Kriter > Dosya > Dosya / Türkiye'nin Libya Hamlesi |

Türkiye Doğu Akdeniz’de Bir Adım Önde


Doğu Akdeniz’de adeta bir satranç oyunu oynanmaktadır. Libya anlaşması sonrasında Türkiye bölgede bir adım öne geçti. Bu anlaşmanın hemen ardından gerçekleşen KKTC’deki İHA hamlesiyle ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki jeostratejik avantajı pekişmiştir.

Türkiye Doğu Akdeniz de Bir Adım Önde

Doğu Akdeniz’de bulunan aktörler arasındaki güç mücadelesi uzunca bir süredir dünya gündemini meşgul etmektedir. Bu kapsamda özellikle son dönemde yaşanan sıcak gelişmeler, bölgede oluşturulmak istenen dengelere yeni boyutlar kazandırmaktadır. Bölgenin yüksek enerji potansiyeli Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin ve uluslararası enerji firmalarının iştahını kabartırken, birtakım çekişmeleri de beraberinde getirmektedir.

Doğu Akdeniz’de tabiri caizse adeta bir satranç oyunu oynanmaktadır. Öyle ki bir kesimin gerçekleştirdiği aksiyonun karşı tarafın hamleleriyle etkisizleştirilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bölgede bulunan aktörler stratejik hamlelerini siyasi, politik ve ekonomik faktörler üzerinden oluşturmakta. Hal böyle olunca, bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının potansiyeli üzerinden başlatılan rekabet ortamı siyasi ve diplomatik adımlarla sürdürülmektedir. Bahsi geçen kaynaklar üzerinde hak sahibi olan ülkeler ise ellerini güçlendirmek ve sahada hakimiyet kurmak adına stratejik hamlelerini art arda ortaya koymaktadır.

Bilindiği gibi bölgedeki enerji kaynakları üzerinde başlıca Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin ve İsrail gibi ülkeler hak sahibidir. Bununla beraber bölgedeki bazı ülkelerin arama ve sondaj yapmak üzere ruhsat verdiği başta Eni, Total, Shell ve Exxonmobil olmak üzere birtakım büyük enerji şirketleri burada faaliyetlerini sürdürmektedir. Doğu Akdeniz’de bu kadar çok sayıda aktörün bulunması ise ster istemez birtakım anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Doğu Akdeniz’deki en büyük sorunların başında, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) olarak bilinen deniz yetki alanlarının, bölgenin tüm aktörlerinin karşılıklı olarak anlaştığı ortak bir zeminde belirlenememiş olması gelmektedir. GKRY ile sırasıyla 2003’te Mısır, 2007’de Lübnan ve 2010’da İsrail arasında MEB anlaşmaları gerçekleşse de söz konusu mutabakatlar bölgedeki diğer ülkeleri adeta yok sayarak yapılmıştır. Bunun üzerine Türkiye ise KKTC ile birlikte kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması imzalayarak GKRY’nin hamlesine karşılık vermiştir. Dolayısıyla özellikle Kıbrıs adası etrafında birtakım ihtilaflı bölgeler ortaya çıkmıştır. Son olarak Türkiye ile Libya arasında yapılan mutabakat sonucunda Doğu Akdeniz denklemi yeniden şekillenmeye başlamıştır.

 

Libya Mutabakatı

Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım 2019’da İstanbul’da imzalanan ve 7 Aralık itibariyle yürürlüğe giren Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı bölgedeki bütün dengeleri değiştirmiştir. Söz konusu anlaşma, Türkiye açısından özellikle GKRY ve Yunanistan özelinde dünyaya verilmiş önemli bir mesaj niteliğindedir. Türkiye bölgede başlattığı arama ve sondaj çalışmaları sonrasında hem sahada hem de masada olduğunu dünya kamuoyuna göstermişti. Yapılan bu anlaşma neticesinde ise Doğu Akdeniz’de artık tam anlamıyla aksiyona geçildiği açık bir şekilde vurgulanmaktadır. Türkiye, Libya ile vardığı mutabakat sonucunda Doğu Akdeniz’deki gücünü pekiştirerek bölgedeki oyunun önemli aktörlerinden biri olduğunu ortaya koymuştur. Bölge üzerindeki meşru haklarından hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğini bütün platformlarda net bir biçimde dile getiren Türk kesimi, bu söylem çerçevesindeki eylemlerini geliştirerek devam ettirecektir.

Türkiye hali hazırda bölgede arama ve sondaj faaliyetlerini sürdürmektedir. Olası bir keşif gerçekleştirilmesi halinde ise Doğu Akdeniz’deki oyunun kuralları Türkiye lehine yeniden ele alınacağından, Türk kesimi bahsi geçen faaliyetlerinde kararlı bir şekilde ilerlemektedir. Bu doğrultuda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Libya ile yapılan mutabakatın Birleşmiş Milletler’e gönderilmesi ve tescil süreci sonrasında bölgede belirlenecek yeni alanlarda arama-sondaj ruhsatlandırma çalışmalarının başlayacağını ifade etmişti. Bununla beraber geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekirse uluslararası arenada güçlü olan bazı enerji şirketlerini davet ederek kendi deniz yetki alanlarımızda arama ve sondaj izni verebilme konusunu gündeme getirdi. Dolayısıyla Türkiye artık karşı tarafın hamlelerini bekleyerek bunlara cevap veren bir konumdan çıkıp, milli politikalar çerçevesinde stratejiler geliştirerek eyleme geçme kabiliyetine kavuşmuştur.

Bölgedeki enerji kaynaklarına sahip başlıca ülkelerden özellikle İsrail ve Mısır’ın, Türkiye’nin Libya hamlesinden sonra nasıl bir politika değişikliğine gideceği şimdilik belirsizliğini korumaktadır. Bahsi geçen ülkeler Kıbrıs’ın ada statüsü nedeniyle MEB’lerini haksız bir şekilde genişletmekte ve Türk kesiminin bölgedeki haklarını gasp etmektedir. Bu ülkeler önümüzdeki süreçte, şimdiye kadar yaptıkları gibi GKRY ile birlikte hareket etme veya Türk kesimiyle uzlaşma yoluna gitme stratejileri arasında bir seçim yapma durumu ile karşı karşıya kalacaklardır.

Burada Türkiye ile uzlaşma bölgenin istikrara kavuşması açısından en tutarlı seçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü bölgedeki kaynakların sadece çıkartılması değil aynı zamanda transferi ve tüketimi de oldukça önemli bir konu başlığıdır. Aslında bölgedeki kaynakların fiziki ve ekonomik büyüklüğü kadar bu kaynakların dış piyasalara transfer edilmesi üzerine yapılan tartışmalar sürmektedir. Bu nedenle Libya ile imzalanan anlaşma Türkiye’nin bugün olduğu kadar gelecekte de elini güçlendirmesi adına önem arz emektedir. Bölgedeki uluslararası enerji şirketlerinin kar beklentileri, transit güzergah olarak stratejik konumda bulunan ve bölgenin en fazla enerji tüketen pazarı durumundaki Türkiye’nin saf dışı bırakılamaması tezini güçlendirmektedir. Dolayısıyla söz konusu anlaşma ile gelecekte kurulması planlanan doğalgaz boru hattı projelerinin Türkiye’den onay alınmadan gerçekleştirilmesi pek mümkün görünmemektedir.

 

Geçitkale Havaalanı

KKTC hükümeti, Türkiye’nin talebi üzerine Geçitkale Havaalanı’nın Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’na tahsis edilmesine onay vermişti. Bu kapsamda Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığı’ndan kalkan Bayraktar TB2 tipi İHA, Geçitkale Havaalanı’na indi, 16 Aralık 2019

İHA’lar Geçitkale’de

2019’un son günlerinde KKTC Bakanlar Kurulu tarafından alınan karar ile adanın kuzeydoğu kısmında bulunan Geçitkale Havaalanı, Türkiye’ye ait olan insansız hava araçlarının (İHA) kullanımına açıldı. Bu stratejik hamle sonucunda Türkiye, bölgedeki hava hakimiyetini arttırmayı planlamaktadır. Ayrıca Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren Türk arama, sondaj ve savaş gemilerine daha uzun süreliğine refakat edebilme imkanı sağlanacaktır. KKTC’de bir askeri deniz üssü kurulması da gündemdedir.

Bölgedeki denklemin yeniden şekillenmesi ve Türk kesiminin saha hakimiyetinin arttırılması adına söz konusu İHA hamlesi son derece önemlidir. Doğu Akdeniz’deki dengelerin değişmesine yönelik politikalar izleyen Türkiye, karşı aktörlerin bölgede gerçekleştirdikleri eylemleri protesto eden konumdan, fiilen sahada bulunan ve stratejik üstünlüğü eline geçiren bir pozisyon kazanmıştır. Bunlardan biri olan Libya anlaşması sonrasında Türkiye bölgede bir adım öne geçti. Bu anlaşmanın hemen ardından gerçekleşen İHA hamlesiyle ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki jeostratejik avantajı pekişmiştir. Zira bu hamle İsrail’den İHA tedarik ederek bölgede benzer faaliyetleri bir süredir devam ettiren Rum Yönetimi’ne verilen güçlü bir cevap niteliğindedir.

 

Türkiye’nin Mücadelesi

Türkiye, Doğu Akdeniz bölgesinde en uzun kıyı şeridine sahip olan ülke konumundadır. Bu nedenle bölgede birtakım oldubitti politikalarının uygulanmasına asla müsaade etmeyecektir. Çünkü Türkiye’nin Doğu Akdeniz mücadelesi aslında bir “mavi vatan” meselesidir. Bu manada Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı, sadece iki devlet arasındaki ilişkileri kuvvetlendirmekle kalmamış, aynı zamanda her iki ülkenin belirlenen yetki alanlarının bölgedeki diğer aktörler tarafından haksız şekilde gasp edilmesinin de önüne geçmiştir. Ayrıca varılan bu anlaşma sonucunda, olası Türk MEB’inin batı sınırı belirlenerek Türkiye’nin, haklı davası bağlamında gerek uluslararası hukuk gerekse kamuoyu nezdinde meşruiyet kazanması sağlanmıştır.

Haklı mücadelesini sürdürmekte kararlı olan Türk kesimi, olası iş birliklerine açık olduğunu sürekli dile getirmektedir. Bu doğrultuda, bölgede bulunan enerji potansiyelinin çatışma meselesi yerine iş birlikleri kurulması adına bir araç haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye, kazan-kazan prensibi çerçevesinde tüm kesimlerin fayda sağlayacağı bir konsorsiyum oluşturulmasını savunmaktadır. Ancak bölgedeki diğer aktörler ve bunların uluslararası garantörleri Türk kesimini yok sayarak Doğu Akdeniz’de birtakım oluşumları hayata geçirme gayreti içerisindedir. Bu nedenle bölgedeki çatışma ve çekişme ortamı derinleşerek devam etmektedir. Doğu Akdeniz’deki karışıklığın bitirilmesi adına bölgedeki ülkelerin süratle karşılıklı MEB’lerini ilan etmeleri gerekmektedir. Aksi taktirde söz konusu havzada tek taraflı yaklaşımlar veya hak gaspları devam edecektir. Dolayısıyla bölgedeki zenginlikler, ekonomik fayda sağlamak yerine çatışma zemini oluşturmaktan öteye gidemeyecektir.

Netice itibariyle Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklı haklarını koruma noktasındaki kararlılığını tüm dünyaya göstermiştir. Bundan sonraki süreçte ise Türkiye’nin öncelikli olarak Libya ile yaptığı gibi bölgedeki diğer ülkelerle de deniz yetki alanlarının adaletli bir şekilde sınırlandırılmasına yönelik mutabakata varması ve bu alanlara arama-sondaj faaliyetlerine ağırlık vermesi gerekmektedir. Bununla beraber Karadeniz’de olduğu gibi Doğu Akdeniz’de de Türk MEB’inin ilan edilmesi adına çalışmalar hızlandırılmalıdır. Bu senaryoların gerçekleştirilmesi halinde Türkiye, haklı mücadelesini bir sonraki aşamaya taşıyarak bölgenin önemli denge unsuru olma yolunda ilerleyecektir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası