Günümüzde depremler, şehirlerdeki gerek nüfus gerekse sosyo-ekonomik değerlerin büyüklüğü bakımından çok daha yıkıcı etkilere neden oluyor. Asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz, Türkiye’yi ve sınır komşumuz Suriye’yi de etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler, Türkiye’nin tarımsal ve sanayi üretiminin yoğun olarak yapıldığı; kadim şehircilik geleneklerimizin en güzel örneklerini barındıran, tarih, kültür ve turizm bakımından son derece zengin 11 şehrimizi etkiledi, büyük bir yıkıma neden oldu. Maalesef Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Kilis, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Elazığ’ı etkisi altına alan bu deprem, 14 milyon insanı doğrudan etkiledi. Yüz bini aşan yaralı ve elli bine yaklaşan can kaybının yaşandığı bu depremlerde, başta şehirlerimiz ve altyapısı olmak üzere sanayi alanları, tarihi ve doğal zenginlikleri, kırsal yerleşim alanları, sulama, iletişim, ulaşım ve lojistik altyapısı, eğitim ve sağlık kurumları, ibadethaneler, sosyal donatı alanları zarar gördü.
Depremden Hemen Sonra Milletimizle Omuz Omuza Tek Yürek
Kısa süre içerisinde birbirinden bağımsız olarak yaşanan depremler ve artçı sarsıntılarla birlikte gelen bu deprem afeti, gerek bölgesel nitelikli olması gerekse sonuçlarının yol açtığı yıkımın büyüklüğü bakımından diğer afetlerden kati suretle ayrılmaktadır. Ancak burada değişmeyen şey, bizim vatandaşlarımıza karşı olan sorumluluklarımız. Her ne olursa olsun her zamanki gibi ilk andan itibaren arama kurtarma, ilk yardım çalışmaları ve yaraları sarmak için deprem bölgesinde vatandaşlarımızın yanındaydık. Devletimizin bütün imkan, birikim ve kabiliyetini aziz milletimiz için seferber ederek, tüm kurumlarımızla devlet-millet tek yürek çalışmaya başladık. Depremin etkisini 11 şehrimizde hissettirmesi nedeniyle, çalışmalarımızı eş zamanlı olarak tüm bölgelerimizde, son derece geniş bir coğrafyada sürdürüyoruz. AFAD, JAK, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, UMKE, Kızılay, 112 Acil Servis, emniyet, jandarma, 35 bin personel ve 2 bin 101 araçla gece gündüz demeden arama kurtarma, ilk yardım, giyim, barınma, çadır, yiyecek yardımlarını depremzede kardeşlerimize ulaştırdık.
Yeni Şehircilik Çalışmalarında Bilimsellik
Deprem bölgesindeki şehircilik çalışmalarını, şehir ve insan güvenliğinin en üst seviyede tutulduğu yeni bir konsept çerçevesinde yürütüyoruz. Bu noktada daha kapsamlı bir çalışma başlattık. İki büyük deprem sonrası ortaya çıkan durumun çevre, şehircilik ve iklim değişikliği perspektifinden izlenmesi, yönetimi, ihya ve yeniden inşa sürecinde uygulanacak politikaların belirlenmesi için alanında uzman isimlerle, bilim insanlarıyla çalışıyoruz.
Bilim insanlarımızla; yeni şehircilik çalışmalarını, mimariden yapı teknolojilerine, akıllı şehir uygulamalarından geleneksel mimarinin korunmasına, deprem ve diğer tüm afetlere dirençli, erişilebilir, güvenli ve toplumsal yapıyı, kültürü ve şehre dair her şeyi göz önünde bulundurarak yürüteceğiz. Başta deprem bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’de coğrafyamızın bize dikte ettiği koşullara uygun olarak yeniden ihya ve inşa çalışmalarını daha etkin başlatıyor, seferberlik halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yüzlerce yıllık şehircilik geleneklerimizle oluşmuş mimari değerlerin göz önünde tutulduğu, yatay mimari özelliklerin yeni kent planlarına yansıtıldığı, deprem ve tüm diğer afetlere karşı dirençli ve akıllı şehirleri kuracağız. Deprem bölgesinde afet sonrası, merkezinde insanın olduğu şehircilik çalışmalarımızı vatandaşlarımızın bugün ve gelecekteki ihtiyaçlarını hesaba katarak yürütecek, şehirlerimizi çevresi, doğası ile bütüncül bir yaklaşımla ihya ve inşa edeceğiz. Şehirlerimizin iklim dostu yeşil dönüşüm çalışmalarını da bu süreçle birlikte gerçekleştirecek adımları bir bir atacağız.
Etkin Hasar Tespiti
Bu adımları atarken, hasar tespit çalışmalarının başladığı andan itibaren yıkık ve ağır hasarlı olan binalarda, yapılaşmaya dair yanlış uygulamaların tespiti ve/veya hasar görmeyen binalarda ise dirençliliği yapılaşma açısından değerlendiriyoruz. Bu kapsamda 7 bin 350 uzman personelimizle 11 ilimizde 4 milyon 443 bin 85 bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 346 bin 683 binamızı inceledik. Yine 553 bin 415 bağımsız bölüm olan 185 bin 345 binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Bir yandan hasar tespit çalışmalarımızı yürütürken diğer yandan özel bir hassasiyetle, yıkılan binaları yapı ve malzeme teknolojisi bakımından titizlikle inceliyoruz.
Çevre Dostu Güvenli Enkaz Yönetimi
Deprem afeti sonrasında üzerinde durulması gereken önemli bir konu da enkaz yönetimidir. Özellikle güvenlik, sağlık ve çevre konularında etkin bir enkaz yönetim süreci planladık. Bu kapsamda arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığı enkazlar, her şehrimizde belirlenmiş olan enkaz döküm alanlarına Bakanlığımız koordinasyonunda gerekli tüm güvenlik tedbirleri ve çevresel hassasiyetler gözetilerek taşınmaktadır. Tamamen bilimsel ilkeler temelinde yürütülen bu çalışmalarla, geri kazanımı mümkün olanları, belirli alanlara taşıyoruz. Bu alanlarda ayırma ve tasnif işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Ayırma ve tasnif işlemlerini gerçekleştirirken, her türlü gerekli çevresel ve güvenlik tedbirlerini de alıyoruz. Ayırma işlemleri sonrasında tasnifi yapılan tehlikeli ve geri kazanılabilir atıkları atık işleme tesislerine yönlendireceğiz.
Ayırma işlemi sonrasında kalan beton, tuğla gibi atıkların gerekli şartları sağlamak koşuluyla orijinal malzemeler ile birlikte veya ayrı bir şekilde; kaldırım, yürüyüş yolları gibi alanların yapımında veya dolgu malzemesi olarak kullanılmasını sağlayacağız.
Geçici Barınma
Deprem ve diğer afetler sonrasında kalıcı barınma süreci tamamlanıncaya kadar vatandaşlarımızın geçici barınma ihtiyacının çadır, konteyner, geçici misafirlik gibi birtakım yöntemlerle karşılanması gerekmektedir. AFAD ve Kızılay ile birlikte 11 ilimizde depremden etkilenen ilçelerimizde ve köylerimizde çadır ve konteynerlerden oluşan geçici barınma alanları kurduk, kurmaya da devam ediyoruz.
Yeniden İnşa Sürecinin Temel İlkeleri
Afet sonrası yapılaşmaya dair temel ilkeler ve teknolojilerin belirlenmesi için akademisyenlerimizle, uzmanlarımızla, bilim insanlarımızla birlikte çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca yeniden inşa çalışmalarında akıllı bina ve şehircilik uygulamalarının geliştirilmesi için deprem öncesi hazırlık ve deprem sonrası arama kurtarma çalışmalarında hızlı ve etkin sonuçlar alınması yönünde yeni modeller üretiyoruz.
Yeni şehircilik çalışmaları kapsamında bölgenin depremselliği, bölgenin deprem geçmişi ve fiziksel yapısı bakımından değerlendirilerek yıkıma uğrayan yerleşim yerlerinin yeniden inşa sürecinde yapılaşmaya uygun olup olmadığı üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Bu kapsamda yeni şehircilik çalışmaları için hangi yerlerin yerleşmeye uygun olduğu noktasında jeolojik, jeodezik ve jeomorfolojik açıdan değerlendirerek çalışmaları bölgenin koşullarına uygun bilimsel temellerde yürütüyoruz. Bu anlamda mikro-bölgeleme olarak tarif edilen zeminin depreme dayanıklılığını ortaya koyan, bölgedeki toprak yapısını etüt eden çalışmalarımızı 7/24 sürdürüyoruz.
Afet bölgesi şehircilik çalışmaları kapsamında, şehirlerin ve kırsal alanların planlanmasına, afete duyarlı planlama yaklaşımlarının geliştirilmesine ve deprem başta olmak üzere diğer bütün doğal afetlere karşı dirençli ve güvenli planlama sürecini yürütüyoruz. Afet bölgesinde afet sonrası yeniden şehirleşme sürecinde yerel dokuyla uyumlu, her türlü afete dirençli ve geleceğin şehircilik yaklaşımları ile uyumlu tasarımların geliştirilmesine ve yıkıma maruz kalan veya hasarlı tarihi ve kültürel eserlerin restorasyonuna da önem veriyoruz.
Deprem nedeniyle yıkıma uğrayan 11 şehrimizin yeniden inşası için, Türkiye’nin yeşil kalkınma devrimi hedefleri kapsamında, iklim dostu yeşil dönüşümüne katkı sağlayacak politika ve uygulamaları yeni şehircilik çalışmalarımızda etkin bir şekilde pratiğe dökeceğiz.
Deprem bölgesinde yıkıma uğrayan yerleşim birimleriyle ilgili olarak kentsel dönüşüm çalışmalarının her şehre uygun olarak belirlenmesi, kentsel dönüşüm stratejilerinin geliştirilmesinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair yeni stratejiler geliştiriyoruz. Depremin yine yaşanabileceği göz önünde bulundurularak, yapılaşmanın bir bütün olarak akıllı ve güvenli şehir konseptine uygun olarak yapılması, teknik altyapının can ve mal kayıplarının önüne geçecek şekilde yeniden tasarlanmasına yönelik çalışmaları yapıyoruz. Akıllı bina sistemlerinin aynı zamanda deprem anında erken uyarı sistemi olarak çalışmasını sağlayacak modellerin ve sistemlerin uygulanması, bina kimlik sistemi, altyapı, ulaşım, enerji, sıfır atık ve diğer tüm alanların akıllı şehir uygulamalarına entegre edilmek sureti ile afetlere karşı dirençli ve muhtemel afet sonrası süreç yönetimini kolaylaştırıcı bir çalışma çabası içerisindeyiz.
Sosyoekonomik Hassasiyet
Yaşanan depremlerin şehirlerimizde neden olduğu yıkımların yanı sıra sosyoekonomik açıdan oluşan hasarın belirlenmesi, bölgenin kendine has sosyokültürel dokusunun deprem sonrası ve yeniden inşa sürecinde olumlu katkı sunacak bir şekilde irdelenmesini önemli buluyoruz. Bu noktada, toplumsal dengelerin gözetilmesinden, gelir düzeyi dağılımı başta olmak üzere ayrıma ve ayrışmaya yol açacak şehirleşmeye karşı önlemler geliştiriyor bu doğrultuda çalışmalar yapıyoruz. Deprem sonrası şehircilik çalışmalarının aynı zamanda toplumun sosyolojik ve psikolojik direncini artıracak şekilde yürütüyoruz. Depremle birlikte bölgede oluşturulmak istenen toplumsal fay hatlarına karşı yeni şehircilik çalışmalarımızı yürütürken kadim yatay mimarinin birlik ve beraberliği, yardımlaşmayı, iyi komşuluk ilişkilerini önceleyen etkisini etkin bir araç olarak da görüyoruz.
Deprem Konutları
Deprem bölgesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları ve talimatları doğrultusunda, hazırladığımız yeni konutlarımızın proje çalışmaları devam ediyor. Şu an itibarıyla önümüzdeki iki ay içerisinde; Adana’da 2 bin 500, Adıyaman’da 29 bin 622, Diyarbakır’da 6 bin, Gaziantep’te 18 bin 544, Hatay’da 55 bin 822, Kahramanmaraş’ta 52 bin 417, Kilis’te bin 395, Malatya’da 53 bin 50, Osmaniye’de 9 bin 550, Şanlıurfa’da 3 bin, Elazığ’da 2 bin olmak üzere toplamda 200 bin konutun inşasına başlıyoruz. Hasar tespit süreci tamamlandığında ihtiyaç durumunda konut sayımızı artıracağız. Daha önce Van’da, Elazığ’da, Malatya’da, İzmir’de, Giresun’da, Kastamonu’da nasıl yaptıysak burada da bir yıl içerisinde hak sahibi vatandaşlarımıza konutlarını teslim edeceğiz.
Köylerimizde de daha önceki afetlerde yaptığımız çalışmaların benzerlerini yapacağız. Kalıcı konutlarla ilgili yer tespit çalışmalarımızı başlattık. Bir ay içerisinde yapım aşamasına geçeceğiz. Buna göre ilk etapta; Adana'da bin 800 konut ve 293 köy evi, Adıyaman'da 43 bin 400 konut ve 11 bin 400 köy evi, Diyarbakır'da 6 bin konut ve 634 köy evi, Elazığ'da 4 bin 500 konut ve 588 köy evi, Gaziantep'te 30 bin 150 konut ve 8 bin 162 köy evi, Hatay'da 139 bin 650 konut ve 15 bin 224 köy evi, Kahramanmaraş'ta 83 bin konut ve 18 bin 681 köy evi, Kilis'te bin 250 konut ve bin 681 köy evi, Malatya'da 62 bin konut ve 16 bin 714 köy evi, Osmaniye'de 11 bin 600 konut ve bin 598 köy evi, Şanlıurfa'da 3 bin konut ve 700 köy evi olmak üzere toplamda 386 bin 350 konut ve 75 bin 681 köy evini bir yıl içerisinde tamamlayacağız. Köy evlerimizi ahırıyla, bahçesiyle, parklarıyla ve diğer sosyal donatı alanlarıyla yöresel mimariye en uygun şekilde yaparak teslim edeceğiz. Yine hasar tespit çalışmalarımızın neticesine göre bu sayıyı arttıracağız.
234 bin afet konutumuzun yanı sıra toplamda inşa edeceğimiz 75 bin köy evimizle beraber 309 bin sağlıklı ve güvenli yuvamızı depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Kastamonu’da Antalya’da, Muğla’da afetlerden sonra nasıl bir yıl bile olmadan köy evlerimizi yaptıysak, inşallah burada da yapacağız. Ülkemizde meydana gelen afetler nedeniyle yıkılan binaların büyük bir kısmının ne yazık ki 1999 öncesinde yapılan binalar olduğunu bir kez daha gördük. Bu nedenle “insan hayatını deprem değil sağlıksız yapı tehdit eder” ilkesiyle tüm çalışmalarımızı sürdürdük.
2012’de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde başlattığımız kentsel dönüşüm çalışmalarını siyaset üstü bir mesele, milli bir mesela ve adeta beka sorunu olarak gördük, ülkemizin dört bir yanında çalışmalarımızı, deprem dönüşümünü sürdürdük. Türkiye’nin ve şehirlerimizin dönüşümü kapsamında bugüne kadar yürüttüğümüz kentsel dönüşüm çalışmalarında 3.3 milyon konutu dönüştürdük. Yapı denetim sistemi ile ülke genelinde sağlıklı yapıların oranını artırma noktasında çok büyük işler başardık. Bugün kamu ve özel sektör eliyle yapılan kentsel dönüşümle, TOKİ konutlarımızla ve yapı denetim sistemimizle ülkemizdeki binaların yüzde 65’ini güvenli hale getirdik, 55 milyondan fazla vatandaşımızı, yani nüfusumuzun yarısından fazlasının hayatını güvence altına aldık. Deprem bölgesinde TOKİ eliyle inşa ettiğimiz hiçbir konutumuzun yıkılmaması, yürüttüğümüz kentsel dönüşüm çalışmalarının ve sosyal konut uygulamalarının başarılı sonuçlarını göstermesi bakımından çok önemlidir. Bugün bu çalışmalarımıza daha güçlü adımlarla devam ediyoruz.
Hep birlikte yine tek yürek tüm yaraları saracağız. Şehirlerimizi yeniden çocuklarımız için gençlerimiz için yaşlılarımız için annelerimiz için güvenli yerler haline getireceğiz.
Dirençli, akıllı ve iklim dostu şehirlerde modern şehirciliğin tüm ilkelerine kadar tüm uygulamaları hayata geçireceğiz. Depremzede kardeşlerimiz yakınlarını kaybettiler, canlarını kaybettiler, acıları büyük; acımız büyük. Biz bu yaraları saracağız konutlarımızı en kısa süre içerisinde tamamlayarak bir nebze de olsa acıların azalmasına katkı sunacağız.