Kriter > Dış Politika |

Doğu Akdeniz’de Enerji Rekabeti ve KKTC


Türkiye, Doğu Akdeniz’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı aracılığıyla etkinliğini her geçen gün artırmaktadır. Türk Deniz Kuvvetlerinin koruması eşliğinde bölgede Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi ve Fatih sondaj gemisi çalışmalarını sürdürmektedir.

Doğu Akdeniz de Enerji Rekabeti ve KKTC

Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de yer alan, Sicilya ve Sardunya’dan sonra 9 bin 251 kilometrekare yüz ölçümü ve 1 milyona yaklaşan nüfusuyla Akdeniz’in üçüncü büyük adasıdır. Türkiye’nin Anamur bölgesi ile Kıbrıs’ın Koruçam Burnu arasındaki mesafe 65 kilometre, Kıbrıs ile Suriye arası en yakın yer 96 kilometre, Mısır ile uzaklığı 400 kilometre ve Yunanistan’a uzaklığı da 770 kilometredir. Toplam alanının 5 bin 896 kilometresi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) ve 3 bin 355 kilometresi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) aittir. Türk bölgesi kuzeyde Ada’nın yüzde 36,26’lık kısmını kapsamaktadır. Kıbrıs Adası’nın jeopolitik konumu, sahip olduğu alan ve nüfustan çok daha önemlidir ki bu durum 1950’lerden günümüze kadar Kıbrıs’ı bir sorun olarak gündemde tutmaktadır.

Dünyada üretilen petrol ve doğal gazın yüzde 60’tan fazlası Kuzey Afrika, Ortadoğu ve kuzeyindeki ülkelerden (Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Rusya) elde edilmektedir. Doğu Akdeniz ise bu derece önemli doğal gaz ve petrol rezervlerini barındıran bölgelere yakınlığı açısından kilit konumdadır. Bu kapsamda Doğu Akdeniz Ege, Karadeniz, Kızıldeniz ve Atlantik’e açılan kapı konumundadır. Benzer biçimde Afrika da adı geçen denizlere ve Türkiye’ye Akdeniz üzerinden erişim coğrafyasıdır. Stratejik konumuna bağlı olarak Türkiye’nin güvenliğinde en hassas dengelerinden birisini oluşturan Kıbrıs Adası başta İngiltere, Rusya, Çin, İsrail ve ABD olmak üzere Yunanistan, GKRY ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri açısından da stratejik ve askeri önemini korumaktadır.

Son yıllarda Doğu Akdeniz bölgesinde gerçekleşen önemli doğal gaz keşifleri bölgesel dinamiklerin yeniden şekillenmesinde önemli bir rol oynamakta ve bölge ülkelerinin yanı sıra Avrupa’nın enerji gereksinimini karşılama ve arz güvenliği temininde öne çıkmaktadır. Doğu Akdeniz’de keşfedilen yer altı kaynakları incelendiğinde 3,34 trilyon metreküp doğal gaz ile 1,7 milyar varil petrolün olduğu ve bu yer altı zenginliğinin yaklaşık olarak 3 trilyon dolar olduğu hesaplanmaktadır. Bu kapsamda Kıbrıs’ın dünya doğal gaz rezervlerinin yüzde 0,5’ini ve dünya petrol rezervlerinin de yüzde 0,1-0,2’sini tuttuğu bilinmektedir. Dünya gaz rezervlerinin 6,25 katrilyon kübik ayak ve Kıbrıs’ın yüzde 0,5’lik payının 31 trilyon ayak küpüne eşit olduğu düşünülmektedir.

 

Bölgede Pay ve Dağıtım

Doğu Akdeniz’de doğal kaynakların keşfedilmesinden sonra GKRY ve Yunanistan’ın harekete geçerek sözde münhasır ekonomik bölge (MEB) ve deniz yetki alanları haritası ilan etmeleri, Türkiye’ye ait olan deniz yetki alanlarını Yunanistan’a aitmiş gibi göstermeleri, Türkiye ve KKTC’nin de hak sahibi olduğu enerji sahalarını kendi alanlarına dahil etme çabaları, bölgede GKRY ve Yunanistan’ın Türkiye ve özellikle Ada’da eşit hakkı olan KKTC ve Kıbrıs Türk halkının haklarını göz ardı ettiklerini açık olarak göstermektedir. Bununla birlikte GKRY ve Yunanistan yaklaşık on yıldır Türkiye dışında Akdeniz’de kıyısı olan tüm ülkelerle deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmaları yapmakta, çeşitli ülke ve şirketlere sondaj ruhsatı vermekte, aynı zamanda pay ve dağıtım anlaşmaları imzalamaktadır.

Ayrıca son zamanlarda Doğu Akdeniz’de ABD dahil diğer ülkelerin silahlanma yarışının yanı sıra GKRY’nin Yunanistan’la beraber Mısır, İtalya, İsrail gibi ülkelerle kurduğu çoklu anlaşma grupları da konunun Türkiye ve KKTC açısından son derece hayati olduğunu göstermektedir. Öyle ki Akdeniz’de bin 653 kilometre ile en uzun sahil şeridine sahip olan Türkiye’nin herhangi bir ortaklıkta adı geçmezken tamamen yasal olarak sürdürdüğü hidrokarbon arama veya sondaj faaliyetleri de gayri yasalmış gibi gösterilmeye çalışılmakta ve başta ABD ve AB ülkeleri tarafından sondaj faaliyetlerinin durdurulması istenmektedir.

9 Şubat 2018’de İtalyan ENI şirketinin Saipem 12000 adlı sondaj gemisini Kıbrıs MEB’inin üçüncü deniz bölümündeki sondaj bölgesine ulaşmasını Türk savaş gemilerinin engellemesi üzerine konunun farklı yönlere de uzayabileceğinin sinyalleri verilmiş oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri tatbikat nedeniyle Navteks yayımlayarak ve Saipem 12000 gemisinin bu bölge içinde bulunduklarını belirterek uzaklaştırılmasını istemeleri aslında henüz tam olarak anlaşma sağlanamamış Doğu Akdeniz’de GKRY’nin işi oldubittiye getirmesinin önüne geçmek içindir.

Haritada görüldüğü üzere iki, üç ve dokuzuncu sahalarda İtalyan ENI ve Güney Koreli Kogas şirketlerinin lisansı bulunmaktadır. Altı ve on birinci sahalarda Fransız Total ve İtalyan ENI şirketleri eşit yüzdelere sahip, sekizinci blokta ENI tek başına ruhsat sahibidir. On ikinci sahada İsrailli Nobel, Delek ve Avner şirketleri ile İngiliz BG grubu bulunmaktadır. Onuncu blokta ABD’li ExxonMobil ve Katar Petroleum ortaklığı, on birinci sahada Total ve ENI ortaklığı sözde ruhsatları elinde bulundurmaktadır.

Türkler ve Rumlar eşit haklara sahiptir ve Ada’nın zenginliklerinin eşit paylaştırılması gerekir tezlerine rağmen enerji şirketlerinin bölgedeki çalışmaları üzerine Türkiye, Doğu Akdeniz’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla etkinliğini her geçen gün daha fazla artırmaktadır. Türk Deniz Kuvvetlerinin koruması eşliğinde bölgede Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi ve Fatih sondaj gemisi çalışmalarını sürdürmektedir.

Doğal Gazın Taşınması

Diğer önemli bir husus da çıkarılan doğal gazın en ekonomik ve güvenli olarak Avrupa’ya taşınması sorunsalıdır. Bu aşamada iki farklı istikamet ortaya çıkmaktadır: Birinci istikamet East-Med doğal gaz boru hattıyla İsrail, GKRY, Yunanistan ve İtalya üzerinden gazın Avrupa’ya ulaştırılmasıdır. İkinci –en güvenli ve en ekonomik– istikamet ise gazın önce Türkiye’ye sonra da Avrupa’ya taşınmasıdır. Ancak ayrıntılı olarak anlatılan Türkiye’nin dışarıda bırakıldığı ikili veya çoklu anlaşmalar göz önüne alındığında bu devletlerin gözlerinin körleştiği ve Türkiye üzerinden kesinlikle gazın taşınmaması yönünde eğilimler olduğu görülmektedir.

Bütün bu gelişmeler ışığında GKRY ve Yunanistan’ın Türk haklarını hiçe saydığı bu derece önemli bir hususta Türkiye ve KKTC her fırsatta kendi tezlerini vurgulamaktadır. Türkiye bu kapsamda GKRY ve Yunanistan’ın ilan ettiği sözde MEB’i protesto etmiş, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını savunmak için harekete geçmekten çekinmeyeceğini vurgulamış, GKRY’nin hukuk dışı bir şekilde lisans verdiği enerji şirketlerini ve bunların ev sahibi olan ABD, Fransa ve İtalya gibi ülkeleri uyarmıştır.

Ortadoğu ve Doğu Akdeniz siyasi alanlarının tarih sahnesindeki stratejik önemleri ve yaşanan olaylar temel alınarak bakıldığında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ın önemi; enerji nakil yolları, doğal gaz yatakları, Ortadoğu’ya olan hakim coğrafi pozisyonu, Süveyş Kanalı’nı kontrol edebilecek konumu nedenleriyle Türkiye’nin milli güvenliği için olmazsa olmazıdır. Türksüz bir Kıbrıs Adası Türkiye’nin güney deniz alanının kısıtlanması ve açık denizlere çıkışının önlenmesi demektir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası