Uluslararası sistemdeki dönüşüm koronavirüsle birlikte hem daha görünür hale geldi hem de hızlandı. Türkiye de bu süreçte ortaya çıkan boşlukları değerlendirerek devlet ve milletin kenetlendiği daha müreffeh bir ülke olma yolunda ilerliyor.
Bugün bazılarının 2020 gelişmeleri arasında saymayı unuttuğu ya da Sözcü gazetesinin yaptığı gibi felaket olarak değerlendirdiği Ayasofya'nın ibadete açılması hayaliyle kaç nesil bekledi. Yine Karabağ'ı Ermenistan işgalinden kurtarmak büyük bir sevdaydı. Doğu Akdeniz'de hem Kıbrıs'ta hem de Libya'da yaşananlar ufuklarımızın ötesindeydi. Belki de ilk defa "yavru vatan" ve "tek millet, iki devlet" ifadelerinin slogandan ibaret olmadığını gördük. "Mavi vatan"ı da bunlara eklemeyi hiçbir zaman unutmayacağız.
Asla küçümsememeli ama bu yılı sadece topla tüfekle geçirmedik. Salgın sonrası önemi artan solunum cihazlarını yerli sanayi ve teknoloji firmalarımızın (Arçelik, ASELSAN, Baykar ve Biosys) bir araya gelerek üretmesi ve hatta sonrasında bu ventilatör cihazlarının ihraç edilmesi önemli başarılardandı. Kalyon güneş teknolojileri fabrikası, ETİ maden lityum üretim tesisi, açılan şehir hastaneleri, otobanlar ve Millet Kütüphanesi bu yılın mutluluk veren gelişmelerindendi. Böylelikle Türkiye bir yandan son teknolojiyi yakalamaya çalışırken diğer yandan da altyapı eksiğini hızla kapatıyor.
Benzer bir durum aslında şirketler için de geçerli. Evden çalışma usulü ve yeni toplantı modelleri pandemiden sonra terk edilmeyecek gibi görünüyor. Esnek çalışmayla birlikte stokların ve hammadde akışının daha etkili bir şekilde kontrol edilmesi de bu sürecin önemli parçalarından.
Değişim Yayıncılığa Nasıl Yansıyor?
Yayıncılıkta da bu sürece dair birçok yeni şey görüyoruz. Etkili bir dağıtımcıyla çalışmak ya da dağıtım ağı sahibi olmak çok büyük bir avantajdır yayıncı için. Yeni çıkan kitabın bütün şehirlerde çok ziyaret edilen kitapçıların vitrinlerinde yer almasını sağlayabilecek bir imkandır bu. Veyahut eğitim alanında yayıncıysanız ve o sene müfredat değişmediyse milyonlarca öğrencinin evine girmeniz işten bile değildir. Yine yayınevinizin yakın durduğu bir kitap satış zinciri varsa sizin kitaplarınız maça 1-0 değil 3-0 önde başlıyor demektir. Kimi yazarlar etkinlikleriyle beraber pazarlar kitaplarını. Her konuşma için bir miktar kitap satın alınması gerekir ya da etkinlik sonrası düzenlenen imza töreni yazarın etkili hitabetiyle konuşmayı dinlemeye gelenleri etkileyerek kitap almalarını sağlar. Bunu bir de çeşitli kamu ya da özel kurumlar vasıtasıyla yapanlar da mevcuttur. Burada iş biraz daha garantidir. Davet eden kurum önceden kitapları satın alarak ortamı hazır eder. Kitaplarınızdan birinin üniversitede ders kitabı olarak okutulması da önemlidir. Her sene bir ya da birkaç baskı yapmanız garantidir. Fuarlarda ön sıralarda yer sahibi olmak ya da marka bilinirliğinizi kullanarak büyük imza günleriyle kitap stoklarını eritmek mümkündür.
Yukarıda saydığım yollardan hemen hepsi bugün kapalı ve bu yolların ne zaman açılacağı da belli değil. Okurlar kitapçılara girmeye çekiniyor dolayısıyla etkin bir dağıtım şirketine sahip olmanız ya da mağazalardaki raflarda önlerde bulunmanız bugün yeterli değil. Okullar ve üniversiteler uzaktan eğitim sürdürdüğü için ne öğretmen kitapları takip edebiliyor ne de akademisyen mecburi tuttuğu okumaları yaptırabiliyor. Etkinliklerin hemen hepsi ya iptal edildi ya da online şekilde yapılıyor. Fuarların akıbeti ise hepten belirsiz. Nasıl dönecekler gerçekten merak konusu.
Geldiğimiz noktada online satış yapabilmeniz ve kargo ağınızın olması sizi öne geçiriyor. Güçlü bir editöryanız ve yaratıcı bir ekibiniz yoksa eğer, bu belirsizliklerin daha fazla olduğu dönemde elinizdekini kaybetmemek için kabuğunuza çekiliyorsunuz. Yayıncılık ekosistemi de bir tür değişimin içerisinde. Sosyal medyada öne çıkmış bir ismin konuk olduğu podcast programının ardından doğrudan yayıncılık usulüyle basılan kitapları, bir anda yüzlerce satıyor. Eskiden herhangi bir kitabın televizyonda popüler bir dizide görünmesi muazzam etki oluştururken şimdi etkisi o kadar olmasa da çok çeşitli mecralarda görünür olmak mümkün.
Belki de yayıncılığın bütünüyle profesyonel bir sektöre dönüştüğü bir noktaya geldik. Dava yayıncılığı mutlaka bir şekilde devam edecektir ancak geniş kitlelere hitap etmesi gittikçe zorlaşıyor. Görünen o ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Türkiye genç nüfusa sahip büyük bir ülke. Bunu göz önünde bulundurarak kimler yeni döneme hazırlık yapıyor?
Yeni Çıkanlar
Adem Ölmez, 'Hâtıra-Yı Seyâhat' Selanik, Üsküp, Priştine, Kosova ve Manastır Notları, Türk Tarih Kurumu, 2020
Murat Yeşiltaş ve Rıfat Öncel, Ortadoğu’da Güvenlik, Savunma ve Silahlanma, SETA, 2020 (Fotoğrafına tıklayarak PDF versiyonuna ulaşabilirsiniz)
Hasan Basri Yalçın, Asimetrik Savaş, SETA, 2020 (Fotoğrafına tıklayarak PDF versiyonuna ulaşabilirsiniz)
İsmail Numan Telci ve Recep Yorulmaz, Uluslararası Siyasette Doğu Akdeniz, Ortadoğu Yayınları, 2020
Fatih Çalışır, Suraiya Faroqhi ve M. Şakir Yılmaz, Kanuni Sultan Süleyman ve Dönemi, İbn Haldun Üniversitesi, 2020.