Kriter > Siyaset |

Sosyal Medya ve Regülasyon Trendi


Gerçek dünyada olduğu gibi sanal dünyada da her eylemin hukuki bir karşılığı vardır. Söz gelimi bir sosyal medya paylaşımı tehdit veya taciz suçuna sebep olabileceği gibi boşanma davasında tarafların ileri sürebileceği bir delili de oluşturabilir. Ancak dijital mecraların kendine has yapısı kişi hak ve özgürlüklerini korumada konvansiyonel regülasyonları yetersiz bırakıyor.

Sosyal Medya ve Regülasyon Trendi

Liberal demokrasilerde sözleşme kişilerin kanunudur. Sözleşme serbestisi olarak hukuk doktrininde tarif edilen bu irade özerkliği, tüzel kişilere yani şirket ve ticari işletmelere geniş bir otonomi bırakır. Kamu otoritesinin rolü ise tüzel aktörleri denetlemekle sınırlıdır. Bu sosyal medya şirketleri için de geçerli şüphesiz. Fakat sosyal medya veya daha genel olarak dijital medya oldukça yeni ve sıra dışı bir saha olduğu için uzun süre hukuki düzenlemelerin dışında kaldı. Esasen tıpkı gerçek dünyada olduğu gibi sanal dünyadaki her eylemin de ister ceza hukuku isterse medeni hukukta olsun bir karşılığı vardır. Söz gelimi bir sosyal medya paylaşımı tehdit veya taciz suçuna sebebiyet verebileceği gibi boşanma davasında tarafların ileri sürebileceği bir delili de oluşturabilir.

Ancak dijital mecraların kendine has yapısı kişi hak ve özgürlüklerini korumada konvansiyonel regülasyonları yetersiz bırakıyor. Saldırılar sosyal medya platformlarının sunduğu özgün araçlar ile kolaylaşarak çarpıcı bir yoğunluğa ulaşabiliyor. Bu bağlamda karşımıza çıkan iki zorlayıcı husustan birincisi platformların hukuk karşısında sui generis bir muhteviyata sahip olması ve ikincisi ise küresel çaptaki yaygınlığıdır. We Are Social ve Hootsuite tarafından hazırlanan “Digital 2022 Global Overview” raporu 2022’de dünya genelindeki internete erişen kişi sayısının 4,95 milyara (nüfusun yüzde 62,5’i) sosyal medya kullanıcılarının sayısının ise 4,62 milyara (nüfusun yüzde 58,4’ü) yükseldiğini gösteriyor. Bir yandan sosyal medya ve internet kullanıcılarının sayısı artarken diğer taraftan insanların sosyal medyayla kurdukları etkileşim de (özellikle mobil cihazların yaygınlaşmasıyla) yükseliyor. Her geçen yıl bu mecralar insanların hayatında daha fazla yer kaplıyor. Bireylerin gün içerisinde internette geçirdiği ortalama süre 6 saat 58 dakikadır. Bunun üçte biri (2 saat 27 dakika) ise sadece sosyal medya sitelerinde gezilen süreyi oluşturuyor. Türkiye’nin sosyal medya kullanımında üst sıralarda yer aldığını da belirtelim.

Her yıl artış eğiliminde olan bu çarpıcı istatistikler, sosyal medyanın olumlu yönleri kadar olumsuz yönleri için de çarpan etkisi oluşturuyor. Özel hayatın gizliliği insanlığın her döneminde ihlal edilebilirken, sosyal medyayla birlikte kişisel verileriniz bir kere elde edildikten sonra tüm dünyaya yayılması sadece bir an meselesi haline geliyor. İnsanlar artık çok daha erişilebilir durumda. Sınırsız bir keyfiliğin olduğu bu mecralarda anonim bir hesabın arkasına saklanarak atılan bir tweetle itibar suikastları yapmak pekala mümkün.

Sosyal medya platformlarına ilişkin sorun alanlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kişisel verilerin ifşa edilmesinin kolaylaşması ve ifşanın çok daha yaygınlık kazanması
  • Seçmen manipülasyonu yoluyla demokratik süreçlerin yönlendirilmesi
  • Gerçek dışı haberlerin hızla yayılması ve kitleselleşmesi
  • Anonimliğin bir tezahürü olarak gerçek insanların kişilik haklarına yoğun saldırılar yapılması ve yaptırımsızlık durumu
  • Suç teşkil eden içeriklerin engellenmesi ve kaldırılmasındaki zorluklar
  • Sosyal medya şirketlerinin teknolojik imkanlardan da faydalanarak devlet egemenliği karşısında yeni bir otonomi inşa etmesi
  • Platformların kullandığı algoritma ve benzeri araçların denetimindeki yetersizlikler
  • Özellikle kadınları hedef alan ısrarlı takip (stalking) saldırılarının yaygınlık kazanması
  • Çocukların zararlı içeriklere maruz kalması
  • Platformların politik kutuplaşmayı keskinleştirmesi

Dikkat çekilmesi gereken diğer bir husus ise dijital medya sektörünü domine eden şirket sayısının tekelleşmeye varacak düzeyde sınırlı olması. Hemen herkes aynı arama motorunu (Google) kullanıyor ve en çok tercih edilen ilk dört sosyal platformunun üçü (Facebook, Instagram ve Whatsapp) Meta’ya, diğeri (Youtube) ise yine Google’a ait.

Verilerle Dünyada İnternet Kullanımı, İNFO

Gittikçe Artan Düzenleme Eğilimi

Bu manzara karşısında devletlerin birbiri ardına sosyal medya platformlarına yönelik düzenlemeler çıkardığını görüyoruz. Almanya’nın 2017’de çıkardığı NetzDG (Sosyal Ağlara Yönelik Yaptırım Kanunu), Temmuz’da Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması beklenen Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ve Aralık 2021’de Amerikan Kongresine sunulan Sosyal Medya Platformlarının Hesapverirliği ve Şeffaflığı yasa teklifi bunlardan sadece birkaçıdır. AB, DSA ile; yasa dışı içeriğin daha hızlı kaldırılmasını, kullanıcıların sosyal medya platformunun içeriğe ilişkin kararlarına itiraz olanağına sahip olmasını, içerik önermede işletilen algoritmaların şeffaflığını sağlamayı, platformların güvenliğini garanti etmek için bağımsız denetime tabi tutulmasını hedefliyor.

Türkiye’de de 29 Temmuz 2020’de kabul edilen 7253 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile internet sitesine erişimin içerik bazlı engellenmesi, sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğu getirilmesi, kullanıcıların içerik kaldırma taleplerinin platformca en geç 48 saat içinde cevaplandırılması ve reddedilmesi halinde gerekçe belirtilmesi, platformun içerik kaldırma taleplerine ilişkin istatiksel ve kategorik bilgiler içeren faaliyet raporlarını her 6 ayda bir Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) göndermesi ve kamuoyuyla paylaşması gibi önemli düzenlemeler öngörüldü.

 

Yeni Kanun Teklifi

Geçtiğimiz ay TBMM’ye sunulan yeni yasa teklifi ise dijital medyaya yönelik çok daha kapsamlı hükümler ihtiva ediyor. 40 maddeden oluşan teklifin odağını dezenformasyonun engellenmesi ve internet medyasının yasal bir alt yapıya kavuşturulması oluşturuyor. Buna göre;

  • Türk Ceza Kanunu’na “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” ekleniyor. Halk arasında endişe, korku veya panik doğurmak maksadıyla, kamu düzeni, milli güvenlik ve halk sağlığına ilişkin gerçek dışı bir bilgiyi toplumsal barışı bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kişi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Suçun anonim bir hesapla veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek hapis cezası 4,5 yıla kadar yükselebilecek. Görüldüğü gibi dezenformasyon suçunun oluşabilmesi için failin yanlış bilgi içeren paylaşımında endişe, korku veya panik oluşturma amacını (özel kast) taşıması, paylaşımın milli güvenliğe kamu düzenine veya genel sağlığa ilişkin ve kamu barışını bozmaya elverişli olması şeklinde üç sınırlayıcı kriter belirlendi.
  • Sosyal medya platformlarının şeffaflığını temin edebilmek için platformların BTK’ya sundukları periyodik faaliyet raporlarının içerik öne çıkarma, içeriğe erişimi azaltma ve reklam politikalarında kullandıkları algoritmaları da içermesi zorunluluğu getiriliyor. Benzer bir husus AB’nin DSA düzenlemesinde de mevcuttu.
  • Platformların hukuka aykırı içeriklerin engellenmesi ve suç takibi için resmi makamlarla etkin iş birliğine gitmesini sağlamak için düzenleme yapılıyor.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasaları nezdinde muhataplık ilişkisini güçlendirmek amacıyla platformların gerçek kişi temsilcilerinin Türkiye’de ikamet etmesi ve Türk vatandaşı olması şartı getiriliyor.
  • DSA’daki düzenlemeye benzer şekilde platformların olağanüstü kriz durumlarında alacağı tedbirlere ilişkin bir kriz planı oluşturması ve bunu BTK ile paylaşması isteniyor.
  • İnternet medyasına yönelik yasal altyapı oluşturuluyor. Bu çerçevede haber sitelerinin resmi ilan ve reklam alması sağlanacak ve internet haber sitesi çalışanları da yazılı basında çalışan gazetecilerin unvan ve haklarına sahip olabilecektir.
  • Haber sitelerinin yayınladıkları içerikleri iki yıl süreyle muhafaza etmesi öngörülüyor, içerikle ilgili düzeltme ve cevap hakları güvence altına alınıyor.

Sonuç olarak yaklaşık bir yıldır üzerinde çalışılan teklifin uluslararası regülasyonlara paralel şekilde kapsamlı düzenlemeler getirdiğini söyleyebiliriz. Uygulama ve yapılacak diğer düzenlemelerde de temel standartlar sosyal mecraların şeffaflığını ve hesap verirliğini sağlamak, kişilik haklarını ve ifade özgürlüğünü korumak olmalıdır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası