Türkiye’de 1960’tan beri süregelen darbeler sadece ülkedeki sivil-asker ilişkileri açısından değil sol Kemalistlerde bir kültürel miras şeklinde aktarılan hınçlı aydın tutumu bakımından da ele alınmalıdır. Zira memlekette yönetime el koyma makus geleneği olarak askeri darbelerin tarihi aynı zamanda aydınların darbe süreçlerinde ve sonrasında oynadıkları rolle doğrudan bağlantılıdır. Bahsettiğimiz aydınların darbe dönemlerindeki ruh halini anlamak demek o zaman zarfında hakim olan duygusal yatkınlıkları, belirleyici kolektif imgeleri, döneme rengini veren dünya görüşünü ve aydınlarda siyasete belirli bir tarzda yönelme, onu algılama ve görme biçimlerini de kavramak demektir. Ne var ki Türkiye’de darbelerin tarihini yazanlar aydınların inşa ettiği kurucu prensipleri uzun süre görmezden geldiler ya da günümüzdeki bazı yaklaşımları g
Darbeler, Aydın Hıncı ve Tarihsel Süreklilik
Merkezi temsil ettiği düşünülen CHP ve etrafındaki hınçlı aydınlar askeri müdahaleleri Türkiye’deki sıyası sorunların çözümünün “tabii” bir neticesi olarak görüyor.

28 Şubat sürecine gelinen süreçte, 30 Ocak 1997'deki Kudüs gecesi bahane edilerek, 4 Şubat 1997 günü Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu’na ait tanklar Sincan’ın ana caddelerinden geçti.
İlgili Haberler

28 Şubat’ta Jakobenler ve FETÖ
Şubat 2019
28 Şubatçıların “Yaşam Tarzı” Manipülasyonu
Şubat 2019