Kriter > Dış Politika |

Bangladeş'te Şeyh Hasina Rejiminin Çöküşü: Jeopolitik, Güç Aktörü ve Güney Asya'nın Geleceği


Jeostratejik olarak Bangladeş, Asya kıtasının iki önemli bölgesini birbirine bağlayarak Güney Asya ile Güneydoğu Asya arasında hayati bir bağlantı görevi görmektedir. Hint-Pasifik bölgesine doğrudan erişimi olan Bangladeş, ABD, Çin ve Hindistan gibi küresel güçler için stratejik öneme sahiptir. Bu ülkeler için Bangladeş, Küresel Güney'de gelecekteki kendi jeopolitik rollerini şekillendirerek dünya düzenini etkilemede önemli bir aktördür.

Bangladeş'te Şeyh Hasina Rejiminin Çöküşü Jeopolitik Güç Aktörü ve Güney
Bangladeş eski Başbakanı Şeyh Hasina (Imtiyaz Khan / AA, 6 Eylül 2022)

Şeyh Hasina'nın yönetimindeki Bangladeş, 2009'dan bu yana rekabetçi otoriterlikten mutlak otoriterliğe adım adım geçiş yaptı. Demokrasi büyük ölçüde sembolik hale geldi, yaygın insan hakları ihlalleri ve demokratik süreçlerin bir cephesi ile karakterize edildi. Bunlar esas olarak gerçek anlamda işleyen bir siyasi sistem aracılığıyla değil, aslında 2014, 2018 ve 2024 seçim dönemlerinde sergilendi.

Ağustos 2024'te doruğa ulaşan 16 yıllık iktidarın ardından, Şeyh Hasina rejiminin çöküşü önemli protestoların ardından belirginleşti. Hükümetinin devrilmesi Bangladeş gençliği için dikkate değer bir siyasi başarıyı işaret etse de, önümüzde hâlâ birçok zorluk var.

Jeopolitik, güç dinamikleri ve Bangladeş'in mevcut geçici hükümet altındaki geleceğinin potansiyel yönüyle ilgili önemli bir soru ortaya çıkıyor. Küresel güçlerin, özellikle Güney Asya bağlamında Bangladeş'teki ulusal çıkarlarını korumak için bu geçiş krizini nasıl yönetecekleri ve bu da halen belli değil.

 

Şeyh Hasina Rejiminin Yükselişi ve Çöküşü

5 Ağustos 2024'te eski Başbakan Şeyh Hasina, başlangıçta basit bir öğrenci protestosu olarak başlayan öğrenci liderliğindeki kitlesel bir isyanla iktidardan uzaklaştırıldı. Ancak Hasina'nın düşüşünün ve rejiminin çöküşünün ayrıntılarına dalmadan önce, öncelikle Bangladeş'te böylesine güçlü imparatorluğunu nasıl kurduğunu anlamak önemlidir.

Birçok anlatı arasında en belirgin söylemlerden biri, Şeyh Hasina'nın Bangladeş'teki 1971 Kurtuluş Savaşı'nın mirasından yararlanarak güçlü imparatorluğunu kurduğudur. Yolsuzluk, kayırmacılık, zulüm, yargısız infazlar, kaçırmalar ve hapis cezaları gibi insanlık dışı eylemlerini, babasının kurtuluş mücadelesindeki rolünü öne sürerek haklı çıkardı. Bu arada şunu da söylemek lazım ki, Şeyh Hasina'nın babası ve Bangladeş'in kurucu lideri Şeyh Mujibur Rahman, ulusun temel mimarlarından biri ve Kurtuluş Savaşı sırasında önemli bir rol oynayan liderdi.

Şeyh Hasina, babasının imajını ve Bangladeş Avami Birliği'nin (BAL) siyasi etkisini kullanarak ülkedeki güçlü imparatorluğunu sürdürdü. Kendisine veya rejiminin çıkarlarına karşı çıkan herkes, genellikle devlete karşı hareket ettikleri veya Pakistan ile iş birliği yaptıkları bahanesiyle öldürülmek, asılmak veya hapse atılmak gibi ciddi sonuçlarla karşı karşıya kaldı.

Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, rejiminin başlangıcında, özellikle 25-26 Şubat 2009'da Bangladeş ordusunda çıkan ve 57'den fazla üst düzey subayın öldürüldüğü isyan sonrasında, Şeyh Hasina'nın Bangladeş'teki demir yumruklu yönetimini sağlamlaştırmış olmasıdır. Bu, 5 Mayıs 2013'te Dakka'da yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan ve rejimine karşı herhangi bir muhalefeti engelleyen bir korku iklimi de meydana getiren olaylarla daha da sağlamlaştırıldı.

Saltanatı boyunca Şeyh Hasina; mutlak otoriteye sahipti, yönetici, general ve tek politika yapıcı olarak hareket ediyordu. Kendi siyasi partisinin veya parlamentosunun üyeleri bile kararlarını sorgulayamıyordu. En tartışmalı eylemlerinden biri, yerel olarak eleştirilen bir savaş suçları mahkemesi aracılığıyla birkaç üst düzey muhalefet liderinin idamını emretmesiydi. 16 yıllık iktidarı boyunca, sadece milliyetçileri düşmanlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda giderek diktatörleşen rejimi altında acı çeken İslamcıları, solcuları, sağcıları ve diğerlerini de hedef aldı.

Artan baskı ve acı göz önüne alındığında, Şeyh Hasina'nın er ya da geç istifa etmesi ya da iktidardan uzaklaştırılması kaçınılmazdı. Bu nihayet 5 Ağustos 2024'te gerçekleşti. Dönüm noktası, rejiminin 1971 özgürlük savaşçılarının çocukları ve torunları için yüzde 30'luk bir kota ayırma politikasına karşı çıkan bir grup öğrencinin düzenlediği, görünüşte küçük bir protesto oldu. Buna karşılık, onları Bangladeş'te artık “hain” ile eş anlamlı hale gelen bir terim olan “Razakars” olarak etiketledi. Bu, yaygın bir öfkeye yol açtı ve öğrenciler öncülüğündeki protestoyu, üç haftalık gösteriler sırasında binden fazla insanın öldüğü ama eğitim kurumlarını da aşan çok büyük bir harekete dönüştürdü. Akademisyenler, aydınlar, sanatçılar ve muhalif siyasi partiler de dahil olmak üzere toplumun her kesiminden insanlar, ona karşı birleşti ve nihayetinde rejiminin çöküşüne yol açtı.

Göstericiler, Başbakan Hasina'nın resmi konutunda
Bangladeş'te hükümet karşıtı göstericiler, Başbakan Hasina'nın resmi konutuna girdi. (Sm Najmus Sakib / AA, 5 Ağustos 2024)

 

Jeopolitik, Güç Aktörü ve Bangladeş'in Geleceği

Bangladeş'in iç dinamiklerine, özellikle Şeyh Hasina'nın 16 yıllık iktidarının ardından bakıldığında, ülkedeki jeopolitiği, güç oyununu ve büyük güç rekabetini anlamak için üç temel faktör dikkate alınmalıdır: Tutumlar, davranışlar ve çelişkiler. Bu unsurlar, Bangladeş'te jeopolitik dinamiklerin nasıl ortaya çıktığını ve Profesör Dr. Muhammed Yunus liderliğindeki mevcut geçici hükümet üzerindeki önemli etkilerini ortaya koyacaktır. Dahası, bu dinamikler muhtemelen Güney Asya bölgesinde, özellikle küresel büyük güç rekabetleri bağlamında, daha fazla parçalanmaya ve gerginliğe katkıda bulunacaktır.

Böyle bir durumda, Bangladeş'in konumunu belirlemek, onun jeopolitik ve jeostratejik önemini anlamak için çok önemlidir. Coğrafi olarak Bangladeş, batıda, kuzeyde ve doğuda Hindistan ile güneydoğuda Myanmar ile sınır komşusu olan stratejik bir konuma sahiptir. Ayrıca, Hint Okyanusu'na erişim sağlayan Bengal Körfezi boyunca güney kıyı şeridine sahiptir. Jeostratejik olarak Bangladeş, Asya kıtasının iki önemli bölgesini birbirine bağlayarak Güney Asya ile Güneydoğu Asya arasında hayati bir bağlantı görevi görmektedir. Ülkenin önemi, dünyanın en hızlı yükselen iki büyük gücü olan Çin ve Hindistan arasındaki konumuyla daha da belirgindir. Hint-Pasifik bölgesine doğrudan erişimi olan Bangladeş; ABD, Çin, İngiltere, Hindistan, Avustralya, Japonya gibi birçok küresel güç için stratejik öneme sahiptir. Bu ülkeler için Bangladeş, Küresel Güney'de gelecekteki kendi jeopolitik rollerini şekillendirmede ve gelecekteki dünya düzenini etkilemede önemli bir aktördür.

ABD'nin pozisyonunu incelediğimizde, ABD'nin Bangladeş'i özgür ve açık Hint-Pasifik (FOIP) stratejisinde önemli bir ortak olarak gördüğü ve temel önceliklerinden birinin Güney Bangladeş'te bir deniz üssü kurmak olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Ancak, ABD'nin Bangladeş'e olan ilgisinin artmasının birincil nedeni bu değildi. Daha geniş hedef, yalnızca Bangladeş'te değil, tüm Hint-Pasifik bölgesinde bir güç dengesi kurmak ve ortaya çıkan hegemonyaları kontrol altına almaktır.

ABD, 2021'den beri bölgedeki stratejisini açıkça ortaya koydu ve Hindistan veya Bangladeş gibi müttefiklerinin Çin'e karşı daha sert bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı. Ancak Bangladeş için bu yaklaşım zorlayıcıdır, çünkü ülke, Çin'in kesintisiz akan yatırımlar ve krediler de dahil olmak üzere finansal desteğine fazlasıyla bağımlıydı. Sonuç olarak, Bangladeş'teki eski rejimin Çin ile iş birliğini sürdürmekten başka seçeneği yoktu.

Diktatörlük, yolsuzluk ve kayırmacılık temelindeki önceki rejim, daha fazla yolsuzluğu körüklemek ve Bangladeş nüfusu üzerindeki kontrolü sıkılaştırmak için ek gelir kaynakları aradı. Sonuç olarak, Çin'in Bangladeş'teki varlığı konusunda, ister askeri üs kurmak gibi uzun vadeli stratejik tehditler, ister Çin'in Myanmar'daki politikaları, özellikle de Rakhine (Arakan) eyaletinde Müslümanların yerinden edilmesiyle ilgili hiç endişe duymadılar. Çin'in Güney Bangladeş'e yaptığı yoğun yatırım, diğer küresel güçlerle önemli çatışmalara yol açabilirdi. Buna rağmen, eski rejim, uzun vadeli stratejik etkileri tam olarak düşünmeden limanlar için ticaret ve yatırım anlaşmalarına girdi ve bu da diğer önemli ortaklarla potansiyel olarak gerginlikleri daha da kötüleştirdi.

Bangladeş'in eski rejiminin Çin'in niyetlerini yanlış yorumlaması, özellikle ABD başta olmak üzere küresel güçlerle daha fazla gerilmesine yol açtı. Şimdi, küresel güçlerin Bangladeş üzerindeki stratejisinde yeni bir bölüm açılıyor. ABD, Bengal Körfezi'ndeki St. Martin adasında bir deniz üssü kurmayı planlıyor.

ABD'nin St. Martin adasına olan ilgisi, yeni bir gelişme değil. Adanın Bengal Körfezi'ndeki stratejik konumu, özellikle Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne (KYG) ve Çin-Myanmar Ekonomik Koridoru'na (ÇMEK) yakınlığı, jeopolitik öneme sahip. ABD uzun zamandır bölgedeki askeri varlığını güçlendirmeyi hedefliyor ve St. Martin'de bir deniz üssünün kurulması, bu daha geniş stratejiyle örtüşüyor. Böyle bir üs, özellikle Çin ekonomisi için kritik bir deniz yolu olan Malakka Boğazı'nın kontrolü ve ABD'nin Hint-Pasifik'teki deniz operasyonları için stratejik olarak çok mühim olacaktır. Bu bağlamda Bangladeş, ABD ile Çin arasında devam eden güç mücadelesinde yeni bir odak noktası olarak ortaya çıkabilir.

Öte yandan Hindistan, Bangladeş'te çok önemli bir aktör olmuş ve ülkenin iç siyasetinde stratejik ancak doğrudan bir rol oynamıştır. Otoriter Şeyh Hasina rejiminin 2009'dan beri ayakta kalması, büyük ölçüde Hindistan'ın doğrudan müdahalesi sayesinde olmuştur. Bangladeş'te küresel bir demokratik sürecin olmadığı yaygın olarak kabul edilmesine rağmen Hindistan, demokratik olmayan rejimi yalnızca desteklemekle kalmamış, aynı zamanda meşrulaştırmıştır da. Hindistan'ın Bangladeş'i hemen hemen her sınırdan kuşatan coğrafi konumu göz önüne alındığında, Hindistan'ın nüfuzunu kullanması ve ülkenin iç işlerinde belirleyici bir rol oynaması, nispeten kolay olmuştur.

Ek olarak, Hindistan Bangladeş'e öncelikle bir güvenlik merceğinden bakıyor ve sıklıkla Bangladeş'in çıkarlarından çok kendi güvenlik endişelerine öncelik veriyor. Hindistan için, uyumlu, güvenli ve Pakistan karşıtı bir Bangladeş, siyasi ve ekonomik olarak istikrarlı bir Bangladeş'ten daha önemlidir ve bu, Hindistan'ın neredeyse tüm komşularına karşı hegemonik duruşunun arkasındaki temel faktördür. Coğrafi yakınlık, dil hakları ve tarihi ayrımcılık gibi birkaç mantıksal nedenin ötesinde, Hindistan'ın Bangladeş'in Pakistan'dan kurtuluşuna verdiği destek, birçok yönden Pakistan'ın Hindistan için ciddi bir tehdit olması nedeninden ve Hindistan’ın güvenlik kaygılarından fazlasıyla etkilenmiştir.

Mevcut ve gelecekteki jeopolitik manzara, Bangladeş'in muhtemelen daha iş birlikçi ve Batı'ya, özellikle de ABD'ye bağımlı hale geleceğini gösteriyor. Ancak, Bangladeş'in ABD liderliğindeki Hint-Pasifik Stratejisi'ne (IPS) uyup uymayacağını kesin olarak belirlemek için henüz çok erken.

Fakat devam eden büyük güç rekabetine karışmanın ne Bangladeş'in ne de mevcut geçici hükümetin veya gelecekteki herhangi bir demokratik yönetimin çıkarlarına hizmet etmeyeceği açık. Bangladeş gerçekten barışı korumaya çalışıyorsa, tarafsız bir duruşu, çok daha ihtiyatlı olacaktır. Aksi takdirde, Bangladeş krizlerden kaçınmaya çalışsa da, kaçınılmaz olarak krizlerin yakınında kalacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası