Kriter > Siyaset |

Millet Nasıl Seferber Olur?


Fransız İhtilali’ne kadar devlet dediğimiz yapı yeni siyasi koşullara göre çözülüp farklı bir kalıba dökülebilir yap boz tablosunu andırıyordu. Devlete yani siyasi otoriteye karşı sorumluluğu vergi ödemek olan topluluğa millet deniliyordu.

Millet Nasıl Seferber Olur

Fransız İhtilali’ne kadar devlet dediğimiz yapı yeni siyasi koşullara göre çözülüp farklı bir kalıba dökülebilir yap boz tablosunu andırıyordu. Devlete yani siyasi otoriteye karşı sorumluluğu vergi ödemek olan topluluğa millet deniliyordu. Ve ordu... O da paralı askerler topluluğu demekti.

Fransız Milleti Seferber Olunca

Fransız İhtilali her şeyi altüst etti. En önemlisi “seferber millet” kavramının doğuşu oldu. Adalet, siyaset ve ordu yani devletin kurumsal yapılanmasını milletin re’sen ele alıp tümüyle yeni baştan inşa ettiği bir süreçten söz ediyoruz. İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, Halk Meclisi’nin yürütme yetkisini ele alması ve paralı askerler yerine ülkeyi korumak için kışlaları dolduran genç/yaşlı Fransızlardan oluşan yeni bir ordu...

Bu dip dalganın bütün Avrupa’yı kökünden etkilediğini söylemeye gerek yok herhalde. Fransız İhtilali Batı Avrupa’da sosyal ve siyasal yapının yanı sıra ekonomik ilişkilerin yeniden tanımlandığı ve şekillendiği bir tablo ortaya çıkardı.

Batı’da yaşanan bu gelişmenin Osmanlı’yı etkilemediğini söylemek gerçeği inkar etmek olur. 3. Selim’in daha şehzadeliği sırasında Fransa’daki gelişmeleri yakından takip ettiği, 16. Louis ile mektuplaştığı, tahta çıktığında gerçekleştirmek istediği reformlardan söz ettiği bilinir. Hatta Fransa elçisiyle arasındaki dostluğunun etkisiyle tahta çıktığı günlere denk gelen ihtilal dolayısıyla muhtemelen Avrupa’da yaşanacak siyasal karmaşayı da düşünerek İstanbul’un Fransız İhtilali’nin renkleri olan mavi, kırmızı, beyaz kurdelelerle süslenmesini irade etmiş olması manidardır.

Hikayenin sonu malum... Tanzimat, Meşrutiyet ve nihayet Cumhuriyet...

“Milli seferberlik” dediğimiz şey işte Cumhuriyet’e giden süreçte Kurtuluş Savaşı dönemi ve sonrasında inşa döneminde yaşadığımız haldir. Topyekun savaş dolayısıyla mı; hayır. Milli seferberliğin içinde o da var elbette ama milletin iradesini bizzat kendisinin ele aldığı bir dönemden söz ediyoruz. Orduyu yeniden teşkil eden millet, yanı sıra ordunun ihtiyacı olan silah ve mühimmatı üretecek atölyeleri kurmuş, ülke idaresini gerçekleştiren siyasi yapıyı inşa etmiş ve bunu memleketin kaderine hakim kılmıştı.

Seferberlik Nedir?

İnsanların yaşadığı yoksulluktan kurtarılması mücadelesinden ülkenin yeniden imarına kadar her meselesine milletin doğrudan vaziyet ettiği dönemin adıdır “milli seferberlik”...

O dönemin yadigarı “seferberlik” sözcüğü... Verem Savaş Seferberliği, Çiçek Aşısı Seferberliği, Tasarruf Seferberliği, Yerli Malı Seferberliği, Okuma Yazma Seferberliği, Kalkınma Seferberliği...

O dönemin yadigarı ama işlevini yitirmiş değil. Sözcük iki yıl önce Barack Obama’nın dilindeydi. ABD Başkanı bilim dünyasını ebola virüsüyle mücadelede aşı çalışmalarını hızlandırmaları için seferberliğe çağırdı. Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın terör konusunda “milli seferberlik” çağrısı geldi.

Tıpkı diğer “seferberlik” davetleri gibi bu da duyarlılık çağrısıydı elbette. Ancak “Sizi duyarlılık içinde olmaya çağırıyorum” dese arzuladığı etkiyi uyandırır mı bilinmez. Ama “seferberlik” kelimesi sihirli değnek misali etki doğurdu.

Arzulanan ya da söylenmek istenen açık aslında: “Terör mücadelesi devletin kolluk ve adli kuvvetlerinin mücadelesine terk edilip kenara çekilecek kadar tali bir iş değil.”

Birkaç örnek vermek istiyorum. Hatırlayacaksınız... Canlı bomba eylemi gerçekleştiren birisinin İstanbul’a geldiğinde kaldığı ev bulunup komşuları sorgulandığında kameralar karşısında konuşan çoğu komşunun, “Bir şey olduğu belliydi. Karanlık insanlardı, kimseyle konuşmaz, evin camını açmazlardı. Bakkaldan alış veriş yapmazlar, evden çıkmazlardı. Ziyaretlerine gelen gidenler de kendileri gibi tiplerdi...” benzeri sözler söylediklerini cümle alem dinledi. Durum şöyle: Şüpheli kişileri tespitte tereddüt yok ama bunu devlete bildirmekte ihmal diz boyu. Araç alım satımları ve bomba imalinde kullanılabilecek kimyevi madde alım satımında devlete yapılmış tek bir ihbarın olmaması düşündürücü değil mi?

Daha kötüsü özellikle ana yollarda polis çevirmesi yapıldığını gören sürücünün ilerde karşı yönden gelen araç sahiplerini selektör yaparak uyarmasına ne demeli! “Bomba taşıyorsan dön geri, aranan kişi konumundaysan kaç” demek değilse nedir bu! Dayanışma, iyilik adına yapılan yasa dışılığın faturasının ne denli ağır olduğunu akşamları haber bültenlerinde şehit sayıları söylenirken işitiyoruz. Beşiktaş’ta ya da Kayseri’de patlayan bomba yüklü araçları kimse görmedi mi? Kayseri’de yaralı askerlerimiz bomba yüklü aracın kendilerini uzun süredir takip ettiğini, belediye otobüsünün şoförüne söylediklerinde aldıkları cevabı herhalde biliyorsunuz: “Bir şey olmaz...” Sonuç malum... Bu şoför o cevabı verirken kasıtlı mı; hayır. Noksan olan duyarlılık...

Bugün Gereken

Birinci Dünya Savaşı sırasında Irak’ta orduya danışman sıfatıyla komuta eden Goltz Paşa’yı hatırlayan kalmadı. Kut’ül Amare zaferimizin arkasında simasını görebileceğimiz, orada tifüse yakalanıp hayatını kaybeden bir Alman generali... Mezarı İstanbul’daki Alman elçilik binasının bahçesine Türk ve Alman bayraklarına sarılı tabutla defnedildi.

İşte o Goltz Paşa’nın bir kitabı var. Adı Millet-i Müsellah yani Silahlanmış Millet... Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı/Türk halkını anlatır bu çalışmada Goltz. Bir milletin nasıl topyekun savaşabildiğini, topyekun ölüme yürüyebildiğini anlatır.

Bugün gereken milletin eline silah alıp sokağa çıkması değil elbette. Hatta böyle bir yaklaşım yani kendini güvenlik kuvvetlerinin yerine koyarak milli menfaat bekçiliği yapma arzusu ya da asayişi temin hevesi, mücadele edilmesi gereken terör çemberine yeni bir halka eklemekten öte sonuç doğurmaz.

Ama “milli seferberlik” alanında son derece önemli sorumluluk siperleri var. Örneğin fitneyle mücadele bu çerçevede en önemli direnç hatlarından biri. Fitneye prim vermemesi; tezvirat, kara propaganda ve algı operasyonlarına kapılıp toplumun gardını düşürmemesi... Bunlar da yetmez. Ülkenin ihtiyacı olan ileri teknolojiye dayalı, katma değeri yüksek üretim gücüne alan açan projelerin hayata geçmesine imkan sağlanması, sahip olunan kaynaklar çerçevesinde bilgi çağının talep ettiği zamanı kavramış insanın yetiştirilmesi hedefinin desteklenmesi gerek.

“Milli seferberlik” kısaca toplumu belli bir konuda silkeleyerek yönlendirme arzusunun ifadesi...


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası