Kriter > Siyaset |

MHP Kurultayı ve Bahçeli’nin Mesajları


Bahçeli’nin kurultay konuşması, siyasetin bugününden ziyade yarını için oldukça önemliydi. Bugün açısından mevcut siyasi durum, diğer partilere yönelik eleştiriler, HDP’nin kapatılması gibi gündemi oluşturan gelişmeler hakkında MHP’nin hal-i hazırda bilinen duruş ve söylemi tekrarlandı. Ancak siyasetin yarını açısından Bahçeli’nin verdiği mesajlar hem MHP’nin hem de Cumhur İttifakı’nın geleceği açısından oldukça önemliydi.

MHP Kurultayı ve Bahçeli nin Mesajları
Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştirilen MHP 13. Olağan Kurultayı’nda Devlet Bahçeli, yeniden MHP Genel Başkanlığına seçildi. (Mustafa Murat Kaynak/AA, 18 Mart 2021)

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 18 Mart’ta 13. Olağan Büyük Kurultayı’nı yaptı ve MHP lideri Devlet Bahçeli tek aday olduğu kurultayda tekrar genel başkan seçildi. Kurultayda Bahçeli’nin yeniden genel başkan seçilmesi ve parti yönetim kadrolarında kapsamlı olmasa da belli oranda bir değişim yaşanması zaten bekleniyordu. Dolayısıyla siyasi gündem ve MHP açısından önemli olan kurultayda yapılacak genel başkan ve yönetim seçimi değil, Bahçeli’nin konuşmasında nasıl mesajlar vereceği ve ne gibi vurgular yapacağıydı.

Bahçeli’nin kurultay konuşması, siyasetin bugününden ziyade yarını için oldukça önemliydi. Bugün açısından mevcut siyasi durum, diğer partilere yönelik eleştiriler, HDP’nin kapatılması gibi gündemi oluşturan gelişmeler hakkında MHP’nin hal-i hazırda bilinen duruş ve söylemi tekrarlandı. Ancak siyasetin yarını açısından Bahçeli’nin verdiği mesajlar hem MHP’nin hem de Cumhur İttifakı’nın geleceği açısından oldukça önemliydi.

 

Bahçeli ve Milliyetçi Siyasetin Geleceği

MHP, 52 senelik bir parti olarak Türkiye’de siyasetin en kurumsal ikinci partisi konumunda. Devlet Bahçeli de yalnızca bir siyasi parti olmayan, bunun yanında geleneksel milliyetçi bir siyasi çizginin temsilcisi durumundaki hareketin ikinci lideri. Bu liderlik de yaşanan onca kriz, siyasi başarı ve başarısızlık sarmalı, parti içi çatışma gibi belki de MHP kadar kurumsal olmayan partiler için yıkıcı etki gösterebilecek birçok badirenin o veya bu şekilde atlatılması sonucu tamamen tahkim edilmiş bir vaziyette. Dolayısıyla Bahçeli açısından son kurultay, liderliğinin parti içinde zirve noktada olduğu bir zamanda gerçekleşti. Böylelikle Bahçeli’nin vereceği mesajlar, MHP’nin gelecekte nasıl konumlanacağının işareti niteliğindeydi.

Milliyetçi siyaset, Türkiye’de her ne kadar siyasi tabanına kıyasla potansiyeli oldukça geniş bir konumda bulunsa da 70’lerde sol, sonrasında ise ayrılıkçı terörü merkeze alan tehlike/düşman odaklı reaksiyoner tavrı sebebiyle toplumsal sorunları çözecek siyasi bir alternatif olamadı. Fakat buna rağmen istikrarlı bir şekilde, MHP kimliğiyle ve belli bir temsil gücüyle sürekli olarak siyasette kendine yer bulabildi. Bu bağlamda Bahçeli, Alparslan Türkeş’ten devraldığı geleneksel milliyetçi siyaseti önemli oranda sürdürdü. Ancak Türkeş’in de ukdelerinden biri olan dindar taşra milliyetçileriyle seküler şehir milliyetçilerini MHP çatısı altında toplama hedefine tam anlamıyla ulaşamadı.

Bugün de küresel anlamda popülist aşırı sağın yükselişi paralelinde -fakat ondan belli oranda farklı olarak- Türkiye’de de milliyetçiliğin yükseliş içerisinde olduğu söylenebilir. Ancak bu milliyetçilik, geleneksel siyasi çizgiden ve sosyolojiden farklı bir kesimde karşılık bulmakta. Gelenekselin aksine bu yeni milliyetçilik dalgası, büyükşehirlerde yaşayan, orta sınıflaşmaya çalışan, nispeten daha eğitimli gençler arasında, daha seküler ve Batı’yı düşmanlaştırmak yerine ona ekonomik refah üzerinden özenen yeni bir eğilim olarak öne çıkmakta. Dolayısıyla artık geleneksel, kimlik-değer odaklı tek bir milliyetçilikten bahsetmek mümkün değil.

Bahçeli’nin verdiği mesajlarla birlikte, MHP’yi Cumhur İttifakı’yla özdeşleşen ve hatta ittifakı bir kimlik olarak özümseyen bir pozisyona yerleştirmesi ve mevcut pozisyonu pekiştirmesi, artık MHP’yi aşan milliyetçi siyasetin geleceğini de etkileyecektir. Bu noktada milliyetçi siyasetin yıllarca tek güçlü temsilcisi olmuş, kendi içinden veya dışarıdan gelen rakipleri bir şekilde mağlup ederek bu hüviyetini sürdürmüş MHP’nin yakın gelecekteki siyasi konumlanmasında herhangi bir değişim olmayacaktır. Bahçeli, kurultayda yaptığı konuşmayla birlikte kendi başkanlığı döneminde MHP’nin geleneksel kimlik-değer odaklı kodlarını temel alan bir siyaset tarzını sürdüreceğini ve geleneksel milliyetçi siyasetin temsilcisi olarak konumlanmaya devam edeceğini ilan etti. Bu konumu ise Cumhur İttifakı olarak tanımladı.

 

Kurultay’ın Mesajları

Bu bağlamda Bahçeli’nin en önemli mesajı, Cumhur İttifakı’na, ittifakın ürünü olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğine bugünü ve geleceği kapsayan şekilde verilen güçlü destekti. Bahçeli’nin MHP’yi tasvir ederken “Milliyetçi-Ülkücü Hareket” tanımının hemen ardından “biz Cumhur İttifakı’yız” tabirini kullanması oldukça dikkat çekiciydi. Dolayısıyla MHP açısından Cumhur İttifakı’nın artık bir kimlik tanımı olarak kullanılması, Bahçeli’nin AK Parti ile kurulan ittifakı ne kadar benimsediğini göstermektedir.

Bu noktada yine Cumhur İttifakı’nın Bahçeli tarafından “kader birlikteliği”, “tek ses, tek nefes, tek bilek, tek yürek” gibi ifadeler ile tanımlanması, bu tanımlamaları yaparken de Cumhur İttifakı’nı AK Parti ile birlikteliği sağlayan bir birliktelik olarak değil, kendi kimliğini niteleyen bir vurgu ve kapsamda yapması oldukça önemlidir. Böylelikle Bahçeli’nin siyasi perspektifinde Cumhur İttifakı’nın artık bir öz kimlik tanımı haline geldiği ve Bahçeli’nin bu kimliği MHP’nin doğal bir parçası haline getirme kararında olduğu görülmektedir. Bu da aslında siyasetin ve hatta MHP’nin geleceği açısından Cumhur İttifakı’nın vazgeçilmez bir hal aldığının göstergesidir.

Öte yandan Bahçeli’nin konuşmasının bir diğer önemli vurgusu, Cumhur İttifakı’nı MHP’nin siyasi kimliğinin bir parçası haline getirmesinin paralelinde, ittifakın önemli bileşenlerinden olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı meselelerinin geleceğiyle ilgili verdiği mesajlardı. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın ortak bir ürünü olan yeni siyasal sistemi “Türk Tipi Başkanlık Modeli” olarak nitelendirirken, sisteme yönelik desteklerinin kati bir şekilde sürdüğünü ilan etti. Buna ek olarak ise güçlendirilmiş parlamenter sistem tartışmalarına cevap olarak da yeni sistemin kurumsallaşmanın zaman alacağını ve bu zaman müddeti boyunca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne verilen desteğin süreceğinin sözünü net bir biçimde verdi.

Erdoğan’ın liderliği hususunda ise Bahçeli, yine benzer şekilde şimdiye ve geleceğe yönelik desteklerini açık bir şekilde beyan etti. Geçmişte dile getirdiği “2023 Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan’dır” sözünü tekrarlaması, bu noktada hem ittifaka hem de Erdoğan’a verilen destek ve inancın vurgusu oldu. Böylelikle aslında Cumhur İttifakı olarak AK Parti ve MHP’nin ortak gelecek perspektifine sahip olduğu, bu perspektif doğrultusunda başta reform gündemi ve yeni anayasa girişimi olmak üzere atılacak tüm adımlara destek verileceği ilan edildi. Bu da aslında Cumhur İttifakı’nın diğer aktör ve ittifaklarla arasındaki en büyük farka bir vurguydu.

Sonuç olarak MHP’nin 13. Olağan Büyük Kurultayı, siyaseten bir yenilik getirmese de MHP’nin siyasetin geleceğinde nasıl konumlanacağını kesinleştirmek açısından oldukça önemli gelişmeydi. Bu kurultayla birlikte Devlet Bahçeli, MHP’nin en azından kendi yönetimindeki geleceğini ve siyasi pozisyonu net bir şekilde ilan etti. Bahçeli, Türkiye’de dönüşen sosyoloji ve tabanla birlikte yükselişe geçen yeni milliyetçiliğe rağmen geleneksel milliyetçi siyasetin sürdürüleceğini, bunu ise Cumhur İttifakı’nı MHP kimliğinin bir parçası haline getirerek ve ortak değer ve gelecek perspektifini paylaştığı AK Parti’nin yanında yer alarak yapılacağını açıkladı. Böylelikle MHP’nin hem yakın gelecekteki hem de Cumhur İttifakı içerisindeki pozisyonu pekiştirilmiş oldu.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası