Kriter > Dış Politika |

Türkiye’nin Terörle Mücadelesi İvme Kazanıyor


Gerek konvansiyonel gerekse asimetrik güç araçlarıyla yürütülen harekatlar ve nokta operasyonları, PKK’yı Irak’ta dar ve izole alanlara sıkıştırarak, stratejik bir çıkmazın içine soktu. Lider kadrosunu dahi korumakta zorlanan örgüt, yeni bir hareket tarzı benimsemekte de ciddi zorluklar yaşıyor. Suriye’de ise PKK/YPG, kontrol ettiği alanlarda ciddi sosyo-ekonomik meydan okumalarla karşı karşıya ama ABD ve Rusya’nın koruma şemsiyesi altında terör faaliyetlerini sürdürüyor.

Türkiye nin Terörle Mücadelesi İvme Kazanıyor
Mehmetçik Irak'ın kuzeyinde (Özkan Bilgin, AA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye bağlamında “artık tahammülümüz kalmadı” açıklamasını yaparak, yeni bir askeri harekat sinyali vermesiyle birlikte, gözler yeniden Suriye’ye döndü. Ama bu açıklama öncesinde de, Türkiye’nin Irak ve Suriye özelinde PKK ve alt örgütlenmeleriyle mücadelesi tüm hızıyla devam ediyordu. Gerek konvansiyonel gerekse asimetrik güç araçlarıyla yürütülen harekatlar ve nokta operasyonları, PKK’yı Irak’ta dar ve izole alanlara sıkıştırarak, stratejik bir çıkmazın içine soktu. Lider kadrosunu dahi koruyamayan örgüt, yeni bir hareket tarzı benimsemekte de ciddi zorluklar yaşıyor. Suriye’de ise PKK/YPG, kontrol ettiği alanlarda ciddi sosyo-ekonomik meydan okumalarla karşı karşıya; ayrıca temas hatlarında TSK ve Milli Ordu tarafından da hedef altında. Ancak örgüt, kuzeybatı-doğu ekseninde genel olarak ABD ve Rusya’nın koruma şemsiyesi altında terör faaliyetlerine devam ediyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin stratejik sabrının da sonuna geldiğini görüyoruz. Çanlar artık Suriye PKK’sı için de çalıyor.

 

PKK Irak’ta Stratejik Bir Çıkmazın İçinde Elimine Oluyor

TSK/MİT koordinasyonunda devam eden sınır ötesi askeri harekatlar, geçmişten farklı bir şekilde ilerleyerek, doğrudan alan hakimiyetini hedefliyor. Özellikle Türkiye-Irak sınır hattına paralel dağlık alanlar, stratejik tepeler kontrol altına alınıp, terör örgütünün daha güneye doğru çekilmesi sağlanırken, örgütün Haftanin, Metina, Hakurk gibi alanlardaki varlığı, eğitim kampları, komuta kontrol noktaları da neredeyse bütünüyle ortadan kaldırıldı. PKK’ya bağlı terör unsurları ya tümüyle bu bölgelerden çekildiler ya da bölgedeki belli mağaralarda kalarak, TSK’nın ilerleyişini yavaşlatmak ve zaman zaman da tüneller vasıtasıyla eylem yapmaya çalışarak, direniş görüntüsü oluşturma arayışında oldular. Ancak TSK/MİT etkili istihbarat ve özel kuvvetler vasıtasıyla mağaralardaki direnişi de büyük ölçüde bitirmeyi başardı.

TSK konvansiyonel büyük askeri harekatlarla Irak’ın kuzeyinde ilerlerken, MİT de sahadan etkili istihbarat ve SİHA’larla örgütün lider kadrosunu adım adım tasfiye ediyor. Bu süreçte KCK Başkanlık Konseyi üyeleri ve yürütme kurulu üyeleri, bölge sorumluları ve saha komutanları dahil örgütün üst düzey birçok ismi etkisiz hale getirildi. Örgüt lider kadrosunu dahi korumakta zorlanırken, komuta kontrol açısından ciddi bir zafiyet içerisine girdi, korku ve panik hali hakim oldu. Kuzey hatlarından çekilen örgüt mensupları, KDP’ye bağlı Peşmergelerle çatışarak bölgedeki “birakuji” geleneğini de yeniden başlatmış oldu. Örgüt halihazırda Kandil, Gara, Sincar ve Mahmur gibi alanlara sıkışmış vaziyetteyken, Kuzey Irak’taki Kürt kamuoyunu harekete geçirmeye yönelik ajitasyon faaliyetleri yürütüyor.

Peşmerge ile çatışması sonrasında bölge halkında PKK’ya karşı büyük bir tepki oluşurken, Irak’ta gerçekleşen son seçimlerde de net bir şekilde PKK’ya yönelik öfke görüldü. Örgüte bağlı adaylar, seçimlerde Süleymaniye bölgesi dahil çok düşük oy aldı; özellikle Sincar’da KDP adayları, PKK’nın kurduğu ve Haşdi Şabi’nin desteklediği PADE’ye (Partiye Azadiya Demokrasi a Ezidiyan) karşı tüm vekillikleri kazarak büyük bir zafer elde etti. Böylelikle PKK’nın Sincar da dahil olmak üzere, Kuzey Irak’ta arkasında olduğunu iddia ettiği gibi bir halk desteği olmadığı çok net bir şekilde görüldü. Bu konjonktürde, Türkiye açısından sahadaki yerel müttefikleriyle birlikte Sincar, Gara ve Mahmur bölgesi öncelikli olmak üzere PKK’ya yönelik yeni askeri/siyasi adımlar atılması çok olası görünüyor. Türkiye açısından, örgütü özellikle Sincar’da pasifize ederek, Irak-Suriye geçiş hattını kesebilmek stratejik bir öneme sahip.

YPG/PKK Suriye'deki Güvenli Bölgeleri Tehdit Ediyor

Suriye’de Stratejik Sabrın Sonuna Geldik

Irak’ın yanı sıra terörle mücadele Suriye sathında da sürüyor. Özellikle temas hatlarında örgüt mensupları, TSK ve Suriye Milli Ordusu tarafından hedef alınırken, zaman zaman da SİHA operasyonları ile sahada daha derin noktalarda örgüt mensupları denklem dışına itiliyor. Ancak PKK/YPG unsurları, Fırat’ın doğu-batı ekseninde ABD ve Rusya’nın koruma şemsiyesinde, Irak’a nazaran daha güvenli şekilde terör faaliyetlerine devam edip, TSK ve müzahir unsurlara karşı “yıpratma savaşı” icra etmekte.

Terör örgütü PKK/YPG Suriye’de iki şekilde faaliyet göstermekte. Birincisi ABD desteğiyle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altına bir üst çatı yapılanma olarak inşa edilen ve içinde PYD ve YPG gibi Suriye merkezli PKK teşkilatlanmalarını ihtiva ederken, ikincil olarak Fırat’ın doğusunda Rusya ve Esed rejimi angajmanında hareket eden yapılar olarak varlık gösteriyor. Yine tüm bu bölgelerde doğrudan KCK yönetimine bağlı hareket eden küçük taşeron yapılar da söz konusu.

PKK’nın bu parçalı yapısı ve farklı angajmanları, örgütün pragmatik doğasının yanı sıra Suriye devriminin gelişimiyle beraber şekillendi. Devrim sürecinin hemen başında Esed rejimi tarafından Türkiye ve muhaliflere karşı desteklen PYD/YPG, Esed rejiminin boşalttığı Afrin, Ayn el Arab ve Kamışlı gibi bölgeleri muvazaalı bir şekilde ele geçirdi. Ardından 2014 ortalarında, ABD’nin DEAŞ ile mücadele görüntüsü altında ABD desteğini alarak özellikle Fırat’ın doğusunda birçok bölgeyi ele geçirmeyi başardı. 2015 Rus müdahalesinden sonra, özellikle de Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından, Rusya tarafından Fırat’ın batısında desteklendi. Böylece karşımıza farklı ülkelerle farklı angajmanlara girmiş olan parçalı bir yapı ortaya çıkmış oldu. Bu çelişkileri yönetmek her ne kadar güç olsa da tüm bu ülkeler tarafından Türkiye ve Suriye muhalefetine karşı kendini kullandırtarak faydalı bir araç olarak rol üstlenmiş durumda. Ancak örgütün özellikle Fırat’ın doğusunda tezahür eden ve ABD ile angajman halinde hareket eden yapıları, maksimalist talepleriyle şu anda Rusya ve rejim için de ciddi bir tehdit haline gelmiş durumda.

 

Terör Devleti Hayali Yok Edildi

Terör örgütü PKK/YPG, ABD desteğiyle Tel Abyad’ı alarak Ayn el Arap ile Kamışlı arasında toprak bütünlüğünü sağladı. Ardından Menbic’i kontrol ederek Bab ve Cerablus’a yöneldi. Temel amaçları bu bölgeleri de alıp Afrin ile bağlantı kurmaktı. Nihayetinde örgütün Suriye’deki hareket tarzına baktığımızda, amaçları, Türkiye’nin güney sınırları boyunca bir terör kuşağı oluşturup, nihayetinde de Akdeniz’e inerek sürdürülebilir bir terör devletçiği oluşturabilmekti.

Ancak Türkiye’nin yeni güvenlik doktrini bağlamında, 15 Temmuz’un hemen akabinde Fırat Kalkanı Harekatı’nı yapması, örgütün Afrin ile geri kalan kontrolündeki bölgelerin bütünlük oluşturması engellendi. Ardından Zeytin Dalı Harekatıyla da Afrin bölgesi terörden tamamen temizlendi. Son olarak ise Fırat’ın doğusunda Barış Pınarı Harekatı icra edilerek Tel Abyad ve Resulayn arasındaki bölge özgürleştirildi.

 

Beklenen Yeni Harekat

SDG/YPG’nin ABD angajmanıyla Fırat’ın doğusunda Rusya ve rejim için oluşturduğu tehdit, Türkiye’nin terörle mücadelesi için de yeni fırsatlar üretiyor; özellikle de son dönemde temas hatlarında TSK, SMO ve bölgedeki sivillere yönelik gerçekleştirilen terör saldırıları sonunda yeni bir harekata hazırlanıyorken.

Cumhurbaşkanı Erdoğan net bir şekilde yeni harekat sinyali verirken, burada özellikle Soçi’de gerçekleşen son Erdoğan-Putin zirvesi önem arz ediyor. Nihayetinde iki ülkenin kaybet-kaybet sarmalından çıkarak, Suriye siyasetlerini belli tavizler vererek revize etmeleri olası. Böyle bir durumda Rusya ve müttefikleri, İdlib’deki radikal yapılanmalara karşı M4 güneyini kapsayacak şekilde bir askeri harekat gerçekleştirebilir. Bunun karşılığında ise Türkiye kendi müttefikleriyle Fırat’ın batısı ve doğusunda Rusya ve rejimin koruması altına faaliyet yürüten PKK/YPG’ye karşı askeri harekatlar icra edebilir gibi görünüyor. Türk ve Rus askeri heyetlerinin olası harekat alanları için görüştüklerine dair iddialar da söz konusu. Türkiye açısından özellikle Tel Rıfat, Menbic, Ayn el Arap, Ayn İsa ve Tel Temir gibi bölgeler önem arz ediyor. Bu bölgelerin bir kısmına doğrudan TSK müdahale edebilecekken bir kısmında ise Rusya ve rejim, PKK/YPG’yi çıkartabilir. Aksi halde, yani bir anlaşma zemini oluşmaması durumunda ise Türkiye’nin, Rusya ve rejimin askeri caydırıcılığına rağmen tek taraflı olarak PKK bölgelerine karşı harekete geçmesi söz konusu olacaktır. Keza Rusya ve rejimin de İdlib’in güneyine karşı harekete geçeceği ön görülebilir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası