Kriter > Dosya > Dosya / Filistin 2 |

Gazze’de İsrail’in Suçları ve Faillerin Yargılanması


İsrail’in özellikle sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan saldırıları, sivillerin göç ettirilerek göç yolunda saldırı hedefi haline getirilmesi, gıdasız, susuz, barınaksız ve tıbbi yardımsız bırakılması birçok faklı türden savaş suçunu, daha ağır nitelikli suçlar olan insanlığa karşı suçları, etnik temizlik suçunu hatta soykırım suçlarını oluşturabilecek eylemlerdir.

Gazze de İsrail in Suçları ve Faillerin Yargılanması
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında hayatını kaybeden Ağa ailesinden 2 çocuğun naaşı, baba Jemil ve eşi tarafından toprağa verilmek üzere Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi morgundan alındı. (Belal Khalid/AA, 19 Kasım 2023)

7 Ekim’de gerçekleşen HAMAS eylemlerini müteakip İsrail’in Gazze’ye başlattığı ve gittikçe yoğunlaşan saldırıları, uluslararası hukuk ihlallerine ve ağır insani felaketlere yol açtı ve açmaya da devam ediyor.

İsrail’in özellikle sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan saldırıları, sivillerin göç ettirilerek göç yolunda saldırı hedefi haline getirilmesi, gıdasız, susuz, barınaksız ve tıbbi yardımsız bırakılması, birçok faklı türden savaş suçunu, daha ağır nitelikli suçlar olan insanlığa karşı suçları, etnik temizlik suçunu hatta soykırım suçlarını oluşturabilecek eylemlerdir.

Sonuçları itibarı ile çok ağır olan bu ağır eylemlerin soruşturulması ve sorumluların tespit edilip yargılanarak suçluların cezalandırılması, uluslararası toplumun en önde gelen gündemlerinden biri olmalıdır. Benzeri vahşetlerin önlenmesi ve sorumluların cezasız kalmamasının temin edilmesi, yapılacak yargılamalar ile ancak mümkün olabilecektir.

 

Eylemlerin Niteliği

İsrail’in Gazze’de yürüttüğü askeri saldırıların ön plana çıkan en önemli yönü, sivillerin kasten öldürülmesi ya da yaralanmasıdır. İsrail’in havadan ve karadan gerçekleştirdiği saldırılar, sivillerin bulunduğu bilinen mekanları doğrudan hedef almakta ve siviller kasten öldürülmekte ya da yaralanmaktadırlar. Yerleşim yerlerinin, sivillerin göç ettiği yolların, sivillerin barınak olarak kullandıkları mekanların, yerinden edilmiş Filistinlilerin topluca barındıkları mülteci kamplarının kasten bombalanması eylemleri, rutin eylemler haline gelmiştir. İsrail yalnızca Gazze’de değil Batı Şeria’da da sivilleri hedef alarak kasten öldürmekte, yaralamakta ya da tutuklamaktadır.

İsrail’in Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilere yönelik eylemlerinden biri de halkın yaşadıkları yerlerden zorla göç ettirilmesidir. Savaşın etkilerinden korunması gereken sivillerin kasten öldürülmesi, yalnızca doğrudan saldırılar şeklinde değil sivil altyapının hedef alınması yoluyla da gerçekleştirilmektedir. Benzeri bir başka saldırı yöntemi, hastanelere ve sağlık kurumlarına yapılan saldırılardır. Hedef alınan sivil altyapı unsurları arasında okullar ve ibadethaneler de bulunmaktadır.

İsrail’in belirtilen eylemlerinin her biri savaş suçu teşkil ederken, belirli bir topluluğa karşı sistematik bir saldırının unsurları olduklarından, insanlığa karşı suçları da oluşturdukları söylenebilir. Eylemlerin niteliği bağlamında etnik temizlik ve soykırım suçunun unsurlarını dahi bulmak mümkündür. Zira sivil nüfusu zorla göç ettirme ya da toplu katliam yoluyla etnik açıdan homojen bir coğrafi bölge oluşturma eylemleri, etnik temizlik suçunu oluştururken, Filistinlilerin kısmen ya da tamamen yok edilmesi niyetinin varlığının kanıtlanması durumunda ise soykırım suçundan bahsedilebilecektir.

Filistinli silahlı grupların kendisine yönelik askeri eylemleri karşısında işgalci taraf olan ama buna rağmen meşru müdafaa hakkına dayandığını ileri süren İsrail, kullandığı gücün orantısızlığı ve hedef aldığı kişi ve mekanların nitelikleri dikkate alındığında, mevcut olduğunu iddia ettiği meşru müdafaa hakkının yasal sınırlarını dahi çoktan aşmış ve yasa dışı saldırılar başlatan ve yürüten bir devlet haline gelmiştir. Bu tür eylemler ise saldırı suçunu oluşturmaktadır. Zira siyasi veya askeri karar vericiler tarafından “bir saldırı eyleminin” planlanması, hazırlanması, başlatılması ve yürütülmesi saldırı suçu oluşturmaktadır.

İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı ve beraberindeki 15 hukukçu
İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı ve beraberindeki 15 hukukçu, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında "savaş suçu" işlediğine dair topladıkları delillerle Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) başvurmak üzere Lahey'e hareket etti. (Abdulhamid Hoşbaş/AA, 22 Kasım 2023)

 

Sorumluların Yargılanması

Yukarıda belirtilen suçlar, kişisel cezai sorumluluk doğuran suçlardır. Bu türden suçları işleyenlerin, resmi pozisyonları ne olursa olsun işledikleri bu tür suçlardan dolayı yargılanmaları ve cezalandırılmaları icap etmektedir. İlgili uluslararası sözleşmeler gereği, bu kişilerin öncelikle kendi ulusal yargı sisteminde yargılanmaları iktiza eder.

Ancak, İsrail’in kendi vatandaşlarını söz konusu suçlardan dolayı yargılamayacağını öngörmek pek de zor değildir. Tam da bu tür durumlarda yargılama sürecine müdahil olması için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), yargılanması gerekip de yargılanmayan ya da gereği gibi yargılanmayan kişileri yargılama yetkisine sahiptir. UCM, kendi kurucu antlaşmasına taraf olan devletlerin vatandaşlarını ya da hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun, taraf devletlerin ülkesinde yukarıdaki suçlardan birisini işleyenleri yargılama yetkisine sahiptir.

Filistin, 2 Ocak 2015'te katılım belgesini BM Genel Sekreteri'ne sunarak UCM Statüsü'ne taraf olmuştur. Statü, Filistin devleti için 1 Nisan 2015’te yürürlüğe girmiştir. Filistin hükümeti UCM Statüsü’ne taraf olmadan önce, Statü’nün 12(3) Maddesi kapsamında bir beyanda bulunarak, Filistin topraklarında işlenen suçları soruşturmasını talep etmişti. Filistin devleti bu beyan ile Mahkeme’nin “13 Haziran 2014'ten bu yana Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarında” işlendiği iddia edilen suçlar konusunda yargı yetkisini kabul ettiğini beyan etmiş olmaktaydı.

Filistin devletinin talebi üzerine, UCM Savcısı 16 Ocak 2015'te bir ön inceleme başlatmıştır. Hem Savcı’nın hem de I. Ön Yargılama Dairesi’nin 5 Şubat 2021 tarihli kararları, Mahkeme’nin yargı yetkisinin, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs dahil olmak üzere 1967'de ve sonrasında İsrail tarafından işgal edilen Filistin topraklarını kapsadığı sonucuna varılmıştır.

Soruşturma ve yargılamalarının geleceğinin belirsizliğine rağmen, Filistin topraklarında işlenen suçların cezai soruşturma altında olması, adaletin en azından bazı gereklerinin yerine getirilmesi yönünde önemli bir adım olarak kabul edilmelidir. Bahsedilen bu süreç sonunda UCM, halihazırda Filistin topraklarında işlenen suçları soruşturmakta idi.

Bu kapsamda 7 Ekim’de başlayan ve Gazze’yi hedef alan İsrail saldırıları da Mahkeme’nin yargı yetkisine girmektedir. Saldırılar, UCM’ye taraf olmayan İsrail ve onun vatandaşları tarafından gerçekleştiriliyor olsa da saldırıların Filistin ülkesinin bir parçası olan Gazze şeridinde gerçekleşiyor olması nedeniyle faillerin tamamın UCM’nin yargı yetkisine dahil olduğu bilinmelidir. Yukarıda belirtildiği gibi, UCM’nin yargı yetkisi İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarını da kapsadığından, İsrail’in Batı Şeria ve Kudüs’e gerçekleştirdiği eylemler ve bu eylemleri gerçekleştirenler de Mahkeme’nin yargı yetkisine girmektedir.

Nitekim UCM Savcısı, HAMAS’ın ve İsrail'in eylemlerinin UCM’nin yetkisi içerisine girdiğini açıkça ifade eden bir açıklama yapmıştır. Savcı saldırıya uğrayanların masum, uluslararası insancıl hukuka göre hakları bulunan kişiler olduğunu vurgulayarak, bu hakların Cenevre Sözleşmeleri’nin bir parçası olduğunu ve UCM Statüsü kapsamında cezai sorumluluğa yol açtığını ifade etmiştir.

Savcının 7 Ekim’de başlayan saldırılar öncesindeki soruşturmaları, UCM Statüsü’nde yer alan dört ayrı suç grubundan yalnızca biri olan savaş suçlarını kapsamaktaydı. Ancak 7 Ekim’de başlayan ve halen devam eden saldırılarda, hukuka aykırı saldırılar ve sivillere yönelik kitlesel katliamlar yaşandığından, saldırı suçu, insanlığa karşı suçlar, etnik temizlik ve hatta soykırım suçlarının da soruşturma ve kovuşturmalara konu olması gerekir.

Bu durumda ileriki dönemlerde Mahkeme’nin özellikle bazı İsrailli sivil ya da askeri karar vericiler hakkında soruşturma başlatması, dava açması ve yakalama kararları çıkarması beklenmelidir. Nitekim UCM Statüsü’ne taraf bazı devletler, Statü’nün 13(a) maddesinden kaynaklanan yetkilerini kullanarak, Gazze’deki mevcut durumu UCM Savcısına iletmiş, saldırıların soruşturulmasını talep etmişlerdir. Bu ülkeler, Güney Afrika, Bangladeş, Bolivya, Komor ve Cibuti devletleridir. Bu başvuruların alınması üzerine yapılan açıklamada, Savcılık Ofisi şu anda Filistin ülkesinde yaşananlara dair bir soruşturma yürüttüğünü ifade etmiş, 3 Mart 2021'de başlatılan önceki soruşturmaların, 13 Haziran 2014'ten bu yana Gazze ve Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'da işlenen suçları ihtiva ettiği ve 7 Ekim 2023'te meydana gelen saldırıları da kapsadığı belirtilmiştir.

Ancak bu soruşturmaların ve yargılamaların önünde bekleyen önemli zorluklar olduğunu da vurgulamak gerekir. Mahkeme Statüsü’ne göre kişiler gıyabında yargılanamamakta ve yargılanmak üzere Mahkeme huzuruna çıkarılmaları gerekmektedir. Soruşturma başladıktan sonra, savcının başvurusu üzerine, sunulan delillerin gerektirmesi halinde Ön Yargılama Dairesi, kişi hakkında tutuklama emri çıkarmaktadır. Bir sanığın tutuklanması ve nakledilmesi kaçınılmaz olarak ilgili taraf devletlerin yakın iş birliğini gerektirmektedir. Zira Mahkeme’nin böyle bir tutuklama yetkisi ve mekanizması bulunmamaktadır.

Geriye kalan sorun, uluslararası toplumun Mahkeme'ye bu hususta gerekli desteği verip vermeyeceğidir. Mahkeme’nin etkili ve başarılı bir soruşturma, kovuşturma, yargılama ve cezaların infazı için özellikle taraf devletlerin yanı sıra taraf olmayan devletlerin ve diğer ilgili bilgi kaynaklarının iş birliğine ihtiyacı vardır. UCM Statüsü'nün 9. Bölümü “uluslararası iş birliği ve adli yardım”ı düzenlemektedir. Buna göre taraf devletler, Mahkeme'nin yargı yetkisine giren suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında, Mahkeme ile “tam iş birliği yapma" yönünde genel bir yükümlülük altına girmişlerdir.

Mahkeme’nin hapis cezalarının infazı için de taraf devletlerin iş birliğine ve desteğine ihtiyacı vardır. Hapis cezası, mahkum edilmiş kişileri kabul etme isteklerini Mahkeme’ye bildiren devletler arasından Mahkeme tarafından seçilmektedir. Bu nedenle, uygun devletlerin istekliliği ve etkili infaz tedbirleri oldukça önemlidir.

 

Sonuç

İsrail’in Gazze’de doğrudan sivilleri, sivil yerleşim yerlerini ve sivil altyapıyı hedef alması ve her gün yüzlerce sivili kasten öldürmesi veya yaralaması eşine az rastlanır boyutlarda uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ve karşılık gelen suçlara yol açmaktadır.

Eylemlerin neredeyse her biri savaş suçu oluştururken, belirli bir topluluğa karşı sistematik bir saldırının unsurları olduğundan insanlığa karşı suçları da oluşturdukları söylenebilir. Eylemlerin niteliği bağlamında, etnik temizlik ve soykırım suçunun unsurlarının bulunduğu dahi görülmektedir. Zira sivil nüfusu zorla göç ettirme ya da toplu katliam yoluyla etnik açıdan homojen bir coğrafi bölge oluşturma eylemleri etnik temizlik suçunu oluştururken, Filistinlilerin kısmen ya da tamamen yok edilmesi niyetinin varlığının kanıtlanması durumunda ise soykırım suçundan bahsedilebilecektir.

Bütün bu ağır eylemlerin soruşturulması ve sorumluların tespit edilip yargılanıp ve nihayetinde cezalandırılması, uluslararası toplumun hukuki ve ahlaki sorumluluğudur. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye yönelik saldırıları, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Filistin’de 2015’ten beri yürüttüğü soruşturmasının kapsamını genişletmesini ve yalnızca savaş suçlarını değil insanlığa karşı suçları, hatta soykırım suçunu içerir şekilde genişletilmesi gerekmektedir.

Önümüzdeki süreçte devletlerin Mahkeme’ye vereceği destek soruşturma ve yargılamaların başarısında kritik bir rol oynayacaktır. Bu anlamda soruşturma ve yargılamaların geleceği üzerindeki kuşkulara rağmen, Filistin topraklarında işlenen suçların cezai soruşturma altında olması, adaletin en azından bazı gereklerinin yerine getirilmesi yönünde önemli bir adım niteliğindedir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası