Kriter > Siyaset |

AK Parti’yi Tanımlamak: Hareket, Kurumsallaşma, Hakim Lider


AK Parti, hayata geçirdiği proje, uygulama, hizmet ve hatta dönüşüm ile Türk siyasi tarihi açısından istisnai bir konumda. Buna ek olarak seçim başarısı ve toplumsal temsiliyet açısından da hem geçmişteki iktidarlar hem de bugünkü rakiplerinden pozitif anlamda ayrışıyor. Tüm toplumsal kesimlerden ağırlığı değişmekle birlikte oy alabilmesi ve hepsinde birinci olamasa da tüm il ve bölgelerde rekabet edebilen yegane aktör olarak ön plana çıkması bu istisnailiğin en önemli göstergelerinden biri.

AK Parti yi Tanımlamak Hareket Kurumsallaşma Hakim Lider
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kongre Merkezi'nde düzenlenen 23. Kuruluş Yıldönümü Programı'na katılarak, konuşma yaptı. (TCCB/ Murat Çetinmühürdar / AA, 14 Ağustos 2024)

AK Parti geçtiğimiz Ağustos’ta 23. kuruluş yıldönümünü kutladı. Bu seneki programlarda kullanılan slogan ise “Umudun, Geleceğin ve İcraatın Adı: AK Parti” idi. Partinin kendi kongre merkezinde gerçekleştirilen programda, bu slogan öne çıkarken Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da söz konusu slogana paralel bir konuşma gerçekleştirdi. Nitekim bugünün Türkiye’siyle 22 yıl önce AK Parti’nin iktidarı devraldığı dönemdeki Türkiye’yi kıyaslayan Erdoğan, aradaki farkı hem nitelik hem de nicelik olarak vurguladı.

Gerçekten de AK Parti, hayata geçirdiği proje, uygulama, hizmet ve hatta dönüşüm ile Türk siyasi tarihi açısından istisnai bir konumda. Buna ek olarak seçim başarısı ve toplumsal temsiliyet açısından da hem geçmişteki iktidarlar hem de bugünkü rakiplerinden pozitif anlamda ayrışıyor. Özellikle üst üste seçim kazanabilmesi, tüm toplumsal kesimlerden ağırlığı değişmekle birlikte oy alabilmesi ve hepsinde birinci olamasa da tüm il ve bölgelerde rekabet edebilen yegâne aktör olarak ön plana çıkması, bu istisnailiğin en önemli göstergelerinden biri. Dolayısıyla AK Parti, yalnızca belli bir grup veya kesimin değil, çeşitli toplumsal kitlelerin mutabakat partisi olarak tanımlanabilir.

 

İstisnailik, Başarı ve Sürdürülebilirlik

Söz konusu istisnailiği ve başarıyı getiren özelliklere sahip olmak her ne kadar zor olsa da bunun sürdürülebilirliği daha büyük bir sorun. Nitekim AK Parti’nin geçmişte önemli bir süre bunu başarabildiğini, ancak bugün gelinen noktada bunu sürdürmekte zorlandığı net bir biçimde ifade edilebilir. Diğer bir ifadeyle AK Parti’nin birbirini besleyen istisnai özellikler ve başarılarının kendisi için de sürdürülebilir olmaktan çıktığı, toplumun farklı ve geniş kesimleriyle arasındaki mutabakatın artık bozulmaya başladığı söylenebilir. Dolayısıyla AK Parti’nin bugün yaşadığı sorunu da bu çerçevede değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Öte yandan söz konusu sorunu yalnızca son yerel seçimlerde sandıktan ikinci parti çıkması sebebiyle öne sürmek hatalı olur. Zira özellikle son iki genel seçimde üst üste yaşanan büyük oy kaybı burada daha net bir gösterge. Öyle ki AK Parti, 1 Kasım 2015’te yüzde 49 oy alırken 2018’de yüzde 42, 2023’te ise yüzde 35 oy aldı. Bu da son iki genel seçimde üst üste 7, toplamda ise 14 puanlık bir düşüş anlamına geliyor. Dolayısıyla son yerel seçimler hesaba katılmadığı takdirde dahi AK Parti’nin en azından bazı toplumsal kesimlerdeki popülaritesini önemli oranda yitirdiği net bir biçimde görülüyor.

Son yerel seçimlerde AK Parti’nin sandıktan ikinci parti olarak çıkması, sorunları daha görünür kıldı ve kamuoyu da üzerinde daha fazla tartışmaya başladı. Bu bağlamda hem parti içinde hem de kamuoyunda çeşitli değerlendirmeler yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Dolayısıyla genelgeçer, bilindik ve sürekli tekrarlanan argümanları burada yeniden dile getirmenin bir faydası yok. Ancak AK Parti’nin geniş kitlelerle sahip olduğu istisnai ilişki ve mutabakatın bozulması, en önemli mesele olarak diğerlerinden ayrışıyor. Bunun temelinde ise partinin kurumsal yapısındaki sorunların yattığı ileri sürülebilir.

 

AK Parti’yi Tanımlamak: Nasıl Bir Hareket, Nasıl Bir Kurumsallaşma?

AK Parti, özellikle kurulduğunda kendini bir “reform” ve “erdemliler” hareketi olarak tanımlıyordu. Ancak bu tanımlama daha çok partinin kendisini rakiplerinden veya önceki iktidarlardan ayrıştırmak adına siyasi yaklaşımını vurgulayan bir betimlemeydi. Nitekim AK Parti iktidara geldiğinde ciddi reformlarla ve kapsayıcı bir ekiple siyasi ve bürokratik bir dönüşüm süreci de başlattı. Dolayısıyla bu tanımlama kendini büyük oranda gerçekleştirdi.

Ancak AK Parti açısından bugün gelinen noktada iki farklı “hareket” tanımlaması, daha kritik bir öneme sahip olmalı. Bunlardan ilkinde AK Parti’ye istisnai bir siyasi parti olma özelliğini ve tekrarlanması zor bir siyasi başarıyı kazandıran toplumsal hareket hüviyeti ön plana çıkıyor. Yukarıda da bahsedildiği gibi AK Parti, toplumla organik ilişkisi ve etkileşimi sayesinde fiili bir toplumsal hareket yeteneğine sahipti. Özellikle devletten veya kamusal hayattan tamamen veya kısmen dışlanmış farklı kesimlerin haklarını savunması sebebiyle AK Parti, söz konusu kesimlerle sahip olduğu organik ilişki sayesinde dinamik ve değişken siyasi talep ve beklentileri sürekli olarak takip edebiliyor ve hatta karşılayabiliyordu. Dolayısıyla toplumsal bir hareket olarak bu kesimlerin sözcülüğünü yapıyor ve hakkını savunuyordu. Söz konusu farklı toplumsal kesimler de AK Parti’yi kendisini temsil ettiği için sürekli olarak ve her şartta destekledi, onunla fiili bir mutabakat ve sözleşme yaptı.

AK Parti, yine bu toplumsal kesimlerin zaman içerisinde değişen ihtiyaç, talep ve beklentilerini belli bir süre başarıyla takip edebildi. Değişim ve yenilenme sabit bir dinamik olarak AK Parti’nin kadro, söylem ve politikalarında kendini gösterdi. Bu sayede AK Parti, söz konusu kesimlerle olan organik ilişki ve dolayısıyla da fiili mutabakatını sürdürmeyi başardı. Nitekim siyasi başarı da uzunca bir süre istikrarlı bir şekilde artarak devam etti. Kısaca AK Parti, toplumsal bir hareket olarak siyasi başarıyı yakaladı.

Ancak bugün gelinen noktada AK Parti’nin bireylerin ötesinde, kurumsal olarak organik ilişki ve etkileşimi eskisi kadar güçlü bir bağ ile sürdüremediği açık. Kurumsal açıdan toplumdaki dinamizmin, dönüşümün, talep ve beklentilerin AK Parti tarafından tespitinde veya benimsenmesinde sorunlar var. Daha net bir ifadeyle farklı seçmen grupları, AK Parti’nin kendisini temsil ettiğini düşünmediği için tepkili. Bunu da sandıkta net biçimde gösteriyor. Dolayısıyla AK Parti’nin toplumsal hareket hüviyetini geri kazanacak kurumsal mekanizmaları yeniden işler hale getirmesi ve söz konusu karakteristik özelliği geri kazanması gerekiyor. Bu da aslında sokağa dönerek, farklı toplumsal kesimlerle yeniden sözleşerek mümkün.

Erdoğan, partisinin 23. Kuruluş Yıldönümü Programı'nda
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kongre Merkezi'nde düzenlenen 23. Kuruluş Yıldönümü Programı'na katıldı. Konuşmasının ardından Erdoğan, partililerle hatıra fotoğrafı çektirdi. (Doğukan Keskinkılıç / AA, 14 Ağustos 2024)

 

Siyasi Bir Hareket Olarak AK Parti ve Hakim Lider

İkinci hareket tanımlaması ise AK Parti’nin kurumsal bir siyasi hareket olabilme kapasitesiyle alakalı. Türkiye’de merkez sağ, güçlü bir siyasi akıma sahip olsa da CHP ve hatta MHP gibi kalıcı ve kurumsal bir siyasi partiye sahip değil. Türk siyasal hayatı incelendiğinde güçlü ve karizmatik liderlere sahip merkez sağ partilerin bu liderlerin ardından kurumsal bir krize girdiği ve zaman içerisinde yok olduğu görülüyor. Netice itibariyle Türkiye’de merkez sağ partilerin siyasi bir hareket olarak kurumsallaşma problemlerini çözemediği ve bu sebeple lidere bağımlı partiler olarak başarılı veya başarısız oldukları söylenebilir.

Diğer taraftan AK Parti, özellikle 2011’de üçüncü kez sandıktan oylarını artırarak birinci parti ve tek başına iktidar olduktan sonra Türkiye’de “hakim parti” tartışmaları gündeme gelmişti. Çeşitli siyaset bilimciler, AK Parti’yi “hakim parti” veya bu yönde ilerleyen bir siyasi hareket olarak tanımlamaya başlamışlardı. Her ne kadar ilerleyen dönemde bu tartışmalar bağlam değiştirse de AK Parti, gerçekten de Türkiye’de geleneksel ancak birbiriyle rakip sağ akımları büyük oranda tek çatı altında toplamayı başarmış ve bu sayede siyasal hayatta hakim aktör haline gelmişti.

Yine bugün geldiğimiz noktada ise söz konusu değerlendirmeleri yeniden incelemekte fayda var. Zira AK Parti, hükümet sistemi değişikliği bir yana bırakılırsa hâlâ tek başına iktidar konumunda. Ancak lideri Recep Tayyip Erdoğan ile arasındaki oy makası oldukça açılmış bir durumda. Öyle ki AK Parti, 2023 genel seçimlerinde yüzde 35 oy alabiliyorken lideri yüzde 50’yi aşabiliyor. Söz konusu makas ise AK Parti’nin kurumsal yapısını ve siyasal hakimiyetini sorgulatıyor.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda AK Parti iktidarları dönemini hakim parti şeklinde tanımlamak ve dolayısıyla da AK Parti’yi kurumsallaşmış bir siyasi hareket olarak kesin bir çerçeve içerisinde değerlendirmek riskli olabilir. Zira AK Parti, karizmatik liderinin ona sağladığı avantaja rağmen bugün bir siyasi parti olarak 15 puan gibi oldukça yüksek bir makas aralığıyla liderinin gerisindeyken, ters okumayla bir lider partisinin 15 puan önündeyse ve bu makas gün geçtikçe açılıyorsa burada hakim partiden söz etmek pek mümkün değil. Nitekim bilindiği üzere AK Parti’ye oy veren seçmenlerin en büyük motivasyonunun da Erdoğan olduğu göz önünde bulundurulursa AK Parti iktidarları dönemini hakim parti yerine “hakim lider” şeklinde tanımlamak daha doğru olacaktır.

 

Sonuç: AK Parti ve Acil Kurumsallaşma İhtiyacı

Netice itibariyle mesele AK Parti’nin bugünü ve geleceği, sorunları ve çözümü olduğunda esas meselenin kurumsal problemler olduğu ortaya çıkıyor. Nitekim AK Parti, toplumsal hareket olma karakteri aşınmış, siyasal hareket olma özelliği ise lider bağımlı hale gelmiş bir durumda. Öyle ki AK Parti, her ne kadar Türk siyasal hayatında istisnai bir konumda bulunsa da unutulmamalı ki Erdoğan da en az onun kadar istisnai bir lider. Dolayısıyla lider bağımlılığı her ne kadar belli bir seviyeye kadar anlaşılabilir ve doğal olsa da bu bağımlılığın aşırı seviyelere ulaşması, lider ve parti arasındaki dengenin bozulması ve liderin partisini taşıyor olması, parti kurumsallaşmasında önemli sorunlar ve riskler bulunduğuna işaret ediyor.

AK Parti’nin ivedi bir biçimde odaklanması gereken nokta da burası. Zira söz konusu sorunlar giderilemezse yakın veya uzak gelecekte daha büyük ve kapsamlı kurumsal problemler kendini gösterebilir. AK Parti ise ileride yalnızca Erdoğan istisnailiği ile birlikte değerlendirilerek gelecekte karakter ve pozisyonunu yitirebilir.

Nitekim AK Parti, her ne kadar yıllardır iktidarda olmanın beraberinde getirdiği olumsuzluklarla baş etmek mecburiyetinde olsa da aynı zamanda Erdoğan halen lider olarak önemli bir şans ve avantaj olarak genel başkan koltuğunda oturmakta. Dolayısıyla oy oranlarından bağımsız olarak kurumsal yapısını ve varlığını ivedilikle güçlendirmesi ve yenilemesi için hâlâ bir imkan bulunuyor. Diğer bir ifadeyle AK Parti’nin Erdoğan avantajından yalnızca sandıkta faydalanmaktan vazgeçip kurumsallaşma sürecinde de lider avantajını fırsata çevirmeli.

Aksi takdirde AK Parti açısından daha büyük sınamalardan bahsetmek mümkün. Öyle ki 2028 seçimlerde seçmenlerin yarısından fazlası ya AK Parti iktidarları döneminde doğmuş veya bu dönemde seçmen olmuş, diğer bir ifadeyle AK Parti dışında herhangi bir siyasi iktidar veya yönetim görmemiş kişilerden oluşacak. Dolayısıyla AK Parti’nin dönüşmekte olan toplumsal yapıyla yeni bir mutabakata varması, yeni bir ilişki dinamiği inşa etmesi gerekiyor. Zira bu seçmen grupları AK Parti’nin istisnai başarılarını sıradanlaştırdıkları için hem partiye yönelik bakış açıları daha negatif hem de politik sorunlara yönelik daha tahammülsüz durumdalar. Doğal olarak AK Parti’den yeni ve daha farklı bir başarı hikayesi beklentisi içindeler. Bu da ancak AK Parti’nin söz konusu toplumsal kesimlerle kuracağı etkileşim ile mümkün.

Özetle AK Parti, eğer orta veya uzun vadede kalcı bir siyasi aktör haline gelmek istiyorsa ya toplumsal bir hareket olma karakterini geri kazanmalı ya da sağlam bir kurumsal yapıyla güçlü siyasi bir harekete dönüşmelidir. Bunun yolu ise farklı toplumsal kesimlerle yeniden organik bir ilişki kurulması ve partinin bu organik ilişkiyi kişilerden bağımsız olarak kurumsal seviyede kalıcı hale getirecek mekanizmalar inşa etmesinden geçmektedir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası