Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yüzyıllık hedeflere göre yapılan İstanbul Havalimanı bir vizyon projesi olarak ön plana çıkmaktadır. Fakat bazıları sırf Erdoğan yaptı diye siyasi motivasyonla projedeki bazı ufak aksaklıkları büyüterek projenin itibarını zedelemek istemektedir. Siyasi düşünceler farklı olabilir ama burada karalanmaya çalışılanın Türkiye’nin bir değeri olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü sadece Türkiye çapında değil dünya klasmanında ön sıralarda yer alan İstanbul Havalimanı yükselen bir marka olarak büyümeye devam etmektedir.
İstanbul Havalimanı’nı yüzde 18 katma değer vergisiyle birlikte toplam 26 milyar 142 milyon avro bedelle 25 yıllık işletme hakkını kazanan Limak-Cengiz-Mapa-Kolin-Kalyon konsorsiyumu yılda ortalama 1,1 milyar avro devlete kira ödeyecektir. 2019’da bu açıdan bir geri dönüş başlamıştır. Havalimanını yapan firmalara verilen garanti yolcu sayısından daha fazla sayıda yolcu havalimanını kullandığı için işletmeci 22,4 milyon avro ek ödeme yapacağını duyurmuştur. Türkiye buradan aldığı garanti para haricinde havalimanını kullanan her yolcu başına da bir gelir elde etmektedir. Bu durumda İstanbul Havalimanı’nı karalama kampanyasına katılmanın Türkiye’nin ulusal menfaatlerine ters bir durum olduğu çok açık şekilde ortadadır.
Saldırılar Siyasi Amaçlı
Ocak 2020 başında etkili olan olumsuz hava koşulları sırasında sosyal medyada bu dev yatırımla ilgili olumsuz algı oluşturmak amacı güden birçok paylaşım yapıldı. Sadece iki uçağın inemediğini söyleyen İstanbul Havalimanı CEO’su Kadri Samsunlu ise gelen eleştirilerin siyasi olduğunu vurguladı. Toplam 3 bin uçuş içerisinde o gün 50 uçuşun iptal edildiğini dile getiren Samsunlu, iptallerin asıl sebebinin ise uçağın gideceği havalimanlarının durumunun uygun olmamasından ve firmanın kendi teknik aksaklıklarından kaynaklandığını aktardı. Ortaya çıkan tablo, zorlu hava koşullarında bile uçuşlarda anormal bir aksaklığın yaşanmadığı İstanbul Havalimanı’nın asılsız iddialarla kasıtlı olarak hedef alındığını ortaya koymuştur.
Açılışından sonra 325 bin uçağın iniş-kalkış yaptığı ve toplamda 55 milyondan fazla yolcunun kullandığı bir havalimanının “uçaklar inemiyor” veya “yanlış yere kuruldu” şeklinde argümanlarla karalanması akla ve mantığa aykırı bir durumdur. Bu eleştirileri ve karalamaları başka başkentlerde yaşayıp oturanların yapması normal karşılanabilir ancak Türkiye’nin menfaatine olan bir projeye karşı Türkiye’den bu denli sert karalama kampanyası yürütülmesi gerçekten üzücüdür. Böyle bir yatırım üzerinden siyasi hesaplarla hareket edilmesi halinde kaybedenin Türkiye olacağı açık ve net. Bu anlayış aynı zamanda Türkiye’nin büyümesi ve güçlenmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir.
Yükselen Bir Değer
Tamamlanacak olan dört faz ile birlikte 200 milyon yolcuya hizmet edecek olan İstanbul Havalimanı, alt ve üst yapısı ile dünyada parmakla gösterilecek bir konuma sahiptir. Yapılan pistlerin durumu uçak ebat ve özellikleri açısından incelendiğinde uçakların yüzde 95’ine hizmet verecek şekilde tasarlandığı görülmekte. Tamamlandığında dünyanın en büyüklerinden biri olacak havalimanı, havacılıkta Türkiye’nin önemli bir merkeze dönüşmesine katkı sağlayacaktır. İstanbul Havalimanı’nın makroekonomik, sosyal ve kültürel etkilerinin yanı sıra Türkiye’nin jeopolitiğine ve dış politikasına katkı sunacağı da anlaşılmaktadır. Bu etki ve katkıların çok önemli boyutlara ulaşacağı bugünden öngörülmektedir.
“Uçaklar havalimanına inemiyor” iddiasına karşın istatistiklere bakıldığında, İstanbul Havalimanı’na haksızlık yapıldığı ortaya çıkmaktadır. 2018 Nisan-Aralık döneminde Atatürk Havalimanı’nda pas geçme sayısı bin 16 iken, 2019’un Nisan-Aralık döneminde İstanbul Havalimanı’nda bu sayı 620 olarak kayıtlara geçmiştir. İstanbul Havalimanı’ndaki pas geçme sayısının Atatürk Havalimanı’na oranla yarı yarıya düştüğü görülmektedir. Bu tespit ortada iken uçakların inemediği algısının yaygınlaştırılmasının devlete zarar vermekten başka bir işe yaramayacağı da açıktır. Çünkü son dönemlerin başarılı bir projesi olan havalimanı için devlet, cebinden tek kuruş para çıkarmadan dünyanın en büyük projelerinden birini yaptırmıştır. Sözleşmeye göre de işletmeci firmalar 25 sene sonunda her şeyi devlete devretmek zorundadır.
İstanbul Havalimanı’nın gelişmesi ve büyümesine katkı sunacak her eleştiri ve önerinin kıymetli olduğu bilinen bir gerçektir. Örneğin böylesi bir havalimanının neden bir metro bağlantısının olmadığı sorgulanabilir. Esasında havalimanı ile metro bağlantısı birlikte planlanmıştır fakat bazı aksaklıklardan dolayı metro bağlantısı açılışa yetiştirilememiştir. Şu an HAVAİST 20’ye yakın lokasyondan günlük 30-35 bin yolcuyu gayet başarılı bir şekilde taşıyor. Tamamlanacak olan metro bağlantısıyla yolculuk daha konforlu ve kısa bir hale gelecektir.
Başka bir eleştiri olarak taksi sürelerinin uzunluğu sorgulanabilir. Burada ise şu hususu belirtmek gerekiyor; uçuş yapan pilotlar ve yer hizmetlerinde çalışanların hepsi bu havalimanında yeni oldukları için taksi sürelerinin fazla olması doğal ama bu süreler tecrübeler arttıkça kısalmaya başladı. Bir de beşinci pist bittiğinde taksi sürelerinin daha da azalacağı öngörülmektedir.
Türkiye’nin uluslararası alandaki etkisini ve etkinliğini artıran İstanbul Havalimanı aynı zamanda ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaya devam etmektedir. Mesela 2019’da 11 yeni hava yolu şirketi burayı kullanmaya başlamıştı. 2020 için şu an gelmesi kesinleşen 6 yeni hava yolu şirketi var. Bu trend devam edecektir.
Dolayısıyla dünyanın önemli bir havacılık merkezi olmasında önemli etkisi olacak İstanbul Havalimanı yüzyıla damgasını vuracak bir marka olma yolunda ilerlemektedir. Bu durumda Türkiye’nin menfaatini düşünen herkesin İstanbul Havalimanı’na sahip çıkması ve her fırsatta kötülemeye çalışanlara müsaade etmemesi gerekir.