İkinci Karabağ Savaşı'ndan sonra Güney Kafkasya'da daha geniş anlamda barış ve iş birliği imkanları ortaya çıktı. İlk başlarda taraflar arasında ulaşım ve iletişim hatlarının açılması, iki ülke arasında sınırların belirlenmesi için Rusya'nın arabuluculuğu ile kurulan komisyonları, AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in arabuluculuğu ve sonra da ABD arabuluculuğu ile devam eden görüşmeler takip etti. Bunların ötesinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, iki ülke arasında barış anlaşması imzalanmasını, ardından Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı bu anlaşmanın beş temel ilkesini resmi şekilde Ermenistan'a önerdi. Ermenistan tarafının bu ilkeleri kabul ettiği ve Karabağ'ı Azerbaycan toprağı olarak tanıdığı Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın açıklamalarında yer aldı. Fakat üzerinden iki yıldan daha bir fazla süre geçmesine rağmen, ne bu anlaşma ne de bu ilkeler hayata geçirildi.
Üçlü Bildirinin Yerine Getirilmeyen Şartları
İkinci Karabağ Savaşı'nı sona erdiren 10 Kasım üçlü bildirisi, özellikle işgalci Ermenistan'ın üzerine çok ciddi sorumluluklar yüklemiştir. Savaştan hemen sonraki anlaşmada öngörüldüğü gibi Ağdam, Kelbecer ve Laçın'dan çıkmak zorunda kalan Ermenistan, zamanla üçüncü ülkelerin desteği ile diğer sorumluluklarından kaçmaya başladı. Sorumluluklarını yerine getirmemek için provokasyonlar yoluyla konuyu uluslararasılaştırmaya çalıştı ve üçüncü ülkelerin dikkat ve desteğini kazanmak, statükosunu korumak için bütün imkanlarını seferber etti.
Sonuçta, Ermenistan 10 Kasım üçlü bildirisinin 4. ve 9. maddelerini hâlâ yerine getirmemiştir. 4. maddeye göre Rus barış birliklerinin bölgeye girmesiyle beraber silahlı Ermenilerin bölgeyi terk etmesi gerekiyordu. Üzerinden 30 ay geçmesine rağmen, sayıları 10 bin civarında olan bu silahlı Ermeniler, halen bölgede bulunuyorlar ve ateşkes ihlalleri sonucu Azerbaycan askerleri şehit edildi.
Silahlı Ermenilerin bölgeden çıkartılmasının ötesinde, onların konumlarını pekiştirmek için destek devam ediyor. Son iki yılda üçlü bildiriye aykırı şekilde, Ermenistan'dan bölgeye Rus barış birlikleri eşliğinde silahlar getirilmeye devam etti ve bazı noktalarda Rus barış birlikleri, buradaki Ermeni silahlıların, hendekler kazmasına yardım etti. 6 Mart 2023’te silah taşıyan Ermeni araçlarının Azerbaycanlı askerler tarafından durdurulma çabasına ateşle karşılık verildi ve iki Azerbaycan askeri şehit oldu.
İHA ve uydu görüntülerinden, buradaki Ermeni silahlıların Rus barış birliklerinin desteği ile bazı yerlerde silahlı kamplar kurdukları görülmektedir. Ermenistan yönetimi, bu silahlıların Karabağ'da yaşayan Ermeniler için “savunma birlikleri” olduğunu iddia ediyor. Ermeni ve Rus tarafı bunları diplomatik müzakerelerde bir araç olarak da kullanıyor.
Laçın Yolunun Kullanım Şartlarının İhlali
Ermenistan'ın ihlal ettiği diğer bir madde, Laçın yolunun, üçlü bildiride belirtildiği ilkelere aykırı bir şekilde kullanılmasıdır. Ermenistan tarafına sadece siviller, sivil araçlar ve yükler için engelsiz geçiş izni verildiği Laçın yolunun, askeri amaçlar için kullanıldığı video ve görsellerle ortaya kondu. Azerbaycan uzun süre bunun engellenmesi gerektiğini savunsa da bir sonuç alamadı. Sonuçta, 23 Nisan’da Ermenistan sınırından Laçın yoluna girişte, silah ve asker taşınmasını engellemek amacıyla kontrol noktası kurdu.
Üçlü bildirinin yerine getirilmeyen bir diğer maddesi ise 9. maddedir. Bu maddeye göre, Azerbaycan ana karası ile Nahçıvan arasında ulaşım hattının açılması ve bu yoldan vatandaşlar, araçlar ve yüklerin engelsiz taşınmasının güvenliğine, Ermenistan tarafı teminat vermelidir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev2in "Zengezur Koridoru" olarak tarif ettiği bu yolun, Azerbaycan tarafındaki kısmının yüzde 75`i tamamlanmış vaziyettedir ve 2023`ün sonunda kullanıma açılması planlanmaktadır. Fakat Ermenistan tarafı kendi sınırları içinde olan 44 kilometrelik alanın inşasına başlamamıştır.
Sınırların Belirlenmesindeki Süreç
30 yıl boyunca Azerbaycan'ın Ermenistan'la sınır bölgeleri işgal altında olduğu için iki ülkenin sınırları belirlenememiştir. İkinci Karabağ Savaşı'ndan sonra Azerbaycan ordusu sınırlara ulaşınca iki ülke arasında sınırların belirlenmesi adına yeni bir süreç başlamış ve komisyon kurulmuştur.
30 yıllık işgal döneminde işgal altındaki Azerbaycan topraklarını kullanmaya alışan sınırdaki Ermeni köyleri, savaş sonrası dönemde bu imkandan yoksun kalınca, “topraklarının Azerbaycan tarafından işgal edildiğini” iddia etmeye başladılar. Bu şekilde başlarda sınırları kabul etmesi Ermenistan için sancılı başladı. Bazı sınır bölgelerinde Ermenistan ordusu sınırlarına çekilmeyince, Azerbaycan ordusu silahlı çatışmanın yaşanmadığı fiziki müdahale ile kendi sınırlarına ulaşmak zorunda kalmıştır.
Buna paralel olarak Ermenistan ordusu, sınırda Azerbaycan karakollarına ve ulaşım yollarını ateş altında tutmaya başladı. Bu durumda Azerbaycan ordusu sınırdaki stratejik yükseklikleri kontrol altına almak zorunda kalmıştır. Sonuçta sınırda elde etmiş olduğu avantajla hatta Ermenistan içinde ve Ermenistan'ın Gürcistan ve İran'la olan ulaşım ve iletişim yolları, Azerbaycan ordusunun menzili içindedir.
Öte yandan, Ermeni muhalefetinin baskısı ile sınırları tartışma haline getiren Ermenistan iktidarı, sınırların belirlenmesi için orduların geri çekilmesi ve sınıra üçüncü ülkelerin ordu veya gözlemcilerinin yerleştirilmesini önerdi. Sonuçta 6 Ekim 2022’de Prag'da alınan karar doğrultusunda Ermenistan-Azerbaycan sınırına AB gözlemcilerinin yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Fakat sonradan Ermenistan tarafı, tek taraflı olarak AB gözlemcilerinin süresinin 2 yıla çıkarttı. Ermenistan tarafı Azerbaycan'ın 250 kilometrekarelik bir Ermenistan toprağına girdiğini iddia ederken, Sovyet dönemi Azerbaycan sınırlarında bulunan 8 Azerbaycan köyü halen Ermenistan işgali altındadır. Bu köylerin boşaltılması, defalarca Azerbaycan tarafından gündeme getirilse de talep karşılanmamıştır.
Nihai Barış Anlaşmasında Son Durum
Savaştan sonra taraflar arasında barış anlaşması önerisini ilk yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev oldu. Azerbaycan resmi şekilde Şubat 2022’de Ermenistan'a barış anlaşması için beş temel ilke önerdi. Ermenistan tarafı, prensip olarak beş temel ilkeyi şartlı olarak kabul etti. Ermenistan'ın şartları Karabağ2da yaşayan Azerbaycan vatandaşı Ermenilerin hukukları ve güvenliklerinin belirlenmesi için uluslararası mekanizmanın kurulması, burada yer alacak devletlerin Ermenilerin hak ve güvenlikleri için garantör rolünü oynaması ve bu şartların nihai barış anlaşmasına dahil edilmesidir. Öte yandan Ermenistan tarafı, üçlü bildiri nedeniyle Karabağ'da Rusya'nın da sorumluluklarının olduğunu deklare ederek, bu konuda Azerbaycan ve Rusya'yı karşı karşıya getirmeye çalışmaktadır. Karabağ'da bulanan Rus barış güçlerinin süresiz olarak Karabağ'da kalmasını, onlara uluslararası yetki verilmesini savunmakta ve bunu sürekli gündemde tutmaktadır.
Azerbaycan bu talepleri kendi içişlerine müdahale olarak değerlendirmekte ve anlaşmada Karabağ'la ilgili bir düzenleme olmayacağını açıklamaktadır. Öte yandan, Azerbaycan Karabağ'da yaşayan Ermenilerin entegrasyon sürecinin başlatılması amacıyla özel temsilci atadı ve bu süreci kendi iç meselesi olarak görüyor. Azerbaycan tarafı, bölgedeki Rus barış birliklerinin varlığını geçici olarak görmekte ve nitekim 10 Kasım üçlü bildirisine göre, taraflardan biri itiraz ederse Rus barış birliklerinin 2025’te bölgeyi terk etmesi gerekiyor.
Azerbaycan'ın en önemli tekliflerinden biri, nihai barış anlaşması şartlarının Ermenistan'la iki taraflı şekilde sürdürülmesidir. Ermenistan tarafı, bu sürece üçüncü ülkeleri, özellikle eski Minsk grubu eş başkanları Fransa, Rusya Federasyonu ve ABD`yi dahil etmeye çalışmaktadır. Azerbaycan, buna karşılık Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan'dan oluşan üçlü bölgesel platformda bu sorunları görüşmeyi önermiş, fakat Ermenistan tarafı buna karşı çıkmıştır.
Karabağ'da yaşayan Ermenilere özel statü talep eden Nikol Paşinyan, Karabağ sorunu nedeniyle 1987-1990 döneminde Ermenistan2dan zorla sürülen Azerbaycanlıların geri dönüş haklarından bahsetmemektedir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, defalarca Azerbaycan'da yaşayan Ermenilerin hak ve hukuklarının garantörünün Azerbaycan devleti ve anayasası olduğunu belirtirken, Paşinyan hiçbir zaman Ermenistan'dan zorla çıkarılan Azerbaycanlıların hak ve güvenliklerinin garantörlerinin Ermenistan devleti ve anayasası olduğunu deklare etmemiştir.
Nikol Paşinyan'ın defalarca Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu ilan etmesi ve barış anlaşması imzalamaya hazır olduğunu belirtmesine rağmen sürekli birbirine zıt açıklamalar yapması ya da Ermenistan'ın dışişleri, parlamento ve milli güvenlik konseyi başkanlarının Paşinyan'ın açıklamalarına karşıt açıklamalarda bulunması, Azerbaycan'da güvensizlik meydana getirmektedir. Azerbaycan bunun başlıca nedeninin şimdiki jeopolitik gerçekliğin kendi aleyhlerine olduğunu düşünen Ermenistan tarafının daha uygun bir jeopolitik koşullar beklentisi içinde olduğunu düşünmektedir. Sonuçta, Azerbaycan tarafından barış anlaşması metninde son düzeltmeler yapılmış ve 7 Mart 2023’te Ermenistan'a gönderilmiştir ama henüz bir cevap alınamamıştır. Ermenistan'ın, Türkiye’deki seçimlerin sonucuna göre pozisyon alacağı düşünülmektedir.
Rusya’nın Tutumu
Rusya, yukarıda anılan bütün sorunların çözümünde arabuluculuğunu korumaya çalışmaktadır. Bu nedenle sürekli Rusya aracılığı ile imzalanan 10 Kasım üçlü bildirisine, Soçi ve Moskova bildirilerine vurgu yapmakta, Brüksel ve Washington’ın arabuluculuk faaliyetlerine karşı çıkmaktadır. Fakat devam eden süreçte her iki taraf, Rusya'nın arabuluculuğunun, sorunları çözmekten ziyade ötelemeye çalıştığının farkına vardı. Rusya özellikle şunları gündemde tutmaya çalışıyor:
- Sınırların belirlenmesinde Sovyet Genelkurmay Başkanlığı haritalarının temel alınmasını ve onun aracılığı ile devam etmesini,
- Laçın yolu ve Zengezur koridorunda Rus askerlerinin konumunun pekiştirilerek devam ettirilmesini,
- Karabağ'da bulunan Rus barış birliklerinin kalıcı olmasını ve taraflar arasında Rus barış birlikleri için yeni yetki anlaşmasının imzalanmasını,
- Rusya'nın teklif ettiği barış anlaşması metninin imzalanmasını ve Karabağ meselesinin çözümünün sonraki aşamaya bırakılmasını istiyor.
Rusya'yı çok ciddi şekilde rahatsız eden konulardan biri Ermenistan yönetiminin bölge dışı devletleri bölgeye getirmeye çalışmasıdır. Bu noktada Rusya için şimdiki aşamada Türkiye ve Azerbaycan'la iş birliği şeklinde devam etmek, çıkarlarına çok daha uygun düşüyor.
İran'ın Tutumu
İkinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan'a gönderilen Rus silahlarının geçişine izin veren İran, savaş sonrası dönemde, özellikle İbrahim Reisi döneminde bölgeye yönelik daha agresif bir politika benimsedi. Sürekli Azerbaycan ve Ermenistan üzerinde baskı yaparak bölgesel diplomatik müzakere sürecine dahil olmayı hedefliyor. Türkiye'nin bölgeye daha aktif girmesine izin vermesi nedeniyle Rusya'ya kızgınlığı devam ediyor. Bu noktada Ermenistan'ı daha fazla kendine bağımlı kılmak istiyor. Ermenistan üzerinde baskıları sonuç verirken, Azerbaycan üzerinde baskılarının sonuç vermemesi onu daha da saldırganlaştırıyor.
Savaştan hemen sonra Azerbaycan ve Türkiye, İran'a bölgesel süreçte yer alması adına çok önemli tekliflerde bulundu fakat İran hükümetlerinin Ermenistan yanlısı, güvensiz politikaları, onun bölgesel diplomasi sürecinde yer almasına engeller oluşturdu. Azerbaycan toprakları işgal altında olduğu dönemde sessiz kalan İran hükümetinin, Ermenistan'ın sınırlarını “kırmızı çizgi” olarak ilan etmesi, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü desteklediğini açıklasa da Karabağ'da yaşayan Ermenilere özel statü verilmesi beklentileri ve Ermenistan'a silah desteğinin devam etmesi, İran'ın bölgesel süreçten izole olmasına neden olmaktadır.
Sonuç Yerine
Gelinen noktada Ermenistan tarafı Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanıdığını ilan etse de çeşitli şartlarla “egemenlik ve toprak bütünlüğü” ilkelerinin içini boşaltmaktadır. Öncelikle 10 Kasım bildirisinden kaynaklanan silahlı askerlerini hala Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinden geri çekmeyerek Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğini ihlal etmektedir. İkincisi, Karabağ Ermenilerine uluslararası garantörlük çerçevesinde bir statü kazandırmayı hedeflemekte, Ermenistan'dan kovulan Azerbaycanlıların hak ve güvenliğini görmezden gelmektedir. Üçüncüsü, üçlü bildiriye aykırı olarak Laçın yolundan asker ve silah taşıyarak, ayrılıkçıları desteklemiş ve diplomatik müzakere sürecinde elini kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Bunun da ötesinde, Karabağ meselesinin sadece Ermenistan'ın değil üçlü bildiri nedeniyle Rusya'nın da meselesi olduğunu ilan ederek, Rusya ve Azerbaycan'ı karşı karşıya getirmeyi hedeflemektedir. Sınırların belirlenmesi konusunda da aynı tavrı sergilemekte, meseleyi Azerbaycan'la iki taraflı şekilde çözmekten ziyade bölgeye uluslararası gözlemcilerin yerleştirilmesini savunmaktadır.
Taraflar arasında nihai barış anlaşmasının imzalanmaması ve normalleşmenin yaşanmamasında üçüncü tarafların da jeopolitik müdahaleleri etkili olmuştur. Özellikle İran, Fransa ve belli oranda Rusya, taraflar arasında ilişkilerin tam olarak normalleşmesinde sorunlar çıkarmıştır. Ermenistan içindeki revizyonist gruplar ve Ermeni diasporası, bu normalleşmenin gerçekleşmesi önünde büyük engel oluşturmaktadır.
Taraflar arasında nihai barış anlaşmasının imzalanması için en iyi fırsat, savaş sonrası oluşan durumdur. Özellikle Azerbaycan'ın teklif etmiş olduğu barış şartları, Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin devam etmesi ve normalleşmenin sağlayacağı ekonomik refah ve bölgesel iş birliği en iyi fırsatladır.
Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya'nın Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilere daha çok önem vermesi, Ermenistan yönetiminin hareket alanını daraltmaktadır. Bu durum Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası alternatif enerji kaynakları ve “Orta Koridor” taşımacılık hattı için Azerbaycan'a olan ihtiyacı artan AB ve müttefiki ABD için de geçerlidir. Bu aslında barış anlaşması için iyi bir fırsattır.