Kriter > Dış Politika |

S-400 mü, Patriot mu?


Uygun mevkilere konuşlandırılacak S-400 bataryalarının –en azından verili değerlere göre– Türkiye’yi tam koruması mümkün görünmektedir.

S-400 mü Patriot mu

Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S-400 hava savunma sisteminin teslim tarihi yaklaştıkça –Patriot ve S-400 sistemlerinin teknik özelliklerinden bağımsız olarak– “hangi sistem daha iyi” minvalinde tartışmalar yoğunlaşmaya başlamıştır. İki farklı sistemin mukayesesinin kullanım yerleri, koşulları, imkan ve kabiliyetleri üzerinden yapılması gerekirken sistemlerin teknik kabiliyetlerinden ziyade menşei ve buna bağlı olarak karşı tarafın silahını satın almanın NATO üyeliğiyle bağdaşıp bağdaşmayacağı üzerinden yürütülmesi sağlıklı görülmemektedir.

Aslına bakılırsa bir tarafta radarı, komuta kontrol merkezi, lançerleri ve füzeleriyle müstakil bir hava savunma sistemi olarak Rus Almaz-Antey üretimi S-400 varken diğer tarafta da radarı Raytheon, komuta kontrol, lançer ve füzeleri Lockheed Martin ile Boeing tarafından üretilen ve Genişletilmiş Orta Menzil Hava Savunma Sistemi (Medium Extended Air Defense System, MEADS) ile Terminal Faz Hedefler için Bölgesel Yüksek İrtifa Hava Savunması (Terminal High Altitude Area Defense, THAAD) gibi projelere entegre edilen müşterek bir hava savunma sistemi bulunmaktadır. Doğal olarak bu iki sistemi birebir karşılaştırmak ve birisinin diğerinden daha iyi olduğunu ileri sürmek çok kolay değildir.

Sonuçta menşei ne olursa olsun bir silah sisteminin alınıp alınmaması siyasi bir karar olacaktır. Yapılacak en doğru şey her iki sistemin üreticilerinin paylaştıkları teknik ve taktik bilgiler ile şimdiye kadarki kullanım verilerine istinaden hangi silah sisteminin Türkiye için daha uygun olduğuna dair bir değerlendirmede bulunarak karar vericilerin tercihlerine katkı sunmak olacaktır.

Patriot sistemi 1984’te kullanılmaya başlanmış olmakla birlikte ilk olarak 1991’deki Birinci Körfez Savaşı’nda Irak’tan Suudi Arabistan ve İsrail’e fırlatılan SCUD füzelerini vurarak adını duyurmuştur. Daha sonraları Kosova ve Afganistan’da da tecrübe edilen Patriot sistemi ABD’nin Avrupa Aşamalı Uyum Yaklaşımı (EPAA) kapsamında pek çok NATO üyesi Avrupa devletine konuşlandırılmıştır. AN/MPQ/53-65 radar ve MIM 104F PAC-3 füzesinin kullanılmaya başlanmasıyla pek çok teknolojik imkana sahip olan sistem müşteri yelpazesini Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya genişleterek şu an itibarıyla kullanımda olan en yaygın hava savunma sistemi durumuna gelmiştir.

Tablo 1. S-400 ve Patriot Sistemlerinin Teknik Özellikleri 

S-400 sistemi ise Rusya’nın yürüttüğü orta menzilli S-300 sisteminin gelişmiş versiyonudur. 2007’den itibaren kullanılmaya başlanan S-400 sistemine ait henüz operasyonel anlamda kullanım verisi olmadığı için sadece üreticinin test atışları neticesinde elde ettiği değerler bulunmaktadır. Yakın zamana kadar sadece Rusya’nın geniş topraklarının hava savunmasını korumak için konuşlandırılan S-400 artık aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülkeye satışının konuşulduğu bir sistem haline gelmiştir. Kendi hava savunma sistemini geliştiren Çin’in bile bu sistemle ilgilenmiş olması ve ABD’nin sözde müttefiklerini korumak için hava savunma sistemi konuşlandırdığı çatışmalı bölgelerde hava sahasının tek güç tarafından domine edilmesini önlemek amacıyla Rusya tarafından aynı bölgelerde konuşlandırılmış olması sistemin cazibesini artırmıştır.

S-400 sisteminin radarla hedef tespit ve takibi, kullanılan füzelerin hızı, harp başlığının etkinliği, menzil, irtifa ile hedefi yakalayıp vurma konusundaki hassasiyeti bakımlarından Patriot sisteminden daha iyi olduğu görülmektedir (Tablo 1). S-400 sisteminin radarı 360 derece arama, takip ve angajman yaparken Patriot sisteminin mevcut radarının ise sadece 120 derecelik bir açıda bu fonksiyonları gerçekleştirmesi de S-400 için ilave avantaj oluşturmaktadır.

Tamamı seyyar olan her iki sistem de benzer ekipmanlardan oluşmasına rağmen (radar, komuta ünitesi, taşıyıcılar, lançerler ve füzeler) S-400’ün on beş dakika gibi kısa bir sürede aktif hale getirilebilmesi operasyonel olarak büyük avantaj sağlamaktadır.

Avantaj ve Dezavantajlar

S-400’ün daha müstakil bir sistem olması Türkiye gibi NATO üyesi bir ülkede NATO güvenlik şemsiyesinden bağımsız olarak kullanılabilmesi bakımından avantaj teşkil etmektedir. Buna mukabil satın alınan bir savunma sisteminin mevcut imkanlarla irtibatlanamayacak olması aynı zamanda stratejik bir dezavantajdır. Eğer Patriot sistemi daha önce alınabilmiş ve Türkiye’nin hava savunma güvenliği mimarisine eklemlenmiş olsaydı belki de S-400 benzeri bir sisteme ihtiyaç duyulmayacaktı. Ancak gelinen noktada Türkiye’nin kendi güvenlik kuşağını oluşturma zorunluluğu hasıl olduğundan Patriot sisteminin sağlayacağı hava savunma güvenliği şemsiyesinin yeterli kalmayacağı görülmektedir. Özellikle ABD’nin kurmaya çalıştığı Avrupa merkezli güvenlik yaklaşımında Türkiye hava savunmasının korunmasız kaldığı Suriye kaynaklı tehditler ortaya çıktığında yaşanarak tecrübe edilmiştir. Buna mukabil uygun mevkilere konuşlandırılacak S-400 bataryalarının –en azından verili değerlere göre– Türkiye’yi tam koruması mümkün görünmektedir.

Harita 1. S-400 Radar ve Füze Menzilleri

S-400’lerin fiyat anlamında da bir avantajı söz konusudur. Özellikle Rusya tarafından yapılacak uzun vadeli kredilendirmenin bu satın almada kilit rol oynadığı bilinmektedir. Patriotlar için ABD tarafının sunduğu fiyat teklifinin S-400’ün iki katı civarında olmasının yanı sıra iki sistemin radar ve füze menzilleri göz önüne alındığında S-400’ün sunacağı korumayı sağlamak için en az iki kat Patriot sistemine ihtiyaç duyulacağı da unutulmamalıdır. Hep tartışılan teknoloji transferi konusu da hayati önem arz etmektedir. ABD tarafının teklifinde buna dair herhangi bir madde bulunmazken Rus tarafının da ne kadar teknoloji paylaşımı yapacağı belli değildir. Fakat mevcut siparişin Temmuz veya Kasım 2019’da teslim edileceği varsayıldığında bile halen NATO üyesi olması hasebiyle Türkiye’nin dost olarak tanımlayacağı unsurlar için S-400 algoritmasına müdahale etmesi zorunluluğu bulunmaktadır. İlerleyen süreçte teknoloji transferinin Türkiye’nin milli hava savunma sistemini geliştirmesine katkı sağlayacağı da unutulmamalıdır.

Bir diğer önemli konu da Patriot sisteminin nokta savunmada başarılıyken alan savunmasında yetersiz kaldığına dair yorumlardır. Hem İsrail’in Demir Kubbe sistemi hem de Suudi Arabistan’ın hava savunmasında yaşanan aksamalar bu eleştirilere yol açmıştır. Başlarda vuruş yüzdesi yüzde 90’larda açıklanan Patriot sisteminin güvenilirliği zamanla yüzde 70’lere kadar düşmüştür. Hata yapma şansı olmayan hava savunma sistemlerinden kaçabilecek bir roket, uçak, füze veya insansız hava aracının nelere mal olabileceği ortadır. İsrail’in Demir Kubbe sisteminden bir şekilde geçen roket ve kısa menzilli füzeler nedeniyle sistemde kullanılan PAC-3 füzelerinin yerine peyderpey Arrow-3’leri yerleştirecek olması; 2017 ve 2018’de Yemen’deki Husiler tarafından fırlatıldığı ileri sürülen balistik füzelerin Mekke ve Riyad yakınlarında ancak fark edilmesi ve düşürüldüğü iddia edilmesine rağmen görüntülerin bu hikayeyle uyuşmaması da Patriot sistemine yönelik soru işaretlerini artırmıştır. Aslına bakılırsa S-400’lerin henüz sahada kullanılmamış olması da benzer bir handikabı içermektedir. Zira her ne kadar güvenilir olduğu iddia edilse de bu sistemlerin kendilerini sahada ispat etmeleri güvenilirlikleri açısından çok önemlidir.

Konuyla ilgili olarak Akkuyu Nükleer Santrali için yıllar öncesinden Türk öğrencilerin Rusya’ya gönderilerek dil ve nükleer teknoloji eğitimi almalarının sağlandığı göz önünde bulundurulursa alınacak sistemleri kullanacak, bakım tutum ve testlerini yapacak personelin de benzer bir eğitim sürecinden geçirilmesi elzem gözükmektedir. Aksi takdirde parası ödenmiş hayati önemde bir sistemin üretici ülkenin sağlayacağı personel tarafından kullanılması söz konusu olacaktır ki bu durum ulusal güvenlik açısından kabul edilebilir değildir.

Sonuç olarak her iki sistemin de avantaj ve dezavantajlar barındırdığı görülmektedir. Burada önemli olan hangi sistemin Türkiye’nin ulusal güvenliğine daha fazla katkı sağlayacağıdır. Fiyat, teknik özellikler ve personel kaynağıyla ilgili belirtilen hususların bir şekilde aşılabileceği düşünüldüğünde hangi sistemin tercih edileceği konusunda asıl mülahazanın siyasi olarak yapılacağı muhakkaktır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası