Son yirmi yıldır Türkiye’nin hakim partisi konumunda olan AK Parti, seçmen sosyolojisinin tamamına yakınını kendi partisinde tutmayı başardı. Buna mukabil CHP’nin değişmeyen yüzde 24 oyu var. Bu oylar inişli çıkışlı olmakla birlikte genel anlamda istikrarını koruyor. Bugünkü adıyla DEM Parti yüzde 8, MHP ise yüzde 10’luk bir oy oranına sahip. Siyasetteki değişim, iktidar partisinin oy esnekliği ve henüz partileşme sürecini tamamlamadığı için İYİ Parti’nin inişli çıkışlı oyları ile mümkün oluyor. İktidar ve muhalefetin beş büyük partisinde oyların yüzde 85’i muhafaza edilirken yüzde 15’lik bir kesim geri kalan 20 partiye dağılıyor.
Ülkemizde 20 yılı aşkın bir zamandır hükümetler, AK Parti tarafından kurulmaktadır. Kuruluşu üzerinden 100 yıl geçen cumhuriyetin, çeyrek asrına yakın döneme AK Parti damgasını vurmuştur. Sürekli seçim kazanma ve başarı yenileyen bir parti olan AK Parti için “Hakim Parti” kavramsallaştırması yapılarak, dünyadaki benzer partiler gurubunda gösterilmiştir.
İktidar Partisinin Başarısı Sürekli Yenilenen Kimliğinde
AK Parti’nin başarılı bir parti olmasının temel sebeplerinden birisi, kendini sürekli yenilemesi. Bu sayede Türkiye dünyada, Batı dışı toplumlar arasında kalkınmasını başarılı bir şekilde yöneten birkaç devletten biri oldu. Ulaşım, sağlık, enerji ve savunma sanayii gibi alanlarda devrim niteliğinde işler yaptı. Bu başarılı icraatlar, parti oylarının büyük bir kısmının kalıcı olmasını sağladı.
Türkiye siyasetinin birinci derecede verimsizliği ve tıkanıklığı, zihinsel olarak bitmiş, gerçeklikten kopuk bir ana muhalefet partisinin varlığıdır. Kuruluşunun 100. yılını kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi, tek parti dönemlerinden alışık olduğu kimlik siyaseti ve ötekileştirme diskurundan öte bir siyaset geliştirememiştir. Zaman zaman ana muhalefet partisinden ayrılıp parti kuran Sarıgül, Tarhan ve İnce gibi isimler ise CHP ana kitlesini temsil etmekten uzak kalmışlardır.
AK Parti cephesi ya da Refah Partisi zemininde kurulan partiler ise ilginç bir kader yaşadılar. Fazilet Partisi’nin devamı olan Saadet Partisi içerisinden çıkan Has Parti, kısa bir zaman zarfında AK Parti ile bütünleşti. Aynı zamanda Demokrat Parti geleneğinden gelen Soylu da eş zamanlı olarak AK Parti’ye katıldı.
Saadet Partisi’nin yanı sıra AK Parti’den ayrılarak iktidar olmayı amaçlayan DEVA ve Gelecek partileri, 2019 yerel seçimlerinden sonra iktidar hesaplarını ve AK Parti’ye olan muhalifliklerini Millet İttifakı çatısı altına girerek yapmayı yeğlediler. CHP’nin siyaset üretmeden muhalefet etme hastalığı, bu iki parti tarafından kopyalandı. Bu iki parti, içeriksiz muhalefet ve ideolojik olarak yanlış bir mahalleye taşınmalarından dolayı tabanlarını kaybederek, geleceğe yönelik aktör olma durumlarını kaybettiler.
Türkiye siyasetinin kültürel kodları vardır. Seçmen büyük oranda bu izleği takip eder. Turgut Özal, dört eğilimi birleştirme formülü ile 12 Eylül darbesi sonrası geniş bir yelpazeye hitap etme şansı bulmuştu. 2002’de kurulan AK Parti, 28 Şubat sonrası fetret devri yaşayan siyasetin dağınıklığına son verecek bir nefes olarak görüldü. AK Parti’nin ana omurgasını Refah Partisi kadroları oluşturuyordu. Erdoğan, siyasi dehasıyla bu çalışkan ve idealist kadrolara; milliyetçi, sağcı, liberal ve bazı sosyalist unsurları takviye etti. AK Parti’nin siyasi geleceği konuşulurken bütün siyaset bilimciler ve entelektüeller bir soruyu sormaktan geri duramıyor: AK Partinin imkan ve kabiliyetleri, Erdoğan’ın liderlik birikiminden kaynaklı bir vizyon mu yoksa parti, kurumsal olarak gelecekte varlığını sürdürebilecek mi?
Geçmiş dönem siyaset okumalarımdan hareketle muhalefet partilerinin başarısızlığı, bir yönüyle AK Parti’nin sürekli yüzde 50 oy kitlesini elinde tutma başarısı ile ilgili. Bu duruma muhalefet partilerinin AK Parti sorunsalı da diyebiliriz.
Son dönemlerde siyasal anlamda varlık gösterme kabiliyeti olan parti, Yeniden Refah Partisi (YRP) oldu. YRP’nin kesişim kümesinin (Millet İttifakı’nın küçük partileri) toplu halde oy kaybetmesi, YRP’nin var olan pozisyonunu güçlendirmesine yardım etti. Bir önceki seçim sürecine beş kala Millet İttifakı’nın üç partisi DEVA, Gelecek ve Saadet’in oy potansiyeli yüzde 7, toplam oy oranları yüzde 3 civarında idi. Buna karşılık yeni kurulan Erbakan’ın temsil ettiği YRP’nin puanı ise yüzde 1 civarındaydı. Seçim süreci, bu şartlarda başladı.
2024 Fırsatını Değerlendirme Vakti
Siyaset sahnesi ilginç bir yerdir. Siyasi ortam ve kritik zamanlar, bazı siyasi hareketlere önemli fırsatlar sunar. Bu kritik dönemi yönetebilen siyasetçiler, kalıcı parti ve kalıcı lidere dönüşür. 2023 seçim sürecinde muhalefet partileri, “Bu seçimin kaderini gençler belirleyecek. Gençler muhalif ve iktidara karşı” beyanını sık sık tekrarladı. Muhalif partilerinin söylemi doğru çıktı, seçimin kaderini gençler belirledi. Nasıl mı? Erdoğan’ı cumhurbaşkanı yaparak.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı netleştiğinde kendisini onunla özdeşleştirmek istemeyen yüzde 7-8’lik bir genç seçmen, ani bir şekilde Muharrem İnce’nin Memleket Partisi’ne yöneldi. GENAR bünyesinde yaptığımız bir araştırmada, İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylık oyu yüzde 9, Memleket Partisi’nin oyu ise yüzde 6’ya yükseldi. Muharrem İnce bu potansiyeli yönetemedi. İlginç bir şekilde gençler, hızlı bir şekilde yüzde 5 oranında ATA İttifakı’nın adayı Sinan Ogan’a yöneldi ve ikinci turda da genç seçmenler ikiye bölündü. Sinan Ogan’la birlikte hareket eden yüzde 2,5 Cumhur İttifakı’na oy verdi. Seçim sonuçlandığında ise gençlerin bu sonuca katkısını görmüş olduk. Muharrem İnce, bu süreci yönetemediğinden dolayı partisi tekrar yüzde 1’lik bir sonuçla karşı karşıya kaldı.
Yeniden Refah Partisi, muhalif bütün muhafazakar partilerin CHP çatısı altında kümelenmesine karşılık tercihini Cumhur İttifakı’ndan yana yaptı. Seçimde yüzde 3’lük bir sonuç aldı. İttifak süreçlerinde bir öngörü ortaya koymuştum: “YRP tercihini Cumhur İttifakı’ndan yana yaparsa Türk seçmeninin yüzde 50’sine sempatik gelir” diye. Bir yönüyle sonuç öyle de oldu. Yeniden Refah Partisi’nin geleceği bir yönüyle bir önceki seçimlerde alınan sonuçları nasıl yorumlayacakları ile ilgili olacak. Bir grup yönetici, seçime bağımsız girdikleri takdirde daha çok oy alacaklarını iddia ederken bir başka yönetici grubu ise Yeniden Refah Partisi’nin 2023 seçimlerinde en başarılı sonucu alan parti olduğu noktasında. 2024 yerel seçimlerine YRP, İstanbul dahil bütün illerde kendi adayları ile girecek. Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul’da hatırı sayılır bir oyu, İstanbul’un her ilçesinde de oy alma potansiyeli var.
AK Parti’den ayrılan partiler ile Saadet Partisi’nin bütün oylarını alan YRP, AK Parti tabanından da oy alıyor. Büyükşehir başkanlık yarışı, Murat Kurum ile Ekrem İmamoğlu arasında kıran kırana geçiyor. Bu rekabette, DEM Parti oylarının bir kısmı İmamoğlu’na, Yeniden Refah Partisi ve milliyetçi partiler de Murat Kurum’a yönelebilir. Seçim sonuçlarının nasıl şekilleneceği, CHP ve AK Parti kadar YRP’yi de ilgilendiriyor. AK Parti kuruluşundan bugüne kadar başta Saadet Partisi olmak üzere Gelecek ve DEVA partilerinin Erdoğan eleştirileri, camiada pek hoş karşılanmadı. Bu eleştiriler üzerinden siyaset yapan partiler siyaseten yol alamadılar. Yeniden Refah Partisi, çok stratejik bir süreçle karşı karşıya bulunuyor. Birçok siyasi partinin kaderini kritik dönemeçler belirlemiştir. İstanbul’u kimin kazanacağında Yeniden Refah Partisi’nin katkısının ne olacağı çok önemli. Fatih Erbakan’ın en kritik zamanda alacağı bir tavır, siyasetin geleceği ve kendi siyasi serüveni açısından önemli olacaktır.