Kriter > Dış Politika |

Türk Dış Politikası ve Afganistan


Diğer ülkeler gibi Türkiye’nin de Afganistan ve Taliban algısında bir dönüşüm yaşanmakta. Türkiye, uluslararası toplumun bir parçası olmakla birlikte tarihi ve kültürel ortak noktalar üzerinden Afganistan’a yönelik dış politikasını şekillendiriyor. Ancak Türk dış politikasının müteakip sürecini anlamak ve açıklamak için zamana ihtiyaç var. Öte yandan Türk dış politikasını Afgan örneğinden çözümlemek için belirgin parametreler seçmek ve öngörülebilirlik için sahadaki gelişmelerle karşılaştırmak gerekir.

Türk Dış Politikası ve Afganistan
Türk Kızılay'ı, Afganistan'ın başkenti Kabil'de bulunan mağdur 100 aileye erzak kolisi dağıttı. (Sayed Khodaiberdi Sadat/AA, 28 Ağustos 2021)

Afganistan’dan yabancı askeri varlığın çekilmesi sonrası, ülkenin “kendi kaderine terk edilmesi” ile “uluslararası toplumun bir üyesi olarak kalması” arasında ince bir çizgi oluştu. Kendini, yirmi yıllık silahlı mücadelesiyle meşrulaştırmaya çalışan Taliban’ın söylem ve eylemleri izlenmeye başlandı. Öte yandan Taliban ile birlikte çalışabilecek ülkeler, Afganistan’ın küresel düzende “layıkıyla” konumlanabilmesi için çaba göstermeye başladı. Bu kapsamda Pakistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, Taliban yönetiminin yeni yönetim tarzını anlamaya ve yorumlayamaya çalıştı. Çin, güvenlik ve ticari kaygılarıyla Taliban’a mütereddit ama destek vadeden bir el uzattı.

Diğer ülkeler gibi Türkiye’nin de Afganistan ve Taliban algısında bir dönüşüm yaşanmakta. Türkiye, uluslararası toplumun bir parçası olmakla birlikte tarihi ve kültürel ortak noktalar üzerinden Afganistan’a yönelik dış politikasını şekillendiriyor. Ancak Türk dış politikasının müteakip sürecini anlamak ve açıklamak için zamana ihtiyaç var. Öte yandan Türk dış politikasını Afgan örneğinden çözümlemek için belirgin parametreler seçmek ve öngörülebilirlik için sahadaki gelişmelerle karşılaştırmak gerekir.

 

Türkiye’nin Afganistan’a Yaklaşımı

Türkiye’nin 1920’lerden itibaren artan tempoyla uzanan yardım ve destek eli herhangi bir etnik veya mezhebi gruba yönelik olmadı. Bilakis tüm Afganlılara yönelik şekillendi. Bu nedenle Türkiye’nin Afganistan ve Taliban politikasını farklı kategoriler halinde değerlendirmek gerekir. Bahse konu iki kategoriyi de insani sorumluluk, bölgesel çıkar ve küresel gelişmeler şeklinde farklı ölçütler dahilinde incelemek uygun olabilir.

Türk hariciyesinin Afganistan politikası, ülke bütünlüğü ve meşruiyet zemininde şekillenmiş, öncelikle bir devletin insani sorumluluğu bağlamında ülke yardımı şeklinde tezahür etmiştir. Bu çerçevede hiçbir çıkar gözetmeksizin acil insani yardım, sağlık, eğitim ve imar gibi alanlar ana meşguliyet alanları olmuştur. Afgan iç siyasi çekişmeleri ve Rus işgali, Türkiye’nin ülke yardımını geçmişte sekteye uğratmış olsa da ABD işgali ve NATO misyonu aynı süreci tekrar yürürlüğe sokmuştu. Türkiye muharip bir misyon üstlenmeden yardım diplomasisine ağırlık verdi. Nitekim Türkiye’nin;

- Kabil Doğan Kampında halka ücretsiz sağlık hizmeti sunması,

- Kabil, Vardak ve Cevizcan’da TİKA aracılığıyla imar gayretleri,

- Ülke geneline eğitim tesisi ve malzemesi yardımı yapması,

- Afganistan’a Bağış Konferanslarında Batılı ülkelerden daha fazla yardım sözü vermesi ve bu sözlerini diğer ülkelerin aksine tutmuş olması dikkate alınmalı.

Afganistan’da günlük yaşam
Afganistan’da günlük yaşamdan alışıldık bir kare. İnsanlar gündelik hayatlarını devam ettirmeye çalışırken Taliban üyelerinin ellerinde silahlarla devriye gezdiği görülüyor. (Oliver Weiken/Getty Images, 22 Eylül 2021)

 

Bölgesel çıkar bağlamında yapılan analizler, devletlerin siyasi beklentileri ile ilgili. Türkiye, Afganistan’ı hiçbir zaman Orta Asya politikasının bir uzantısı olarak algılamadı. Zaten Türkiye’nin orta ve güney Asya’da meydan okuyan bir stratejisi hiçbir zaman olmadı. Bilakis Afganistan ile ilişkilerinde bölgesel istikrar için arabulucu bir rol üstlenmek ve çıkardan ziyade tek taraflı inisiyatifler üstlenmek istedi. Afganistan’da Türk girişimciler olsa da bunların iş hacimleri Orta Asya, Ortadoğu veya Afrika ülkeleri seviyesinde değil. Diğer bir ifadeyle ekonomik çıkar odaklı bir Afganistan politikası da olmadı.

