Kriter > Dış Politika |

Çevrenin Merkezleşme Çabaları: DEAŞ’ın Geleceğine Dair Beklentiler


DEAŞ’ın Suriye-Irak hattı dışında en etkin olduğu bölgelerdeki uzantılarının, mali ve askeri kaynakların çeşitlendirilmesi yoluyla özerk yapılar haline geldikleri ve günden güne merkeze olan bağımlılıklarının azaldığı görülüyor. Bu otonomi serüvenine ek olarak yabancı savaşçılar mevzusunda Horasan Vilayetinin aktif politikası, örgütün merkezi liderliğinin yabancı savaşçılar üzerindeki egemenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Çevrenin Merkezleşme Çabaları DEAŞ ın Geleceğine Dair Beklentiler
Rusya'nın başkenti Moskova'daki Crocus City Hall konser salonunda meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybedenlerin anısına Krokus Konser Salonu'nun önüne çiçek bırakıldı. (Sefa Karacan / AA, 28 Mart 2024)

Uluslararası güvenliğin önemli konularından biri olduğundan bu yana, pek çok farklı milletten on binlerce militan devşirebilen, dünyanın muhtelif noktalarında hücre yapılanmaları üzerinden terör eylemleri gerçekleştirebilen DEAŞ’ın “tamamen yok edilebileceğine” dair beklentilere artık çok daha az itibar edilmektedir. Son tahlilde kendine has bir ideoloji zemini üzerine oturan örgüt, dönem dönem aldığı güçlü darbelere karşı hayatta kalabilmeyi her defasında başarabilmiştir. Lakin bilhassa örgüt liderliğine vurulan darbeler, DEAŞ’ın idari yapısında da dönüşümlere zemin hazırlamış ve örgütün merkezden uzak kollarının cazibe merkezleri haline geldiği yeni bir gerçekliği ortaya çıkarmıştır.

Bu süreçte Suriye ve Irak’taki örgüt eylemselliğine ek olarak Afrika’da, (Sahel, Orta ve Doğu Afrika, Mozambik) Rusya’da (Moskova ve Kafkasya) ve İran-Afganistan hattında da kanlı DEAŞ eylemleri gerçekleşmiştir. Örgütün sözde vilayetlerinin üstlendikleri eylemlere bakıldığında Batı Afrika, Horasan, Orta Afrika ve Mozambik özellikle 2024’te ön plana çıkmaktadır.

Afrika'da, özellikle Batı Afrika Vilayeti (ISWAP) gerçekleştirdiği eylemlerle uluslararası gündemi belirlemiştir. Eylemler özellikle Nijerya, Mali ve Burkina Faso'da yoğunlaşırken bu saldırılarda örgüt, askeri üslere yönelik büyük çaplı baskınlar, konvoylara yönelik pusular, sivil hedef kaçırmalar ve katliamlar gerçekleştirmiştir. DEAŞ'ın söz konusu kanlı eylemleri halihazırda istikrarsız olan bölgenin daha güvensiz ve dış müdahalelere açık hale gelmesine yol açmıştır. Ayrıca Afrika'da örgütün kollarının günden güne artan eylemleri Batı Afrika Vilayeti başta olmak üzere bölgedeki Afrika uzantılarının DEAŞ merkezi ile idari ve mali konulardaki ilişkilerinde daha otonom hale gelmelerine de yol açmıştır. Örgütün Somali kolunun önde gelen isimlerinden olan ve Afrika’daki DEAŞ yapılanmasının finans operasyonundan sorumlu olduğu öne sürülen Abdul Kadir Mümin, Haziran’da ABD tarafından gerçekleştirilen bir hava saldırısında öldürülmüştür. Mümin’in 2021’de Kabil Havalimanı’nı hedef alan kanlı saldırı ile bu yıl Moskova’da gerçekleşen terör saldırısının finansmanını sağladığına dair gündeme düşen ciddi iddialar, Afrika’daki örgüt uzantılarının otonom kapasitelerine dair fikir vermektedir.

Rusya’daki eylemsellik ise Moskova ve Kafkasya’da kendini göstermiştir. Gerek başkentte gerekse de Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Kafkasya bölgesindeki bu eylemler, Rus ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturmuştur. Rusya’daki eylemlerde hücre yapılanmalarının oynadığı hayati rol dikkat çekerken eylemleri üstlenme hususunda DEAŞ merkezi ile Horasan Vilayeti idaresi arasında bir rekabet yaşandığı gözlemlenmiştir. Her iki yapılanmanın sözcüleri de Rusya’daki farklı eylemleri üstlenen açıklamalar yayınlarken hem merkeze bağlı örgüt medyası hem de Horasan Vilayetinin kendi medyası Rusya’yı yükselen bir tonla propagandasının ana hedeflerinden biri olarak konumlandırmaya başlamışlardır. Moskova saldırısı gibi sivil yoğunluklu eylemlerle Rus toplumunda bir terör endişesi inşa edilmeye çalışılırken Dağıstan saldırısında olduğu gibi Müslüman çoğunluklu bölgelerde sinagog ve kilise gibi hedefler seçilerek Rus toplumun sinir uçlarına dokunulmuştur. Bu durum halihazırda Ukrayna’da sıcak bir savaşın içerisindeki Rusya’nın kendi topraklarında vurulmak suretiyle Afrika ve Suriye’de yaşamadığı bir güvenlik zafiyetini yaşaması anlamına gelmiştir.

Rusya'da saldırı sonrası çevredeki hasar
Rusya'ya bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti Başkanı Sergey Melikov, Mahaçkale şehrindeki silahlı saldırıda hayatını kaybeden polislerin sayısının 15'i geçtiğini belirtti. Melikov, Telegram kanalından, Mahaçkale ve Derbent şehirlerinde bir polis noktası, sinagog ve iki kilisenin hedef alındığı saldırılara ilişkin açıklamalarda bulundu. Bunun bir "terör saldırısı" olduğunu kaydeden Melikov, "Bunun arkasında kimin olduğunu ve bu saldırıları organize edenlerin neyi hedeflediklerini biliyoruz. Savaş evimize geldi." dedi. Saldırıdan sonra çevrede oluşan hasar görüntülendi. (Rusya Ulusal Antiterör Komitesi / AA, 24 Haziran 2024)

 

Mali ve Askeri Otonomi’nin Sonu Nereye Varacak?

Merkezden (Suriye-Irak) uzaktaki uzantıların merkez ile ilişkilerinde belirleyici faktörler, mali bağımlılık ve yabancı savaşçı meselesi olarak göze çarpmaktadır. Örgüt merkezi idaresi mali kaynak bulma ve yönetme hususunda uzantılara kıyasla tecrübeli bir aktör olarak pek çok koluna askeri/teknik desteğin yanında doğrudan maddi destekte de bulunmaktadır. Bu destekler örgüt liderliğinin daha güçlü olduğu 2019 öncesi süreçte daha yoğun olarak gerçekleşse de halen merkez ile çevre arasında maddi ilişkinin sürdürülmeye çalışıldığına dair muhtelif araştırmalar kaleme alınmıştır. Merkez liderliğinin Suriye ve Irak sahasında aldığı darbeler, yönetimsel açıdan merkezi zafiyete uğratırken mali kaynak oluşturma açısından da merkezi sınırlandırmıştır. Öte yandan günden güne büyüyen Horasan ve Afrika’daki örgüt uzantıları ise merkezin tecrübelerini kendi bölgelerinde uygulamak suretiyle kendi finansmanlarını sağlamak hususunda mesafe kat etmişlerdir. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, zekat adı altında alınan zorunlu vergiler, haraç, gasp, fidye, yağmacılık, sınır ötesi destekçilerden alınan online bağışlar hem Afrika’daki DEAŞ kollarının hem de Horasan Vilayeti unsurlarının gelir kapısı olmuştur.

Yabancı savaşçılar hususunda ise Horasan Vilayetinin ön plana çıktığı görülmektedir. Afrika’daki DEAŞ unsurları gerek milis yapılarının yerelliği gerekse de coğrafi engeller hasebiyle bölge dışından gelecek bir yabancı savaşçı dalgası için şu an pek cazip bir bölge değildir. Ayrıca bölgedeki örgüt uzantılarının yerel dinamikler üzerinden inşa ettikleri iktidar, dışarıdan gelecek yabancı savaşçı unsurlar tarafından tehdit edilebilir ki bu risk, Afrika’daki DEAŞ liderlerinin yabancı savaşçı dalgasına yönelik mesafeli duruşlarını mantıklı bir yere oturtmaktadır. Sahel’den Mozambik’e kadar farklı DEAŞ uzantılarının propaganda dillerine bakıldığında Horasan Vilayeti, Suriye-Irak, Libya veyahut Yemen tecrübelerinin aksine yabancı savaşçılara yönelik güçlü bir “hicret çağrısı” söylemi gözlemlenmemiştir.

Öte yandan Horasan Vilayeti ise DEAŞ merkez liderliğinin güç kaybından istifade ederek yabancı savaşçılar için yeni bir merkez olmaya gayret göstermektedir. Afganistan kırsalını merkez olarak kullanan örgüt, Afganistan’da gerek Taliban unsurlarına karşı gerekse de sivilleri hedef alan çok sayıda terör eylemi gerçekleştirse de alan hakimiyeti hususunda Taliban tarafından baskılanmaktadır. Buna karşın örgüt sınır ötesinde pek çok noktada bilhassa yabancı savaşçılardan oluşan hücreler üzerinden örgütlenmektedir. Rusya, İran, Türkiye, Almanya, Maldivler, Pakistan, Hindistan, İngiltere ve ABD’de DEAŞ’ın Horasan Vilayetinin gerçekleştirdiği veya son anda güvenlik güçlerince engellenen saldırılar kayıtlara geçmiştir. Ayrıca yine örgüte mali kaynak oluşturan ağların önemli kısmının Orta Asya ve Avrupa’daki hücreler aracılığıyla faal oldukları bilinmektedir. Örgüt kendi medya kolu el-Azaim üzerinden seslendiği takipçilerine “imkanı olanların hicret etmeleri” ya da hicret edilemiyorsa bulundukları ülkede “cihad” etmeleri gerektiği mesajını birçok kez iletmiştir. Bu söylem, örgütün merkezi liderliğinin uzun yıllardan bu yana kullandığı söylemin aynısıdır ve Horasan Vilayeti burada kendi lokal kitlesine değil tüm dünyadaki DEAŞ sempatizanlarına seslenmeye ve tabanını güçlendirmeye çalışmaktadır.

Son tahlilde DEAŞ’ın Suriye-Irak hattı dışında en etkin olduğu bölgelerdeki (Afrika ve Orta Asya) uzantılarının mali ve askeri kaynakların çeşitlendirilmesi yoluyla özerk yapılar haline geldikleri ve günden güne DEAŞ merkezine olan bağımlılıklarının azaldığı görülmektedir. Öte yandan bu otonomi serüvenine ek olarak yabancı savaşçılar mevzusunda Horasan Vilayetinin aktif politikası örgütün merkezi liderliğinin yabancı savaşçılar üzerindeki egemenliğini ciddi şekilde tehdit etmektedir. Sürecin bu şekilde devamı ve Suriye-Irak hattındaki örgüt liderliğinin güç kaybına devam etmesi durumunda DEAŞ’ın merkez ötesi uzantılarının halihazırda sahip oldukları özerkliklerinin zirve yapacağını söylemek mümkündür. Lakin örgütün tarihsel süreçte söyleminin merkezine Suriye-Irak havzası ve bu bölgede hakim kılınması gereken bir “hilafeti” koyması sebebiyle Afrika veya Orta Asya’daki uzantıların son tahlilde Suriye-Irak hattının tam olarak ikamesi olması ve yeni merkez haline gelmeleri kısa vadede mümkün gözükmemektedir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası