14 Mayıs’ta gerçekleşen milletvekili seçimleri ve cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimleri, yakın tarihin en kritik dönüm noktalarından birini teşkil etti. İlk tur seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 49,52 ve en yakın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 44,88 oy aldı. Diğer aday Sinan Oğan’ın oy oranı ise yüzde 5,17 oldu.
Milletvekili seçimlerinde ise AK Parti yüzde 35,6 oy oranı ile 268; MHP yüzde 10,1 ile 50 ve Yeniden Refah Partisi yüzde 2,8 oy ile 5 milletvekili çıkardı. Böylece Cumhur İttifakı toplam 323 sandalye ile mecliste çoğunluğu oluşturdu. Toplam 212 milletvekiline sahip olan Millet İttifakı’nda ise CHP yüzde 25,3 ile 169 ve İYİ Parti yüzde 9,7 ile 43 vekil kazandı. Öte yandan Emek ve Özgürlük İttifakı toplam yüzde 10,6 oy oranı ile 65 sandalye alabildi.
Bilhassa muhalif kamuoyu ve yabancı basın kuruluşları için sandıktan çıkan sonuçlar, oldukça şaşırtıcı ve hatta vurucu bir etki doğurdu. Zira “kurumsal” ve “saygın” anket firmaları dahil olmak üzere birçok kamuoyu araştırma şirketi, açıkladıkları seçim anketlerinde Kılıçdaroğlu ve muhalefeti önde gösteriyor ve Kılıçdaroğlu’nun ilk turda cumhurbaşkanı seçileceğini tahmin ediyordu. Ancak seçim günü sandıktan çıkan sonuçlar, anketler ile büyük oranda farklılaştı ve yine her seçim sonrasında olduğu gibi anket şirketlerinin çoğuna duyulan güven sarsıldı.
Anketler ve Seçim Sonuçları Arasındaki Farklar
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları, neredeyse tüm anket şirketlerini yanılttı. Birkaçı hariç olmak üzere birçok ankette, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’dan daha fazla oy aldığı ve hatta bazı anketlerde Kılıçdaroğlu’nun seçimleri ilk turda kazandığı görülüyordu.
Seçim sonuçlarını birebir tahmin eden anket şirketi bulunmamakla birlikte birkaç anket, sonuçlara oldukça yakın verilere sahip. Ancak bunların da sayısı oldukça sınırlı. Diğer taraftan Tablo 1.’de de görüldüğü gibi anketlerin büyük bir kısmında Erdoğan’ın oyları olduğundan daha az görünüyor. Özellikle Türkiye’de siyasi gündemin, buna bağlı olarak da seçmen davranışlarının hızlı değiştiği, buna bağlı olarak da anket şirketlerinin yanılabileceği düşünülebilir. Bu noktada belirtmek gerekir ki tabloda yer verilen anketlerin tamamı, seçimlere oldukça yakın bir dönemde gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda 14 Mayıs öncesi son anket KONDA tarafından, seçimlerden yalnızca birkaç gün önce yapılmıştır. Buna rağmen söz konusu ankette Erdoğan’ın oy oranı yüzde 43,7 olarak verilmiştir. Bu ise Erdoğan’ın almış olduğu oydan neredeyse 6 puan eksiktir. Genel olarak bakıldığında ise tabloda yer verilen anketlerde Erdoğan ortalama 3 puan eksik gösterilmiştir.
Buna paralel olarak Kılıçdaroğlu’na dair anket verileri incelendiğinde birçok ankette Kılıçdaroğlu’nun seçimi önde bitirdiği, bazılarında ise Kılıçdaroğlu’nun seçimleri ilk turda kazandığı gösterilmektedir. Kılıçdaroğlu’nun olduğundan daha düşük gösterildiği farklar yüzde 0,1 ve yüzde 0,8 arasında iken, olduğundan yüksek gösterildiği anketlerde bu fark yüzde 6,8’e kadar yükselmektedir. Genel olarak anket tahminlerinin ortalamasını aldığımızda Kılıçdaroğlu’nun anketlerde yaklaşık 4 puan yüksek gösterildiği anlaşılmaktadır.
Anket sonuçları bağlamında bir diğer önemli yanılmanın Oğan olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim bütün anket sonuçlarında Oğan’ın oy oranı, olduğundan daha azdır. 5,17 oranında oy alan Oğan’ın oyları anketlerde ortalama iki puan eksik verilmiştir. Anketlere göre Oğan’ın aldığı en yüksek oy yüzde 4,8 ve en düşük oy yüzde 1,1’dir. Ancak burada Muharrem İnce’nin 14 Mayıs’tan çok kısa bir süre önce seçimden çekilmesi de göz ardı edilmemelidir. Zira yapılan birçok analizde İnce’nin en azından bir kısım oylarının Oğan’a yöneldiği belirtilmektedir.
Anketlere göre milletvekili seçimlerine bakıldığında AK Parti’nin en düşük oyu yüzde 30,8 ve en yüksek oyu 40,7’dir. Hemen hemen aynı dönemde yapılmış olan iki anket arasında neredeyse 10 puanlık fark olması, metodolojik olarak açıklanması güç bir farklılık ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra söz konusu MHP olduğunda, neredeyse tüm anketlerde MHP’nin oy oranı olduğundan daha düşüktür. Anketlerin ortalaması alındığında MHP’nin yaklaşık 3 puan eksik gösterildiği anlaşılmaktadır. CHP ise birkaçı hariç olmak üzere genel olarak anketlerde olduğundan daha yüksek çıkmıştır. Avrasya Araştırma Şirketi, CHP’nin oy oranını yüzde 33 kadar yüksek tahmin etmiştir. Bu oran, mevcut durumda CHP’nin aldığı oydan 7,7 puan fazladır. İYİ Parti’nin ise anketlere göre en düşük oyu 8,3 iken en yüksek oyu 13,7’dir. Söz konusu YSP/HDP olduğunda beklenmedik bir sonuç ortaya çıktığı açıktır. Nitekim anketlerde YSP/HDP’nin oyu da olduğundan fazla görülmektedir.
Anketler Neden Yanıldı?*
14 Mayıs seçimlerinden sonra ortaya çıkan bu tablo, anketlerin neden yanıldığı sorusunu akla getirmektedir. Bu bağlamda anketlerde sıklıkla tercih edilen veri toplama ve örnekleme yöntemi gibi metodolojik sorunlar, ayrıca anket şirketlerinin siyasi partiler ve/veya siyasi kurumlarla yakından çalışıyor olması en çok ön plana çıkan hususlardır. Bunun yanı sıra kamuoyuna açıklanan anketlerin yeterince şeffaf olmaması ve anket şirketlerini bağlayan herhangi bir denetim sisteminin mevcut olmaması da yaşanan sorunlara uygun zemin hazırlamaktadır.
Kamuoyuna sunulan anketleri güvenilir kılmayan sorunların başında metodolojik problemler gelmektedir. Bu bağlamda özellikle örnekleme ve veri toplama yöntemlerinin tartışmalı olduğunu söylemek mümkündür. Günümüzde Computer Assisted Personal Interviewing (CAPI), Computer Aided Telephone Interview (CATI), Computer Aided Web Interviewing (CAWI) ve Paper and Pencil Inverview (PAPI) gibi birden fazla anket yöntemi mevcuttur. Yukarıda bahsedilen anket şirketlerinin en çok tercih ettiği uygulama yöntemi ise CATI’dir. CATI, bilgisayar destekli telefonla anket sistemini ifade etmektedir. Bu yöntemde yaşanan sorunların başında katılımcıların telefon üzerinden düşüncelerini paylaşma konusunda endişe yaşaması ve bu sebeple düşüncelerini olduğu gibi aktarmaması gelmektedir. Fakat bu yöntemin esas sorunu, telefonla iletişime geçilen kişilerin bulundukları yerin bilinme imkanının olmamasıdır. Özellikle cep telefonları üzerinden gerçekleştirilen bu anket yöntemi, çoğunlukla örneklemin hatalı olması ile sonuçlanmaktadır.
Örneklem seçimi ve araştırma tasarımı, anketler için hayati öneme sahip olan unsurlardır. Örneklem, bir evrenin veya popülasyonun, temsilcisi olarak seçilen ve incelenen alt kümesidir. Dolayısıyla Türkiye nüfusunu temsil edecek bir örneklem oluşturmak, sonuçların doğruluğu açısından oldukça önemlidir. Örnek vermek gerekirse Ankara özelinde Çankaya CHP’nin; Pursaklar ise AK Parti’nin en yüksek oy aldığı ilçelerden biridir. Örneklemin ağırlıklı olarak Çankaya ilçesinden oluşması durumunda CHP’nin ve Pursaklar’dan oluşması durumunda AK Parti’nin oy oranı doğal olarak daha yüksek görünecektir. Örneklem seçiminde sadece siyasal tercihler değil; sosyal, kültürel ve ekonomik farklılıkların yansıtılması da gereklidir. Aksi halde örneklem, Türkiye nüfusunu temsil etmekten uzak olacaktır. Yanlış örneklem seçimi veya örneklem büyüklüğü ve yapısındaki yetersizlikler, sonuçların yanıltıcı olmasına neden olmakta, aynı zamanda anket sonuçlarının manipüle edilmesine olanak sağlamaktadır.
Anket tasarımı, sonuçlar üzerinde etkili olan bir diğer önemli husustur. Sorular, katılımcıları belli bir yanıta yönlendirecek şekilde dizayn edilebilir. Bu durumda anketi uygulayan kişi veya kurumlar, basit yönlendirmelerle görmek istedikleri sonuçları zorlanmadan elde edebilirler. Bir başka deyişle anket sonuçlarını manipüle etmek, sadece örneklem seçimi ve araştırma tasarımı üzerinden bile mümkündür.
Ayrıca belirtmek gerekir ki birçok araştırma şirketinin en önemli müşterisini siyasi partiler ve/veya siyasi kurumlar oluşturmaktadır. Dolayısıyla anket şirketlerinin, birlikte çalıştıkları siyasi parti lehine sonuçları manipüle etmesi, sıklıkla karşılaştığımız bir durumdur. Kamuoyuna açıklanan anketlerin metodolojilerinin şeffaf bir şekilde sunulmaması ve bu tür bir açıklama yapma zorunluluğu bulunmaması da anketleri manipülasyona çok daha açık bir hale getirmektedir. Böylece en azından kamuoyuna açıklanan anketler, seçim sonuçlarını “tahmin etmekten” veya sonuçları bir parti lehine manipüle etmekten öteye geçememektedir.
Anket şirketlerinin bazıları, 14 Mayıs seçimlerinde yaşadıkları başarısızlık neticesinde ikinci tur öncesi herhangi bir anket yayınlamadı. Öte yandan yeni sonuç yayınlayan ve kendi başarısızlıklarını teknik eksiklikler yerine farklı şekilde açıklayan şirketlerin ikinci tura yönelik gerçekleştirdiği anketler, yukarıda bahsedilen risk ve sorunları taşımayı sürdürmektedir. Ancak burada asıl sorun, Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanlığı ikinci turunda Erdoğan’ı destekleme kararı almasından sonra yaşanmıştır. Nitekim kritik bir role sahip olan Oğan seçmeni odaklı yeni anketler gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla ikinci tur için özellikle Sinan Oğan seçmeninin kime oy vereceğine yönelik anketlerin ön plana çıktığı görülmektedir.
Oğan seçmeni odaklı anketlerdeki temel sorun, söz konusu seçmen kitlesine ulaşmaktır. Nitekim Oğan, Türkiye genelinde yüzde 5,17 oranında oy almıştır. Bu da yaklaşık her 23 (22,67) seçmenden birinin Oğan’a oy verdiği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ikinci turda kime oy vereceğini metodolojik açıdan isabetli ölçmek adına Oğan seçmeniyle bin kişilik bir anket yapılabilmesi için yaklaşık 23 bin (22 bin 670) kişiyle görüşülmesi gerekmektedir. Bu ise bir anket firması için oldukça yüksek maliyet ve çok fazla iş yükü anlamına gelmektedir. Bu sebeple Oğan seçmeninin ikinci tur tercihi özelinde yapılan anketlerin güvenilirliği oldukça şüphelidir. Diğer taraftan Oğan seçmeninin oy tercihine yönelik anketler, görüşülen genel seçmen kitlesi içinde Oğan’a oy verenlerin eğilimlerinin ölçülmesi ile bulunmuş olabilir. Ancak bu durum da örneklem açısından sorunludur ve doğru sonuç vermemesi kuvvetle muhtemeldir.
Sonuç olarak 14 Mayıs seçimlerine yönelik gerçekleştirilen anketlerin büyük bir kısmı sonuçlar konusunda yanılmıştır. Bu durum ise anketlerde yapılan metodolojik hataların ve manipülasyon girişimlerinin bir sonucudur. Özellikle anket şirketlerinin herhangi bir denetime tabi tutulmaması, metodolojilerine yönelik bir açıklama yapmamaları ve bu tür bir açıklama zorunluluğunun bulunmaması, anketleri bilimsel bir araştırma yöntemi olmaktan çıkarmış “gelişigüzel tahmin” üzerine kurulu bir sistem haline getirmiştir. Dolayısıyla seçmen tercihlerinin yanlış şekilde etkilenmesinin önüne geçmek ve anketlere yönelik kaybolan güvenin tesis edilmesini sağlamak için metodolojinin ve anket tasarımının detaylı ve şeffaf bir şekilde açıklama zorunluluğunun getirilmesi oldukça önemlidir.
* Bkz; Baki Laleoğlu, “Anketler Nasıl ve Neden Yanılır?”, Kriter, Yıl: 7, Sayı: 78, (Nisan 2023).