Türkiye ve Afganistan’ı 1920’lerde kardeşlik anlaşması imzalamaya iten konu uluslararası sistemde meşru olma ve kültürel-tarihi miras oldu. O dönemde iki ülkeye motivasyon sağlayan ortak hasım, İngilizlerin emperyalist girişimleriydi. Günümüzde Türkiye’nin ekonomik ve kültürel bağlama yerleştirilebilecek “Yeniden Asya” politikası Türkiye’nin ekonomik çıkarları bağlamında ileri sürülmüşken, bahse konu inisiyatif, Afganistan’ın fayda sağlayabileceği ve refahını konsolide edebileceği bir fırsat penceresi sunuyor. Afganistan’ın dünya pazarlarına erişme ve kendine yeter bir ekonomi oluşturma amacı, Türkiye’nin bölgesel çıkarlarından ziyade Afganistan’ın ekonomik çıkarlarına katkı sağlıyor. Dolayısıyla fayda-zarar ilişkisinde Afgan çıkarları ön planda. Ayrıca Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin, Türk Konseyi üzerinden halen yürüttüğü bölgesel strateji, yakın gelecekte Afganistan’a fayda sağlayacak cihette ilerliyor. O halde Türkiye’nin değil, Afganistan’ın bölgesel çıkarlarının gerçekleşmesi daha ağır basıyor.

Küresel gelişmeler, Afgan coğrafyasına etki edebilecek şekilde hızlı tempoyla gelişmekte. ABD’nin orta ve güney Asya’da bıraktığı güç boşluğu İran, Pakistan, Rusya ve Çin tarafından el birliği ile doldurulabilecek nitelikte. İran, nükleer görüşmeler arifesinde, Afganistan’dan uzaklaşan Amerikan tehdidinden memnun. Bu nedenle mezhebi kaygıları bir kenara itip sıcak mesajlar seslendiriyor. Pakistan ve Çin, uzlaşı içinde koordineli bir Afgan politikası yürütürken Çin, Uygurlardan ve hammadde tedarikinden kaynaklı güvenlik ve ticari kaygılarını Taliban’a endekslemiş halde. Rusya ise Kolektif Güvenlik Antlaşması’nı maske olarak kullanıp radikal akımların önlenmesi üzerinden bölge politikasını şekillendiriyor. Bu nedenle Kabil’deki Rus Büyükelçiliği halen görevine devam ediyor. ABD’nin bu ülkelerle rekabeti doğal olarak Afganistan algısını tekrar şekillendirecek. Türkiye’nin Afganistan politikasına, kendisini küresel güç mücadelesine nasıl konumlandır(ma)dığı etki etse de Türkiye’nin Afganistan algısında değişiklik beklenmemeli.

 

Türkiye’nin Odağı Afgan Halkı

Afganistan politikası yanında, Türkiye’nin Taliban politikasına bakmak gerekir. Türk dış politikasının ana çıpası meşruiyet kavramıyla şekillenmekte. Meşruiyet ise yönetimlerin iç ve uluslararası hukuki geçerliliğinden değil, kendi halkına karşı uygulamalarından ve sorumluluklarını yerine getirmesinden türemekte. Afganistan politikasında ayrı olarak Taliban algısı, Taliban yönetiminin söylem-eylem tutarlılığı ve Afgan halkını kucaklaması hatta Afgan halkının Taliban’ı kucaklamasıyla ilgili. Öte yandan, böyle bir değerlendirme ölçütüne rağmen, Türkiye’nin insani zemine oturtulmuş sorumluluğu Taliban’a endekslenmiş değil. Nihayetinde yardımın odak noktası Afgan halkı.

Taliban’ın Türkiye’nin bölgesel çıkarlarına etkisi ise Türkiye değil, Taliban ile ilgili bir konu. Türkiye’nin “Yeniden Asya” politikasıyla Taliban’ın kendi coğrafyasında, özellikle Orta Asya ülkeleriyle etkileşime girmesi önemli bir açılım. Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ile siyasi ve ekonomik irtibat, Taliban’ın halka vadettiği refah için önemli. Geleneksel rakip Pakistan ile ilişkilerde Türkiye’nin arabuluculuğu Taliban açısından kritik. Dolayısıyla Türkiye’nin Taliban ile bir “ilişki” tesis etmesi Türkiye’den ziyade Taliban’a fayda sağlayacak.

Öte yandan küresel gelişmelerde, vekil olarak tayin edilmek ve araçsallaştırılmak, Taliban açısından bir risk. Taliban’ın yirmi yıl süren bir mücadele sonrasında küresel mücadelesine kendisini kurban etmesi beklenemez. Taliban, ancak Türkiye gibi çıkar değil gönül ortaklığı yapabilecek ülkelerle küresel gelişmelerin risklerini yönetebilir. Aksi halde ABD, İran, Çin veya Rusya gibi ülkelerin ya istismar ettiği bir araç ya da hedef haline gelebilir.

Sonuç olarak Türk dış politikasının Afganistan ve Taliban gündeminde insani sorumluluk bağlamında değerlendirmeler eşitlenebilir. Ancak farklı aktörlerin bölgesel çıkarları ve küresel gelişmeler Afganistan’ı araçsallaştırırken Türkiye, Afganistan ve Taliban yönetimine fırsatlar sunmaktadır. Ancak Taliban yönetiminin, Afgan halkını merkeze alan siyasi tercihleri, Türk dış politikasının Afganistan ve Taliban algısını eşitleyebilecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası