Bu makale, 2014 öncesini ve sonrasını kapsayacak şekilde dünden bugüne olan dönüşümü ve mevcut şartlara bakarak yakın geleceğe ait eksikleri ele almaktadır. Türkiye için teşkilat yapısı, teknoloji kullanımı ve görevler bakımından bir mukayese yapılacaktır.
Dünden Bugüne
Soğuk Savaş şartlarının savunma yaklaşımında temel istihbarat görevleri, NATO’nun caydırıcılık görevini yerine getirmek amacıyla teşkil edilmişti ve bu şekilde işletiliyordu. Tehditler, NATO kapsamında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve milli kapsamda çevre ülkelerden biri veya birkaçı idi. Her ikisinde de konvansiyonel tehditler ve mücadele esas alınarak istihbarat yapılırdı. NATO kapsamında ise nükleer savaş en öncelikli konuydu; bu bağlamda istihbarat faaliyetleri yürütülürdü.
Bu dönemde barış şartlarında, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından itibaren ileriye doğru, yaklaşık 500 kilometre uzaklığa kadar olan hedefler incelenebiliyor, Boğazlar’dan geçen SSCB vasıtalarına yönelik istihbarat yapılıyordu. İcra edilen temel, cari ve gelecek istihbarat görevleri daha ziyade keşif-gözetleme ve muhabere-elektronik istihbaratı görevlerine dayalıydı. Bununla ilgili platformlar ise denizde, deniz altında, karada ve havada görev yapan türdendi. Bu platformlarda optik, elektronik, elektro-optik, kızılötesi (IR), sismik, radar, yana bakışlı radar teknolojiler ile çalışılıyordu. Bunu destekleyen, dinlemeye ve elektronik tespitlere dayalı istihbarat idi.
Soğuk Savaş tehditleri için savaşa hazırlık ve savaş şartlarındaki istihbarat ise daha çok NATO ve ABD kapsamında aktarılan bilgilere dayalı gelişiyordu. Harekat şartlarına geçildiğinde operasyonel ve taktik istihbarat görevleri icra ediliyordu. Bu dönemde ABD üslerinde istihbarat, dinleme, arama ve gözetleme tesisleri aktifti. Zamanın teknolojileri kullanılmaktaydı. SSCB tehdidi için, ABD uyduları ve stratejik keşif gözetleme vasıtalarına olan ihtiyaç daha fazlaydı. Bu cümleden hareketle SSCB’ye yönelik stratejik istihbarat, dışa bağlıydı. Operasyonel ve taktik istihbarat ise müşterek ve/veya birleşik harekat ile toplanan bütün kabiliyetlere dayalıydı.
Caydırıcılık etkili oldu, 1990 öncesinde bir dünya savaşı çıkmadı. Bu caydırıcılık hususu, ABD merkezli imkan ve kabiliyetlerle sevk ve idare edildi. Askeri istihbarat, bu bağlamda başarılı ve yeterli oldu.
İyi Çalışmayan Karşı İstihbarat
Milli imkan ve kabiliyetlerle milli görevler için icra edilen askeri istihbarat faaliyetleri ise daha çok Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile birlikte icra edilmekteydi. Bakanlık ve Daire İstihbaratı tatmin edici değildi. O dönemde askeri kapasite dahilindeki Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı, Milli İstihbarat için de görev yapmaktaydı. Silahlı Kuvvetler’de bulunan kara, deniz, denizaltı ve hava platformları ile sorumluluk ve ilgi alanlarında görev yaparken, askeri istihbarat toplanırdı. Milli ihtiyaçlar için stratejik istihbarat dinleme, keşif ve gözetleme sistemleriyle; diğer yandan, MİT’in çok çeşitli alandaki faaliyetleriyle elde edilirdi. Örneğin, açık istihbarat, insan istihbaratı, teknik istihbarat gibi. Askeri istihbaratın operasyonel ve taktik seviyelerde olan kısmı yine organik imkan ve kabiliyetlerle sürdürülmekteydi.
Karşı istihbarat (İstihbarata Karşı Koyma, İKK) faaliyetleri NATO ve milli kapsamda sürdürüldü. Ülkede darbelerin veya askeri müdahalelerin olması da İKK’nın iyi çalışmadığı gerçeğini gösteriyordu.
İşte bu dönemde, bir de askeri görevlerin çokça meşgul olduğu terörle mücadele konusu ortaya çıktı. İç güvenlik harekatları bu kapsamda icra edildi. Dönemin icabı Jandarma Genel Komutanlığı ve buna bağlı komando birlikleri de sahada istihbarat üreten ve tüketen unsurlar olarak görev yaptılar. Bunlar asimetrik savaş kavramı içinde ele alınabilecek türden operasyonel ve taktik istihbarat görevleriydi. Sınır ötesi operasyon sahalarında, operasyonel ve taktik istihbarat yapıldı. Hedef istihbaratı için hava ve satıh birliklerinin verileri ile insan istihbaratı, muhabere ve elektronik istihbarat ve teknik istihbarat birimlerinin elde ettikleri istihbarat kullanıldı.
Olağanüstü Hal Dönemi (OHAL), psikolojik harp faaliyetlerinin de askeri istihbarat ile müştereken veya iş birliği halinde ama daha çok operasyon komutanının sorumluluk alanında icra edildi.
FETÖ’cülerin İstihbarat Faaliyetleri: Tam Bir Hainlik
Soğuk Savaş sonrasında ABD’nin kendi milli çıkarlarına dayalı bölgemizde sürdürdüğü faaliyetler ile teknolojideki ilerlemelerin gereği, Türkiye’nin dolayısıyla Silahlı Kuvvetler’in istihbarat faaliyetleri daha fazla millileşme ihtiyacını ortaya çıkardı. Dönemsel olarak milli imkanların zorlanması ve öne çıkarılması gerekti. Topyekun kapasiteyi geliştirici çabalar da buna paralel gelişmeye başladı. İşte bu dönemde Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) olumsuz etkisi ortaya çıktı. Askeri istihbaratın ve bununla ilişkili sevk ve idare edilen görevlerin başarısı tartışmalı bir hal aldı.
Darbe girişimi tarihi olan 15 Temmuz 2016’ya kadar bu terör örgütünün içerideki istihbarat personeli, paralel devlet anlayışına dayalı, maalesef çift taraflı ajan olarak görevler icra ettiler. Bu çift taraflılık askeri istihbarat alanında olduğu gibi MİT ve diğer bakanlık istihbaratı kapsamında da kendini göstermekteydi. Neydi bu çift başlılık? Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin asli yapısı, olması gerekendi, ülkenin tehditlerine göreydi. İkincisi ise FETÖ’nün amaçlarına dayalı devleti ele geçirmeye dönük faaliyetlerdi, başka ifadeyle devletin altını oymakla ilgiliydi. Bundan yararlanan ve ABD’nin kendi milli çıkarına hizmet etmek açısından aparat (vekil, proxy) unsuru olarak görev yapan FETÖ’cülerin istihbarat faaliyetleri tam bir hainlikti. Zira istihbaratın tanımı gereği bu tür işlevin karşılığı ihanettir.
GES Komutanlığı’nın Devri: Önemli Bir Aşama
Türkiye Cumhuriyeti 2014’te, 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda değişiklik yaptı. Bu önemli kanun değişikliği MİT’e operasyonel istihbarat kabiliyeti verdi. Böyle olunca Silahlı Kuvvetler’in ihtiyaç duyduğu istihbaratın elde edilmesinde, milli imkan ve kabiliyetlerin gelişmesi gerçekleşti. Hatta Silahlı Kuvvetler ile MİT organik birimleri, müşterek görevler icra etmeye başladı. GES Komutanlığı yapısı 2011’de MİT’e devredildi. Yapısal bu değişiklik, MİT’in operasyonel istihbarat görevlerine destek sağladı. Bakanlık ve daire istihbaratı olarak en aktif faaliyet içindeki İçişleri Bakanlığı ile Gümrük Muhafaza’dan sorumlu bakanlık (değişik bakanlık isimleriyle bu görevi üstlenmiştir, son şekliyle Ticaret Bakanlığı içinde bir fonksiyondur) teşkilatları da değişti. Bunlar askeri istihbarat fonksiyonlarını etkileyen türden önemli teşkilat değişiklikleriydi. 2016-2017’de Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Bu komutanlıkların karadaki, denizdeki ve havadaki bütün platformlarıyla istihbarat ilişkisi de değişmiş oldu. Bundan sonra faaliyetler, koordinasyon ve iş birliği ile sürdürüldü.
Milli İHA: Tek ve Gerçek Çözüm
Zamanın gereği olarak teknoloji gelişti. Buna bağlı platformların kullandığı istihbarat keşif gözetleme (Intelligence Surveillance and Reconnaissance, ISR) imkanları değişti. Hatta dünyada özellikle 2000’lerde belirgin olarak istihbarat için bu konu daha geniş kapsamlı ifadeyle Komuta, Kontrol, Muhabere ve Bilgisayar, İstihbarat, Keşif ve Gözetleme (Command Control Communication and Computer, Intelligence Surveillance and Reconnaissance, C4ISR) şeklinde ifade edilmeye başlandı. Belirtilen dönemin hemen sonrasında milli uydu ve görüntü elde etme imkanlarının geliştirilmesine başlandı; İHA konusunda bir arayışa girildi. İsrail’den alınan Heron tipi İHA’lar, etkin kullanıma elverişli değildi. Tek çözüm, milli İHA oldu.
2014’lerle birlikte gelişen teknolojinin adaptasyonu bu bakımdan Türkiye için de geçerli olarak C4ISR kapsamında oldu. Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAİ başta olmak üzere tüm firmalar Türk Savunma Sanayii kapasitesine millileşme doğrultusunda katkı yapmak için yarışmaya başladılar. Daha sonra özel sektör de bu kervana katıldı (Baykar, Vestel gibi). Kriptolama sistemlerinde ve (yarım/tam) otonom sistemlerin geliştirilmesinde önemli adımlar atıldı. Türk uyduları istihbarat amaçlı kullanılmaktaydı. Bu kapsamda bir ifade daha var, bunu da işaret edelim: Bilgi Harekatı’nın bütün fonksiyonlarıyla milli ve tabii askeri istihbarat sahalarına dahil edilmesi. Hepsi, birlikte askeri istihbaratı etkileyen hususlardı.
Yakın dönemde en önemli operasyonel görevler terörle mücadele, asimetrik savaş ve sıfır kayıplı savaş olarak gerçekleşti. Bu kapsamda Türkiye’nin dünyaya parmak ısırtan İHA teknolojisindeki gelişmeleri, operasyonel ve taktik istihbaratın ve dolayısıyla hedef istihbaratının ana kaynağı konumuna geldi. Öyle ki, gerçek zamanlı (real time) ve gerçek zamana yakın (near real time) istihbarat ile operasyonlar tam bir etkinlik içinde gerçekleşir oldu. Hatta MİT Başkanlığı’nın daha da olgunlaşmış haliyle elde ettiği kapasite, Silahlı Kuvvetler imkanlarıyla buluşunca, müşterek harekatlar çok başarılı icra edilir oldu. Halen hedefi takip, tespit ve tahrip, çok titiz çalışmalarla icra ediliyor.
Yakın Gelecek
Halen Dördüncü Nesil Savaş’tan Beşinci Nesil Savaş’a geçiş dönemindeyiz. Bu kritik geçişte, istihbaratın ve onunla ilgili askeri usuller ile beklentilerin de değişkenlik gösterdiği aşamadayız. Mevcut şartlarda jeopolitik açıdan bölgesel iddiaları olan Türk Silahlı Kuvvetleri, kendine tevdi edilen görevleri başarıyla yapabilecek gelişimi göstermiş durumdadır, askeri istihbarat bu noktada başarılıdır. Ancak geleceğin savaşlarını destekleyecek ve hatta çatışma öncesinde sahayı düzenleyebilecek yeteneklere kavuşması gerekiyor. Bu yönde henüz bir altyapı inşası aşamasında olduğumuzu ifade edelim.
Peki yakın gelecekteki üstünlük mücadelesi, savaş veya çatışma biçimleri neler? Bugünden itibaren öne çıkanlar: istihbarat ve gölge savaşları, asimetrik, sıfır kayıplı, hibrit, uzay ve siber, hasılı Tam Spektrumlu Savaşlar’dır. Burada üstünlük kurmak için Akıllı Güç kullanılır. Stratejik caydırıcılık noktasında kitle imha silahları (nükleer, biyolojik ve kimyasal ile bunların atma vasıtaları), taktik ve operatif çaptaki savaş ve çatışmalarda robotik silahlar devrededir. Burada askeri istihbarat açısından aranacak yeterlilik için kritik konular, siber ve uzay alanlarıdır.
Şunu ifade etmem gerekiyor, bölgesel güç olmak için dahi küresel askeri kabiliyetlere sahip olunması gerekiyor. Bu durumda askeri faaliyetlerin istihbarat yükü artar; hele uzay ve siber alanlar, tam anlamıyla üst düzey teknoloji konularıdır.
Sonuç
Kendi dünyasına ve savaş türüne sahip çok önemli bir disiplin olarak istihbarat, milli güvenlik için daima baskın olmak zorundadır. Askeri istihbaratta anlayış olarak askeri görevin başarısına odaklanılır. Gelecekte bu yetmeyecektir, askeri görevler; daha çok örtülü harekat, gizli savaş, istihbarat savaşı, siber-uzayın kullanılması, akıllı güç yöntemlerinin stratejiden taktik sahaya kullanılması yönleriyle gelişecektir. O halde istihbarat alanında dönüşümde başarılı olmak en önemli hedeflerden biridir.