Kriter > Çerçeve |

Ukrayna Krizinde Zorlu Denklem


Putin'in fikirleri ile birlikte düşünüldüğünde, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının uluslararası sistemin geleceği açısından bir dönüm noktası olma ihtimali bulunuyor. Rus saldırısı şimdiden, "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük kara savaşı" olarak niteleniyor. Kısa vadede sahada Ukrayna'nın egemenliği, toprak ve siyasi bütünlüğü var. Ancak orta vadede masada olan şey, büyük güç rekabetinin ve uluslararası sistemin geleceği.

Ukrayna Krizinde Zorlu Denklem
Karkiv, Ukrayna (Vyacheslav Madiyevskyy/Ukrinform/NurPhoto-Getty Images, 1 Mart 2022)

Rusya Devlet Başkanı Putin beklenen hamlesini yaptı ve Ukrayna'ya saldırıyı başlattı. Kremlin, Donbass'taki ayrılıkçı iki cumhuriyetin davetiyle "özel askeri operasyon" gerçekleştirdiği ve amacının Ukrayna'yı "silahsızlandırmak ve neonazilerden temizlemek" olduğu iddiasında. Rus bombardımanının havaalanlarını, askeri noktaları ve çok sayıda şehri hedef alması, Kırım'dan kara birliklerinin girmesi, Kiev yakınlarına hava indirme yapılması, bu harekatın Donbass'ın ötesinde bir kapsama sahip olduğunu gösteriyor. Bu haliyle Kremlin'in hedefi, Ukrayna'da yönetim değişikliğini sağlamak.

Bütün sert söylemlere rağmen ABD, NATO ve Avrupa'dan askeri bir tepki beklenmiyordu. NATO, üye ülkeler için savunma planlarını etkinleştirdi. ABD ve AB yetkilileri, Rus ekonomisini çökertecek ağır ekonomik yaptırımlardan bahsetti ve şaşırtıcı bir şekilde bu konuda giderek konsolide oldu. Harekatın nerede duracağı ise şimdilik Putin'in kararına ve Ukrayna'nın savunma direncine bağlı.

Herkesin farkında olduğu husus ise Putin'in revizyonist emeller beslediği. 1999, 2008 ve 2014'te genişleyen NATO'yu 1997 öncesine çevirme politikasını yeni bir merhaleye taşıdığı. "20. yüzyılın en büyük felaketi" şeklinde nitelediği Sovyetler Birliği'nin dağılmasının Rusya açısından olumsuz etkilerini toparlamaya çalıştığı. Harekat sırasında yaptığı açıklamalarla Putin, yeni bir Rus imparatorluğu kurma peşinde olduğunu saklamıyor. Zaten Putin, Ukrayna'nın Rusya'nın bir parçası olduğuna inanıyor. 2014'te açıkladığı bu iddiayı, 22 Şubat günü yaptığı açıklamasında tekrarladı; 1917 Bolşevik Devrimi ve Lenin yönetimi tarafından tarihi Rus topraklarının verilmesi ile Ukrayna'nın oluştuğunu vurguladı.

 

Büyük Bir Jeopolitik Kırılma

Putin'in fikirleri ile birlikte düşünüldüğünde, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının uluslararası sistemin geleceği açısından bir dönüm noktası olma ihtimali bulunuyor. Rus saldırısı şimdiden, "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük kara savaşı" olarak niteleniyor. Kısa vadede sahada Ukrayna'nın egemenliği, toprak ve siyasi bütünlüğü var. Ancak orta vadede masada olan şey, büyük güç rekabetinin ve uluslararası sistemin geleceği.

Rusya'nın Ukrayna saldırısı, bu düzenin tümüyle çökmekte olduğuna işaret ediyor. Rusya'nın güvenliğini bahane ederek ileri sürdüğü şartlar maksimalistti. ABD ve AB'nin kriz yönetimine bakılırsa, geliyorum diyen Rus saldırısı da engellenmedi. Putin'in çılgın olmadığını ve rasyonel güç değerlendirmeleri yaptığını düşünenlerdenim. Yine de bu son krizde hesap hatasını kimin yaptığını söyleyebilmek için erken. Amerikan Demokratlarının stratejik körlüğü malum. Obama döneminde Rusya'nın Suriye'de bataklığa saplandığını düşündüler. Halbuki Moskova, Suriye'yi kontrol ettiği gibi Ortadoğu'daki nüfuzunu da genişletti.

Washington'daki bazı çevreler, Ukrayna saldırısı ile Rusya'nın bir bataklığa saplandığını düşünebilir. Bu defa tehdit Rusya'nın Doğu Avrupa ve hatta tüm Avrupa üzerindeki baskısını genişletmesi. Avrupa güvenliği mimarisi yeniden şekillenebilir. Biden yönetiminin buna izin vermesi, ABD için çok yönlü gerileme anlamına gelir. Putin, hızlı sonuç almak zorunda. Ukrayna'da ivedilikle kendine bağlı bir yönetim kurmak isteyecektir. Krizin uzaması arka arkaya alınan yaptırım kararlarıyla birlikte Rus ekonomisini çok yıpratır.

Belarus'un Gomel kentinde görüşme yapıldı
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra taraflar arasındaki ilk görüşme Belarus'un Gomel kentinde yapıldı. (Belarus Dışişleri Bakanlığı/AA, 28 Şubat 2022)

 

Diplomasi ve Propaganda Cephesindeki Savaş

Ukrayna'yı işgal etmediğini, Ukrayna halkını “özgürleştirdiğini” iddia eden Moskova, diplomasiden kaçmadığını göstermek durumunda. Gerçi Putin, Batı yanlısı gördüğü Zelenski'yi devirmek için Ukrayna ordusuna iktidarı ele alma çağrısı yapmayı da ihmal etmedi: "Görünüşe göre bizim açımızdan sizinle bir anlaşma yapmak, bu uyuşturucu bağımlıları ve Neonazi çetesiyle anlaşma yapmaktan daha kolay olacak." Bu savaşın uzaması, insani dram ve ekonomik çöküş bir yana Ukrayna'nın Donbass haricinde de bölünmesi demek.

Ukrayna’nın yüz binlerin ölümüne göz yumulan ve on bir yıldır iç savaş halindeki Suriye gibi göz ardı edilme ihtimali düşük. Avrupa güvenliğini çok derinden etkileyecek bu savaşın uzun sürmesini hiçbir başkent istemiyor. Bu sebeple Zelenski hızla, "Yönetimden çekilerek ülkeni kurtar" baskısı altına girebilir. Bununla beraber savaşın uzaması Rusya'nın da aleyhine. Putin hızlı sonuç almak zorunda. Erken zafer Putin'in imajını güçlendirir. Yine Moskova, uzayan krizde Ukrayna halkını tümüyle kaybetmekten ağır ekonomik yaptırımlara, savaş tazminatı ihtimaline ve savaş suçları işlediği suçlamasına uzanan bir dizi sıkıntıyla yüzleşecek.

Ukrayna'nın tümünü işgal etmek zorunda kalmak ve iç savaşa dönecek bir direnç ile karşılaşmak, Putin için tam bir felaket olur. Savaşın uzaması ve sivil kayıpların artması Rusya'nın kendi güvenliğiyle ilgili meşruiyet açıklamalarını tümüyle etkisiz hale getirir. Şimdilik ağır finansal yaptırımlarla ve Ukrayna yönetimine askeri malzeme göndermekle yetinen ABD ve AB, savaş uzadıkça başta enerji olmak üzere farklı alanlarda da Rusya'ya karşı yaptırım kararları almak durumunda kalabilir.

"Diplomasiye dönme" meselesi aynı zamanda Batı ile Rusya arasında ideolojik kapışmanın da konusu. Batı başkentleri krizin başından itibaren Rusya'nın diplomasiye istekli olmadığı görüşünde. Kremlin ise Batı'nın diplomasiye fırsat vermediği inancında. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya'nın üzerine yapışan revizyonizm suçlamasını karşılamak için, "Ukrayna'yı işgal etmiyoruz. Bizi eleştirenlerin geçmişte yaptıklarına bakın" savunması yapıyor.

Bütün bu argüman savaşı içerisinde iki şey öne çıkıyor. İlki, Putin'in Sovyet dönemi yöneticilerinin hatasını tekrarlayarak, Biden yönetimine Batı ittifakını ve NATO'yu konsolide etme fırsatı verdiği. İkincisi, Batı ittifakının Rus saldırısı karşısında gerekli kararlılığı gösteremediği, Rusya'nın imparatorluk hayalinde yeni bir kazanım elde ettiği ve burada durmayarak Gürcistan, Moldova ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik yeni taleplerde bulunacağı yönünde.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Avrupa Parlamentosuna bağlandı
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Avrupa Parlamentosu oturumuna bağlanarak yaptığı konuşmada AB ülkelerine seslenerek, "Bizimle olduğunuzu kanıtlayın. Bizi yalnız bırakmayacağınızı kanıtlayın" dedi. (Dursun Aydemir/AA, 1 Mart 2022)

 

Zorlu Ateşkes Arayışı

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının beşinci gününde taraflar müzakerelere başladılar. Müzakerelerden beklenen sorunun çözülmesi elbette. Ancak bu o kadar kolay değil. Masada olmayı iki taraf da önemsiyor, ancak hem Putin hem de Zelenski için taviz vermek, baldıran zehri içmekten farksız.

İlk toplantıdan önce Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski derhal ateşkes ve Rus güçlerinin Ukrayna topraklarından çekilmesini istediklerini açıkladı. Zelenski, AB cenahından gelen güçlü ekonomik yaptırım ve askeri yardım kararlarına ek olarak Ukrayna direnişi sebebiyle elinin güçlendiğini düşünüyor. Rusların, Kırım ve Donbas dahil Ukrayna topraklarından çekilmesini istiyor. Bunun yanı sıra savaşın ilk haftasında Rusya'nın henüz Kiev'i düşürememesi bir başarısızlık olarak değerlendiriliyor. Bir yandan Kremlin, Ukrayna halkını kaybetmemek için ağır bombardımanlara dayalı bir işgal yürütmüyor. Suriye'deki operasyonlarına kıyasla altyapı ve sivil kayıpları önemsediğini gösteriyor. Ancak diğer yandan ABD, AB ve bazı ülkeler, beklenenden sert tepki veriyor. Ağır finansal yaptırımlara ek olarak AB, Ukrayna'ya askeri yardımda bulunuyor.

Bu yardımın, Rusları şehirlere çeken Ukrayna ordusunun direncini artıracağı açık. Bu da Putin'in en istemeyeceği şeyi, savaşın uzamasını beraberinde getirir. Savaşın seyri ile ilgili giderek Rusya'nın zora girmekte olduğu algısı yaygınlaşıyor. Kremlin'in nükleer kartını söylem düzeyinde de olsa erkenden çekmesi bunun işareti.

 

Üçüncü Dünya Savaşı Çıkar mı?

Önce Rus lider Putin’in iddialı Rusya güvenliği söylemleri bir yana savaş başladıktan birkaç gün sonra nükleer kartı çıkarması dünyayı şok etti. Sonra ABD Başkanı Biden ağır ekonomik yaptırımların alternatifinin Üçüncü Dünya savaşı olduğunu söyledi.

En son da Rus dışişleri bakanı Lavrov, Ukrayna’nın silahsızlandırılmasını konuşurken Rusya’ya bu ülkeden nükleer tehdit geldiğini iddia etti ve Üçüncü Dünya Savaşının “nükleer ve yıkıcı olacağını” söyledi ve sonradan “nükleer silahlar bizim değil Batı’nın aklında olan şey” diyerek ilk söylediğini toparlamaya çalıştı.

Bu tehdidin Ukrayna’yı teslim olmaya itmek ve Batı ittifakına “Ukrayna’ya askeri yardım yapmayın, işimi zorlaştırmayın gerekirse konvansiyonel savaşın ötesine geçerim” mesajı vermek için yapıldığı ortada.

Ancak Rusya’nın eylem ve tehditleriyle tetiklenen güvenlik kaygıları bizi nükleer dahil aşırı silahlanmanın artacağı bir dünyaya götürüyor. Geniş spektrumlu bu dönüşümün ilk safhası AB’nin askeri yardımıyla Ukrayna krizinin bir “Avrupa savaşı” formuna bürünmesi. Gönüllü savaşçılara açılan Ukrayna sınırları yabancı savaşçı olgusunun yeni bir örneğini üretmeye namzet.

Yaptırımların ekonomik alanla sınırlı kalmayarak sosyal ve kültürel alanlarda Rusya’yı ve Avrupa’daki Rusları izolasyona dönüşmesi. İkinci safha savunma bütçelerinin kaçınılmaz büyümesi. Almanya 100 milyar avroluk yeni savunma bütçesi ile Avrupa stratejik dengesini değiştirecek bir karar aldı. Üçüncü aşama, Ukrayna işgalinin sonucuna bağlı olarak büyük güçlerin kriz noktalarındaki politika değişimleri. Sözgelimi, Çin, Tayvan’ı işgal eder mi? Japonya Kuril adaları ile ilgili ne yapar? soruları artık daha sahici sorular. Dördüncü aşama da gücü yeten ülkenin ister kendini korumak ister güvenlik sorunlarını çözmek için olsun, nükleer silah edinme arayışının hızlanması.

Bu aşamada henüz nükleer silahların kullanılacağı bir dünya savaşının çıkma ihtimali oldukça düşük ancak bu hususun karar vericilerin retoriğine girmesi pek hayra alamet değil. Dolayısıyla nükleer kartı açan Putin, büyük güç rekabetini yeni bir safhaya taşıdı. Putin zorlu bir denkleme yürüyor. Ya tam ve sert işgal ya da müzakereleri bahane ederek minimal kazançla geri çekilmek. İlki Ukrayna'yı perişan edecek bir iç savaş veya ortadan ikiye bölünme ve Rusya'nın yıllar sürecek bir izolasyonu demek. İkincisi de Putin'in "yeni çar" olma hayalinin iflası demek. Bu zorlu denklem, Rusya'nın Ukrayna işgalinin uzun sürebileceğini düşündürüyor. Her iki ihtimalde de yaşananlardan sadece savaşın tarafları değil; uluslararası sistem bir bütün olarak etkilenecek.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası