Kriter > Dış Politika |

İsrail’in Soykırımı Uluslararası Hukuk Arenasında: Batı Medyasının Rolü


Uluslararası Adalet Divanı'nın, İsrail'in Gazze'de muhtemel soykırım eylem(ler)i yaptığının tespiti, dünya genelindeki birçok kişi ve hükümetin Filistinlilere verdiği büyük destekle birleşti ve bu ivme ana akım Batı medyası ve siyasi analizcileri tarafından göz ardı edilen tarihi bir anı gözler önüne serdi.

İsrail in Soykırımı Uluslararası Hukuk Arenasında Batı Medyasının Rolü

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Aralık 2023’te, İsrail'in Gazze'de 7 Ekim'den bu yana gerçekleştirdiği eylemlerinin, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği iddiasıyla Dünya Mahkemesi (DM) olarak da bilinen Uluslararası Adalet Divanı'na (International Court of Justice-IJC) başvurarak geçici tedbir alınmasını talep etmesi ile ilgili haber, ölüm sessizliğinin ortasına bir torpil gibi düştü. Mahkeme, 11 ve 12 Ocak tarihleri boyunca Güney Afrika hukuk ekibinin İsrail'e karşı açtığı davayı destekleyen önemli kanıtları ve İsrail ekibinin ortaya koyduğu karşı argümanları inceledi ve 26 Ocak’ta ara karar verdi. DM, İsrail’in ve ABD’deki Yahudi lobisinin baskısına rağmen beklentilerin aksine konuyla ilgili yargı yetkisine sahip olduğuna ve bunun 1948 Soykırım Sözleşmesi kapsamında makul bir dava olduğunu kararlaştırdı. Mahkeme, İsrail'in, Gazze'deki soykırım eylemlerini önlemek için gerekli tüm tedbirleri almasının zorunlu olduğuna da hükmetti ancak acil ateşkes çağrısı yapılmadı.

Lahey'deki Barış Sarayı'nda 17 yargıçlık heyet, bu ara kararı açıkladı. Kararda, İsrail'e bağlı güçlerin, Gazze'de soykırım yapmamasını garanti etmesi gerektiği vurgulanırken, İsrail'in uluslararası yasal yükümlülükleri çerçevesinde, geçici karara uymak için alacağı önlemleri bir ay içinde Lahey'e bildirmesi de talep ediliyor.

 

Medya Kanıtlarının Önemi

Lübnanlı akademisyen ve gazeteci Rami Khouri’ye göre bu duruşmaların önemi, iki temel hususta öne çıkıyor. Birincisi, İsrail'in Filistinlilere yönelik uzun süreli saldırganlığının Batılı medya veya politikacıların filtreleyici etkisi olmaksızın kapsamlı bir şekilde dile getirildiği ilk örnek olması; ikincisi ise duruşma İsrail'in geçtiğimiz yüzyıl boyunca Batılı destekçilerinin koruyucu kalkanından çıkmış bir şekilde, kamuya açık bir forumda uluslararası hukuk çerçevesinde hesap verme sorumluluğuyla yüzleştiği çığır açan bir anı temsil etmesi. Buna medyanın rolü açısından bir üçüncüsünü de biz ekleyebiliriz. Şöyle ki Güney Afrika heyetinin İsrail’e karşı soykırım davası açma sürecinde hazırladığı raporda İsrail’in savaş suçlarına kanıt olarak CNN ve BBC gibi Batılı kaynakların yanı sıra Al Jazeera ve The New Arab gibi Batılı olmayan Filistin yanlısı haber kaynaklarına da atıfta bulunması, Gazze'deki savaş suçlarına dair kanıtların belgelenmesinde gazeteciliğin kritik rolünü bir kez daha ortaya çıkardı.

Duruşmalar, dünya çapında geniş medya kapsamı ile küresel dikkat çekti. Ancak Batı'da, medyadaki Filistin karşıtı ön yargı bir kez daha belirgin hale geldi. Tahmin edildiği üzere ana akım Batı medyası, Güney Afrika'nın ateşkes çağrısının kabul edilmemesinden hareketle, Mahkemenin İsrail'in BM Soykırım Sözleşmesi'ne uyması yönündeki ısrarına rağmen, İsrail'in haklılığını ima eder şekilde yani İsrail çıkarlarına uygun şekilde okudu ve yansıttı. En önemlisi, Mahkemenin, İsrail'in Gazze'de muhtemel soykırım eylem(ler)i yaptığının tespiti, dünya genelindeki birçok kişi ve hükümetin Filistinlilere verdiği büyük destekle birleşti ve bu ivme ana akım Batı medyası ve siyasi analizcileri tarafından göz ardı edilen tarihi bir anı gözler önüne serdi. Batılı olmayan ve ana akım olmayan haber kaynakları, duruşmaya geniş yer vererek davanın ne kadar önemli olduğunu yansıttı. Ancak duruşmaya BBC ve CNN gibi dünyanın en büyük haber kuruluşlarının yeterince yer vermemesi, izleyicilerin ve gazetecilerin gözünden kaçmadı.

Roma’da Mazzini Caddesi'nde RAI yönetimine tepki
İtalya'da geçen hafta düzenlenen Sanremo Müzik Festivali'nde savaşı eleştiren mesajlar veren sanatçılara karşı, İsrail'e destek açıklaması yapan festival yayıncısı devlet televizyonu RAI'nin yönetimi ve İsrail’in Gazze'ye saldırıları ülke genelinde bir kez daha protesto edildi. Başkent Roma’da Mazzini Caddesi'ndeki RAI Genel Merkezi önünde toplanan yaklaşık 4 bin kişi, ellerindeki Filistin bayrakları ve dövizlerle hem İsrail’in Gazze’ye saldırılarına hem de RAI yönetiminin tutumuna tepki gösterdi. Gösteride, "Benim adıma değil", "Bizi sansürlemeyin", "Ateşkes", "Bütün gözler Refah'ta", "Özgür Filistin" ile "Soykırımı durdurun" yazılı dövizler dikkati çekti. (Barış Seçkin / AA, 18 Şubat 2024)

 

Batı Medyasının Kaynağı: İsrail Endişeleri!

BBC’de ve CNN’de konuyla ilgili ilk günlerde yapılan haberlere bakıldığında birkaç husus dikkat çekiyor. Birincisi, mahkemenin soykırımın önlenmesine yönelik İsrail’e yönelik ihtarına rağmen ateşkes çağrısı yapmamış olması, yani savaşı durduramamış olmasıdır. Bu argüman, savaşın İsrail’in HAMAS’a yönelik yürüttüğü savaşın haklılığına gizli bir vurgu yapmasının yanı sıra İsrail heyetinin karşı argümanlarının haklılığını da ima etmektedir. Haberlerde dile getirilen bir diğer konu da Mahkemenin İsrail’e karşı yanlı davranmış olduğuna yönelik İsrail kaynaklı endişelerin dile getirilmesidir. Bu tek başına, haberlerdeki yanlılığı kanıtlamazken, aynı şekilde Gazze halkının endişelerinin ve Mahkeme’de alınan karara yönelik HAMAS temsilcilerinin görüşlerine yer verilmesi beklenirdi; eğer bu gerçekten İsrail ile HAMAS arasındaki bir savaş ise. Son olarak ilgili haberlerde dikkat çeken en önemli husus, davaya konu olan olayların bağlamının 7 Ekim ve sonrasında yaşananlarla sınırlandırılması.

Bu bağlam, hem Batılı izleyicilerin dikkatini, İsrailli yetkililerin istediği şekilde HAMAS’ın eylemlerine odaklarken hem de Batının İsrail-Filistin meselesinin ortaya çıkışındaki rolünü gizlemekte ve izleyicilerin sadece gözlerinin önündekine bakmalarını sağlamaktadır. Ana akım Amerikan ve İngiliz medyasının bu tutumu, ABD’nin Tel Aviv hükümetine verdiği sorgusuz sualsiz desteği tek başına meşrulaştırmasa da Avrupa ülkeleri arasındaki konuya yönelik dağınık tutumun ve ilgisizliğin bir yansıması olarak görülebilir. Avrupa toplumlarının İsrail’e karşı artarak devam eden tepkisi, bu ilgisizliği zaman zaman kırsa da ana akım medyanın tutumu, İsrail’e karşı ciddi kararların ve yaptırımların alınmasını engellemeye ve geciktirmeye devam etmektedir. Özellikle Amerikalı vergi mükelleflerinin kendi paralarıyla devam ettirilen bu soykırıma yönelik sorgulamaları ve eleştirileri, işte medyanın bu tutumu ile nötrleştirilmektedir. İsrail’in Filistin’de ve bilhassa Gazze’de yıllardır sürdüre geldiği soykırım politikasının ve eylemlerinin objektif bir biçimde Batılı kamuoyuna aktarılmasını engelleyen bu tutum, HAMAS’ın savaşan taraf olduğu ve ölen Gazzelilerin de savaş zayiatı olarak sayılması gerektiği yönündeki İsrail argümanlarını, yani Netanyahu hükümetinin dezenformasyonunu yaygınlaştırmaktadır. Batı’da Norman Finkelstein gibi vicdan sahibi entelektüellerin ve aktivistlerin çıkışları ise aşırı sol eğilimli, HAMAS ve Müslüman sempatizanı olmakla itham edilmekte ve radikalleştirilmektedir.

 

Batı Medyası: İsrail'in Beşinci Kolu

Sonuç olarak, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları boyunca ana akım Batılı yayın organları, İsrail'in dezenformasyonunun yayılmasına katkı yaptı ve Filistin yanlısı sesleri susturdu. İsrail'i Filistin halkına karşı işlediği suçlardan sorumlu tutmaya yönelik daha önceki pek çok çaba, uluslararası toplumdaki pek çok kişiyi dehşete düşürecek şekilde, Batı'daki müttefikleri tarafından engellendi. Bu nedenle DM’nin ara kararının Batı medyasında yeterince yer almaması, dahası kararın önemini muğlaklaştıran ve odak noktasını İsrail’in menfaatine olacak şekilde saptıran haberler yapılması çok da şaşırtıcı bir durum değil. Ancak ana akım Batı medyasının demokrasinin dördüncü sütunluğundan İsrail’in beşinci kolu olma yolundaki pervasızlığı bu davanın önemine halel getirmiyor. DM'nin ara kararı, uluslararası kurumların güvenilirliğinin yeniden tesis edilmesi ve uluslararası insani hukukun uygulanması yönünde atılmış önemli bir adımdır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası