Son test atışları 3-4 Şubat 2021’de Sinop’ta yapılan ve seri üretime hazır hale gelen Atmaca, Türkiye’nin ilk milli deniz seyir füzesi olma niteliğini taşıyor. Halihazırda TCG Kınalıada korvetinden test atışları yapılan Atmaca’nın önümüzdeki dönemde, deniz kuvvetleri envanterinde bulunan ve envantere girecek su üstü platformlarında ve denizaltılarda da kullanılması planlanmaktadır.
Atmaca’nın temelleri, 2009’da Deniz Kuvvetlerinin modern gemisavar füze ihtiyacının karşılanması amacıyla başlatılan projeyle atılmıştır. Geliştirme aşaması Roketsan ana yükleniciliğinde, Aselsan ve Armerkom (Dz. K.K.lığı Araştırma Merkezi Komutanlığı) alt yükleniciliğinde gerçekleştirilmiş, seri üretim anlaşması ise 2 Kasım 2018’de Savunma Sanayii Başkanlığı ve Roketsan arasında imzalanmıştır. Füzenin, halihazırda envanterde bulunan Amerikan Harpoon füzelerinin yerini alması düşünülmektedir.
Temel Özellikler
Tüm hava şartlarında görev yapabilecek Atmaca füzesinin başlıca özellikleri arasında otonomi, düşük radar izi, yüksek hassasiyet, karşı tedbirlere dayanıklılık, veri bağı ile hedef güncelleme, yeniden saldırı ve görev iptal yeteneği, üç boyutlu görev planlama gibi yetenekler bulunmaktadır. Teknik özellikleri arasında ise 220+ kilometre menzil, 0.85 Mach hız, güdüm ataletsel navigasyon sistemi ve aktif RF arayıcı başlık yer almaktadır.
Siyasi ve Askeri Etki
Atmaca, öncelikle deniz kuvvetlerinin ateş gücünü dış bağımlılıktan kurtarma işlevi görecektir. Füzenin, Türk deniz kuvvetlerinin su üstü ve denizaltı platformlarında uzun süredir kullanılan Amerikan yapımı Harpoon gemisavar füzesinin yerini alması planlanmaktadır. Dolayısıyla, uluslararası veya bölgesel gerilimin yüksek olabileceği koşullarda tedarik hususunda yaşanması muhtemel sıkıntıların önüne geçecektir. Ege ve Akdeniz’de Yunanistan ile yaşanan anlaşmazlıklarda ABD’nin tarihsel olarak engelleyici duruşu ve ambargo geçmişi göz önüne alındığında, yüksek kabiliyetli gemisavar füzesinin milli imkanlarla üretilmesi, daha esnek dış ve güvenlik politika yapımı imkanına işaret etmektedir. Bu kapsamda Atmaca’nın iç ataletsel navigasyon ünitesi sayesinde, elektronik karıştırma dolayısıyla küresel konumlandırma sisteminin (GPS) kullanılamadığı durumlarda görev yapma kabiliyetini vurgulamak gerekir. Bu yetenek, yoğun elektronik harbin yaşandığı ortamlarda karşı tedbirlere dayanıklılığı artırdığı gibi, Türkiye lehine kriz tırmandırma inisiyatifi gibi etkiler de ortaya çıkarabilecektir.
İkincisi, deniz muharebelerindeki saldırı-savunma dengesi üzerinde ortaya çıkabilecek etkilerdir. Tarihsel olarak bakıldığında su üstü platformların giderek artan oranda gemisavar füzelere karşı korunaklı hale getirildiğini biliyoruz. Buna karşın, Atmaca’nın düşük radar kesit alanı ve deniz sathına çok yakın uçarak mesafe alması (sea-skimming), hedef platform tarafından tespitini zorlaştırmakta, dolayısıyla karşı mürettebata sınırlı bir reaksiyon süresi tanımaktadır. Kale Ar-Ge tarafından geliştirilen KTJ-3200 turbojet motorun tamamlanmasıyla, şu anda kullanılan Fransız TR40 motorunun yerini alarak, füze hızının artması da planlandığından önümüzdeki dönemde hedef platformun reaksiyon süresinin daha da azalacağı ifade edilebilir.
Üçüncüsü, Atmaca’nın sahip olduğu veri bağı kabiliyeti sayesinde fırlatıldıktan sonra hedef güncelleme, tekrar saldırma ve görev sonlandırma özelliklerinin Ege Denizinde sağlayacağı işlevsel kullanımdır. İrili ufaklı birçok ada, koy ve körfezi barındıran Ege Denizinin coğrafi yapısı, belki de bölgedeki deniz muharebesinin karakterini belirleyecek asli unsurdur. Bu yapı gemiler için oldukça korunaklı şartlar sağlarken, istihbarat toplanmasını zorlaştırmakta ve sürpriz ihtimalini artırmaktadır. Dolayısıyla, Atmaca’nın fırlatıldıktan sonra seyir halindeyken yönlendirmeye açık olması, coğrafi etkenler dikkate alındığında, önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
Son olarak, Atmaca füzesinin maliyet-etkin bir çözüm olduğu ifade edilmelidir. Gemisavar füzelerin pahalı silah sistemleri olduğu bilinmektedir. Açık kaynaklarda, Atmaca’nın üretim maliyetinin envanterde bulunan Harpoon füzelerine oranla yarı fiyatına denk geldiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla dış tedarik yerine milli üretim, savunma harcamaları üzerindeki yükü de azaltma işlevi görecektir. Diğer taraftan, Atmaca, envanterde bulunan Harpoon füzelerine göre başta menzili olmak üzere (220+kilometreye karşı 140 kilometre) daha gelişmiş bir sistemdir. Dolayısıyla daha uzun menzilden deniz hedeflerine angajman, daha ekonomik olarak gerçekleştirilebilmektedir.
Gelecekten Beklentiler
Önümüzde süreçte Atmaca’nın denizaltılardan ve karadan fırlatılabilecek versiyonlarının da üretileceği, bu hususlarda çalışmaların yapıldığı paylaşılmıştır. Böylece, su altında da milli mühimmat kullanılabilecekken, kara versiyonunun da kıyı savunmasını güçlendireceği ve alan engelleme/erişime kapatma görevlerini icra edeceğini söyleyebiliriz. Benzer şekilde, füzenin hücumbotlarda da kullanıma alınması, kıyı savunmasının kabiliyetini artıracaktır. Diğer taraftan Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci, Ağustos 2020’de yaptığı açıklamada Atmaca’ya yurt dışından büyük bir ilgi olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda Atmaca ve farklı modellerinin Türkiye’nin savunma ihracatında önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkması ve savunma ekosisteminin sürdürülebilirliğine katkı yapması da beklenebilir.