Batı'da gazetecilerin kaleme aldığı kitaplar gündem değiştirip çok satanlar listesine giriyor. Bu eserler başlı başına derinlemesine yapılan araştırmaların ve bazen yıllar süren emeğin ürünü. Tabii bu kitapların köşe yazılarının ya da farklı mecralarda çıkan yazıların derlemesinin olmadığının altını çizmek gerek.
Türkiye'de henüz bu tür kitaplara ne gazeteciler ne de okurlar aynı ilgiyi gösteriyor. Elbette aktif gazetecilik yapan pek çok ismin farklı yayınevlerinden çalışmaları çıkıyor. Muhalefet partileriyle içli dışlı gazetecilerin bu alanda daha çok boy gösterdiklerini görüyoruz. Bu kesimin kendilerine yakın buldukları muhabir, gazeteci ya da köşe yazarlarının kitaplarına topyekun sahip çıktığına da şahit oluyoruz. Hatta bu mecralarda kalem oynatan isimlerin kitabı çıktığı zaman benzer görüşlerdeki gazetecilerden sanatçılara, siyasetçilerden sosyal medya fenomenlerine topyekun bir şekilde kitabın tanıtımı için çaba sarf ediliyor. Sözüm ona sadece muhalif olduğu için bir gazetecinin vasat ya da saçmalıklarla dolu kitabını Fox TV'deki sabah programında, öğlen bir siyasetçinin Twitter hesabında ve geceleyin bir dizi oyuncusunun Instagram hesabında paylaştığı fotoğraf karesinde kahve fincanının yanında görebiliyoruz. Maalesef bu konuda merkez medyada benzer bir hassasiyetin gösterildiğini söylemek mümkün değil.
Tanıtım ve okur ilgisi bir yana neyse ki son dönemde farklı görüşlerden de gazetecilerin ciddi kitaplar kaleme aldıklarına şahit oluyoruz. Bunun son güzel örneklerini TRT World’den Selim Atalay ve Akşam gazetesinden Emin Pazarcı ortaya koydu. Pazarcı Sahi Kitap’tan çıkan "Kara Kutu" ile okurlarını selamlarken Atalay ise "Hedefteki Osmanlı" kitabı ile takipçilerini Birinci Dünya Savaşı’na götürüyor.
Selim Atalay
Hedefteki Osmanlı: 100 Yıllık Komplo (Turkuvaz Kitap)
Selim Atalay'ın kitabı detaylı bir araştırmanın ürünü. Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'na girişini ve savaş boyunca yaşananları özellikle yabancı kaynaklar üzerinden inceliyor. İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya ve ABD gibi büyük güçlerin merkeze alındığı kitapta temel motivasyonun petrol paylaşımı olduğu ince ayrıntılarıyla ortaya konuyor. Eser adeta belgesel tadında ve akıcı bir dille kaleme alındığı için okuyucuyu sıkmıyor. Bununla beraber tarihçilerin sormaya çekindiği bazı soruları gazeteci merakıyla öne sürüyor. Mesela Osmanlı Devleti büyük savaşa girmeseydi ne olurdu? Goeben ve Breslau gemilerinin Rus kıyılarına vurması engellenebilir miydi? Osmanlı fırsat bulsaydı İngilizlerle ittifak kurabilir miydi? Bu tür sorgulamaların eşliğinde devam eden kitap bugüne de birçok gönderme yapıyor.
Emin Pazarcı
Kara Kutu (Sahi Kitap)
Medyada şüphesiz birçok aksayan yön var. Kısa sürede çözülebilecek problemler olduğu gibi yapısal sorunlar da mevcut. Sosyal medya ve yabancı medyaya erişimin çok kolaylaştığı günümüzde medyadaki sıkıntılar daha çok göze çarpıyor. Öte yandan medyadaki problemlerin bugün ortaya çıktığına dair de yaygın bir yanlış kanaat var. Bu noktada Kara Kutu tam da bize unuttuğumuz 90'lar medya düzenini hatırlatıyor. Ardı kesilmeyen skandallar, adeta bataklığın içerisinde debelenen ve debelendikçe batan bir medya-siyaset ilişkisini kitapta gözler önüne seriyor. Siyasetçilerin gazetecilerle ilişkileri, iş adamı medya patronlarının şantajları, FETÖ medyasının palazlanması gibi Pazarcı'nın doğrudan tanık olduğu birçok hadise kitapta kendisine yer bulmuş. 1990'lar üzerine yazılmış birçok kitap mevcut ancak bu kitap kaleme alınmasaymış dönemin Türkiye’sini ve medya düzenini anlama noktasında çok büyük bir eksiklik olurmuş.
İbrahim Altay
Kriter'in yayın kurulu üyesi ve Daily Sabah Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Altay artık büyük bir yayın grubu haline gelen Turkuvaz Kitapçılık'ın başına geçti. Bu görevlendirmeyle birlikte grubun, hem medya gücünden hem de D&R ve idefix'teki imkanlardan daha fazla faydalanacağını söyleyebiliriz. Yayın grubundaki diğer dostlarımızla birlikte yakalanacak sinerji, daha güzel eserlerin ortaya çıkmasına ve bu eserlerin hak ettikleri ilgiyi görmesine vesile olur inşallah.
Ahmet Kekeç
Geçtiğimiz günlerde gazeteci Ahmet Kekeç vefat etti. Arkasından yazılanlar arasında en ilgi çekici olanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un taziye mesajındaki 12 Eylül'de de, 28 Şubat'ta da baskı gördüğü vurgusuydu. Kimse de "80 darbesinden sonra Müslümanlar eziyet çekti mi?" diye sormadı. Öte yandan rahmetlinin Cumhuriyet Apartmanı kitabını almış ancak henüz okumamıştım. Bu vesileyle başladığım kitapta Cumhuriyet tarihine dair birçok ayrıntı ve karanlık noktanın yer aldığını belirtmeliyim. Ahmet Kekeç’le tanışma imkanım olmamıştı ama en azından ardında bıraktığı kitapları elimizde ve bunları okuyarak onun gözünden yakın tarihe bakma fırsatı buluyoruz.
Yeni Çıkanlar
Aliya İzzetbegoviç, Tarihe Tanıklığım: Otobiyografik Kayıtlar, İstanbul: Ketebe
Ahmet Kekeç, Kanamalı Haydut, İstanbul: Turkuvaz Kitap
İsmail Akdoğan, Bağımlılık ve Bağımsızlık Arasında Suudi Arabistan: Ortadoğu'da Güvenlik Arayışı, Ankara: Kadim Yayınları