Kriter > Siyaset |

31 Mart 2019 Yerel Seçimlerine Doğru


İstanbul’da AK Parti, İzmir’de CHP nispeten daha rahat. Ankara’da muhalefet ortak bir aday çıkarırsa ciddi bir yarışa sahne olacak gibi görünüyor.

31 Mart 2019 Yerel Seçimlerine Doğru
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı'na katılarak konuşma yaptı, 24 Kasım 2018, İstanbul

Her seçimin kendine özgü dinamikleri var diyoruz. En önemli dinamik öncelikle ekonomi yani gündelik yaşamdan duyulan memnuniyet. Yerel veya genel seçimlerin konjonktürden etkilenmemesi mümkün değil. Bir diğer etki ise adaylar. Anketlerde adayın kim olduğu benim tercihimi etkiler diyen metropollerde yüzde 30-40, daha küçük yerleşim merkezlerinde ise yüzde 50-60 civarında seçmen var. Elbette ki aday benim tercihimi etkiler diyenlerin oranı bu kadar yüksek olsa bile özellikle büyükşehirlerde seçim sonucuna etkisinin bir elin parmakları kadar olduğunu biliyoruz. Çünkü seçmen yarışan iki aday etrafında birleşiyor ya kazanmasını istediği gönlündeki adaya oy veriyor ya da kazanmasını istemediği adayın karşısındaki aday etrafında birleşiyor. 2014 yerel seçim veya 24 Haziran 2018 genel seçim sonuçlarını incelediğimizde değil üç beş puanın, yarım puanın bile kazanmada veya kaybetmede etkili olduğunu görüyoruz. Bu satırları yazarken adaylar yavaş yavaş netleşmeye başladı. Önümüzdeki dönemde yapacağımız araştırmalarda hangi adayın partisine ne getirdiğini veya ne götürdüğünü daha net görmeye başlayacağız. Sadece belediye başkanı adayı değil varsa ilçe belediye başkan adayları hatta meclis üyeleri dahi sonuçlarda etkili olmaktadır.

Bu yerel seçimlerde ittifaklar da etkili olacaktır. İttifak yapmak genel seçimler ve cumhurbaşkanı seçimi kadar kolay değildir. Cumhurbaşkanı seçiminde bir aday üzerinde uzlaşıp tek isim üzerinde ittifak yapıyorsunuz. Milletvekili genel seçiminde ise adı her ne kadar ittifak olsa da herkes kendi partisine oy veriyor. Türkiye’de bine yakın belediye olduğunu düşünün, her bir belediyenin belediye başkanı, belediye meclis üyeleri var. Büyükşehirde bir de büyükşehir belediye başkanı var. Özetle çok fazla aday var. Buna rağmen küçük oy farklarıyla başkanlıkların el değiştirebildiği düşünülürse bu yerel seçimlerde ittifaklar da kazananın belirlenmesinde çok etkili olacaktır.

AK Parti ve MHP Tabanının Seveceği Ortak Aday Kazandırır

MHP İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday göstermeyeceğini, AK Parti adaylarını destekleyeceğini ilan etti. AK Parti’yi İstanbul, Ankara gibi illerde rahatlatan, İzmir’de ise elini güçlendiren bir açıklama oldu. Buna karşılık AK Parti’nin de Adana, Mersin ve Osmaniye’de MHP’ye benzer bir jest yapabileceği konuşuluyor ve bekleniyor. AK Parti ve MHP aynı iş birliğini yani tavanda gerçekleşen bu ittifakı yerele yayabilir, il ve ilçelerde ortak hareket edebilirse sürpriz yerler kazanabilirler. Tabii ki tek şartla; her iki parti tabanının ilgisini çekebilecek, oy verilebilir adaylarla yarışa katılırlarsa bu gerçekleşecektir. Benim adayım bu, sizin fikriniz hiç önemli değil mutlaka oy verin derseniz parti tabanları istenilen şekilde hareket etmeyebilir. Çünkü seçmen üniformalı kolej öğrencisi olmadığından öğretmen dedi diye aynı şekilde hareket etmeyebilir. Bu riski göz önünde bulundurarak AK Parti ve MHP yöneticileri dikkatli hareket ederek aday meselesini ciddiye almalıdırlar.

AK Parti-MHP ittifakı dışında diğer muhalefet partilerinin de ittifak arayışları vardır ve bazı bölgelerde mutlaka ittifaklar denenecektir. Bu ittifak ilk bakışta Cumhur İttifakı kadar kolay değil. Çünkü birtakım zorluklar var. En önemli zorluk diğer partilerin ideolojik olarak birbirlerine benzemeyişleridir. Yani polarizasyon-oy geçişliliği AK Parti-MHP arasındaki kadar kolay değildir. Diğer bir zorluk ise 31 Mart akşamı alacakları oy oranı meselesidir. Siyasi partilerin başarısı ve başarısızlığı oy oranlarına bakılarak değerlendirilir, partinin ondan sonraki siyasi geleceğiyle ilgili önemli bir veri teşkil eder. Bu nedenle partiler her seçimde oy oranlarını korumak veya artırmak isterler. Özellikle Saadet Partisi, HDP ve yeni kurulan İYİ Parti’nin oy oranlarını koruma refleksiyle pazarlıklarda il ve ilçe şartları öne sürecekleri aşikar. CHP çoğu yerde ittifakın yarışan partisi olacağı için ittifakın en şanslı partisi konumunda. Diğer partiler şartlara itiraz edecek, belediyeler isteyecekleri için orada daha çetin ittifak görüşmeleri olacağını düşünüyorum.

Orta Anadolu’yu Alan Türkiye’yi Kazanıyor

31 Mart seçimlerine giderken Cumhur İttifakı’nın en büyük rakibinin karşı ittifaklardan ziyade ekonomi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Araştırmalara göre AK Parti seçmeninin büyük çoğunluğu ve MHP seçmeninin önemli bir bölümü Türkiye’nin ekonomik olarak uluslararası müdahalelerle karşı karşıya olduğunu, hükümetin de elinden geleni yapmaya çalıştığını düşünüyor. Ancak dolar 4 liradan 7 liraya çıktı sonra 5,5 liranın altına geri geldi. Fakat Türkiye’deki vitrin ve rafların fiyat etiketleri bu kuru değil dolar kuru olarak 7,9-10 lirayı baz alarak zamlar yaptılar. Ve geldiğimiz noktada bu vatandaşı zorlamaktadır. Fiyat istikrarı sağlanamazsa, konkordato ve iflas yöntemleriyle insanlar işini kaybederse 31 Mart yerel seçimlerine ekonominin mutlaka etkisi olacaktır.

İstanbul’u alan Türkiye’yi alır derler çünkü İstanbul toplam nüfusun yüzde 20’sini barındırıyor. Yani Türkiye’deki her on seçmenden ikisi İstanbul’da yaşıyor. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçesi on sekiz bakanlığın bütçesinden daha büyük. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın sayılı metropol kentinden bahsediyoruz. Bir de İstanbul Türkiye’nin aynası gibidir, Türkiye ile çok benzeşiyor. İstanbul’u kazanamıyorsanız zaten Türkiye’de çoğu şehri kaybetmişsiniz demektir. İstanbul’u kazanıyorsanız Türkiye’de çoğu yerde de kazanmışsınızdır. Her seçimde olduğu gibi İstanbul, Ankara ve İzmir’de kıyasıya bir yarış olacak. İstanbul’da AK Parti, İzmir’de CHP nispeten daha rahat. Ankara’da muhalefet ortak bir aday çıkarırsa ciddi bir yarışa sahne olacak gibi görünüyor.

Dikkat çeken bir diğer konu da kayyum atanan yerlerde bu seçimde ne olacağı. Kayyumlar bölgeye çok hizmet götürdü. Daha doğrusu devlet uzun yıllardır bölgeye çok ciddi ekonomik yatırımlar yaptı. Ancak nedense bunlar oya dönüşmüyor. Sorun belki de yapmakla ilgili değil anlatmakla ilgilidir. Bölgede az sayıdaki yer dışında tablonun çok değişeceğini beklememek lazım.

Bölgelere bakacak olursak İç Anadolu ve Karadeniz AK Parti’nin en yüksek oranda oy aldığı bölgeler. Kurulduğu günden bu yana AK Parti bu bölgelerde Türkiye ortalamasının üzerinde oy alıyor. Hatta ilginç bir şey Türkiye’de çok partili hayat boyunca Orta Anadolu’yu alan Türkiye’yi kazanıyor, Orta Anadolu’yu kaybeden ise Türkiye’yi kazanamıyor. AK Parti İç Anadolu ve Karadeniz’de gücünü önemli oranda koruyor. 24 Haziran’da buralardan MHP’ye birtakım oy geçişleri oldu, şayet güçlü ve doğru adaylarla AK Parti bu bölgelerde yola çıkarsa buralardaki gücünü korumaya devam edecektir. Yanlış adaylar devreye girerse 24 Haziran sürecinde MHP’ye akan oylar devam edebilir.

Sahiller meselesine gelince AK Parti 2014’te Adana’da bir puanla, Hatay’da yarım puanla kaybetti hatta Mersin’de bile kazanan parti ile arasında iki-üç puanlık oy farkı vardı. Antalya’yı kazandı, Aydın’da ciddi oy alıyor vs. Yaklaşan yerel seçimlerde bu bölge ilçelerinde olmasa bile çoğu ilde (Adana ve Mersin gibi illerde) büyükşehirlerin MHP’ye bırakılacağı konuşuluyor. Şayet böyle bir durum söz konusu olursa MHP, AK Parti tabanından oy alacak adaylarla yola çıkmalıdır. AK Parti ve MHP tabanı ortak aday etrafında birleşmezse MHP bu illeri kaybedebilir.

Toparlayacak olursak 31 Mart 2019 seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili bugünden kesin ifadeler kullanmak çok doğru değil. Biliyoruz ki seçimlere kadar geçecek dört aylık bir süre siyaseten oldukça uzun bir zaman. Cumhur İttifakı ilk bakışta avantajlı gibi görünse de seçime kadar yaşanabilecek –özellikle de ekonomideki– gelişmeler seçim sonuçları üzerinde etkili olacaktır. Ekonomi alanında bu süre zarfında yaşanabilecek olumlu gelişmeler Cumhur İttifakı’nın oylarını olumlu, olumsuz gelişmeler ise olumsuz etkileyebilir. Tüm siyasi partilerin adayları belli olduktan sonra biz araştırmacılar daha sağlıklı çalışmalar yapabilir, daha doğru yorumlarda bulunabiliriz.

Seçimlere giderken öncelikle yapılacak seçimin bir yerel seçim olduğunu unutmayalım; yerel yöneticiler seçeceğiz, ülkeyi yönetecek merkezi idareciler değil. Onun için bu seçimin seçime doğru ana temasının değiştirilmesine asla izin vermemek gerek.

Adaylara gelince günümüzde artık sadece yol yapacağım, altyapı hizmetlerini getireceğim, çöpleri toplayacağım demenin oya tahvil olan bir karşılığı yok. Bu hizmetlerin belediyelerin asli görevi olduğunun herkes farkında. Vatandaşlar artık belediyelerden bu hizmetlerin dışında şehri için, çocukları için, gelecek için daha vizyoner hizmetler ve sosyokültürel belediyecilik bekliyor.

Yerel yönetimlerde vatandaşa dokunmak çok önemli. O nedenle seçim takvimi içerisinde çok fazla sayıda seçmene dokunan, kendini tanıtabilen ve projelerini anlatabilen adaylar avantajlı olacaklardır. Halka yakın, dürüst ve çalışkan algısı olan adaylar her yerel seçimde olduğu gibi bu seçimlerde de bir adım öne çıkacaklardır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası