Kriter > Dış Politika |

İç Siyasette Göçmenler Nasıl Tartışılıyor?


2018 seçimleriyle birlikte iç siyasi tartışmaların ve siyasal gündemin ana maddelerinden birisi olan göçmen meselesi, 2019 yerel seçimleriyle birlikte iç siyasi tartışmalardaki yerini sağlamlaştırdı. Her iki seçimde de özellikle sosyal medya üzerinden “Suriyeli göçmenlerin tamamına vatandaşlık verilerek seçimlerde oy kullandırılacağı" ve “muhalefet partileri seçimleri kazandığı takdirde Suriyelilerin seçimlerin akabinde ülkelerine gönderileceği” şeklinde dezenformasyon yapılmaya başlandı.

İç Siyasette Göçmenler Nasıl Tartışılıyor
İran üzerinden Türkiye’ye kaçmaya çalışırken yakalanan göçmenler (Necmettin Karaca/AA, 5 Ağustos 2021)

2011’den itibaren Suriye İç Savaşı ile başlayan göçmen krizi pek çok ülkenin ulusal ve uluslararası siyasetinin temel dinamiklerinden birisi haline geldi. Savaşın başından itibaren yaklaşık 6,6 milyon Suriyeli, ülkelerini terk etmek zorunda kalarak Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak başta olmak üzere bölge ülkelerine sığındı. Türkiye 3,7 milyon göçmene ev sahipliği yaparak en çok Suriyeli göçmen barındıran ülke oldu. Türkiye’de yıllar içerisinde düzenli olarak göçmen sayısının artması ile göçmenler başta Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri olmak üzere Türkiye dış politikasının en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturmaya başladı. Fakat 2018’den itibaren göçmen meselesi, giderek artan şekilde iç siyasetin en önemli gündem maddesi haline geldi. Geçtiğimiz aylarda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Suriyeli kardeşlerimizi huzur içinde kendi ülkelerine göndereceğiz. Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda Suriye konusunu, Suriye sorununu, Suriyelilerin sorununu da iki yıl içinde çözeceğim” sözleriyle başlayan ve Afgan göçü ekseninde daha da büyüyen tartışmalar, göçmen meselesini iç siyasi gündemin yeniden birinci sırasına taşıdı.

 

İç Siyasette Göçmenler Tartışması Nasıl Başladı?

Türkiye iç siyasetinde başlayan tartışmaların ana dinamiklerini anlamak için 2018 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleriyle başlayan sürece gitmek gerekiyor. 2018 seçimlerinin ana gündemlerinden birisi olmasa da en önemli gizli gündem maddesi göçmenler meselesiydi. Siyasi partiler ilk defa Suriyeli göçmenler meselesi üzerinden seçim vaadi oluşturdu. AK Parti’nin seçim beyannamesinde geçici koruma süreçlerinin sonucunda göçmenlerin ülkelerine dönmelerinin temel hedef olduğu vurgulanırken, göçmenlerin Türkiye’de kaldıkları süre boyunca huzurlu bir şekilde ikamet etmelerinin sağlanacağı belirtildi. AK Parti bu doğrultuda Düzenli Göç Strateji Belgesi’nin hazırlanması, düzensiz göçün yaygın olduğu 19 il ve 18 ilçede göçmen kaçak ve insan ticareti ile mücadele için gerekli birimlerin 2023’e kadar kurulması ve Milli Gönüllü Geri Dönüş mekanizmasının oluşturulması gibi vaatlere beyannamesinde yer verdi. MHP’nin seçim beyannamesinde de göçmenlerin güvenli bir ortam oluşturulması sonucunda ülkelerine geri gönderilecekleri vurgulandı.

CHP’nin göçmen meselesindeki vaadi ise Suriye’de barışçı bir çözümden sonra geçici koruma altındaki Suriyelilerin mağdur edilmeden, aşamalı olarak geri dönüşünün sağlanmasıydı. CHP’nin beyannamesinin en dikkat çeken noktası ise Suriyelilere yapılan yardımların şeffaf bir şekilde dağıtılacağı ve Suriyelilerin vergiden ve yasal yükümlülüklerden muaf şekilde iş yaparak oluşturdukları iddia edilen haksız rekabetin engelleneceğiydi. İYİ Parti’nin beyannamesinde göçe neden olan ülkelerin göçün maliyetine katlanmalarının sağlanacağının altı çizildi. HDP ise CHP ve İYİ Parti’den farklı olarak göçmen hakları temelli bir söylem benimsedi. Mülteci statüsünün Avrupa dışından gelenler için göç ve iltica kapsamına dahil edileceği vaat edilirken, göçmenlerin sosyal ve sendikal haklara kavuşacağı HDP’nin seçim beyannamesinde dile getirildi.

2018 seçimleriyle birlikte iç siyasi tartışmaların ve siyasal gündemin ana maddelerinden birisi olmaya başlayan göç meselesi, 2019 yerel seçimleriyle birlikte iç siyasi tartışmalardaki yerini sağlamlaştırdı. Her iki seçimde de özellikle sosyal medya üzerinden “Suriyeli göçmenlerin tamamına vatandaşlık verilerek seçimlerde oy kullandırılacağı" ve “muhalefet partileri seçimleri kazandığı takdirde Suriyelilerin seçimlerin akabinde ülkelerine gönderileceği” şeklinde dezenformasyon yapılmaya başlandı. Bu süreçle başlayan çarpıtmalar, iç siyasi gündemi şekillendiren hususlardan biri haline geldi.

Van Sınırda Yakalanan Göçmenler
Van'ın İran sınırında ve kent merkezinde güvenlik güçlerince yakalanan düzensiz göçmenler, İl Göç İdaresi Müdürlüğünce yapılan işlemlerin ardından sınır dışı ediliyor. Van-Hakkari kara yolundaki geri gönderme merkezine götürülerek gerekli kontrollerden geçirilen düzensiz göçmenler, merkezde barındırılarak her türlü ihtiyaçları karşılanıyor. Tüm süreçlerin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğünce işlemleri tamamlanan göçmenler, güvenlik güçlerinin refakatinde araçlarla İstanbul'a, oradan da uçaklara bindirilerek ülkelerine gönderiliyor. (Özkan Bilgin/AA, 14 Ağustos 2021)

 

Göçmenler İç Siyasette Nasıl Sorunsallaştırılıyor?

2018’den günümüze gittikçe artan yoğunlukta gerçekleşen göçmen temelli tartışmalarda göçmenler üç ana eksende sorunsallaştırılıyor. İlk olarak güvenlik ekseninde Türkiye’de yaşayan göçmenlerin Türk toplumu açısından bir güvenlik tehdidi oluşturduğu sıkça vurgulanıyor. Bu doğrultuda göçmenler kriminalize edilerek, özellikle organize suçlar ve cinsel saldırı suçlarıyla eşleştiriliyor. İkinci olarak ekonomi ekseninde göçmenlerin düşük ücretlerle kayıt dışı çalıştırılmasının işsizlik oranını artırdığı ve göçmenlere Türkiye bütçesinden ciddi bir mali kaynak aktarıldığı iddiaları dolaşıma sokuluyor. Son olarak ise Türkiye’de yaşayan göçmenlerin Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısı için bir tehdit oluşturduğu ve uzun vadede kültürel yapıda çarpıklığa yol açacağı iddia ediliyor. Türkiye’de bazı siyasi partiler ve liderlerin söylemleri de bu üç ana eksen üzerinden yürüyen tartışmalarla şekilleniyor.

Bu noktada göçmenlere yönelik aşırıcı söylemin temel motivasyonlarından biri, 2023 seçimlerine gidilen süreçte, göçmenlerin iç siyasi dengelerin bir parçası haline getirilmeye çalışılmasıdır. Özellikle Avrupa ülkelerinde göçmen karşıtlığı iç siyasi dengeleri belirleyen en önemli hususlardan birisidir. Avrupa ülkelerindeki aşırı sağ partiler, göçmenlerin Avrupa toplumunun ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı için bir tehdit olduğu iddiasıyla siyaset yapıyor. Göçmen karşıtlığı üzerinden yapılan bu korku siyaseti, aşırı sağ partilerin siyasetteki ağırlıklarını gün geçtikçe artırıyor. Almanya'da Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, Avusturya’da Avusturya için Özgürlük Partisi (FPÖ), Fransa’da Ulusal Birlik Partisi (RN), Macaristan’da Jobbik Partisi ve İtalya’da Lig Partisi gibi göçmen karşıtı siyaset yapan partilerin seçmen nezdinde gittikçe popüler hale gelmesi bu durumu ortaya koyuyor. Türkiye’de de 2023 seçimlerine yaklaşıldıkça özellikle muhalefet partileri göçmen meselesini seçmen nezdinde popülerleşmenin bir aracı haline getiriyor.

Türkiye’de siyasi alanda göçmenlerin geleceği üzerine iki farklı temel görüş bulunuyor. Birinci görüş, göçmenlerin Türkiye için bir tehlike oluşturduğu ve ivedilikle gönderilmesi gerektiği fikrine dayanıyor. Bu görüşü benimseyen isimlerin bazıları, göçmenlere karşı radikal tedbirler alınmasını talep ediyor. Bolu'da yabancı uyruklu kişilerin su faturalarına ve katı atık vergilerine on kat zam yapacağını duyuran Belediye Başkanı Tanju Özcan ve Türkiye’nin Suriyelilerin işgali altında olduğunu iddia eden Ümit Özdağ gibi isimler bu grupta bulunuyor. Her ne kadar bu iki isme kıyasla daha dengeli bir söylem yürütse de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da göçmenlere yönelik söylemlerinde gün geçtikçe daha sert bir tavır takınıyor.

Siyasi alanda göçmenlerin geleceğine ikinci temel görüş ise Türkiye’nin etkili politikalarla göçmen meselesini yönetmesi ve uzun vadede göçmenlerin gerekli koşullar sağlanarak ülkelerine dönmelerinin sağlanmasıdır. Göçmen meselesinin kısa sürede çözülmeyeceğini vurgulayan bu görüş daha rasyonel çözüm önerileri sunuyor: Kuzey Suriye’de güvenli bölge oluşturularak göçmenlerin bir bölümünün bu bölgeye yerleştirilmesi, büyükşehirlerde göçmen nüfus yoğunluğunun azaltılması ve göçmenlerin becerileriyle orantılı olarak tarım ve hayvancılık gibi istihdam ihtiyacı olan sektörlerde değerlendirilmesi önerileri ön plana çıkıyor.

 

Göçmenler Meselesine Nasıl Bakmalıyız?

İç siyasette Türkiye’de yaşayan göçmenlere yönelik olumsuz ifadeler son dönemde artmasına ve bazı olumsuz örnekler yaşanmasına rağmen genele bakıldığında, Türkiye’de hükümetin göçmen meselesini daha rasyonel bir düzlemde ele aldığı görülüyor. Göçmenlerin temel haklarına saygı duyularak uluslararası desteklerle eğitim, sağlık, gıda gibi hizmetlere erişmesi sağlanıyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş Türkiye’de göçmenlerin temel koşullarının diğer ülkelere kıyasla daha iyi olduğunu vurguluyor.

Türkiye’de göçmenlere yönelik hükümet düzeyinde ayrımcılıktan uzak kapsayıcı söylemler toplumsal sağduyuyu da artırıyor. Avrupa ülkelerinde gündelik hayatta göçmenlere yönelik pek çok saldırı gerçekleşirken Türkiye’de bazı siyasilerin olumsuz söylemlerine rağmen süreklilik gösteren şiddet olayları bu sayede yaşanmıyor. Toplumumuzun göçmenlere karşı aklıselim hareket etmesinde bu kapsayıcı söylem, etkili bir rol oynuyor.

Rasyonel ve kapsayıcı söylemle birlikte Türkiye’de göçmen meselesine yönelik atılması gereken bazı adımlar bulunuyor. Her şeyden önce Türkiye’nin göçmen politikası daha detaylı bir planlamaya ihtiyaç duyuyor. Göçmenlerin ülke genelindeki hareketliliğinin izlenmesi ve büyükşehirlerdeki yoğunluğu azaltacak bir iskan politikasının uygulanması gerekiyor. Bu sorunun çözümünde AK Parti’nin 2018 seçim beyannamesinde de yer verdiği ve 2019’da Göç İdaresi Genel Müdürlüğü koordinesinde kurulan Ulusal Destekli Gönüllü Geri Dönüş Mekanizması’nın kapsamının genişletilmesi etkili olabilir.

Göçmen meselesine yönelik atılması gereken bir diğer adım, popülist söylemlere kaymadan çözüme yönelik bir gelecek projeksiyonu ortaya koymaktır. Özellikle 2023 seçimlerine doğru iç siyasi tartışmalarda popülist söylemlerin hız kazanmasıyla beraber toplumda da göçmen karşıtı tavrın artma tehlikesi oluşabilir. Bu tehlikenin önüne geçilmesi amacıyla siyasiler çözüme yönelik rasyonel bir gelecek projeksiyonu ortaya koymalı ve ayrımcılığı güçlendirecek söylemlerden uzak durmalıdır. Bu sayede göçmen meselesi orta ve uzun vadede daha sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası