Sovyetler Birliği’nin dağıldığı dönem, Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde beş Türk devletinin bağımsızlığını ilan etmesine giden yolu oluşturan sürecin başlangıcı oldu; Türk devletleri, kurumsal bir inşa süreci yoluna girdiler. Bu, günümüze kadar yaklaşık 30 yıldır süregelen çabanın başlangıcını oluşturuyor. Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, Mehmet Akif Kireçci editörlüğünde bağımsızlığını kazanan Türk devletlerinin kurumsal inşa süreçlerini mercek altına alarak, bu ülkelerin gerek Sovyetler Birliği’nin halefi Rusya’yla gerekse diğer bölge ülkeleriyle kurduğu ilişkileri inceleyen kapsamlı bir kitap yayımladı. Türk Cumhuriyetlerinde Bağımsızlık ve Devlet İnşa Süreci adını taşıyan kitap, altı bölüm, otuz yedi makalede, kardeş Türk Cumhuriyetlerinin içeride ve dışarıda, maddi ve manevi açıdan karşı karşıya kaldığı meydan okumaları anlatıyor. Kitap, ilhamını Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk–Kazak Üniversitesi öncülüğünde düzenlenen “Bağımsızlıklarının 25. Yılında Türk Cumhuriyetleri Sempozyumu”ndan alıyor. Sempozyumda sunulan bildirilerden seçilen makaleleri içeren kitapta, ele alınan konularda katkı sağlayacağı beklentisiyle daha önce yayınlanmış bazı yazılara da yer verilmiş.
Bağımsızlığını elde eden Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’ın devlet inşası süreçlerine ve ikili ilişkilerine odaklanan eserin birinci bölümü, sekiz makaleden oluşuyor. İlk sırada yer alan, Haluk Alkan’ın yazdığı “Türk Cumhuriyetlerinde Siyasal Kurumsallaşma Süreci” isimli makale, ilgili ülkelerde siyasi kurumların oluşum süreçlerini aktarıyor. Alkan, bu ülkelerin çoğunun bağımsızlığını “isteksizce” kazandığını dile getirirken, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan ekonomik ve siyasi şartların ülkelerdeki siyasal dönüşüm sürecini tetiklediğini vurguluyor.
Mehmet Akif Özer ve Ulan Osmanov’un yazmış olduğu ve karşılaştırmalı olarak Türkiye ile Kırgızistan iç güvenliklerini ele alan makalede ise öncelikle “güvenlik” kavramının tanımına açıklık getiriliyor. Yazıda, Türkiye ve Kırgızistan’daki güvenlik teşkilatlarının detaylı bir analizi de okuyuculara sunuluyor. İlk bölümde yer alan Saltanat Asekova’nın makalesi, Kırgızistan’ın siyasi anlamda yeniden yapılanma sürecini, Tahira Allahyarova’nın makalesi de bağımsızlığın ilan edilmesinden sonra yaşanan devlet inşası sürecini Azerbaycan örneği üzerinden aktarıyor. Almaz Ismayilova, SSCB’nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarını ilan eden 15 yeni devlete karşı Rusya’nın pragmatik yaklaşımını ve spesifik olarak Rusya-Azerbaycan arası ilişkileri Rusça yazdığı makalesinde ele alıyor. Abbas Seyidov’un makalesi, Azerbaycan-Özbekistan arasındaki tarihi bağı anlatarak, 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinden günümüze kadar olan siyasi ilişkilerine ışık tutuyor. Zhazira Otyzbay, e-devlet sisteminin Türkiye ve Kazakistan’da uygulanışını inceliyor. Mehmet Gürbüz ve Murat Karabulut’un ortak makalesi, SSCB’nin dağılması sürecinde bağımsızlığına “kavuşan” ülkelerin sosyoekonomik açıdan bir analizini yaparken, ülkelerin benzerliklerinin yalnız coğrafi özellikleri ile değil; tarihi, siyasi, kültürel ve ekonomik politikalarıyla da belirlenebileceğini öne sürüyor.
Eserin ikinci bölümü, Azerbaycan’ın bağımsızlık dönemindeki kazanımlarına dört makale ile açıklık getirmiş. Hacali Necefoğlu, Ramil Hüseyn, Javanshir Shibliyev ve Araz Aslanlı’nın katkılarıyla sunulan bu bölümde; Azerbaycan’da bilimsel araştırmaların mevcut durumu, tarımın uluslararası rekabette yer alabilirliği, Azerbaycan Türkçesinin görünümü ve Karabağ sorununun çözümü meseleleri aydınlatılıyor.
Üçüncü bölüm ise Kazakistan’ın bağımsızlık dönemindeki kazanımlarına değiniyor. Gulbanu Zhugenbayeva, Svetlana Smagulova ve Seyfullah Yıldırım’ın makalelerinden oluşan bölümde; Kazak Türklerinin yerli tarih kaynakları, Kazakistan’ın Latin alfabesine geçiş süreci ve sorunları ile Kazak kültürünün korunmasına yönelik girişimler yer alıyor.
Dördüncü bölüm, bağımsız devletlerdeki kültürel, tarihi ve edebi yapıyı inceliyor. Ömür Kızıl’ın yazdığı makale, Türk tarihinde yer alan ve Türk devletlerini doğrudan ilgilendiren çeşitli ihtilaflı konuların tarih öğretimi kapsamında ele alınmamasını eleştiriyor. Terane Heşimova, Türk Cumhuriyetlerinin dünya sisteminde aldıkları konumda Türkiye’nin yerini ve rolünü analiz ederken; bu devletlerin Rus kontrolünde kaldığı uzun dönemde bile kan bağı bulunan Türk devletleriyle bağlarını koparmadığına değiniyor. Salim Çonoğlu, Ata Govduşov’un “Ferman” adlı romanı üzerinden edebiyatın kültürel kimlik üzerindeki etkisini analiz ediyor. Fatima Dursunova’nın makalesinde ise, Rus işgali sonrasında halklar arasında farklılaşan Türk edebiyatı üzerinde sosyalist gerçekçilik kavramının etkisi inceleniyor. Bölümün son makalesinde ise Ali Erol, 20. yüzyıl başlarındaki Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini anlatıyor.
Beşinci bölümde spesifik olarak dil, eğitim, kimlik ve medya konuları var. Guldana Sarbassova tarafından yazılan makalede, Kazaklar için tarihi bir karşılığı olan at figürünün önemi, Nurken Aitymbetov, Ermek Toktarov ve Yenlik Ormakhanova’nın makalesinde, Kazakistan’ın milli devlet yapılanması açısından karakteristik bir model olması, Rena Bahışova’nın makalesinde 19. yüzyıldan 20. yüzyıla giden yolda Karabağ bölgesinde anadili okulların kurulması ele alınıyor. Sahovat Zahidova’nın, Özbekistan’daki eğitim politikalarını değerlendirdiği makalesinin ardında yer alan Yücel Gelişli, Dossym Baidrahmanov ve Lyazzat Beinsenbaev tarafından yazılan makalede, Türk Cumhuriyetlerinde zorunlu eğitimin karşılaştırması yapılıyor. Türkiye ile Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasındaki “psikolojik mesafe”, Selam Ilgaz Sümer ve Mithat Üner tarafından açıklanmış. 1980’lerden itibaren etkisini artıran “küreselleşme” kavramının tanımlandığı makalede, uluslararasılaşma süreci açıklanırken, psikolojik mesafe kavramı da detaylı şekilde anlatılıyor. Azerbaycan’daki eğitim reformları ile hukuki yapılanma konularını İntiqam Cebrayilov makalesinde ele almış. Uğur Üçüncü, Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının Türk kamuoyundaki yankılarını açıklamak için “kamuoyu” kavramını her yönüyle tanımladığı makalesinde, kamuoyunun farklı kesimlerine hitap eden gazetelerin bağımsızlık haberlerini iletme biçimlerini ve bağımsızlıkların Türkiye tarafından tanınma süreçlerini inceliyor. Yeni Türk devletlerinin posta pullarında Türk kimliğinin ve kültürünün yansıtılması üzerine yazdığı makalesinde Kubilay Yazıcı, posta pullarının dünya çapında ve Türk coğrafyasında tarihsel kullanım amaçlarına değiniyor.
Eserin son bölümü, yeni Türk devletlerinin dış politika, güvenlik, ekonomi ve dış ticaret alanlarındaki faaliyetlerini analiz ediyor. Bölümün ilk makalesi, Soyalp Tamçelik’in yazmış olduğu Türkiye’nin Kafkasya siyasasının analizini içeriyor. Makalede, Türkiye’nin Güney Kafkasya ilgisini giderek artıracağı, bunun da Ermenistan’la ilişkilerde normalleşmeye giderek gerçekleşeceği değerlendirmesi var. Azerbaycan’ın ulusal güvenlik sorunları, Vugar Mammadzada’nın makalesinde açıklanmış, Seymur Ağazade, Azerbaycan’ın Türkiye ihracatında nasıl bir çeşitlendirmeye gidebileceği konusunu gündemine almış. Makalede, Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz dışındaki sektörlerin güçlendirilmesine yönelik gerçekleştirdiği politikalar aktarılıyor. Enerji ve transit politikaları Murteza Hasanoğlu tarafından ele alınırken, Hazar Denizi’nin hukuki statüsü meselesi Gökhan Ak tarafından incelenmiş. TANAP doğalgaz hattının önemi Adem Üzümcü tarafından dış politika perspektifinde açıklanıyor. Azerbaycan ve Kazakistan için petrol fiyatları, gayri safi yurtiçi hasıla ve döviz kuru arasındaki ilişki, Mehmet Dikkaya ve Veli Doyar tarafından yazılan makalede değerlendiriliyor. Eserde yer alan son makale, Türk cumhuriyetlerinde kamu harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin analizi üzerine Ömer Esen ve Metin Bayrak tarafından yazılmış.
SSCB’nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlıklarını ilan eden devletler, bugün içinde bulunduğumuz duruma gelinceye kadar olan otuz senelik süre içerisinde sürekli meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Bu devletlerin içinde bulunduğu durumları okuyuculara aktaran Türk Cumhuriyetlerinde Bağımsızlık ve Devlet İnşa Süreci, son dönemde Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya bölgeleri üzerindeki politikalarına da ışık tutuyor. Eser, konuya ilgi duyan okurlar için kıymetli bir eser olmakla birlikte, Türk Cumhuriyetleri üzerine çalışanlar için de bir referans kaynak niteliği taşıyor.