde çocuklara, engellilere, yaşlılara ve diğer hayvanlara (hatta diğer bazı köpeklere) verdiği ölümcül ve yaralamalı zararlar iledir.

Bu zararların en önemlisi toplum sağlığı açısındandır; başıboş sokak köpekleri, toplum sağlığı açısından ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Örneğin, köpek saldırısındaki ısırmalar sonucunda kuduz, capnocytophaga bakterisinin neden olduğu hastalıklar, pasteurella, MRSA ve tetanos ortaya çıkabilmektedir; buraya hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik hastalıklar da ilave edilmektedir. Başıboş sokak köpeklerinin ve köpeklerin yanlış beslenmesi sonucu görülen köpek dışkıları üzerinden de insanları etkileyen ve son dönemlerde Türkiye’de hızla artan (2008’de 408 olan vaka sayısı 2017’de 1728’dir) “kist hidatik” de buraya dahildir. Sağlık Bakanlığı’nın raporlarına göre kistlerin yüzde 50-70’i karaciğerde, yüzde 10-30’u akciğerde ve yüzde 10’u vücudun diğer organlarında ya da dokularında yerleşmektedir ve zamanla çocuk başı büyüklüğünde kistler oluşabilmektedir.

Toplum sağlığına tehdit durumundaki başıboş sokak köpekleri, aynı zamanda özelde çocuklar için de sorundur. Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi “çocuğun yararı” temel düşüncesini ve uygulamalarda çocuğun “esenliği”, “korunması” ve “gelişimi” için taraf devletlere yönelik emredici hükümler içermektedir. Bu emredici hükümlere rağmen, başıboş sokak köpekleri sorunu bizzat çocukları tehdit etmektedir, zira çocukların en çok ihtiyaç duyduğu park ve bahçeler başıboş sokak köpeklerinin neredeyse meskeni olmuş durumdadır. Bu durumdan dolayı, çocukların oyun parkları onlar için can güvenliği meselesi olabilmektedir, zira başıboş sokak köpekleri saldırıları sonrasında çocukların ölümü veya yaralanması ile karşı karşıya kalınmaktadır. Hatta köpeklerin saldırısı olmasa bile, parklardaki, mesire alanlarındaki ve bahçelerdeki köpek dışkılarından kaynaklı zoonotik hastalıklar açısından çocuklar risk altında bulunmaktadır.

Tehlike/risk, engelli vatandaşlar için de geçerlidir. Türkiye’nin de 2007’de imzaladığı 2006 tarihli Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’de, engellilerin haklarına yönelik birçok madde yanında, özelde “engellilerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak”, “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından yararlanma” gibi hükümlerin önündeki en önemli sorunlardan biri başıboş sokak köpekleri sorunudur. Çünkü başıboş sokak köpekleri, engellilerin can güvenliği riskine neden olmakta ve hak ihlallerinin yaşanmasına yol açmaktadır; özellikle görme ve yürüme engelli vatandaşlar, başıboş sokak köpeklerinden dolayı sokaklarda ciddi sorunlarla yüz yüze gelmektedir. Bu gerçekten dolayıdır ki Türkiye Görme Engelliler Derneği Başkanı kendisi gibi diğer görme engellilerin de başıboş sokak köpeklerinin saldırılarına maruz kaldığını beyan etmekte ve bundan dolayı tedirgin olduklarını dile getirmektedir.

Öte yandan, yaşlılar, nispeten engelliler gibidirler; onlar için yürümek zordur, koşmak da çoğu zaman kısıtlıdır, manevra yapmak için esneklikleri azdır, beş duyuları nispeten zayıf düşmüştür. Bu yönleri ile yaşlıların engelleri vardır. Hal böyle olunca, sokak köpeklerinin engellilere yönelik olumsuz etkisi, yaşlılar için de geçerlidir. Mesela bu olumsuz etkinin boyutlarını bir tıkla internet haber kanallarından görmek mümkün: “Başıboş köpeklerin saldırısı sonucu yaralanan 84 yaşındaki yaşlı kadın yoğun bakıma kaldırıldı”, “Muş'ta köpeklerin saldırdığı 79 yaşındaki kadın yaralandı”, “Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde abdest almak için evinin önüne çıkan 90 yaşındaki adam, köpeklerin saldırısı sonucu hayatını kaybetti; sokak köpekleri yaşlı adamı parçalayarak öldürdü”, “Söke’de köpekler yine bir yaşlıya saldırdı”, “İstanbul’da sokağa bırakılan pitbull cinsi köpek yaşlı adama saldırdı”, “10 sokak köpeği yaşlı kadına saldırdı”, “Sokak köpeklerinin saldırdığı yaşlı kadın öldü”.

Başıboş sokak köpeği sorunu, insanlara zararları ile sınırlı kalmamaktadır, diğer hayvanlara da zarar verecek şekildedir. Raporlara yansıyan bilgilere göre, örneğin memeli hayvan türleri, kuş türleri, sürüngen türleri ve amfibi türleri başıboş sokak köpeklerinden olumsuz etkilenmektedir ve sonuçta nesilleri tükenmekte ya da nesillerinin tükenme riski ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bunların dışında başıboş sokak köpeklerinin çok sayıda çiftlik hayvanına saldırıp telef ettiği de raporlara yansımaktadır. Örneğin, Adıyaman’da sadece bir çiftlikte 280 tavuğu başıboş sokak köpekleri telef etmiştir. 2021 rakamlarına göre, 1053 kümes hayvanı, 3 büyükbaş hayvan, 3 at başıboş sokak köpekleri tarafından telef edilmiştir.

 Avrupa'da Sokak Hayvanlarına Yönelik Uygulamar, İNFO

Başıboş Sokak Köpekleri Sorunun Çözüm Yolları

Böyle bir durumda çözüm yolları bulmalı ki insanlar huzur bulsun (rahat etsin). Bunları beş başlıkta toplamak mümkündür: Başıboş sokak köpeklerini i) insanlardan uzak tutmak, ii) sahiplendirmek ve bakım, iii) uyutmak, iv) kısırlaştırmak ve v) itlaf etmek.

Bu beş çözüm yolunun her biri, Anayasa’nın “herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” (madde 17), “herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” (madde 56) ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin “herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır” (madde 3) hükümlerini yerine getirmiş olmakla eş değerdir.

Bu çözümlerden biri, başıboş sokak köpeklerini insanlardan uzak tutma stratejilerini devreye sokmaktır; bu başıboş sokak köpeklerini sürgün etmek veya insansız bir yere nakletmek demektir. Bu stratejiler, yeni değildir. Örneğin, Osmanlı’da İkinci Mahmud döneminde başıboş sokak köpeklerinin bir İngiliz vatandaşı kovalaması sonrasında, İngiliz’in ölmesi ile ortaya çıkan diplomatik sorunu çözme adımı olarak, tüm köpekler kayık ile uygun bir adaya nakledilmiştir. Bu sürgün/nakil daha sonraları Sultan Abdülaziz döneminde de devreye sokulmuş, başıboş sokak köpekleri Marmara’da ıssız bir adaya gönderilmiştir. 1910’da da Sivriada’ya başıboş sokak köpeklerinin nakledildiği kaydedilmektedir. Günümüzde de benzer nakil hareketliliği, başıboş sokak köpeklerini toplayıp (insanlardan uzak) boş ortamlara bırakmak şeklinde görülebilmektedir.

Başıboş sokak köpek sorununu çözmede diğer bir çözüm çabası, sahiplenmek ve sonrasında bakım şeklindedir. Burada sokakta bulunan köpeklerin insanlar tarafından sahiplenilmesi ve evlerine/yanlarına alınması söz konusudur. Bu tarz çözümler, bazı köpek cinsleri için mümkün olmakta ve aynı zamanda bakım konusunda titiz olmayı gerektirmektedir. Bu nedenle bazı ülkelerde, “yasaklı köpekleri” sahiplenmek, almak veya satmak, eğer sahiplenilmişse sokağa terk etmek veya başkasına vermek ya da üremesini sağlamak yasa dışı kabul edilmektedir. Örneğin Almanya’da hayvan sahipliğinden sonra hayvanları terk etmek oldukça ağır ve dolayısıyla caydırıcı para cezası demektir.

Başıboş sokak köpek sorunu için başka bir çözüm yöntemi uyutmak şeklinde uygulanabilmektedir. Burada söz konusu olan, başıboş sokak köpeklerinin toplatılıp bir barınağa alındıktan sonra uyutulmasıdır. Örneğin Almanya’da bu uygulama devreye sokulabilmektedir. Kanada’da toplum sağlığını koruma adına, yerel idarelerin başıboş sokak köpeklerini uyutma yetkisi bulunmaktadır. ABD’de eyaletler bazında toplum sağlığına tehdit olabilecek (3-4 milyon civarındaki) başıboş sokak köpeği uyutulmaktadır. İngiltere’de de sahipsiz başıboş sokak köpekleri uyutulabilmektedir.

Başıboş sokak köpekleri sorununu çözmede kullanılan diğer bir yöntem kısırlaştırmadır. Dünyada yakala-kısırlaştır-sal (TNR) yönteminin kullanıldığı ülkeler bulunmaktadır. Burada söz konusu olan, öncelikle başıboş sokak köpeklerini yakalamak, sonrasında kısırlaştırma ve en nihayetinde tekrar sokağa salmaktır. Burada amaçlanan köpek nüfusunu azaltmak veya kontrol altına almaktır.

Son bir çözüm yolu itlaftır, yani başıboş sokak köpeklerini öldürmektir. Osmanlı son döneminde, 1910’da Sivriada’ya nakledilen başıboş sokak köpekleri, 1912’de itlaf edilmiştir (30 bin). Başıboş sokak köpeklerini itlaf hareketi, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. 1927’de kuduzla mücadele altında belediyelerin başıboş sokak köpeklerini toplu itlafları olmuştur. Bu itlafların bir kısmı zehirlenerek, bir kısmı da gazla öldürme şeklindedir. İtlaflar 1930’larda ve 1940’larda da devam etmiştir; raporlara göre 1940-1941’deki iki yılda itlaf edilen köpek sayısı 9 bini aşmıştır. 1960’lardan 1980’lere kadar da belediyelerin itlafları bulunmaktadır. En son 1996’da Habitat 2 konferansının hazırlıkları kapsamında başıboş sokak köpeklerini itlaf devreye sokulmuştur.

 

Hangi Çözüm Yolu Sosyal Sorunun Çözümünde Daha Etkili Olabilir?

Başıboş sokak köpekleri sorununun çözümünde, tarihsel ve mevcut tecrübeler ışığında, başıboş sokak köpeklerini i) insanlardan uzak tutma, ii) sahiplenme ve bakım, iii) uyutma, iv) kısırlaştırma ve v) itlaf yöntemlerinin uygulandığı görülmektedir.

Bunlardan başıboş sokak köpeklerini insanlardan uzak tutma stratejisinin pek işe yaramadığı söylenebilir. Eğer başıboş sokak köpeklerini uzaklaştırma yeri ıssız bir ada olsa belki mantıklı olabilir ve kısmen de olsa işe yarayabilirdi, ancak insanlardan uzak yer ormanlar ise sorun çözmek yerine başka açılardan yeni sorunlara yol açma riski olacaktır. Zira ormanlar insanların girip çıktığı yerlerdir hatta bazı ormanlık alanlar mesire alanı şeklinde özel olarak insanların hizmetine sunulmaktadır. Öte yandan ormanlara bırakılan sahipli veya başıboş köpeklerin zamanla şehirlere dönmeleri de vakidir. Aslolan popülasyonu azaltmak ve toplum sağlığını tesis etmek ise, bu yöntem pek de makul olmayabilir çünkü bu yöntemle ne popülasyon azaltılabilecektir ne de toplum sağlığı tam anlamıyla korunabilecektir.

Sahiplenme ve bakım yöntemine gelince; esasında bu yöntem teorik olarak makul görünebilir, çünkü her insan hayvan sevebilir en azından hayvandan nefret etmek insanoğlu için istisna bir durumdur. Ancak bir sokak köpeğini sahiplenmek ve onun bakımını yapmak, sevmekten öte ilave sorumluluk, özel ilgi, maliyet ve ekstra çabalar gerektirmektedir. Bu ise pratikte herkes için pek mümkün durmamaktadır.

Başıboş sokak köpeklerini uyutma yöntemi ise popülasyonu kontrol etmek ve toplum sağlığı riskini minimize etme açısından ilk bakışta makul görülebilir, ancak uyutmak da bir yöntem gerektirmektedir. Uyutma işlemi sonrasında uyutulanların nerede tutulacağı (mekan sorunu) ve ne kadar zaman uyutulacağı ve buna neye göre karar verileceği gibi birtakım soru(n)lar ortaya çıkacaktır.

Kısırlaştırma işlemi ise dünyada oldukça az uygulanan bir yöntemdir. Burada başıboş sokak köpeğini önce yakalamak sonra kısırlaştırmak ve sonrasında tekrar sokağa salmak söz konusudur. Bu yöntem ile toplum sağlığı sorunu çözülmüş olmamaktadır, sadece popülasyonun kontrolü için adım atılmış olmaktadır. Ancak popülasyonu kontrol etmek için başıboş sokak köpeği sayısının az olduğu ülkelerde bu yöntemin uygulanması anlamlı olabilir. Örneğin kısırlaştırma yöntemi ile popülasyonun görece az olduğu Singapur’da sonuç elde edilmesine rağmen popülasyonun görece fazla olduğu Hong Kong’da ve Hindistan’da sonuç alınamamış hatta sorun daha da büyümüştür. Türkiye’de başıboş sokak köpekleri sayısı tahminen de olsa yüksek görünmektedir, bu nedenle kısırlaştırma yöntemi, sorunu daha da derinleştirmeye neden olacaktır. Özellikle kısırlaştırılıp sokağa tekrar salınan başıboş köpeklerinin “yönetilmesi” kısmı (örneğin beslenmeleri) daha büyük mesele olacaktır ve toplum sağlığı açısından risk (örneğin aç kalmaktan kaynaklı saldırganlıklar) devam edecektir.

Eğer kısırlaştırma veya uyutma gibi önlemlerin yeterli olmayacağına kanaat getirilirse, geriye kalan yöntem itlaftır. Ancak eğer itlafa başvurmak istenirse öncelikle başıboş sokak köpeği sayınının tahmini değil de net olarak belirlenmesi elzemdir; eğer ortaya konan net sayı aşırı popülasyon anlamına geliyor ve de kısırlaştırma veya uyutma seçenekleri tercih edilmeyip itlaf yoluna gidilecekse, belli sayıda itlafın makul şekillerde ve mümkün olan en az acıyla sağlanması en asgari görev bilinmelidir. Bu politika 13 Haziran 1932 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürütülen “tamim”de (genelgede) de açıkça ortaya konmaktadır. Tamim aynen şöyledir:

Muhtelif vilâyetlerimiz dahilinde kuduz şüpheli köpekler tarafından ısırılarak tedavihanelere sevk edilen eşhas adedinin çoğalmakta olduğu anlaşılmıştır. Sık sık tekerrür eden ve hemen birçok mıntıkalarımızda eksik olmayan ısırık vakalarının bu suretle tevalisi [sürüp gitmesi]; köpeklere karşı umumî bir mücadele yapılmasını istilzam edecek [gerektirecek] bir derecede ehemmiyet kesbeylemiş [edinmiş] olduğundan keyfiyet hakkında bütün alâkadarların nazarı dikkatlerinin celbine lüzum hissedilmiştir. Muhtelif mıntıkalardan alınan malûmata göre tedavihanelere sevk edilen eşhasın bir kısmı sahipsiz köpekler tarafından ısırılmış olmakla beraber bu şahısların en mühim kısmını sahipli köpekler tarafından ısırılanlar teşkil etmektedir. Binaenaleyh yapılacak mücadelenin sahipli sahipsiz bütün köpeklere teşmili lâzım gelmektedir. Yapılacak mücadelede şu esaslar takip edilecektir:

  1. Sahipsiz olan bütün köpekler itlaf edilecektir.
  2. Şehir ve kasabalar dahilinde beslenen sahipli köpekler; hiçbir suretle başıboş olarak mahalle aralarında, çarşı ve pazarda dolaştırılmayacaktır. Dolaştırmak isteyenler hayvanın ısırmasına mahal bırakmamak üzre ağız ve burnuna birer maske takmaya mecbur tutulacaklardır. Bu hususun şehir ve kasabalar dahilinde belediyeler tarafından neşir ve ilânı ile şiddetli murakabe edilmesi [denetlenmesi] ve muhalif hareket edenler hakkında belediyece ceza tatbik edilmesi icap eder.
  3. Maskesiz görülecek köpeklerin itlaf edileceği de halka tefhim edilecek [bildirilecek] ve bunu müteakip maskesiz dolaştığı görülen köpekler itlaf edilecektir.
  4. Köylerde bulunan sahipli köpekler gündüzleri bir mahalde bağlı olarak bulundurulacak ve ancak geceleri bekçilik işini görebilmeleri için serbest bırakılacaklardır. Bu mecburiyet köy ihtiyar heyeti vasıtasıyla bütün köylülere tamim edilecek ve mecburiyete riayet etmeyenlerin köpekleri itlaf edilecektir. Köpeklerin itlafında kullanılacak zehir masrafı şehir ve kasabalar belediyelerine aittir. Bununla beraber zaruret hissedilecek olursa ve makamı vilâyetçe lüzum gösterilirse Vekâletimizce sarı hastalıklar tahsisatından muavenette [yardımda] bulunulacaktır. Mahallince münasip görülen yerlerde başıboş köpeklerin kurşunla itlafı daha amelî olur. Tamim muhteviyatının dikkatle takip ve tatbiki esbabının [uygulama aletinin] temini ve vilâyet dahilinde bu hususta yapılan icraat hakkında Vekâlete peyderpey malûmat verilmesi ehemmiyetle rica olunur.”

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası