Kriter > Dosya > Dosya / Eğitimde Koronavirüs Etkisi |

Dezavantajlı Öğrenciler İçin Yeni Meydan Okuma: Dijital Eğitim


Uzaktan eğitim süreciyle ilgili söylenebilecek bir şey varsa o da şudur; tüm öğrenciler bu süreçte bir öğrenme kaybı ve motivasyon düşüklüğü yaşamaktadır. Ancak yeterli imkana sahip öğrenciler bu süreçten daha az etkilenirken, imkan bakımından daha dezavantajlı olan öğrenciler daha fazla etkilenecektir.

Dezavantajlı Öğrenciler İçin Yeni Meydan Okuma Dijital Eğitim

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eğitim-öğretim döneminin 31 Ağustos’ta uzaktan, 21 Eylül’de ise anaokulu ve ilkokul birinci sınıf öğrencileri için seyreltilmiş olarak yüz yüze başlattı. Böylece Türkiye’de hibrit bir eğitim modeline geçti. Türk milli eğitim sisteminin yapısal sorunlarının yeni eğitim tarzının ortaya çıkaracağı muhtemel sorunlarla birleşmesi büyük zorluklar doğurmaktadır. Bu zorlukların başında eğitim eşitsizlikleri ve dezavantajlı öğrencilerin eğitim-öğretim sürecine dahil edilmesi gelmektedir. UNESCO, Dünya Bankası, UNICEF gibi uluslararası kuruluşların yanında SETA, EBSAM, ERG, TEDMEM gibi ulusal kuruluşların da dikkat çektiği eğitim eşitsizlikleri ve dezavantajlı öğrenciler, koronavirüs salgını döneminde eğitim tartışmalarının önemli bir konusu olacaktır.

 

Dezavantajların Derinleşme Riski

Koronavirüs salgını öncesi dijital araçlarla eğitim-öğretim faaliyetlerinin desteklenmesi bir tercihken şimdi bu bir zorunluluk haline geldi. Koronavirüs salgını eğitimde dijitalleşmeyi hızlandıran bir katalizöre dönüştü. Uzaktan eğitim bazı yeni imkanlar sunduğu gibi motivasyon eksikliği, öğrencilerin eğitim süreçlerinden kopabilmesi, akran öğrenmesinin zayıflaması, iletişim ile sosyal becerilerin zayıflaması gibi bazı riskleri de doğurmaktadır. Teknolojiye ve dijital araçlara ulaşımı olan öğrenciler için avantaj olarak nitelendirilecek hususlar ise erişim sağlayamayan öğrenciler için tam bir dezavantaja dönüşmektedir. Ortaya çıkan bu durumun tek sebebi teknoloji ve dijital araçlara erişim sorunu değildir. Öğrencilerin ve öğretmenlerin sosyalleşme ihtiyaçlarının giderildiği, akran etkileşiminin gerçekleştiği kurumlar olan okullardan uzak şekilde yürütülen eğitim-öğretim süreçlerinin hedefine ulaşması mümkün görünmemektedir. Özellikle okul ortamının aile dışı sosyalleşmek için tek seçenek olduğu öğrenciler bu durumdan daha fazla etkilenecektir.

Ailelerin çocukları için sunmuş oldukları imkanlar farklılaşabilmektedir. Gelir durumu elverişli olan aileler çocuklarının eğitim-öğretim süreçlerini kesintisiz devam ettirebilmek için gerekli olan teknolojik araçları edinebilmekte ve uzaktan eğitim sürecinde ihtiyaç duyulan çalışma ortamını oluşturabilmektedir. Geliri az aileler ise ihtiyaç duyulan teknolojik araçlara, internet erişimine ve uzaktan eğitime uygun çalışma ortamlarının oluşturulmasında zorluk yaşamaktadırlar. Nitekim yapılan gözlem ve görüşmelerde öğrencilerin derslerini takip edebilmesi için bir bilgisayara sahip olma durumlarında bölgeler arası, okullar arası ve ailelerinin durumlarından kaynaklı farklılıklar olduğu görülmektedir. Ayrıca aileler ve öğrenciler uzaktan eğitim tecrübesine sahip olmadıkları için dijital araç kullanım becerilerindeki eksiklik öğrencilerin eğitim-öğretim sürecine yönelik motivasyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bir yandan hastalık psikolojisinin ortaya çıkardığı korku ve endişe diğer yandan eğitim-öğretim süreçlerinde yaşanacak muhtemel kopuşun endişesi öğrenciler ve veliler üzerinde baskı oluşturmaktadır.

Bölgeler arası imkan farklılıklarından etkilenen öğrenciler, mülteci veya geçici koruma statüsünde başka bir ülkede yaşamak durumunda kalan öğrenciler, ailesinin sosyoekonomik dezavantajlılık durumundan etkilenen öğrenciler, ailesine ev işleri için yardımcı olan kız çocukları, mevsimlik işçi ailelerin çocukları koronavirüs salgını öncesinde de nitelikli eğitime erişim konusunda sorunlar yaşamaktaydı. Koronavirüs salgınıyla birlikte bu sorunlar derinleşebilmektedir. Özellikle ev işlerine destek olan kız öğrenciler ve mevsimlik işçi ailelerin çocukları uzaktan eğitimi sağlıklı takip edememektedir. Geçici koruma statüsü altında Türkiye’de öğrenimlerine devam eden öğrencilerin yüz yüze eğitimde sıklıkla yaşadıkları uyum ve dil sorunları uzaktan eğitim sürecinde kendisini daha fazla hissettirmektedir. Ayrıca çok çocuklu ailelerde her bir öğrencinin uzaktan eğitim sürecini takip etmesi zorlaşmaktadır. Böylece koronavirüs salgını öncesi normal gruplar, uzaktan eğitim sürecinde dezavantajlı konuma düşebilmektedir.

 

Öğrenme Kaybı

Eğitim literatüründe hemen her dönem tartışılan okula verilen ara ve tatillerde öğrencilerin yaşadıkları öğrenme kaybı ve motivasyonda düşüş, koronavirüs salgınıyla daha da önem kazandı. Öğrencilerin uzun süre okul ortamından uzak kalması, okul aidiyetlerini, motivasyonlarını, akademik başarılarını, iletişim ve sosyal becerilerinin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı öğrencilerin okul ortamından uzak kaldıkları dönemlerde eğitim-öğretim süreçlerini takip edeceği araçlara sahip olmamaları bu etkiyi daha da derinleştirmektedir. Sosyoekonomik olarak daha avantajlı öğrenciler velilerinin desteği ve yönlendirmeleriyle okulun kapalı olduğu dönemlerde eğitim-öğretim süreçlerini takip edebilmektedir. Bunun ötesinde bu öğrenciler sistemin sunmuş olduğu eğitim-öğretim hizmetlerine ek olarak özel ders, kurs gibi farklı destekler alarak verimli bir süreç geçirebilmektedirler. Tüm bu imkanlara rağmen yüz yüze eğitim sürecinde elde edilen bilgi, beceri, tutum ve davranışlar aynı şekilde korunamamaktadır. Ancak uzaktan eğitim süreciyle ilgili söylenebilecek bir şey varsa o da şudur; tüm öğrenciler bu süreçte bir öğrenme kaybı ve motivasyon düşüklüğü yaşamaktadır. Ancak yeterli imkana sahip öğrenciler bu süreçten daha az etkilenirken, imkan bakımından daha dezavantajlı olan öğrenciler bu süreçten daha fazla etkilenecektir. Öğrenciler arasında ortaya çıkan bu fark, öğrenciler okullarına döndüklerinde, telafi eğitim süreci başladığında ve bu öğrenciler merkezi sınavlara girdiğinde etkisini daha derinden hissettirecektir.

 

Devamsızlık ve Okul Terkleri

Koronavirüs salgınının eğitim üzerindeki etkileri incelenirken en önemli konulardan biri koronavirüs sonrası okula dönüş süreçleri olacaktır. Ortaya çıkışından kısa süre sonra dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını dünyada tüm öğrencilerin yaklaşık yüzde 92’sini etkilemiştir. Bulaş riskinin azaldığı, vaka artış hızının kontrol altına alındığı durumlarda yüz yüze eğitime kademeli olarak geçiş başlasa da tam kapasiteyle eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmek için bir süre daha beklemek gerektiği görülmektedir. Yüz yüze eğitime verilen bu denli uzun bir aradan sonra öğrencilerin okul ortamlarına adaptasyonu için özenle çalışılması gerekmektedir. Oluşturulacak telafi eğitimlerde akademik telafinin yanında öğrencilerin okula adaptasyonu ve eğitim-öğretim süreçlerine yönelik motivasyon çalışmalarının yapılması elzemdir. Aksi durumda uzun süre okuldan, öğretmenden uzak kalmış öğrencilerin okula dönüşü kolay olmayacaktır. Bunun yanında koronavirüs öncesi de okul devamsızlık ve terk oranlarının yüksek olduğu gruplara yönelik özel önlemlerin alınması isabetli olacaktır. Özellikle yüz yüze eğitime verilen arada çalışmak durumunda kalan ve çalışmaya alışan öğrenciler, ev işlerinde ailelerine yardım eden kız çocukları, geçici koruma statüsü altında yaşayan ve bir şekilde okul bağları zayıflayan veya kopan öğrencilere yönelik okula dönüş çalışmalarına ihtiyaç duyulacaktır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası