Kriter > Dış Politika |

TCG Anadolu ve Türkiye’nin Deniz Gücü


TCG Anadolu’nun barış ve savaş zamanında icra edebileceği farklı görev profilleri ve barındırdığı hava platformları, Türk Deniz Kuvvetlerinin hava gücü kapasitesini önemli ölçekte etkileyecek. Geminin uçuş güvertesinde 10 helikopter veya 11 adet SİHA konuşlandırılabilecek, hangarda ise 19 helikopter veya 30 SİHA taşınabilecek.

TCG Anadolu ve Türkiye nin Deniz Gücü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın ilk SİHA, Türkiye’nin en büyük savaş gemisi TCG Anadolu'nun, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim töreni ile üç yeni MİLGEM fırkateyninin sac kesim törenine katıldı. (Murat Kula/AA, 10 Nisan 2023)

1 Haziran 2015’te Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Sedef Gemi İnşaat A.Ş. (Sedef Tersanesi) arasında imzalanan Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD) Projesinin faaliyetleri 18 Eylül 2015’ten itibaren başlatılmıştı. Sözleşme kapsamında yüzde 68 yerli katkı oranıyla inşa edilerek, 67 ay sonra (Nisan 2021) Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na (DzKK) geçici kabulü öngörülen TCG Anadolu (L-400) adlı geminin, sac kesim töreni 30 Nisan 2016’da İstanbul Tuzla Sedef Tersanesi’nde gerçekleştirilmiş ve ilk blok kızağın 5 Şubat 2018’de yapıldığı projenin denize inişi 4 Mayıs 2019’da, geçici kabulü 14 Aralık 2022’de, geçici teslimi ise 21 Ocak 2023’te gerçekleştirilmişti. Türkiye’nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu, 10 Nisan 2023’te Sedef Tersanesi’nde düzenlenen törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın hizmetine girdi.

Sözleşme bir adet LHD, dört adet Mekanize Çıkarma Aracı (LCM), iki adet Zırhlı Personel Taşıma Aracı (LCVP), iki adet Sert Karinalı Şişme Bot (RHIB) ve rehberlik amacıyla bir Komutan Botunun teminini içeriyordu. Projenin toplam maliyeti, 1,250 milyar avro olarak tahmin ediliyor. TCG Anadolu’nun tasarım, inşa, sistem entegrasyonu ve teslim süreçleri Sedef Tersanesi’nin sorumluluğunda yürütülmekteydi. Dahası, Sedef Tersanesi’nden bir ekip, İspanyol Navantia Tersanesi mühendisleriyle birlikte tasarım çalışmalarında yer almıştı. TCG Anadolu’nun tasarımı, İspanyol Donanması’nda hizmette olan Juan Carlos-I (L-61) ve Avustralya Kraliyet Donanması’nda hizmette olan Canberra Sınıfı LHD’ler, HMAS Canberra (L-02) ve HMAS Adelaide (L-01) gibi, Navantia Atlas LHD tasarımına dayanıyor.

 

Bir Deniz Platformu Olarak TCG Anadolu

Öte yandan TCG Anadolu’yu, LCM (Mekanize Çıkarma Aracı), ZAHA (Zırhlı Amfibi Hücum Aracı), LCVP (Zırhlı Personel Taşıma Aracı) vasıtaları ile taarruz helikopterleri, çok maksatlı orta yük nakliye helikopterleri, havadan erken ihbar helikopterleri, genel maksat helikopterleri ve gemiye konuşlu insansız hava araçlarının etkin kullanımını hedefleyen bir prestij projesi olarak nitelendirmek de mümkün.

Teknik detaylardan bahsetmek gerekirse TCG Anadolu, 231 metre uzunluğa ve 32 metre genişliğe sahip. Tam yük deplasmanı azami 27 bin 436 ton olan gemi, bu haliyle en az 20,5 knot azami sürat ve 16 knot ekonomik süratle görev yapabiliyor. Ekonomik sürati ile tam yükte en az 9 bin deniz mili seyir siasına sahip TCG Anadolu’nun içindeki su alabilen havuza her biri 1 tank taşıyan 4 mekanize çıkarma gemisi girebiliyor. Gemi, araç güvertelerinde 13 tank, 27 zırhlı amfibi hücum aracı (ZAHA), 6 zırhlı personel taşıyıcı, 33 muhtelif araç, 15 römork olmak üzere toplamda 94 araç taşıyabiliyor.

TCG Anadolu, İNFO

TCG Anadolu ve Deniz Stratejisi

Dahası TCG Anadolu, tabur büyüklüğünde bir muharip kuvveti barındırabilmesi hasebiyle bir ileri üs niteliğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonel elastikiyetine katma değer katacak, böylelikle Türkiye açık deniz görev grubu kuvvetine sahip ülkeler ligine geçiş yapacak. Öyle ki, olası çıkarma harekatlarında mobil bir üs vazifesi görecek olan TCG Anadolu, çıkarma unsurlarının sevki, unsurlara yakın hava desteği, NATO ve BM görev gruplarında komuta kontrol görevleri icra edebilecek; Deniz Kuvvetleri’nin klasman atlayarak, küresel güç aktarım kabiliyetine sahip bir kuvvete dönüşmesini tescilleyecek. Bu bağlamda NATO ve BM görevlerinde de Türkiye’nin rolünü yükselten bir prestij platformu olduğunu vurgulamak gerekir.

Aslında, Türk Deniz Kuvvetleri 1997’de yayımladığı “Açık Denizlere Doğru” strateji belgesinde “deniz kontrolü, denizaşırı harekat, deniz ulaştırmasının korunması, deniz yetki alanlarının korunması, bayrak ve varlık gösterme, barışı destekleme harekatı, sivil unsurların tahliyesi, doğal afet yardımı, arama/kurtarma harekatı” gibi misyonları icra edebilecek bir kuvvet yapısı ihtiyacını ve bu ihtiyacı somutlaştıracak yeni tip gemilerin yanı sıra bir hafif uçak gemisi inşasını tahayyül etmişti. 1997-2011 arasında revize edilen stratejik belgelerde, bunun yanına çok amaçlı amfibi hücum gemisi inşası da ilave edilmişti. Fakat bir stratejik niyet ortaya konmuş olmasına rağmen süreci hızlandırarak bu tahayyülü realize eden ana katalizör, bölgesel ve küresel gelişmeler oldu. Başta Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz’deki siyasi ve askeri gelişmeler, Türkiye’nin denizlerde yeni bir kuvvet yapısı inşa etmesini, stratejik hedef, milli çıkar ve menfaatlerin korunması doğrultusunda söz konusu kuvvet yapısının faal hale getirilmesini elzem kılmaktaydı.

Hatırlanacağı üzere, NATO tarafından Libya’ya yönelik olarak başlatılan NATO Birleşik Koruyucu Harekatına (Operation Unified Protector-OUP) Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları da iştirak etmişti. TSK’nin dört fırkateyn, bir denizaltı, bir lojistik destek gemisi, altı F-16 hava savunma uçağı, iki KC-135 tanker uçağı, Özel Kuvvet karargah personeli ile gemilerde konuşlu helikopterler, Su Altı Taarruz (SAT), Amfibi ve Sualtı Görev Timleri ile katılım sağladığı operasyon sırasında yaşanılan zorluklar, benzer bir insani yardım ve tahliye operasyonunda Türk Deniz Kuvvetleri’nin nitelikli bir hava gücüne ve çatışma bölgelerine etkili kuvvet sevki kabiliyetlerine ne ölçekte ihtiyaç duyabileceğini göstermiş oldu. Nitekim, yakın zamanda gerçekleşen Kahramanmaraş depremlerinde de insani operasyonlarda askeri ve savunma teknolojileri kapasitesinin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Hatırlanacağı üzere, TCG İskenderun, TCG Sancaktar ve TCG Bayraktar gemileri vasıtasıyla Mersin-İskenderun arasında deniz yardım koridoru oluşturulmuştu.

Öte yandan, TCG Anadolu’nun barış zamanında ve savaş zamanında icra edebileceği farklı görev profilleri ve barındırdığı hava platformları ise Türk Deniz Kuvvetlerinin hava gücü kapasitesini önemli ölçekte etkileyecek. Bilindiği üzere geminin uçuş güvertesinde 10 helikopter veya 11 adet SİHA konuşlandırılabilecek, hangarda ise 19 helikopter veya 30 SİHA taşınabilecek; bu hava platformları arasında Türk havacılık sektörü adına öncül platformlar olan kanatları katlanabilen Bayraktar TB3 SİHA, muharip insansız uçak sistemi Bayraktar KIZILELMA ve HÜRJET Hafif Taarruz Uçağı yer alıyor.

Türkiye’nin F-35 Lighting II programından çıkarılması, TCG Anadolu’nun Mart 2021’de insansız muharip hava araçları ile donatılması kararına vesile olmuştu. Hatta, mobil güverteye iniş yapabilmek için güçlendirilmiş bir gövde tasarımı ve iniş takımına sahip olan hatta katlanabilir kanat aerodinamik tasarımı bu ihtiyaca yönelik şekillendirilen TB3 projesi de bu vesileyle öne sürülmüştü. TCG Anadolu’nun mühendislik serüveni bu bağlamda Türkiye’nin ulusal güvenlik ve savunma stratejisine yönelik tasavvurlarından da yola çıkarak öğretici bir ders niteliğinde. TCG Anadolu’da elde edilen kullanım konsepti, deneyim ve uzmanlığın TCG Trakya’ya aktarımı ve gelecekteki tedarik programlarının geliştirilmesi de bu minvalde değerli ve önem atfedilmeli. Yerlilik oranı yaklaşık yüzde 70 olan projenin başta silah sistemleri ve savaş yönetim sistemi olmak üzere elektronik harp sistemleri, kızılötesi arama ve takip sistemi, elektro-optik arama sistemi, lazer ikaz sistemi, torpido savunma sistemi, radarlar, muhabere sistemleri, seyir sistemleri, bilgi dağıtım sistemleri yerli ve milli sanayii tarafından geliştiriliyor. Bu teknik donanımları sayesinde amfibi harp, güç aktarımı, alternatif helikopter/SİHA gemisi, bayrak gösterme, insani yardım, tahliye operasyonları, arama kurtarma faaliyetleri, doğal afet ve tıbbi destek vazifeleri icra edilebilecek.

TCG Anadolu, Türkiye’nin caydırıcılığını güçlendiren, askeri güç projeksiyonunu nitelendiren projelerde, alternatif ve yerli çözümlerin önemini, ulusal güvenlik ve savunmanın bağımsızlığını simgeleyen bir sembol aynı zamanda. “Denizlere hakim olan, cihana hakim olur” düsturundan yola çıkarak, stratejik silahlanma, Türkiye’nin ilgi ve etki alanına nüfuzunu ve müstakil harekat icra edebilme kapasitesini artıracak her türlü ileri teknoloji ve platform kullanımı, Türk denizciliği ve stratejisi adına müspet birer adım olarak değerlendirilmeli. Bu çerçevede TCG Anadolu, üstünde kullanılacak sistemler ve yanında refakat edecek su üstü, su altı ve hava savunma harbi unsurlarıyla bütüncül ele alınmalı, jeopolitik etkileri ileri teknolojili bir deniz platformu olmanın ötesinde değerlendirilmeli. Nitekim önümüzdeki yıllarda TCG Anadolu, Türkiye’nin stratejik hedef, politik çıkar ve menfaatlerini, icra edeceği görevlerde koruyarak, Türkiye’nin ulusal gücünü tahsis edecek güç araçlarından biri olacak.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası