İnsan kaynakları bir ülkenin sosyal ve ekonomik gelişmesinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. İnsan kaynakları yönetiminin amacı, temel ve mesleki yetkinlikleri kazandırma yoluyla yetkin bireyler yetiştirmek, değişim ve gelişmelere uyum yeteneğini artırmak, toplumsal ve ekonomik fayda oluşturmaktır. İnsan kaynakları yönetimi sadece bugünü değil, gelecekte ortaya çıkacak değişimler ve ihtiyaçlara cevap üretebilme ve geleceğe hazır olma amacını da güder. İnsan kaynaklarının yaşanan değişim ve gelişmelerden etkilenme yanında, bunları da etkileyen bir niteliğe sahip olduğunu vurgulamakta yarar var. Ülkelerin en değerli varlıklarının başında gelen insan kaynakları uzun vadeli bir yatırımdır. Bu alana yatırımın uzun vadeli olması yanında maliyeti de yüksektir. Etkin bir insan kaynakları yönetimi anlayışı, insan kaynaklarını bir maliyet unsuru değil, ülkeye ve kurumlara değer katan bir kaynak olarak ele alır. Yine insan kaynakları yönetimi, insana dair meseleleri bütüncül bir yaklaşımla mevcut ve geleceğe dair ihtiyaçları birlikte ele alan bir yaklaşım gerektirir. Bu yazıda insan kaynak mıdır tartışmasına girmeden, yerleşik insan kaynakları kavramı kullanılacak. İnsan kaynakları kavramı kullanılırken örtük biçimde öncelikle insani yönü öne çıkaran bir vurgunun olduğuna dikkat çekmek isterim. Yazının odağı, insan kaynakları alanında temel iyileşme ve nitelik artışı gereken hususlar ve bunun nasıl olması gerektiğine dair temel bir çerçeve sunmaktır.
Â
İnsan Kaynaklarında Temel İyileşme Alanları
İnsan kaynakları yönetiminin iki boyutundan bahsedebiliriz. Birincisi bireylerin nitelikli eğitim yoluyla hayata ve çalışma hayatına hazırlanmasıdır. İkinci yönü ise bireylerin üretkenliğini, iş tatmini ve gelişimini sağlayan çalışma ortamlarının oluşturulmasıdır. Bireylerin eğitim ve tecrübe yoluyla çalışma hayatına hazırlanmasının yanında, üretken ve yüksek motivasyonla çalışabileceği iş ortamlarının da oluşturulması gerekmektedir. Bu kapsamda eğitim önemli bir başlangıç ve beşeri sermaye altyapısı oluşturmaktadır. Bu altyapının sağladığı kazanımın çalışma hayatında tecrübe ile bütünleştirilmesi, desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde çalışma ortamının bireyleri geliştirme imkanı sunması ve değişim ve gelişmelere uyum sağlayabilmeye katkı sağlaması önem kazanmaktadır. Değişimin hızlanması, bireysel ve kurumsal olarak yaşam boyu eğitim ve geliştirme faaliyetlerinin önemini artırmaktadır.
Ülkemizin insan kaynağı konusundaki durumuna baktığımızda niceliksel olarak önemli bir mesafe kat edildiğini ifade edebiliriz. Günümüz ve gelecekteki insan kaynağı ihtiyacı ve niteliklerini dikkate aldığımızda insan kaynağı niteliğinin artırılması ihtiyacı açıktır. Bu kapsamda şu hususlarda iyileşme ve nitelik artışı gereği dikkat çekmektedir:
- Son yıllarda her seviyede eğitimde genişlemeyle birlikte okullaşma oranları ve eğitim kurumlarının fiziksel koşullarında iyileşme önemli ölçüde artmıştır. Verilen eğitimin niteliği ise aynı düzeyde artmamış, her düzeyde eğitim zaman ve yatırım gerektiren bir iyileşme alanı olmaya devam etmektedir.
- Kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarında çalışma imkanı ve koşullarında da büyüme ve gelişme yaşanmıştır. Bu kuruluşların faaliyet gösterdiği sektörler, kuruluşların ölçeği, üretilen ürün ve hizmetlerin katma değeri, kurumsallaşma düzeyleri, yönetim tarzları bakımından da ülkemizin içinde bulunması gereken lig, global rekabet ve geleceğe hazırlık bakımından iyileşme alanlarının olduğunun altını çizmek gerekmektedir. Hızlı büyümenin yanında kurumsal ortamların ve altyapıların niteliğinin de buna göre artırılması, kişilere bağımlılığın azalması ve sürekliliğin sağlanması için önem arz etmektedir.
- Eğitim ve çalışma hayatının bütünleşik ele alınması konusu sıkça dile getirilmekle birlikte çoğunlukla söylem düzeyinde kalmaktadır. Kişilerin, sorumluluk alarak adım atmak yerine, başkalarının sorumluluklarını dile getiren şikayetçi bir yaklaşımı söz konusudur. Eğitimin kalitesinin artırılması ve çalışma hayatının niteliğinin geliştirilmesinin birlikte ele alınması ve bu yolla kişisel, mesleki ve kurumsal ihtiyaçlara göre bireylerin bilgi, beceri ve tutumlarının, diğer bir ifade ile yetkinliklerinin artırılması ve bunun sürekli hale getirilmesi icap etmektedir. Bunun, söylem yerine gerekli mekanizmaların kurulması ve sorumlulukların üstlenilmesi yoluyla uygulamada yaygınlığının artırılması yönünde ciddi adımlar gerekmektedir.
- İnsan kaynağımıza hayata ve çalışmaya dair değer setinin kazandırılması ve geliştirilmesinin, mesleki ve teknik ihtiyaçların gölgesinde kalmaması, öncelik verilmesi gereken bir konudur. Değerlerin soyut düzeyde ifadeler olarak kalması yerine eğitim ve çalışma hayatının içinde gömülü biçimde bulunmasını sağlama ve kendi doğallığı içinde kazandırılması önem arz etmektedir.
İnsan Kaynakları Bakımından Geleceğe Hazırlık
Ekonomi, siyaset, bilim, teknoloji, sosyal hayat ve iletişim alanındaki gelişmeler, insan kaynakları yönetimi alanını önemli ölçüde etkilemektedir. Küresel düzeyde siyasi gelişmeler yaşanmakta, yeni iş birlikleri ve ittifaklar oluşmaktadır. Yine global düzeyde siyasi, ekonomik, çevresel ve sağlıkla ilgili hayatın pek çok alanını derinden etkileyen riskler ve krizler çoğalmaktadır. Bilgi ekonomisi ve teknolojiyle birlikte artan dijitalleşme, otomasyon, üretimde esneklik, yalın üretim, karar verme süreçlerinde hız ve kaynakların daha etkin kullanımı söz konusu olmaktadır. Çalışma hayatı ve meslekler ciddi değişim geçirmekte, bazı meslekler ortadan kalkarken yeni çalışma alanları ve meslekler ortaya çıkmaktadır. Sosyal hayat ve ilişkilerde de önemli değişimler yaşanmaktadır. Böyle bir dünya ve gelecek algısının arttığı bir dönemde ve ortamda insan kaynakları, özellikle de gençlerin amaçlarına ve neleri yapabileceklerine dair belirsizlikler altında yönünü bulmaya çalışmaktadır. Referansların muğlaklaştığı bir dünyada sadece çalışma hayatı değil hayata dair anlamlandırma da zorlaşmaktadır. Bu yüzden hem hayata hem de çalışma hayatına dair referans değerlerin oluşturulması, değişimlerin doğurduğu belirsizlik ve güvencesizlikle baş edebilecek düşünsel, duygusal ve iş ve çalışma ortamıyla ilgili beceriler kazandırma ve somut destek mekanizmaları oluşturma, öncelikli meselelerin başında gelmektedir.
İnsan kaynaklarının gelecek odaklı konumlandırılabilmesi dünyanın, ülkemizin ve sektörlerin gelişimine bağlıdır. Bu ise değişim ve gelişmelerin yönünü öngörme ve hangi alanların öne çıkacağına yönelik projeksiyonlar oluşturmayı gerektirmektedir. Gelecekte öne çıkacak alanlar ve bunların gerektirdiği yetkinliklerin belirlenmesi insan kaynakları yönetimi için bir ön koşuldur. Bu bağlamda insan kaynakları talebi ve arzı öngörüleri oluşturmak oldukça önemli hale gelmektedir. Bu çalışmaların etkili olması için öncelikle stratejik insan kaynakları anlayışı ve bu anlayışın şekillendirdiği bir konumlanmaya ihtiyaç vardır. Bunun yanında insan kaynakları yönetiminin etkin ve başarılı olması için doğru ve uygun bir insan kaynakları mimarisinin oluşturulması gerekmektedir. İnsan kaynakları stratejilerinin durum analizi ile başlaması, bu koşulları dikkate alarak bir felsefe temelinde konumlandırılması (misyon, vizyon ve değerler), temel tercihler ve odaklanılacak alanların belirlenmesi, buna göre faaliyet ve projelerin hazırlanması ve uygulanması, son olarak bu çalışmaların izlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Durum analizi kapsamında maalesef insan kaynağımız ve niteliği bakımından olumlu ve olumsuz uçlara yönelen aşırı genellemeler öne çıkmaktadır. Bu genellemelerden ziyade strateji ve politika geliştirme için uygun veriye ihtiyaç bulunmaktadır. İnsan kaynağımızın niceliksel ve niteliksel durumuna dair sistematik ve güvenilir veri bulunmadığını, mevcut verinin de kurumlarda dağınık ve diğer kurumlarla uyumlu olmayan biçimde olduğunu vurgulamak gerekir. Yine mevcut insan kaynağı bilgisinin bazı temel nicel bilgiler olduğunu, yetkinlik düzeyi, performans ve potansiyel gibi insan kaynakları planlaması ve yönetiminin karar, politika ve stratejileri için uygun ve yeterli olmadığını ifade edebiliriz. Bu yüzden insan kaynakları yönetimi için hem ülke hem de bununla uyumlu kurumlar düzeyinde bir insan kaynakları envanteri oluşturulması öncelikli bir konudur.
İnsan kaynaklarının stratejik yönetimi anlayışı ve geleceğe hazırlık kapsamında aşağıdaki çalışmalar yapılabilir:
- Türkiye’nin insan kaynağının nicel ve nitel durumunu gösteren bir insan kaynakları envanterinin oluşturulması,
- İnsan kaynakları stratejilerinin ülkemizin ve ilgili kurumların üst strateji ve politika belgeleriyle ilişkisinin kurulması,
- Türkiye’nin öncelikli alanları ve bunlar için gerekli insan kaynakları nicelik ve niteliğinin belirlenmesi,
- Bu önceliklere göre sektörler ve kurumlar bazında gelecek projeksiyonunun gerçekçi ve dinamik biçimde yapılması ve makro projeksiyonlar ile hizalanması,
- Bu alanlarının gerektireceği nicel ve nitel iş yükü ve buna bağlı insan kaynağı ihtiyacının öngörülmesine yönelik çalışmaların yapılması,
- İhtiyaç duyulan yetkinliklerin nerede ve nasıl kazandırılacağına yönelik sistematik çalışmaların planlanması ve bu kapsamda eğitim kurumlarıyla müfredat, gerekli yetkinlikler, üniversite sektör iş birliği bağlamında ilişki ve iş birliklerinin artırılması,
- Global düzeyde nitelikli insan kaynağı çalıştırmak için çalışma ortamlarının cazibesinin artırılması,
- İnsan kaynakları ihtiyacı ve gereklerinin değişimleri ve insan kaynağı hareketliliğini dikkate alan biçimde dinamik olarak ele alınması gerekmektedir.
Â
Sonuç Yerine
İnsan kaynakları ve yönetimi bakımından ülke düzeyinde makro bir çerçeve oluşturulması, sektörlerin, kurumların ve bireylerin de buna göre kendi stratejik insan kaynakları çerçevesini oluşturması ve mümkün olduğu kadar makro insan kaynakları çerçevesi ile hizalaması gerekmektedir. Ülke, sektörler ve kurumlar düzeyinde işin gereklerine uygun istihdam, fırsat eşitliği, çalışanların üretkenliği ve iş tatmininin sağlanması, çalışanların niteliğinin geliştirilmesi gibi çalışma ortamlarının, koşullarının ve cazibesinin artırılmasına yönelik altyapının ve yönetim tarzının geliştirilmesi önem arz etmektedir. Diğer bir ifade ile insan kaynakları yönetimi bağlamında bir değer önerisi oluşturulmalı ve sunulmalıdır. Maddi ve manevi değerlerin entegrasyonuyla hazırlanmış bir değer önerisi insan kaynakları için cezbedici olacaktır. İnsan kaynaklarının insani değerlerle donanmış biçimde rekabetçi avantajının devamı için bireylerin kendilerine, görev yaptıkları kuruluşa, çevrelerine, ülkelerine ve insanlığa yararlı olacak biçimde yetişmesinin yanında etkin ve verimli çalışmasını sağlayan ortamların oluşturulması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda bilimsel ve sistematik bir insan kaynakları yönetimi anlayışı, stratejisi ve mimarisinin bu çalışmaları şekillendirmesi hayati öneme sahiptir. Ülkenin ve kurumların ihtiyacı olan niteliklerde insan kaynağının yetiştirilmesi, cazip bir çalışma ortamı oluşturulması, çalışma hayatının kalitesinin/niteliğinin yükseltilmesi, insan kaynağının üretken ve motivasyonu yüksek biçimde çalıştırılmasına yönelik ülke, sektörler, kurumlar, aileler ve bireyler düzeyinde sorumluluk ve çabaya ihtiyaç olduğunun altını çizmekte yarar var.
Â