Kriter > Dış Politika |

Türkiye-Azerbaycan Diplomatik İlişkilerinin 30 Yılının Özeti


İlham Aliyev Cumhurbaşkanı seçildiği 2003’te yemin töreninde “Türkiye neredeyse Azerbaycan oradadır” sözleri ile ilişkilerin gelecek seyri açısından yönünü gösterdi. Recep Tayyip Erdoğan-İlham Aliyev ilişkileri iki ülke ilişkilerini önce stratejik ortaklık, daha sonra ise stratejik müttefiklik düzeyine çıkarttı.

Türkiye-Azerbaycan Diplomatik İlişkilerinin 30 Yılının Özeti
(Francois Nel/Getty Images)

Azerbaycan 1991'de yeniden bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye ile diplomatik ilişkileri 14 Ocak 1992'de kuruldu ve bugün diplomatik ilişkilerin kurulmasının 30. yıldönümü. Bu 30 yılda iki ülke ilişkileri kısa dönemli pürüzlere rağmen başarılı bir şekilde yönetildi, “Tek Millet İki Devlet” anlayışı, siyasi, ekonomik, askeri ilişkilerin pekiştirilmesi, 44 günlük İkinci Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması ile pratik sonuçlarını verdi ve ilişkiler 15 Haziran 2021'de imzalanan Şuşa Beyannamesi ile stratejik müttefiklik düzeyine ulaştı.

 

Siyasi İlişkiler

Son 30 yılda Türkiye-Azerbaycan siyasi ilişkilerinin iyi düzeyde olmasının ve sürekli gelişmesinin birkaç nedeni bulunmaktadır.

  1. Her iki ülkenin ortak siyasi-düşünsel kültürden beslenmesi
  2. İki ülkenin kamuoylarının tutumu
  3. Liderler arası ilişkiler
  4. Ortak çıkarlar

Günümüzde Türkiye ve Azerbaycan'da hakim olan siyasi ve düşünsel kültürün temeli 100 yıl önce Osmanlı ve Azerbaycan'da modernleşme aydınlarının oluşturduğu olduğu siyasi-düşünsel anlayıştır. Türkiye Cumhuriyeti 1923'te kurulduğu zaman aslında o ideolojinin taşıyıcısı olarak kuruldu ve Sovyetler Birliği'nin bir parçası olmasına rağmen Azerbaycan'da da o düşünce korundu. Azerbaycan yeniden bağımsızlığını kazandığı zaman kendini 1918'de kurulan ve Osmanlı’nın bölgedeki müttefiki olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin varisi olarak ilan etti. Bu sadece anayasal bir varislik değildi, düşünce bazında da bir varislik söz konusu idi. Bu nedenle Azerbaycan'ın meseleleri Türkiye'de bir milli mesele olarak kabul görmektedir.

Bu nedenledir ki, her iki ülkenin kamuoyu karşılıklı ilişkilerin iyi düzeyde olmasından yanadır. Azerbaycan-Türkiye arasında toplumsal düzeyde birçok devleti kıskandıracak, uluslararası ilişkiler uzmanlarını, teorisyenlerini ve diplomatları şaşırtacak kadar büyük bir yakınlık vardır. 2021’de Kadir Has Üniversitesi tarafından yapılan “Türkiye eğilimleri 2021” araştırmasında Türk toplumunun yüzde 57,4’ü Azerbaycan'ı müttefik olarak görmektedir. Azerbaycan'ı KKTC, Özbekistan ve Gürcistan takip etmektedir. Dolayısıyla iki ülke ilişkileri devletler veya iktidarlar düzeyinde değil, toplumlar düzeyinde de stratejik müttefiklik özelliğine sahiptir. Bu nedenden dolayı iki ülke ilişkileri “doğal müttefiklik” olarak da tanımlanabilir. İki ülke yönetimlerinin yakınlaşması toplumlar tarafından desteklenmekte ve hatta daha da cesaretlendirilmektedir. Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesine hizmet eden iktidarlar milli iktidar kabul edilmekte, tersi politikalar eleştirilmektedir. Her iki ülke yöneticileri yakın ilişkilerin halkları tarafından destekleneceğini bilmektedir. Bu ortak bakış açısı iki ülke arasında evlilikler ve seyahatları da etkilemiştir. İki ülkenin toplumsal düzeyde yakınlaşmasının sonucunda vizeler kaldırılmış ve taraflar kimlikle seyahat etmeye başlamıştır.

Erdoğan ve Aliyev
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattının açılış töreninde (Kayhan Özer/AA, 30 Ekim 2017)

 

İki ülkenin siyasi ilişkilerini olumlu etkileyen en önemli faktörlerden biri de liderler arası ilişkilerdir. Özellikle Azerbaycan'ın Umumilli lideri Haydar Aliyev ve dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasında şahsi ilişkiler iki ülke ilişkilerinin gelişmesine bir gelenek oluşturmuş ve hala etkisini sürdürmektedir. Bu iki ülke lideri arasında ilişkiler iki ülke ilişkilerine Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum enerji hatlarını kazandırdı, Azerbaycan-Türkiye-Gürcistan üçlü ilişkilerini oluşturdu, Azerbaycan-Türkiye arasında askeri ilişkilerin sağlam temellere oturtulmasına yardımcı oldu. İki ülke arasında dış politikada koordinasyonun temeli o dönemde konuldu.

İlham Aliyev Cumhurbaşkanı seçildiği 2003’te yemin töreninde “Türkiye neredeyse Azerbaycan oradadır” sözleri ile ilişkilerin gelecek seyri açısından yönünü gösterdi. Recep Tayyip Erdoğan-İlham Aliyev ilişkileri iki ülke ilişkilerini önce stratejik ortaklık, daha sonra ise stratejik müttefiklik düzeyine çıkarttı. Enerji alanında TANAP, taşımacılık alanında ise Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projeleri ile iki ülkenin stratejik değeri artmış oldu ve ülkeler Avrupa'nın enerji güvenliğinde önemli rol oynamaya başladı. Bu iki liderin çalışmaları ile Türk Dilli Konuşan Ülkeler Konseyi kuruldu ve daha sonra Türk Devletleri Teşkilatına (TDT) dönüştü. Askeri ve savunma sanayi alanında ilişkiler arttı ve 30 yıldır işgal altında olan Azerbaycan toprakları işgalden kurtarıldı ve nihayet “Müttefiklik hakkında Şuşa Beyannamesi” imzalandı.

İki ülkenin ilişkilerinin bu denli yakın olmasının en önemli nedenlerinden biri de ortak çıkarların olmasıdır. Bu durum ilişkilerin karşılıklı bağımlılık düzeyine ulaşmasına neden olmuştur. Örneğin, Azerbaycan için enerji kaynaklarını Batı pazarlarına ulaştırması açısından Türkiye en güvenli rotadır. Bu aynı zamanda Türkiye'nin köprü rolu politikasına da hizmet etmektedir. Türkiye'nin Güney Kafkasya'da etkin bir güç olması Azerbaycan'ın bölgesel çıkarları ile örtüşmektedir. Her iki ülkenin son dönemlerde izlediği bağımsız dış politika iki ülke siyasi ilişkilerinde yakınlaşma nedenlerindendir. Doğu-Batı arasında enerji ve taşımacılık hatlarının geliştirilmesi bu yönde “Orta Koridor”un kurulması, TDT`nin etkinliğinin artırılması, Gürcistan'ın egemenliği ve bağımsızlığının kuvvetlendirilmesi, Rusya ve İran gibi bölge devletleri ile iyi ilişkilerin kurulması noktasında ortak hareket etmeleri aslında çıkarların örtüşmesinden kaynaklanmaktadır. Bölgesel projelerin gerçekleşmesi iki ülke ilişkilerinin pratikte iş birliğinin sonuçlarıdır. Projelerin gerçekleşmesi tarafların bölgeyi bir çatışma bölgesi olarak değil, iş birliği bölgesi olarak görmelerinin sonucudur. Projeler konusunda tarafların geleceğe ilişkin planları da bulunmaktadır. Şimdilik bunlar Iğdır-Nahçıvan doğalgaz boru hattının yapılması ve Zengezur koridorunun gerçekleşmesidir.

 

Askeri İlişkiler

Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri 1992’de imzalanan askeri eğitim anlaşması ile başladı, 1996 askeri eğitim, teknik ve bilimsel anlaşması ve 2010 Stratejik İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma ile gelişti. Önemli dönemeçlerden biri taraflar arasında 2007’de kurulan Yüksek Askeri Şura oldu. Ardından savunma sanayii alanında artan iş birliği ve 2020’den itibaren Azerbaycan ordusunun Türk ordu modeline geçiş sürecini başlatması oldu. Daha Nisan 2016’da Türkiye’de askeri eğitim almış askerlerin göstermiş olduğu başarı Azerbaycan'da Türk ordu modeli tartışmalarını başladı. Türk ordusunun Suriye ve Libya'da göstermiş olduğu başarılar Azerbaycan'da da dikkatle izlendi. Ağustos 2020’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar'la yaptığı görüşmede Azerbaycan ordusunun Türk ordu modeline geçeceğini söyledi. İkinci Karabağ Savaşı'nda Türkiye'de askeri eğitim almış ve Türk ordu modeline göre kurulan özel birliklerin gösterdiği askeri başarı bu süreci hızlandırmış oldu. 15 Haziran 2021'de Şuşa'da imzalanan Müttefiklik hakkında beyannamede “iki kardeş ülkenin silahlı kuvvetlerinin modern taleplere uygun oluşturulması ve modernleştirilmesi yönünde birlikte çalışacakları” vurgulandı. Ağustos 2021’de YAŞ kararları çerçevesinde Türkiye'den Azerbaycan'a bu süreci hızlandırmak ve gerçekleştirmek için dört general atandı. Azerbaycan açısından stratejik öneme sahip Hadrut'ta Azerbaycan Komando birliklerinin kurulması dikkat çekici oldu.

Türkiye-Azerbaycan Askeri İş Birliği
Türk ve Azerbaycan silahlı kuvvetleri, Azerbaycan'da "Mustafa Kemal Atatürk 2021" isimli ortak askeri tatbikat düzenledi. (Azerbaycan Savunma Bakanlığı/AA, 3 Temmuz 2021)

 

2000’lerde iki ülkenin savunma sanayii alanında başlayan iş birliği İkinci Karabağ Savaşı öncesi ve sonrası hızlanarak devam etti. Savaştan önce Azerbaycan Türkiye'den Bayraktar TB2`leri ithal etti ve Karabağ Savaşı'nın zaferle bitmesine TB2`ler oldukça önemli rol oynadı. Cumhurbaşkanı Aliyev Türkiye savunma sanayii ürünlerinin Azerbaycan’a ithalatının artacağını söyledi ve 2021’de Azerbaycan Türkiye'den 202 milyon doların üzerinde savunma sanayi ürünü ithal ederek ABD`den sonra ikinci ülke oldu. Türkiye'nin uçak, tank ve helikopter üretimini millileştirmesi ile birlikte gelecekte bu iş birliğinin daha da artacağı düşünülmektedir.

 

Ekonomik İlişkiler

Azerbaycan Gümrük Başkanlığı rakamlarına göre, Azerbaycan-Türkiye dış ticaret hacmi 2021’in ilk 11 ayında 4 milyar 181 milyon dolar olmuştur. Bu rakamlar ile Türkiye, Azerbaycan dış ticaretinde İtalya'dan sonra ikinci sıradadır. İtalyan'ın birinci sırada olmasının nedeni, Azerbaycan'ın temel dış ticaret ürünü olan petrolün İtalya üzerinden satılmasıdır. Bu rakamlar ile Türkiye-Azerbaycan ticaret hacmi, Rusya-Azerbaycan ticaret hacminin 2, Çin-Azerbaycan ticaret hacminin ise 4 katıdır. Türkiye Azerbaycan'ın ithalatı ve ihracatında da ikinci yerdedir.

Şubat 2020’de Bakü'de yapılan Yüksek Düzeyli Strateji İşbirliği toplantısında iki ülke arasında ticaret hacminin 15 milyar dolara yükseltilmesi kararlaştırıldı. Bunun için taraflar arasında tercihli ticaret anlaşması imzalandı ve tarafların karşılıklı gümrük vergilerinden muaf tuttuğu 30 ürün belirlendi. Bu liste ticaret hacminin hedeflenen rakama ulaşması için yetersiz kalacağı için tercihli ticaret listesinin kapsamının daha da genişletilmesi müzakere edilmektedir. Bunun da ötesinde taraflar arasında serbest ticaret antlaşmasının imzalanması gündemdedir. Şuşa Beyannamesi'nin ekonomi ile ilgili bölümünde şöyle yazılmıştır, “Azerbaycan-Türkiye mallarının serbest dolaşımı için mekanizmaların oluşturulması yönünde gereken çalışmaları yürütecekler”.

İki ülke ekonomik ilişkilerinin en önemli başarısı karşılıklı yatırımlardır. Bu karşılıklı yatırımlar hem son yıllarda hızla yükseldi hem de her iki ülke için stratejik yatırımlar oldu. Şöyle ki, Azerbaycan'ın Türkiye'deki yatırımları enerji alanına, Türkiye'nin Azerbaycan'daki yatırımları ise petrol dışı alana yapıldı. Azerbaycan'ın yurt dışında en çok yatırım yaptığı ülke Türkiye'dir ve son olarak rakamlar 20 milyar dolara kadar yükselmiştir. Azerbaycan'ın Türkiye'deki yatırımları enerji projeleri, petrol rafinerisi, petro-kimya sektörü, doğalgaz dağıtımı ve liman önceliklidir. SOCAR 2008’de PETKİM ile Türkiye piyasasına girmiş ve günümüze kadar bu alanda faaliyetini sürdürmektedir. SOCAR'ın Star Rafineri yatırımı stratejik olarak önemlidir çünkü bu rafineri Türkiye'nin rafineri petrol ihtiyacının yüzde 25'ni karşılamaktadır. İkinci önemli bir yatırımı Trans Anadolu Boru Hattı projesidir. Bu hat aracılığıyla Türkiye'ye yıllık 6 milyar metreküp doğalgaz ihraç edilmesi planlanmıştır. En son yapılan anlaşma ile bu rakam yıllık 8 milyar metreküpe kadar yükseltilmiştir. Avrupa'da doğalgaz krizinin yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin de artan doğalgaz ihtiyacını dikkate aldığımız zaman TANAP hem enerji arz güvenliği hem de kaynak çeşitlendirmesi acısından stratejik öneme sahiptir.

Erdoğan ve Aliyev
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev iki ülke arasında Şuşa beyannamesini imzaladı. (Halil Sağırkaya/AA, 15 Haziran 2021)

 

Sonuç Yerine

Diplomatik ilişkilerin 30. yıldönümünde Azerbaycan ve Türkiye diplomasiden ekonomiye, askeriden enerji ve taşımacılığa kadar birçok alanda üçüncü tarafları pozitif anlamda kıskandıracak başarılara imza attı.

İkili ilişkilerin gelişmesi için tarafların bundan sonrası için de önemli yol haritaları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “yol haritamız” olarak tarif ettiği 15 Haziran 2021'de işgalden kurtarılmış Şuşa'da imzalanan “Müttefiklik hakkında Şuşa Beyannamesi”dir. Şuşa Beyannamesi güvenlik, askeri, ekonomik, enerji ve taşımacılık alanında ilişkilerin geleceğinin ana hatlarını belirlemektedir. Bu alanlarda ilişkileri geliştirmek için devletlerin alt kurumları çalışmaktadır.

Türkiye-Azerbaycan diplomatik ilişkilerinin en önemli başarılarından biri 30 yıldır işgal altında olan Azerbaycan topraklarının Ermenistan işgalinden kurtarılmasıdır. Bu işgalin bitmesi askeri olduğu kadar diplomatik başarıdır. Çünkü bu savaşta Azerbaycan-Türkiye'nin diplomatik tezleri de zafer kazandı. Azerbaycan-Türkiye diplomatik iş birliği sadece Karabağ'da işgale son vermedi, aynı zamanda Ermenistan'a Türkiye ve Azerbaycan'la normalleşmeden geleceğinin olmayacağını ve bölgede işgal bitmeden ve Azerbaycan ve Türkiye'ye rağmen istikrar ve iş birliği olmayacağını gösterdi.

Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması Azerbaycan ve Türkiye'nin bölgesel politikaları için yeni imkanlar yarattı. Azerbaycan ve Türkiye bölge için istikrar ve iş birliği planları kurmaktadır. Bölgesel platformun gerçekleşmesi, Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi, Zengezur koridorunun açılması ve bölge devletlerinin hepsinin katıldığı bir iş birliği platformunun oluşturulması iki ülkenin bölgesel politikalarının özünü oluşturmaktadır.

İki ülkenin lokomotif gücü olduğu Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) bölgesel ilişkilerin geleceğini etkileyecek önemli bir yapıdır. Kazakistan olayı TDT için bir imtihan oldu ve TDT gelecekte bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmalı. Bu konuda da Azerbaycan ve Türkiye'nin üzerine büyük görevler düşmektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası