Milletvekili genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sona ereli aylar olsa da muhalefette mağlubiyetin travması bir türlü nihayete ermedi. Millet İttifakı’nın ana bileşenlerinden Cumhuriyet Halk Partisi, 38. Olağan Kurultayı ile üç başlı bir görüntü verse de bir genel başkan ve parti yönetimi değişikliği gerçekleştirdi. Ancak 14 Mayıs seçim sonuçları ile birlikte, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci turu bile beklemeden olağanüstü kongre kararı alan, bunu da icra eden İYİ Parti’de ise sular henüz durulmadı…
Milletvekili listelerinin oluşturulmaya başladığı andan itibaren iddialar, ithamlar ve istifalarla çalkalanan İYİ Parti, kongre sürecinde tasfiye ve ihraçlarla iç karmaşanın önünü almak istese de başarılı olamadı. Parti içi muhalefeti az sayıda insandan ibaret kabul edip bunların ihracı ile biteceği/bastırılacağı düşüncesinde olan yönetim kademesi, her geçen gün artan, partinin il, ilçe teşkilatlarına kadar yayılan ve en nihayetinde üst yönetimden, kuruculardan, milletvekillerinden istifalara kadar giden bir dalgayla karşı karşıya kaldı.
Parti içi kaynaklardan medyaya, medya üzerinden kamuoyuna yansıyan iddialar ise bir ideolojik farklılaşma temelli değil, tamamıyla partinin en üst kademesinden başlayarak pek çok ismine sirayet eden maddi çıkarlara ve hatta yolsuzluk ve yozlaşma iddialarına yaslanınca, süreci yönetmek biraz daha güç hale geldi.
Maddi çıkar iddialarına ayrıca CHP ile ittifak yapılıp yapılmayacağı konusunda farklı görüşler de eklenince, başta Meral Akşener olmak üzere parti üst düzeyinden önemli bir kesimin İYİ Parti’nin hür ve müstakilen, “özü başına/tek başına” ittifaksız seçime girmesi yönünde bir duruş sergilemesine tepkilerini önce sesli sonra da fiili olarak ayrılmayı seçerek vermeye kalkışmaları, akıllara cumhurbaşkanı adayı belirleme görüşmesinde masadan kalkma ve geri oturma süreçlerini getirdi.
Hatırlanırsa o dönemde de yine pek çok il ve ilçe teşkilatından istifalar olmuş, özellikle parti üyelerinin kopuşu bir panik havası doğurmuştu… İstifaların parti üst yönetimine ve hatta milletvekillerine sıçrama ihtimali ortaya çıkınca Meral Akşener, Cumhurbaşkanı yardımcısı enflasyonuna razı olmuş, kendi önerisi olarak kamuoyuna yansıyan, sonrasında ise yine CHP tarafından üretilen bir formül olduğu ortaya çıkan iki büyükşehir belediye başkanının da parti genel başkanlarının yanında cumhurbaşkanı yardımcıları olmaları şartıyla masaya dönmüştü…
Yedi yardımcı adaylı cumhurbaşkanı adaylığı ile seçimden hezimetle çıkan Millet İttifakı’nın tüm paydaşları, yenilginin sorumluluğunu tek başına Kemal Kılıçdaroğlu’na yükleyerek ve partisinden tasfiyesini bıyık altından gülerek izlerken, İYİ Parti’nin yeniden karışması, kongre ile hallettiklerini düşündükleri parti içi muhalefetin bu kez daha büyük boyutlu ve çok fazla ve farklı iddialarla üstelik Meral Akşener’in en yakınındaki isimler zikredilmek suretiyle ortaya çıkmasının nedenleri üzerinde biraz durmak gerekir.
Her ne kadar Meral Akşener, partisini CHP’ye seçim kazandırmak için kurulmuş bir yapı olarak görmese de kurulduğu günden beri tek yaptıkları, ettikleri şey bu idi. İYİ Parti’ye açılan alan da CHP’nin yanında durması ve hem yerel seçimde hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’nı yenmeleri içindi.
Netice itibariyle Meral Akşener, Millet İttifakı içinde “parti/partili çıkarlarını gözetmek suretiyle” yer aldığı sürede, parti içindeki istifalar da, iddialar da, eleştiriler de çok fazla kamuoyunun gözü önüne taşınmıyordu. Zaman zaman yandaş medya bunları dile getirse de hemen peşinden sessizlik tercih ediliyordu. Hatta kontrol dışı bir şekilde duyulacak/duyurulacak olsa örtülüyor, istifacıların, eleştirenlerin sesleri kimsece verilmiyordu. Amaç da İYİ Parti yıpranmasın, misyonunu yerine getirsin AK Parti ve MHP’den olabildiğince oy alsın, seçimlerin büyük kazananı da CHP olsun düşüncesiydi.
Her ne kadar masadan kalktığı andan oturduğu ana kadar muazzam bir linç kampanyasına tabi tutulsa da yaklaşan yerel seçimler nedeniyle ve CHP’deki yönetim değişikliği ile birlikte Akşener’in ittifaka döndürüleceğine dair bir umut vardı.
Gündemdeki İddialar
Akşener de Kongre konuşması dahil pek çok konuşmasında mütemadiyen farklı görüşler serdettiği için bu umut içinde olanlar haksız sayılmazdı ancak, ne zaman “ittifak yok, kararlıyız” dedi ve CHP eleştirisine girdi, kampanya başladı.
İYİ Parti ile ilgili şu iddialara bakmak lazım:
- “Adaylardan para alınarak milletvekili listeleri tanzim edildi”
Meral Akşener, bu iddialara seçim sonrası hızlı bir şekilde gerçekleştirilen Kongre’den itibaren cevap vermeye çalışsa da ikna edici olamıyor ve her seferinde iddialar, çok daha kuvvetli bir şekilde ortaya atılıyor. Üstelik bu iddialara zemin teşkil etmesi amacıyla yeni yeni unsurlar ekleniyor.
- “Partinin Hazine yardımıyla elde ettiği gelirler buharlaştırıldı - Genel Başkan ve yakınlarının banka hesapları yasa dışı araştırıldı”
Bu iddia, parti yönetiminde bulunan bazı isimler tarafından Genel Başkan Meral Akşener’in yakınlarının banka hesaplarını incelettiği iddialarına konu edilen Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır’ı ilzam etmek üzere ortaya atılsa da sonrasında partinin şu anki yöneticilerini sıkıntıya sokan bir bumeranga dönüşmüş durumda. Para yoksa kime gitti, nereye gitti? Yerinde ise o zaman neden seçimlerin hemen sonrasında seçilen milletvekillerinden ekonomik güçlerine göre partiye bağış talep edilmiştir? Ümit Dikbayır bu iddiayı doğrulamak için kendisinden de 500 bin Türk Lirası istendiğini belirtti.
- “CHP’li Büyükşehir Belediyelerinden iş alan, çıkar elde eden İYİ Partililerin varlığı”
Bu konu ile ilgili olarak Meral Akşener “Benim ve ailemin herhangi bir ilişkisi yok, ancak partililerden böyle bir ilişki varsa açıklayın!” diye adeta bir meydan okumaya girse de iddiaların CHP’ye yakın kaynaklarca da sıklıkla tekrarlanıyor olması, bu çıkışın da kamuoyunda bir karşılık bulmasına mani oluyor. Ayrıca; Bahadır Erdem, Durmuş Yılmaz, Faruk Köylüoğlu gibi isimlerin istifa gerekçelerine bakıldığı zaman, büyükşehir belediye başkanları ile yakınlıkların partinin pek çok kademesine pek çok şekilde yansıdığı ve bu iddiaların çok da temelsiz olmadığı ortaya çıkıyor.
- “Parti içi taciz ve tecavüz iddiaları”
Bu iddialar ise artık işin normal dışı bir boyuta taşındığı, parti içinde birlik ve beraberliğin “belaltı” vuruşları dahi göze alacak şekilde bozulduğu ve partide kısa ve orta vadede bir normalleşme yaşanamayacağını gösteriyor.
Geçmiş dönemde yapmış olduğumuz değerlendirmelerde de ifade ettiğimiz gibi, İYİ Parti’nin kuruluş anından itibaren almış olduğu pozisyon, geliştirmiş olduğu ilişki modeli tabanında önemli bir kesimi CHP’ye sempati duyar hale getirmiş; İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanları ile parti yönetim kademelerinin girmiş olduğu ilişkiler de Meral Akşener ve İYİ Parti’yi CHP’den bağımsız bir politika belirleme noktasında sorunlu bir noktaya taşımıştır.
Nitekim cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde kendisini gösteren bu durum yerel yönetimlerde iş birliği yapmama tercihinde daha da belirginleşmiştir.
İYİ Parti yerel seçimlere giderken bu tartışmalarla birlikte ciddi bir erime yaşayacaktır. Görünen o ki İYİ Parti’nin sorunu Parlamento grubunda önemli sayıda azalma ile sınırlı kalmayacak, hatta süreç il ve ilçe yönetimlerinden istifalarla durmayacak; aynı zamanda oyları da milletvekili genel seçiminde almış olduğunun bir hayli altında tahakkuk edecektir.
Yerel seçimlerden sonra ise adayların veya mahallin etkisiyle kazanılacak birkaç belediye başkanlığı, meclis üyeliği başarı olarak değerlendirilemeyecek; İYİ Parti’yi bir kongre daha bekleyecek, bu kez ayrılmak arzusu gösterse dahi Meral Akşener’e kimse dur demeyecektir.